Tumgik
#siz de okuyun ama üzülmeyin
kusurum · 7 months
Text
benim önceden kalbim güzeldi, bedenim çirkindi. sana rastladığımda kusurluydum anlayacağın. çok çirkindim ama temizdim. güzel bakınca güzel görenlerdendim. herkese güzel bakardım ama sana gelince iş farklı bir boyuta ulaşıyordu. sen herkesten yüce, herkesten çok başka. sen bambaşka. o zamanlar aynalarla haşır neşirdim. saçımı sağ omzuma mı alsam daha güzel dururdu yoksa sol omzuma mı? böyle kocaman mı gülmeliydim yoksa hafif bir tebessümle mi kalbinde yer edinirdim? çok denedim. kendimi o halden bu hale soktum ama bir türlü karşına çıkıp bak bana diyecek kadar güzel hissetmedim. çirkindim basbaya. zaten senin etrafında güzel mi güzeller vardı. birinin saçları kıvırcık, diğerinin gözleri masmavi, biri bembeyaz tenli, ötekinin gülüşü güzel. gözünün değdiği her zerrede bir güzellik varken ben çok çirkindim ve bu kahrediciydi. aklım sadece nasıl gözüktüğümdeydi. kalbim güzelmiş çirkinmiş pek kavrayacak yaşta değildim. oysa anlasaydım karşına herkesten çok çıkmaya hakkımın olduğunu bilirdim. başım dik gelirdim yamacına. derdim ki bak kalbim çok güzel. bence kalbimi avuçlarına bıraksaydım çirkinliğimi görmezden gelebilirdin. eşi benzeri yoktu çünkü. yalan dolan bilmezdim ben. kötülük nedir, nasıl yapılır, neden yapılır hiç anlamazdım. kendimi yücelttiğimi falan sanma sakın. geç kalınmış hakkımı veriyorum yalnızca. geç kalındı çünkü ben büyüdüm. bedenimdeki kusurlar gün geçtikçe azalıyor. annem bile güzelleştiğimi söylüyor. kim söylese inanmam güler geçerim ama annem diyorsa doğrudur. çünkü o, kimse bana çirkin olduğumu söylemezken karşıma geçip bak kızım sen çirkinsin demişti. gözlerimi açan annem anlayacağın. o yüzden güzelleştiğime inanıyorum. bedenen güzelleşiyorum evet ama kalbim için durum tam tersi. bazen geceleri uykumdan uyanıp sessiz sessiz ağlıyorum. allah'ım ben hep mi çirkin kalıcam diye. tam olarak güzel olamayacak mıyım, senin karşına geçip bak bana ben çok güzelim diyemeyecek miyim? hep böyle başımı eğip beni fark etme diye yanından hızla uzaklaşacak mıyım söylesene. insanlar akla karayı seçme aşamasını çoktan geçmiş. aklar içinden en akını seçiyorlar. ben hâlâ çok karayım. üstelik sen de karalar içinden en karasını seçecek kadar aptal bir adam değilsin. bunun için üzülmüyorum, sakın yanlış düşüncelere kapılma. sen her şeyin en güzelini hak ediyorsun. ben yalnızca sana layık olamamanın ızdırabını çekiyorum, o kadar. aslında o kadar demekle geçiştirilecek bir mevzu değil ama başını çok şişirmek de istemiyorum. okumazsın ama ya birgün okursan? karşına tam çıkamamışken bir de böylesine yaralı gözükmek istemem. çocuk aklıyla aynalara küseceğime keşke sana seni sevdiğimi söyleseydim. şimdi bütün aynalar bana güzel olduğumu fısıldasa ne yazar, ben seni bir sır gibi sakladığım kalbimi kirlettikten sonra. o kadar çirkin o kadar kötü hissediyorum ki bununla daha fazla nasıl baş edebilirim inan bilmiyorum. keşke bir yolunu bulup şu kalbimi temizlesem ve geç kalınmış bir itirafı avuçlarına bırakabilsem. özür dilerim. hak ettiğin sevgiyi korkaklığımla harcadığım için. beni affet. bilmiyorsun ama olsun sen yine de affet işte. belki bir an savunmasız kalmışsındır, dara düşmüşsündür, ne bileyim belki sen de benim gibi kafanı duvarlara vurmuşsundur çok kez. yanında olamadığım her an için özür dilerim. benim korkaklığım biz'e mâl oldu. benim korkaklığım sensizliğe neden oldu. benim korkaklığım yalnızlığa neden oldu. özür dilerim. ben çok korkak bir kız çocuğuydum. büyüdüm, hâlâ çok korkuyorum. cesaret gömleğini iliklemeyi beceremedim. yanlışı ilk nerede yaptım bilmiyorum. sadece korktuğumu ve sensiz olduğumu biliyorum. özür dilerim. affet.
9 notes · View notes
harddyy · 2 years
Text
"Hiçbir zaman konuşkan ve derdini anlatan biri olmadım. Ama artık anlatabilirim. Ben başa çıkamıyorum artık hayat ile mutluluk ve yaşamın bu dünyada bir ev, araba ve evlilik olması kadar saçma bir şey yok. Bu yaşıma kadar yaşayan bir ölü gibiydim. Hiçbir zaman ne mutlu ne de tatmin oldum. Sadece siz öyle olduğumu sandınız. Şimdi belki mutlu olacağım bir yere gitmek beni umutlandırıyor. Kimse ne beni düşünsün ne de arkamdan ağlasın. Beni sevenlerden ve ailemden özür diliyorum. Son çare bu mecburum. Çünkü yaşadıkça daha çok acı çekiyorum. Biliyorum, 2-3 gün konuşulup unutulacağım. Ardımdan bu yazıyı okuyun ki belki beni anlarsınız. Ben bile kendimi anlamıyorken. Tüm beni soran herkese bu yazıyı okutun. Herkesin gerçeği bilmeye hakkı var. Bunları yazarken bile zorlanıyorum. Çünkü kendimi bile açıklamak zor ama artık yaşamak istemiyorum. İstemiyorum ne yaparsam yapayım hiçbir şey değişmiyor. Her gün yine aynı şeyler oluyor. Hiçbir şeyi değiştiremiyorum. Sakın üzülmeyin sakın ağlamayın. Hiçbir şey geri gelmiyor. Yok olmak istemiyorum. Beni en azından yılda bir kez hatırlayın. Dışardan hayat dolu olanlar hep ilk giden olur. Ölürsem eğer kimse bundan sorumlu değildir. Tüm aile ve sevenlerimden özür diliyorum.
18 notes · View notes
srdnm · 1 year
Text
Hayatta Uygulanması Gerekenler
Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin. İlaçla yaşamaktan kaçının. Randevularınızı önceden ayarlayın. Hafızanıza güvenmeyin; mutlaka yazın. Aracınızı, bozulmadan servise götürüp bakım yaptırın. Her kilidin yedek anahtarını yaptırın ve belli yerlerde bulundurun. Daha sık ‘hayır’ deyin. Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun. Zamanınızı israf etmeyin. Akşam yemeklerini basitleştirin. Kötümser insanlardan uzak durun. Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin. Evde çalışmayan ne varsa tamir ettirin. Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin. İhtiyaçlarınızı önceden belirleyin. Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük parçalara ayırın. Etrafı toplayın, dağınıklıktan kurtulun. Gülümseyin. Bebekleri gıdıklayın. Dost bir kediyi veya köpeği okşayın. Kendinizi, bütün soruların cevabını bilmekle yükümlü hissetmeyin. Bazı şeyleri de bilmeyin. Karşılaştığınız insanlara, onların hoşuna gidecek bir şey söyleyin. Yağmur yağmasını isteyin; yağınca yağmurda yürüyün. Arada bir hamama-saunaya gidin. Kendi kendinize, nerede eski günler, her şey daha güzeldi demekten vazgeçin. Verdiğiniz kararın ne anlama geldiğini iyi düşünün. Kendinize güvenin. Nüktedan olun. Sizi mutlu edecek bir şey yapmayı yarına bırakmayın. Hiç tanımadığınız insanlara da merhaba deyin. Eski bir arkadaşlarınızla karşılaşınca ona sıkıca bir sarılın. Hava açıksa, gece yıldızları seyredin. Bir şarkıyı ıslıkla çalmayı öğrenin. Arada bir şiir okuyun. Kendinize bir demet çiçek alın. Bir çiçek koklayın. Yardım istemekten çekinmeyin; alamazsanız üzülmeyin. Görünüşünüze özen gösterin. Her şeyi kararında yapın; ifrata kaçmayın. Nerede gerekiyorsa, orada mutlaka gerekli emniyet tedbirini alın. Daima daha iyisini yapmaya çalışın, ama mükemmeliyetçi olmayın. Resim ve heykel sergilerini gezin. Ayakkabınızı boyatın. Berbere gidin. Kendi kendinize bir şarkı mırıldanın. İyi bir müzik dinleyicisi olun. Kendi kendinize yetmeyi öğrenin. Her gün biraz spor yapın; her fırsatta yürüyün. Dünyanın en yetenekli insanı olmadığınızı kabul edin, gerekiyorsa elimden ancak bu kadar geliyor deyin. Yeni moda birkaç şarkıların sözlerini ezberleyin. İşe erken gidin. İşe her gün aynı yoldan gitmeyin. Amirinizden izin alıp bazen işten erken çıkın. Kırlarda dolaşın. Maça gidip bağırın. Başkaları dilemeden, siz onlara iyi günler dileyin. Teşekkür edin. Arabanıza güzel koku yayan bir alet koyun. Evde kendi kendinize yemek pişirin, güzel bir sofra kurun, sonra da afiyetle yiyin. Başkalarını adam etmekten vazgeçin. Severken karşılık beklemeyin. Sinemada film seyrederken patlamış mısır atıştırın. Bir ağaç, olmazsa bir çiçek dikin. Şişmanlamayın . Hatıra defteri tutun. Kirli bir yeri temizleyin. Kağıttan bir uçak yapıp uçurun. Bir derneğe veya kulübe girin, arkadaş edinin, toplantılara katılın.. Mutlaka yeterince dinlenin ve uyuyun. Az konuşun, çok dinleyin. İş arkadaşlarınıza ve dostlarınıza iltifatı esirgemeyin. Bir güne yapılacak çok şey tıkıştırmayın. Acelesiz yaşayın; daha önünüzde yaşanacak çok güzel günler var. Stresli davranmak, doğuştan gelen değil, sonradan kazanılan kötü bir huydur; bunu unutmayın Dostlarınıza, arkadaşlarınıza ve yakınlarınıza karşı hoşgörü içinde olun… Son söz: Öfkeyi, kederi ve dertleri kendinize zevk edinmeyin…
0 notes
haberivarmisblog00 · 1 year
Text
Terkedilenler, Aşk Acısı Çekenler !Mutlaka Okuyun!
Tumblr media
Ayrıldınız. Belki terk edildiniz belki aldatıldınız. Yada şartlar birlikte olmanızı engelledi aranıza mesafeler girdi. Sebebi ne olursa olsun bitti işte.İçiniz yanmaya acı çekmeye başladınız. Aşk acısı deyip geçmeyin. Bu sorun ölümcül bile olabiliyor. Kalp krizi riskini %35 artırıyor.
Tumblr media
KABULLENMEK : Bahanelere Kanmayın
Aylarınızı yıllarınız verdiniz ona. Ama bir gün ansızın gitti. Durup durup ağlıyorsunuz. Bir teselli arıyorsunuz tutunacak dal bulmaya çalışıyorsunuz.Belki de acınızı içki kadehleriyle paylaşıyorsunuz. Hatta ölümü bile düşünüyorsunuz. Bilmelisiniz ki ne terk edilen ilk insansınız nede son. Bu acı başkaları tarafından da defalarca yaşandı. Her aşk acısı çeken ölmeyi tercih etseydi mezarlıklar sadece aşktan ölen insanlarla dolardı. Siz bu acıyı yenebilirsiniz. Hem ?insan sadece bir kere aşık olur? sözüne de inanmayın. Sizi eskisinden çok daha fazla mutlu edecek bir aşk her an karşınıza çıkabilir.
Aşk acısını yok etmenin ilk yolu ayrılığı kabullenmektir. Gidenin artık geri dönmeyeceğini kabul ettiğiniz an yolun yarısını geçmişsiniz demektir. Ancak ayrılığı kabullenebilmek için hiçbir açık kapı bırakmamanız gerekir. Bunun için de terk eden sevgilinin size sunduğu ayrılık bahanelerinin gerçekte ne anlama geldiğini çok iyi anlamalısınız. Çünkü gidenler genellikle öyle bahane gösterir ki siz onun haklı olduğunu bile düşünürsünüz ve ?Belki geri döner? umudunu hiç kaybetmezsiniz. Siz aylarınızı hatta yıllarınızı onu bekleyerek tüketirken o çoktan başka aşklara yelken açmıştır bile.Gelin bu bahanelere ve gerçek anlamlarına bir göz atalım :
Tumblr media Tumblr media
Bahane : Benim biraz zamana ihtiyacım var
Anlamı : Direkt olarak ?Bu aşk bitti? demeye cesaret edemeyenlerin başvurduğu bir bahanedir.Bunu söyleyen kişi zaman içinde aramalarını azaltacak iletişimi kopartacak ve ?Bitti? bile demeden ortadan kaybolacaktır.
Bahane : Senin sevgine layık bir insan değilim
Anlamı : Bu bahaneyi söyleyen kişi genellikle uçarı gönüllü heyecan arayışındadır. Büyük olasılıkla sizinle heyecan olsun diye birlikte olmuştur ve ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra bir başkasıyla birlikte olacaktır.
Bahane : Biz seninle ayrı dünyaların insanlarıyız
Tumblr media
Anlamı : Aşk zaten iki farklı dünyanın bir araya gelmesidir.Farklılıklar aşkı zenginleştirir sevgililerin birbirine keşif sürecini uzatır. Bu da aşkın daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Bunu bu şekilde algılamak varken bir ayrılık gerekçesi olarak ortaya atmak saçmalıktan başka bir şey değildir. Bu bahaneye inanırsanız kendiniz değiştirmeye başlarsınız. Sırf o gidiyor diye hiç sevmediğiniz yerlere gider hiç istemediğiniz kişilerle görüşürsünüz. Ama çabalarınız nafiledir. Ağzınızla kuş tutsanız faydası olmayacak.
Bahane : Ailem ikimizin ilişkisine karşı çıkıyor.
Anlamı : Aşkı engelleyecek hiçbir güç yoktur. Kim hangi gerekçeyle karşı çıkarsa çıksın aşk yaşar. Hatta bu engeller aşkı daha tutkulu bir hale dönüştürür.Bu bahanede de gerçeklik payı olabilir. Ama ailesi karşı çıktığı için aşkından vazgeçen kişi zaten sevgili olamaz. Bu yüzden üzülmeyin. Sizinleyken mangalda kül bırakmayan ?Senin için her şeyi yaparım? diyen kişinin karizması bir anda çizilmiştir. Sakın ?Biz birbirimizi seviyorduk ama ailesi araya girdi? diye düşünmeyin.
Bahane : İlişki adına ben bir şey göremiyorum
Anlamı : İşte en kişiliksiz bahane. Muhtemelen bunu söylemeden bir süre önce sizi aramamaya telefonlarınıza cevap vermemeye buluşmak istediğiniz zaman türlü bahaneler bulmaya başlamıştır. Büyük olasılıkla da sizden kalan bu boş zamanı yeni sevgilisiyle doldurmaktadır. Bu bahaneyi uyduran sizinle geçirdiği zamanları ilişki olarak görmeyen kişi bırakın sevgiliyi arkadaş olmaya bile layık bir insan değildir. İyi ki kurtuldunuz.
Ayrılığın gerçek sebebini öğrendiniz. Şimdi bir durum değerlendirmesi yapın. Gerçek sebepleri saklayıp sizi böyle sudan bahanelerle terk eden birinin geri döneceğine inanıyor musunuz hala ? Dönmeyecek. O kendine çoktan yeni bir hayat kurdu bile. O halde siz hala ne duruyorsunuz ?
Tumblr media
0 notes
galaksidebirkadin · 3 years
Text
Dün gece çok düşündüm. Kim için, ne için yaşıyorum, kimler için ne ifade ediyorum. Farkettim de ağlasam gözyaşı mı silecek tek bir insan bile yok. Düşersem eğer tutabilecek bir el yok. Canımı vereceğim insanlar tek hatamla beni silebilecek kadar değersizim. Önceden olsa bunları günlerce kafama takar, hayattan kopardım ama şimdi.. ama şimdi aklıma bile gelmiyor. Buna umursamamazlık mı, vazgeçmek mi yoksa olgunluk mu dersiniz bilemem ama kendime sordukça aldığım cevap "umursamıyorum" ya da umursamaz gibi davranırken gerçekten umursamaz olduğumun farkına varıyorum.
Sonra tekrar düşündüm mutlu olabilmek için başkasına ihtiyacım varmı ki, yok.. hiç bir şeye ağlamayan kız, bir kitaptaki duygusal sahnede ağlayabilir, bir buluşma ya da veda sahnesinde. İnsanlarla konuşmak yerine yazmaya meyilli olan kız, anlatmak yerine müziklerle kendini ifade edebilen kız için, başkalarına gerek yok. Kendimi seviyorum, kendimle mutlu olmayı seviyorum.
Başkalarına ihtiyaç duymayın birileri sizi sevmek zorunda değil, siz birilerini sevmek zorunda değilsiniz. Ama unutmayın herkes size saygı duymak , sizde herkese saygı duymak zorundasınız. Kendinizi sevin, birileri sizi sevmedi diye üzülmeyin, ağlamayın, yormayın ruhunuzu.. kendinizle mutlu olun. Gezin, eğlenin, şarkı dinleyin 'ruhunuzu dinlendirin' , kitap okuyun, en önemlisi herkese her şeye inat gülün .d
Size kendinizden başka kimse lazım değil...
4 notes · View notes
ruhizimsinn · 3 years
Text
“Bu mektubu okurken üzgün olduğunuzu ve acı çektiğinizi biliyorum; ama benim şu hayatta yapabileceğim belki de en doğru seçim buydu. aslında bunu bile doğru düzgün yapabileceğimi sanmıyorum; çünkü korkuyorum; ama yaşamaktan da fazlasıyla yoruldum. hem ölmekten, hem de yaşamaktan bu kadar korkarken hayata herkes gibi bağlanmaya çalışmak, rol yapmak ölümden de yaşamaktan da korkunç geliyordu bana. yani aslında o kadar da zor bir karar olmadı bu. sizin için zor, şu anda ne yazsam size kendinizi kötü hissettireceğini biliyorum. bazılarınızın, ''ama ne kadar da mutluydu.'' dediğini duyar gibiyim ya da bazılarınızın da intiharımı maneviyat eksikliğime bağlayacağını ve ''ölmek bir çözüm değildi.'' dediğini de duyar gibiyim. intiharım hakkında mantıklı nedenler aramanıza gerek yok. kendinizi suçlu hissetmenize de gerek yok. şimdi size burda bunu yazmakla, bir iyilik perisi olduğumu kanıtlamaya çalışmıyorum ya da hepinize hakkımı helal ettiğimi de düşünmeyin. bazılarınız beni çok üzdü, birçoğunun umrunda değildim, birçoğunun da daha beni üzdüğünden haberi bile yok, bazen de hiç tanışmadığım kişiler yarattım hayalimde, hiç yaşanmamış olaylarla kalplerimi kırdılar. her ne olursa olsun, en sonunda hep ben mutsuz oldum, ben yıprandım ve ben çok yoruldum. çok da bekledim. hayatım öyle garipti ki, hep en sevdiğim ve en çok istediğim şeyleri beklemekle geçti. bir şeyler biraz istediğim gibi gittiğinde, ''işte bunun arkasından kötü bir şey gelecek.'' diye şüphelenerek yaşamaktan da çok sıkıldım. an geldi hepinizden nefret ettim, üzerimdeki yükü hafifletmek için herkesi suçladım. aranızda her ne kadar çok sevdiklerim olsa da suçladım ve bundan zevk aldım. kötü müyüm? belki de çok kötü birisiyim ben, bilmiyorum. zaten umrumda da değil. 'sizbumektubokuduğunuzdabençoktanölmüşolacağım' ve ardımdan yaşananlardan hiç haberim olmayacak. ben hayatı bir oyun olarak görüyordum, çok sıkıldım (çok sıktınız) ve artık son vermek istedim bu oyuna. oyuna son verip sonsuzluğa karıştım. kendinizi suçlu mu hissediyorsunuz? ağlıyor musunuz? ama ben çok bencilim belki de. ben sizin gibi hissetmeyeceğim artık. benim için değişen bir şey olmayacak, acınızı paylaşamayacağım. ben mutlu değildim, mutlu olacağımı da sanmıyordum. korkularım vardı. kendimi kandırmaktan da sıkılmıştım. sırf sizler için böyle bir hayata katlanamazdım. ve şu anda bu mektuba bile katlanamıyorum, enteresan; ama hissettiklerimi, düşüncelerimi yansıttığına inanmıyorum. içimde kendini anlatmak isteyen çok daha büyük bir şey var; ama bunu yapamıyorum. beceremedim. sizi üzdüğüm için çok da üzgün değilim. hepinizi seviyorum; ama bazen de sevmiyorum. siz de üzülmeyin, siz de sevin, unutun, müzik dinleyin, kitap okuyun. hayatta o kadar güzel şeyler var ki. kendinize iyi bakın. “
Keşke gitmeseydin be güzel kızımm bunları atlatabilirdik ama yoksun işte canım o kadar çok yanıyor ki nefes aldığımı yaşadığımı bile unutuyorum yanına gelmek istiyorum orda seni ısıtmak için üşüyosundur toprak altında yanına gelicem seni tek bırakmamak için..
2 notes · View notes
menittebeazzikra · 5 years
Note
İslam’ı içimize sindirerek nasıl yaşayabiliriz. Ben her şeyi bir anda bıraktım. Allah korkusuyla hareket ediyorum sürekli. Bu beni çok yoruyor. Ben mutlu olarak gönülden ibadet etmek istiyorum. Nasıl hareket ederim ne hissetmem gerekir bilmiyorum. Ne yapmalıyım?
İslam başlı başına bir özgürlüktür zaten rahat olun. İslâm kendi başına bir güzellik her yanı her zerresi apayrı bir hoşluktur sevinin :) Sevinin ki alemlere rahmet olan Habibullahın Ümmetiyiz, Ümmetisiniz Elhamdülillah.. Günah olarak addettiğiniz birçok şeyi biranda bıraktığınız için bu sizi rahatsız etmiş olabilir, bu sizi sıkabilir lâkin bilin ki sıkılan siz değil içinizde kötülüğü emreden nefsinizdir. Düşünsenize yıllarca alışmış müziğe. Ve siz o müziği biranda bıraktığınız anda nefis size bırakma diye yalvaracak. Siz günah diyeceksiniz. Rabbim celle celâlühu bundan razı değil deyip dinlemeyeceksiniz ama nefs diretecek. İşte bu psikolojik savaş sırasında elbet sıkılacak bunalacak hatta korkacaksınız. Lâkin korkmayın bu bir süre sonra geçecek. Şuanda siz ölü bir toprağı sulamaya başladınız. O toprak yavaş yavaş çimlendiğinde bu sıkıntı daha da azalacak. Günbegün zikir suyuyla o kalbi yeşerttiğinizde artık büyüyüp gelişecek ruhunuz ve kalb meyvesini aldığınızda artık rahat edeceksiniz üzülmeyin. Sadece Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem'in sünnetlerini uygulayıp yaşamaya çalışın ve sebat edin. İslâm her yönüyle mükemmeldir. Bir misalde tesettürden verecek olursak düşünsenize bedeninizi açtığınızda olur olmaz her yabancı bakışlara maruz kalabilirken tesettür içinde rahatça hareket edip yürüyebileceksiniz. Bu özgürlük değil de nedir. Haremlik selamlıktan bahsedelim. Erkek kadın karışık rahatsız bir şekilde dilediğinizi konuşamaz edemez gülemezken.. erkek ayrı kadın ayrı bir yerde oturduğunuzda arkadaşınızla dertleşirken ağlayabilir ve göz yaşlarınızı saklamak durumunda olmazsınız. İslam böyle güzeldir işte. Siz sizi cennete götürecek bir hamle yapmışken nefis ve şeytanı rahatsız etmişsiniz belli ki içinize sıkıntı vermeye çalışıyorlar. Korkmayın. Euzu besmele çekerek Âllah celle celâlüha sığının. Bolca İnşirah okuyun ve herdaim Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem'in sünnetlerini uygulamaya çalışarak dilinizden zikri, salavatı ve istiğfârı eksik etmeyin inşaÂllah. Rabbim celle celâlühu sizi hayırla mükafatlandırsın. Vesselâm ;)
7 notes · View notes
cagdasyatirim · 3 years
Text
YAPIN.
1. Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin.
2. İlaçla yaşamaktan kaçının. 3. Randevularınızı önceden ayarlayın.
4. Hafızanıza güvenmeyin; mutlaka yazın.
5. Aracınızı, bozulmadan servise götürüp bakım yaptırın.
6. Her kilidin yedek anahtarını yaptırın ve belli yerlerde bulundurun.
7. Daha sık ‘hayır’ deyin.
8. Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun.
9. Zamanınızı israf etmeyin.
10. Öğle ve akşam yemeklerini basitleştirin.
11. Kötümser insanlardan uzak durun.
12. Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin.
13. Evde çalışmayan ne varsa tamir ettirin.
14. Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin.
15. İhtiyaçlarınızı önceden belirleyin.
16. Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük parçalara ayırın.
17. Etrafı toplayın, dağınıklıktan kurtulun.
18. Gülümseyin.
19. Bebekleri gıdıklayın.
20. Dost bir kediyi veya köpeği okşayın.
21. Kendinizi, bütün soruların cevabını bilmekle yükümlü hissetmeyin.
Bazı şeyleri de bilmeyin.
22. Karşılaştığınız insanlara, onların hoşuna gidecek bir şey söyleyin.
23. Yağmur yağmasını isteyin; yağınca yağmurda yürüyün.
24. Arada bir çarşı hamamına gidin.
25. Kendi kendinize, nerede eski günler, her şey daha güzeldi demekten vazgeçin
26. Verdiğiniz kararın ne anlama geldiğini iyi düşünün.
27. Kendinize güvenin.
28. Nüktedan olun.
29. Sizi mutlu edecek bir şey yapmayı yarına bırakmayın.
30. Hiç tanımadığınız insanlara yürekten bir merhaba deyin.
31. Eski bir arkadaşlarınızla karşılaşınca ona sıkıca bir sarılın.
32. Hava açıksa, gece yıldızları seyredin.
33. Bir şarkıyı ıslıkla çalmayı öğrenin.
34. Arada bir şiir okuyun.
35. Kendinize bir demet çiçek alın. Bir çiçek koklayın
36. Yardım istem ekten çekinmeyin; alamazsanız üzülmeyin.
37. Görünüşünüze özen gösterin.
38. Her şeyi kararında yapın; ifrata kaçmayın.
39. Nerede gerekiyorsa, orada mutlaka gerekli emniyet tedbirini alın.
40. Daima daha iyisini yapmaya çalışın, ama mükemmeliyetçi olmayın.
41. Resim ve heykel sergilerini gezin.
42. Ayakkabınızı boyatın.
43. Berbere gidin.
44. Kendi kendinize bir şarkı mırıldanın.
45. İyi bir müzik dinleyicisi olun.
46. Kendi kendinize yetmeyi öğrenin.
47. Her gün biraz idman yapın; her fırsatta yürüyün.
48. Dünyanın en yetenekli insanı olmadığınızı kabul edin gerekiyorsa
elimden ancak bu kadar geliyor deyin.
49. Yeni moda birkaç şarkınn sözlerini ezberleyin.
50. İşe erken gidin.
51. İşe her gün aynı yoldan gitmeyin.
52. Amirinizden izin alıp bazen işten erken çıkın.
53. Kırlarda dolaşın.
54. Maça gidip bağırın.
55. Başkaları dilemeden, siz onlara iyi günler dileyin.
56. Teşekkür edin.
57. Arabanıza güzel koku yayan bir alet koyun.
58. Evde kendi kendinize yemek pişirin, güzel bir sofra kurun, sonra
da afiyetle yiyin.
59. Başkalarını adam etmekten vazgeçin.
60. Severken karşılık beklemeyin.
61. Sinemada film seyrederken patlamış mısır atıştırın.
62. Bir ağaç, olmazsa bir çiçek dikin.
63. Şişmanlamayın .
64. Hatıra defteri tutun.
65. Bir hela temizleyin.
66. Kağıttan bir uçak yapıp uçurun.
67. Bir derneğe veya kulübe girin, arkadaş edinin, toplantılara katılın..
68. Mutlaka yeterince uyuyun.
69. Az konuşun, çok dinleyin.
70. İş arkadaşlarınıza ve dostlarınıza iltifatı esirgemeyin.
71. Bir güne yapılacak çok şey tıkıştırmayın.
72. Acelesiz yaşayın; daha önünüzde yaşanacak çok güzel günler var.
73. Stresli davranmak, doğuştan gelen değil, sonradan kazanılan kötü
bir huydur; bunu unutmayın.
74. Son söz: Öfkeyi, kendinize zevk edinmeyin
75. Sayfamızı BEĞEN’nin ve TAKİP edin;
facebook.com/cagdasofis.com.tr
insatagram.com/cagdasofisankara
———————————————
0 notes
yazirehberi · 4 years
Photo
Tumblr media
KAÇ KEŞKEN KALDI GERİYE 1.Bölüm Kışın soğuğu, sonbaharın rüzgarından belli olur. Bundan iki ay önce beni ziyarete gelen torunum, ömrümün anlatılacak kadar uzun olduğunu söyledi. Şimdiye kadar yalnız yaşamımın kahrını paylaşan birçok kitap olmuştu. Ama kalemi elime almak daha önce hiç aklıma gelmemişti. Bunu söyleyen daha gençliğinin baharındaki bir çocuk olunca ben de ne yapayım, kendimi bir anda burada buldum. Kaç saattir boş duvara bakıyorum ama ne yazacağıma, daha doğrusu nereden başlayacağıma bir türlü karar veremedim. Koskoca altmış beş sene! Öyle kolay mı anlatmak? Ben de koştum, aldım tuşlu telefonumu, aradım benim torunu. Ben yazamıyorum be yavrucuğum, dedim. Anlattım derdimi, o da beni sakince dinledi. O zaman şimdi bana anlattıklarını yaz, dedi sonunda. Ben de kalemi tekrardan elime aldım. Torunum karşımda oturuyormuş, derdimi ona anlatıyormuşum gibi yazmaya başladım. Çok şükür, iki paragraf oldu bile! Aslında doğru olan hikayeyi baştan anlatmaktır ama ben öyle yapmayacağım. Çünkü benim altmış beş yıllık hayatımın en önemli günü, bundan beş sene önceydi. Şehirden uzaktaki bu ahşap eve taşınmadan önce bir huzurevinde kalıyordum. Orada bir kadınla tanıştım. O zamanlar çocuklarımdan çekindiğim için ondan bahsedemezdim. Ama artık özgürce söyleyebilirim ki ben de hayatımı değiştirecek bir kadına denk geldim. Onu ilk gördüğüm gün, tam da bahsettiğim gibi soğuk rüzgarların estiği bir sonbahar günüydü. Ben bahçede yeşillikleri seyrederken yanıma gelip oturdu. Bütün saçları beyazlamış olsa da tanıdığım en güzel kadındı. Zaten beni etkileyen saçları değil, sözleriydi. “Kaç keşken kaldı geriye?” - Herkese Selamlar! Bu seferki yazım kısa diye üzülmeyin çünkü size harika bir haberle geldim! Daha önce de burada uzun yazılar yazmak/paylaşmak istediğimden bahsetmiştim. İşte bu, bir “Seri Yazı” olacak Kaç Keşken Kaldı’nın ilk bölümü! Biliyorum, bu “Seri Yazı” da nereden çıktı, diye soruyorsunuz! Size uzun bir açıklama hazırlamıştım ama bugünkü posta sıkıştırmak yerine yarın paylaşmaya karar verdim. Bugün siz benim Seri Yazı örneğimin ilk bölümünü okuyun, siz de kısa birer bölüm yazın. Yarın her şeyi konuşacağız! Kaleminiz güçlü, ilhamınız bol olsun! ✨ (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CGQRQLxDDML/?igshid=1nolvq9kxnd1h
0 notes
psychichologramfart · 4 years
Text
iyi gelsin
Genelde motivasyon yazılarını abartılmış ve sığ bulduğum için “iyi tamam süpermiş” diyip geçerim ya da direkt okumam. Siz bunu lütfen okuyun hepsini içten hissederek yazdım,  belki iyi gelir:) Öğrendiğim, seçtiğim ve  keşfetmeye devam birkaç şey...
Bu üç şey benim hayatta kendime hep hatırlattığım şeyler: Zevkleriniz kimseyle uymak zorunda değil, hissettiklerinizin açıklaması olmak zorunda değil, “çünkü canım öyle istedi” gayet yeterli bir cevap. Kendi kendinize yetin, kendi değerinizi hep bilin. Hayatta korkmaya değecek bir şey yok. Korkmayın. Korkmadan sevin, korkmadan yaşayın. Gerekirse milyon hata yapın. Kaybedeceksiniz, kaybediyoruz. Korksanız da korkmasanız da bazı şeyler kayboluyor, evren böyle:) Kaybettiniz diye bulmaya olan inancınızı yitirmeyin. Aramak zorunda değilsiniz sadece gerçekten görmeyi bilin ki bulduğunuzda fark edin. Ruhunuza iyi gelen şeylerden vazgeçmeyin. Neyi umursayacağınızı iyi seçin. Fazla şeyi umursamayın:) Hayatta kontrol edebildiğimiz şeyler kontrol edemediklerimizin yanında o kadar minik ki. Tamamen kontrolü elinizde olan tek şey kendinizsiniz aslında. Kendi ruhunuz, fikirleriniz, bedeniniz, tercihleriniz, enerjiniz. Kendinize karşı dürüst olun, kendinizi bulmak için uğraşın. Bunu sık sık yapın çünkü hepimiz her gün değişiyoruz. Bize iyi gelen şeyler, fikirlerimiz, tercihlerimiz de değişiyor. Kendinizi ne kadar tanırsanız, kendinizle ne kadar barışık yaşarsanız o kadar az şey umrunuzda olur, o kadar az şey sizi üzer. Bu üzülmek kötü bir şey demek değil tabi ki. Mutlu yaşamayı seçin ama ağlamaktan korkmayın. Sizi üzen her şey kalbinizin hassaslığını hatırlatır. Ve sanılanın aksine hassas kalpli insanlar aslında daha güçlü, daha cesur insanlardır. Önemli olan sevdiğiniz, değerli olan şeyler için üzülmek. Size değersiz hissettiren ya da önemsiz olan hiçbir şey/hiç kimse için üzülmeyin. Kimseyi abartmayın çünkü herkes canı istediği gibi yaşıyor zaten, bazıları kendini çok ciddiye aldığı için bunu itiraf etmez o kadar. Hiç kimsenin davranışlarına bahane bulmaya çalışmayın, varsayımlar yapmayın. İnsanlar size nasıl davranıyorsa, ne yaşatıyorsa, ne hissettiriyorsa gerçek bu. Kabullenmek zor geldiğinde arkasında mantıklı nedenler bulmaya çalışıp kendinizi kandırmayın. Kendinize gereğinden fazla yüklenmeyin. Sizi anlamak istemeyen birine  hiçbir şekilde kendinizi anlatamazsınız. Sizi anlamak isteyen insanlara emek harcayın. Birinin size dürüst davranmadığını fark ettiğinizde bırakın. En azından bu benim kırmızı çizgim, sizi o de bu kadar rahatsız eder mi bilmiyorum. Kimsenin hislerinden sorumlu değilsiniz ama insanlara hissettirdiklerinizden sorumlusunuz. Karşınızdaki bir ruh hastası ya da drama queen değilse onu kırmadığınıza emin olun. Kırdıysanız lütfen özür dilemeyi bilin. Bazen kırılan şeyler zor toplarlanıyor. Elinizden geleni sonuna kadar yapın, gerçekten uğraşın. Baktınız yine de olmuyor, bırakabilirsiniz:) Çünkü affetmek de karşıdakinin tercihi, karışamazsınız. Her şeyi sevmek zorunda değilsiniz ve sevmediğinizi göstermek ya da söylemek ayıp değil. “Ayıp” kavramı gerçekten varsa “yapmacıklık, dürüst davranmamak” ayıp. Çok sevmekten, çok hissetmekten, az hissetmekten, çok düşünmekten, hiçbir şeyi ciddiye alamamaktan ya da kendinizde eleştirdiğiniz ne varsa... Mükemmel değilsiniz, hiçbir şey mükemmel değil. Mükemmel olmadığınız için “tek”siniz ve çok değerlisiniz. Hayatta hep inişler çıkışlar var. İnişte de çıkışta da kendiniz olun. hep.  - İ
0 notes
uzerine-blog1 · 7 years
Text
sınavlar-son sınıf üzerine(ve biraz motivasyon)
selamunaleykum ulan... iki kişiyiz gelin lan.... iki mi? tek kişiyiz abi. tek kişiyiz mi? tek kişiyim. delilik edebiyatı üzerine oynayan ilk insanlar parayı yaptı ünü kaptı kitap yazdı. eee aşktan hala para kazanan var? bu millet iflah olmaz bu millet eğitilmez kanka ya. iki kişi olsam şarkı dinlerken rahat rahat yazı yazabilirdim ama böyle olmuyo. o sen olsan bari.. karışıyo hep her şey birbirine. bi şey okurken de böyledir. yapmayın etmeyin. fokusunuzu yaptığınız işe verin tamamen.
bi de bi şey üstünde düşünmeden yazıya girmek gerçekten çok güzel ya. her şey hakkında konuşabilirsin ama sonra başlığa bakıp yazıya dönme ihtiyacı hissediyosundskljds. ders çalışırken falan da böyle. matematik çalışırken insan bahar candan düşünür mü amınakoyim ya. az kendimize gelelim bu nedir...  bi de ders hakkında konuşmayı tamamen unuttum çünkü yaklaşık 13 14 aydır hiçbir şey düşünmedim bu konu hakkında. evet hazırlık okudum ingilizce. bu pazartesi okulum açılıyor ve memnun değilim diyemem. çünkü sıkıldım amınakoyim okulsuzluktan. ilk 10 ay iyiydi ama son 3 ay baya sıktı yani. neyse. filmi biraz geri saralım ve en baştan başlayalım.
sene 1998, küçük bikanakadar istanbulun kenar semtlerine kurulmuş bir özel hastanenin kadın doğum bölümünde dünyay.. LAN O KADAR DA DEĞİL YA. okuma yazmayı falan atlayalım biraz. insanın karakterinin oturduğu, ilkokul çağlarına gelelim. ve biraz küçük bik.. küçük değil de ergen bikanakadarı tanıyalım. ya da ergenliğe yeni giren, pipisini yeni keşfeden diyelim.
sene 2009. senelere tam hakim değilim. ama hesaplarıma göre 2009 olmalı. ergenliğe yeni yeni girmenin ne olduğunu herkes bilir. bunu okuyanlar çok yüksek ihtimalle yaşı 16-17 bandında gençler olacağından belki tam algılayamamış olabilirler ama büyük sakarlık durumu(vücudun büyümesi) çeşitli kafa karışıklıkları ve amiyane tabiriyle amcık amcık hareketler sergiler insan bu dönemde. amcık amcık hareketleri biraz açmak isterdim ama eğer 2 sene evvelini düşünürseniz, biraz hatırlarsınız. şahsen ben hatırlıyorum. bunun sebebi de karakterin sürekli gelişmesi ve oturmaya çalışması. bunun için üzülmeyin, kaç yaşına gelmiş hala amcık amcık hareketler yapan insanlar var. bunun sebebi yeterince okumamaları, kendilerine fazla güvenmeleri. siz siz olun kendinize ederinizden fazla değer biçmeyin de değerinizin farkında olun. bokunu çıkarmayın yani. kendinizi arada bi hafif gömün, fazla alçakgönüllü de olmayın. insan ilişkilerinizi düzgün çekin yani. mesela sorumluluk bilincinin oturması bi insanda çok fazla değişkene bağlı. aile, arkadaş, çevre, görülen şeyler vs vs. şans da baya önemli bi faktör çünkü hayatın karşınıza ne çıkaracağı, ne gibi insanları koyacağı gerçekten tam bir muamma. o yüzden arada bi ananızın yanına gidip hayır duası alın. kim bilir belki karma gerçektir. bu kadar insan inanıyosa bi numarası vardır aq.
neyse. ergenlik dedik. işte bu sorumluluk bilinci de o yaşlarda oluştu bikanakadarda. yaşı küçüktü, kavga etmeyi sevmiyordu, varoş bir mahallede büyüdüğünden fazla şey görmüştü ve parasızdı. bu çok önemli bir faktör. parasız insanlar genelde üç yola savrulur: 1-amcık amcık hareketler yapmaya devam edip ölür 2-aklı başına sonradan gelir keşke okusaydım diye dövünürken kasiyer olur 3- derslerine beş kolla sarılıp kasiyer olur.
yolun sonu hep bim amınakoyim. birleşik islam marketleri rulezzz..
neyse. yani bikanakadar derslerine sarıldı. sorumluluk bilinciniz gelişmemişse ve son sınıfa geldiyseniz bunu son sene yapmak çok ama çok zor. dinleyeceksiniz ve o karakteri anında boostlamanız gerekecek. çok fazla fedakarlıklar yapmanız lazım o halde. eğer aileniz arkanızda duran, eğitimli bir aileyse işiniz her zaman kolay olacak.
yine olay aileye geliyo. ailenizi de siz seçmediniz. bu dünyaya ne kadar sövsek az yemin ediyorum ya. neden online oyun gibi değil her şeyimizi biz ayarlayalım level 0dan başlasın herkes. valla vurdukça vuruyor kahpe dünya.. SEN MİYDİN SEVGİLİMİ ÇALANNNNN...
evet. sorumluluk bilinci. ve insanları dinlemek. bakın çok önemli iki faktör. kendinize fazla güvenmeyeceksiniz ve herkesten öğrenilecek bir şeyler var. şimdi siz götveren hocanızı sevmiyorsunuz ve siklemiyorsunuz, ama bilmiyorsunuz ki 2 sene sonra fikirleriniz değişince o hocaya bayılacak ve hak vereceksiniz. hiçbir şey belli değil, o yüzden amcık gibi tabularınız olmasın. gevşek olun demiyorum, gelişmeye açık olun diyorum.
neyse. çok uzattık. ADMİN HADİ SADEDE GEL SON SINIFI ANLAT dediğinizi duyar gibiyim. filmi biraz ileri sarıp 12.sınıfımın nasıl geçtiğini eylül ayından(kursun başlaması) ağustos ayına(tercihlerin açıklanması) kadar anlatacağım
2015 EYLÜL: kronolojik gitmek her zaman bir şeyin okunmasını kolaylaştırır ve zevkli hale getirir. genelde insanın kafası sayı doğrusu şeklinde işlediği için sıraya dizmek kolay hale gelir. karışık işlemleri algılamak için deneyebilirsiniz mesela. neyse. başlayalım. taaaaaa iki yıl önce. muhtemelen anlattıklarım tam olarak doğru ve birebir aylara düşmüş olmayacak ama ben yine de hatırladığım kadarıyla anlatmaya çalışacağım.
evet, eylül. yazın güzel üni falan kazanırız diye biraz gaza gelip kitap almıştım. arkadaşlarla falan. yazın azar azar çalışıyordum, ağustosta tatile gittiğim için anca ağustosun sonlarında biraz çalışma şansım olmuştu. ancak olayın ciddiyetini çok sonra kavrayacaktım. siz siz olun olayın ciddiyetini erken kavrayın. bakın 1 gün bile size çok şey katacak. günün ne kadar uzun olduğunu bu sene öğreneceksiniz. o yüzden oturun, adam akıllı olayın ciddiyetini kavrayın. ne yapmak istiyorsunuz? hedefiniz ne? bakın bunu birçok kişi bilmiyor ve ÇOK BÜYÜK bi problem. çünkü o yaşta kimse ne istediğini bilmiyo da konumuz o değil aq. neyse.
kursa gidiyordum sabahları çıkıp, lisede beleş kurs vardı. hayatımda hiçbir zaman dershaneye gitmedim, özel ders almadım. bakın bu salaklıkta ben, hiç dershanesiz falan itü işletme müh kazandıysam SİZ ANASINI SİKERSİNİZ YAW. ama bu biraz benim sorumluluk temelime bağlı. o da fakirliğe dolayısıyla. çünkü lise 1-2-3 okul birincisi olarak geldiğim için biraz rahattım aslında. ne de olsa yaparız diyodum. YAPILMIYOMUŞ. anahtar: it gibi çalışmak
ben eylülde naptım: hiçbi şey. tumblrda takıldım, kız düşürdüm, nude düşürdüm, inşaatta top oynadım ayağıma çivi girdi. evet. eylülün özeti bu. allahtan tetenos olmadık aq
2015 EKİM: okul açıldı, bakın hem okulu hem ygs lysi bir arada geçirmek çok zor bir eylem. bunu kaliteli yapan baya öne geçecek. kilit anahtarımız şu: okuldaki zamanı iyi değerlendirmek. bomboş derslerde geçip arkaya soru çözeceksiniz, benim gibi arkadaşlarınız çağırdığında bahçeye çıkıp soda içip sonra 2 saat top oynamayacaksınız. kaç ay top oynadık amınakoyayım ya. valla aklım başımda değilmiş. kimseye uymayacaksınız. üniversiteyi kazanınca yine oynaşırsınız arkadaşlarınızla. sevgiliniz de varsa(bu konuya çok uzağım ama aralık gibi bişi oldu onu anlatırımskldjsdkls) ya tamam ya hep devam. arada kalırsanız yarra yersiniz. birbirinize destek olur ve birlikte daha güzel ilerleyeceğinizi düşünüyorsanız devam edin.
anahtarı söyledik. benim ne yaptığımı da söyledik. kasıma geçelim
2015 KASIM: yavaştan deneme sınavları, deneme sınavlarında alınan (temele bağlı olarak) iyi puanlar. ve gevşemeler. valla gevşektim ben. siz gevşemeyin. denemenin sonucu değil önemli olan. önemli olan denemeden ne aldığınız. oturup bütün yanlışlarınızı düşüneceksiniz. çözeceksiniz. eve gelince mesela yorgunluktan ölmüşseniz benim gibi yığılıp telefonla oynamayacaksınız. gidip yarım deneme daha çözeceksiniz. ya da hangi dersiniz kötüyse onları. çözümlü deneme almanız çok önemli. iki sene geçtiğinden pek kaynak hatırlamıyorum ama çözümlü deneme alın. mesela ben 110-120 net yapıyordum. kafam rahattı yeter diyordum. sınav kolay geldi. ben yine 110 net yaptım ama yetmedi aq şakljsd o yüzden vitesi boşa almayın. ayağınız debriyaja yakın olsun, arada bi gazdan çekip vitesi arttırın ve hızlanın. çünkü yeter dediğiniz zaman dengeniz şaşıyor
anahtar kelime: denemelere abanmak, eksik konuları düşünmemek.
ben ne yaptım: saldım. top oynamaya devam. bi kız da vardı da neyse konumuz aşk değil ve ben depresif bir blog değilim. o yüzden zaman harcamayın boş boş işlerle. sizi üniversite kurtaracak.
2015 ARALIK: bak ne çabuk geçiyor. hemen geldi geçti. bu süre zarfında ders çalışmayı falan bırakan herkes toparlanır. çünkü üç ay kalmıştır. son üç ay önemli bir faktördür ve buraya nasıl girerseniz öyle çıkmazsınız. herkes güzel ve gazlı girer çünkü. önemli olan dizginleri elde tutup her zaman yükselen bir performansla, tabiri caizse perişan ola ola çıkmaktır.
anahtar çok basit. deneme çözeceksin, eksik konunu bulacaksın, konuyu çözeceksin dinleyeceksin. bi daha deneme çözeceksin. sonra lys çalışacaksın arada bir. çünkü lys matematik temeliniz kötüyse yarrağı yersiniz. bak ciddi diyorum. ne dedik en başta? kendinizi tanıyın ve günlerinizi iyi bölün. lys temeli çok önemli onu kurmalısınız eğer yoksa.
yutubdan ders izlemek falan çok önemli mesela. bu verdiğim öğütleri tek bi aya indirmeyin. tamamında yapın. çözümlü kaynaklar, arkaadaşa soru sormak. bi de yanlış yapmaktan utanmayın.
MESELA SORUYU YANLIŞ YAPIP SONRA CEVAP ANAHTARINDAN BAKIP HEE BEN BUNU DOĞRU YAPARDIM ZATEN DİYİP TİK ATMAYIN. AQ.. YANLIŞINIZI GÖRÜN. YÜZÜNÜZE VURUN. kitapta yanlış yapmak hiçtir, sınırsızdır. önemli olan bir mart sabahı esas sınava girdiğinizde yanlış yapmamaktır....
neyse.. biraz atlayacağım. genelde hep aynı geçer ama bi önemli faktör daha var
SOMESTIR TATİLİ: genelde insanlar kursa gitmeye falan devam eder. eğer çok soru soran bir tipseniz ve evde çalışamıyorsanız kesinlikle kursa falan devam edin. gidin soru sorun öğrenin not alın. bak not çok önemli. yapışkanlı renkli kağıtlarla doldurun odanın her tarafnı aq. okuyun, okudukça aklınıza girer. mesela formüller ve önemli ipuçları çok mühim. gördükçe aklınıza girecek.  ama eğer evde daha iyi çalışıyorsanız dışarı çıkmakla uğraşmayın. hele hele istanbul gibi büyük bi şehirdeyseniz yolda 2 saat geçiyo aq. oturun evde çat pat bam bam çalışın
bunu demek çok kolay. ben ygs den çıkana kadar aklım başımda değildi. ondan söylüyorum. lysde nasıl çalıştığımı birazdan anlatıcam. şimdi yaptığım yanlışları anlatıyorum. lysdekileri görüp bütün yıla uyarlayacaksınız. ve işi şansa bırakmayacaksınız. bu da mühim.
neyse. gün geldi sınav çattı. HE UNUTMADAN, HOCALAR FALAN SINAVA SON GÜN ÇALIŞMAYIN DER. EN BÜYÜK PALAVRA. SON GÜN HATTA SINAVA GİTMEDEN NOTLARA FALAN BAKIN. AQ SANKİ NORMAL SINAVDAN FARKI VAR. SABAH BAKTIĞINIZ Bİ ŞEY ÇIKAR PAT DİYE YAPARSINIZ.
HEYECAN FAKTÖRÜ DE ÇOK ÖNEMLİ. BUNU KAFANIZDA BİTİRMELİSİNİZ YAVAŞ YAVAŞ. STRES KANSER YAPAR AQ. MEZUNA KALIRSINIZ ÜNİ ELBET KAZANILIR DA KALICI HASAR OLURSA MAHVOLURSUNUZ... O YÜZDEN SAKİN OLMAYI ÖĞRENİN. MEDİTASYON FALAN YAPIN. MY. HEADSPACE BAYA GÜZEL İNGİLİZCE BİLENLER İÇİN.
ayrıca okulu pek siklemeyin. zaten hocalar yüksek verecek, dersinize çalıştığınız için yapacaksınız. son seneyi de çalışacaksınız. ygs çalışmıyorum diye paniklemeyin zaten ygs hiç bitmeyecek. o yüzden adam akıllı PLAN ŞART. mesela size plan verenler olacaktır. bunları kendinize uyarlamadan almayın. çünkü her birey kendi içinde farklı bir algoritmadır. başkasının kilidini açan anahtar size girince kilidinizi bozabilir. o yüzden mantıklı düşünmek en önemlisi.
ygs geldi gitti diyelim. aklıma geldikçe devam edeceğim ama kronolojiyi bozdum siktiret. şimdi size üç beş önemli faktörden bahsedeceğim
1- YGS SONRASI
2- OKULA GİTMEYİ BIRAKMA DÖNEMİ
3- RAMAZAN.
1: ygs sonrası baya önemli mesela ben kendime onca güvenmeme, 120-130 net yapmama rağmen(-ki yarrak gibi çalışıyodum temelim iyiydi yetiyo diye düşünüyodum) sınavdan önce bir düzine hata yaptım, bahane sunmayı sevmiyorum ama 1-2 hafta ciddi ağır hastalık geçirdim. son 1 hafta neredeyse elime kalem almadım(en büyük hatam bu. siz siz olun son haftalar çok çok sıkı çalışın en önemlisi) ve sınavdan yine de 110 net yaptım. yetmedi 50 bin geldi. çünkü sınav baya kolaydı. ve bütün arkilerim (denemelerde aynı, hatta daha iyi yaptığım insanlar) benden iyi yaptılar. bu bende bi şok dallgası oluşturdu.
sinirlendim, hırslandım amınakoyim. abime mesaj attım, gayet destek çıktı. onlar düşer sen çıkarsın dedi. koy göte sıkı çalışacaksın dedi. oturdum herkes sınav sonucunu konuşurken sınıfta polinomları bitirdim, türev çözmeye başladım. integral çözdüm. 150 soru çözmüşümdür en az o gün. eve geldim, program çıkarttım. şöyle şöyle şu konuyu bitiricem(sorularını bitiricem yani) sonra deneme çözücem. oturdum video izledim internetten bir sürü. fizik, organik kimya notları aldım. bu sırada 1 ay daha okula gittim nisana kadar ve sürekli ders çalıştım kimseyle konuşmadan aq. çıldırdım resmen sklşdjslk sizin de çıldırmanız gerekiyo. çünkü başarı anca öyle geliyo.
2: okula gitmeyi bırakmak. bu bence çok önemli çünkü okul sınava çalışmayı baya siken bi şey. ben haftada 2 gün falan gidip soru soruyodum arada. mayıs gibi gitmeyi komple bıraktım. lys temelim fena olmadığı için sürekli deneme > soru > pekiştirme yolunu izliyodum. dediğim gibi pek hatırlayamıyorum ama temel hatlarını söylüyorum hep. çünkü en önemli olanlar en akılda kalanlar.
3: ramazan. oruç tutmayın. ölmezsiniz. oruç tutarak ders çalışılmıyo. ananız babanız dindar dogmatik biriyse oturun anlatın. tutarım sonra diyin tutmayın sonra. allahla sizin aranızda amqqq. ramazanda sıkı çalışmanız lazım. çünkü [iş bu yazı yazılırken ramazan mayıs-haziran arasına gelmektedir. o yüzden yazılmıştır. yıllar sonra okunulursa şaşkınlık oluşmasını istemeyiz] çünkü ramazanda millet oruç tutar, havaya girer. siz oturup ders çalışırsanız koyarsınız çocuğu. ve 30 gün boru değil kardeşim sınava güzel bi streak yaparak girmek kadar güzel bir şey yok.
sabah 8de kalkacaksınız, planınızı belirleyeceksiniz gününüzü. kahvaltı edip derse. günde 9-10 saat kalkmayacaksınız masadan ki kazanasınız. kimse yatarak kazanmıyo aq. yatarak kazanan ya özel üni kazanır ya da böyle amcık bi bölüm kazanır. ya da süperzekadır ki buna hiç ihtimal vermiyorum. yatarak kazanan kimseyi tanımadım. öyle diyorsa yalan söylüyodur.
ve gün geldi çattı. sınava girdik sınav bitti. o an var ya. bütün kitapları çöpe dolduruyorsunuz. içiniz rahat. açıklanmasını bekliyorsunuz. kuş gibisiniz amınakoyim. uzanıyorsunuz. değdi amk diyosunuz. sonra bekliyosunuz sonuç açıklanıyo.
mesela ben 50binden 15bine çektim, okul birincisi olduğum için de 12-11binlik yere girebildim.
sınıfta ygs de 8bin yapan arkadaşım vardı, 12bine düştü.
ygsde 10-15bin yapanlar 20bine düştü. ygsde 3bin yapıp 30bine düşen arkadaşım var. tabi 3bin yapıp 2bine çeken de vardır. siz siz olun sıkı tutun ipi, ve kazanmaya bakın. kimseyle değil kendinizle yarışın. kendinizi eğitin ve hedefinizi bilin.
o kadar mutlu oluyorsunuz ki. ben gördüm sıralamayı, insanların habeirni aldım. taktım kulaklığı bime gittim yoğurt aldım. size yemin ediyorum o yürüyüş hayatımdaki en güzel yürüyüştü. sonunda bim olsa da baya mutluydum o an aq. siz de olacaksınız. sonunda mutlu olmak istiyorsanız biraz acı çekeceksiniz. çünkü dinlenmek bi işe yaramıyor.
neyse. itü işletme mühendisliğini seçtim. anadoluda tıp okuyabilirdim, istanbul üniversitesinde diş okuyabilirdim. istediğim herhangi bir mühendisliği okuyabilirdim, ist üni hukuk okuyabilirdim. fazlasıyla araştırıp bu bölümü seçtim.
çünk bölüm baya güzel. az takipçili güzel kız gibi bi bölüm amınakoyim.
işletmelerin sahip olduğu sistemlere ilişkin problemlerin çözümü, yeni işletme sistemlerinin tasarımı üzerine kurulu bi bölüm. yani, işletme mühendisi işte.
hem işletme hem mühendis ne alaka diye bi soru duydum.
şimdi işletmeci geliyor... moruk diyor bu termodinamik ne amınakoyim.. ama bizim bölümde işte adam termodinamiktir falan görüp iletişimi iyi oluyo diğer departmanlarla.. diyebiliris..
http://www.islmuh.itu.edu.tr/?page_id=2031
ya da yukardaki linkten bölümle ilgili uzunca detay alabilirsiniz.
son olarak diyecek bir şeyim yok. kapatın tumblrı, telefonu. oturun ders çalışın. programınızı bilin hedefinizi koyun. size sizden başka kimsenin faydası yok. kendinizi siz kurtaracaksınız.
yazı biraz uzun oldu ve konular karışık diye hissediyorum. ama anlayacağınızı ve  birleştireceğinizi sanıyorum. yaklaşık 2250 vuruşluk bi yazı oldu 5 sayfa falan. tekrar bi taktik verip kapatayım:
saçma span işlerle değil, dersinizle uğraşın.. şu kadar net yapsam ne olurla zaman kaybetmeyip sürekli gelişin. deneme çözün. nete takılmayın yanlışlarınızı geliştirin. sürekli bi şeyler öğrenin. ve bu iş taktik işi. çıkmış sorulara bakın. her sınavın bir sistemi var. bunu öğrenin. ÇIKMIŞ SORULARI İLK DEFA SÖYLÜYORUM SONDA SÖYLÜYORUM. ÇÜNKÜ EN ÖNEMLİSİ.
görüşmek üzere.
2 notes · View notes
allyyeska · 5 years
Text
İNTİHAR MEKTUBU 2
Bu mektubu okurken üzgün olduğunuzu ve acı çektiğinizi biliyorum; ama benim şu hayatta yapabileceğim belki de en doğru seçim buydu. Aslında bunu bile doğru düzgün yapabileceğimi sanmıyorum; çünkü korkuyorum; ama yaşamaktan fazlasıyla yoruldum. Hem ölmekten, hem de yaşamaktan bu kadar korkarken hayata herkes gibi bağlanmaya çalışmak , rol yapmak ölümden de yaşamaktan da korkunç geliyordu bana. Yani aslında o kadar da zor bir karar olmadı bu. Sizin için zor, şu anda ne yazsam size kendinizi kötü hissettireceğini biliyorum. Bazılarınızın, ‘’AMA NE KADAR MUTLUYDU.’’ dediğini duyar gibiyim ya da bazılarınızın da intiharımı maneviyat eksikliğime bağlayacağını ve ‘’ÖLMEK İÇİN ÇÖZÜM DEĞİLDİ.’’ dediğini de duyar gibiyim. İntiharım hakkında mantıklı nedenler aramanıza gerek yok. Kendinizi suçlu hissetmenize de gerek yok. Şimdi size burda bunu yazmakla, bir iyilik perisi olduğumu kanıtlamaya çalışmıyorum ya da hepinizi hakkımı helal ettiğimi de düşünmeyin. Bazılarınız beni çok üzdü, bir çoğunun umrunda değildim, bir çoğunun da daha beni üzdüğünden haberi bile yok, bazen de hiç tanışmadığım kişiler yarattım hayalimde, hiç yaşamamış olaylarla kalplerimi kırdılar. Her ne olursa olsun, en sonunda hep ben mutsuz oldum, ben yıprandım ve ben çok yoruldum. Çok da bekledim. Hayatım öyle garipti ki, hep en sevdiğim ve en çok istediğim şeyleri beklemekle geçti. Bir şeyler biraz istediğim gibi gittiğinde,’’İSTE BUNU ARKASINDAN KÖTÜ BİR ŞEY GELECEK.’’ diye şüphelenerek yaşamaktan da çok sıkıldım. An geldi hepinizden nefret ettim, üzerimdeki yükü hafifletmek için herkesi suçladım. Aranızda her ne kadar çok sevdiklerim olsa da suçladım ve buundan zevk aldım. Kötü müyüm? Belki de çok kötü birisiyim ben, bilmiyorum. Zaten umrumda da değil. ‘siz bu mektubu okuduğunuzda ben çoktan ölmüş olacağım’ ve ardımdan yaşananlardan hiç haberim olmayacak. Ben hayatı bir oyun olarak görüyordum, çok sıkıdıldım (çok sıktınız) ve artık son vermek istedim bu oyuna. Oyuna son verip sonsuzluğa karıştım. Kendinizi suçlu mu hissediyorsunuz? Ağlıyor musunuz? Ama ben çok bencilim belki de. Ben sizin gibi hissetmeyeceğim artık. Benim için değişen bir şey olmayacak, acınızı paylaşamayacağım.
Ben mutlu değildim, mutlu olacağımı da sanmıyorum. Korkularım vardı. Kendimi kandırmaktan da sıkılmıştım. Sırf sizler için böyle bir hayata katlanamazdım. Ve şu anda bu mektuba bile katlanamıyorum, enteresan; ama hissettiklerimi, düşüncelerimi yansıttığına inanmıyorum. İçimde kendini anlatmak isteyen çok daha büyük bir şey var; ama bunu yapamıyorum, beceremedim. Sizi de üzülmeyin, siz de sevin, unutun, müzik dinleyin, kitap okuyun. Hayatta o kadar güzel şeyler var ki. Kendinize İyi Bakın...
-13.01.2012/ 22.55
0 notes
nillimsin · 6 years
Text
KENDİNİZ İÇİN BUNLARI YAPABİLİR MİSİNİZ? 1. Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin. 2. İlaçla yaşamaktan kaçının. 3. Randevularınızı önceden ayarlayın. 4. Hafızanıza güvenmeyin mutlaka not yazın. 5. Aracınızı, bozulmadan servise götürüp bakım yaptırın. 6. Her kilidin yedek anahtarını yaptırın ve belli yerlerde bulundurun. 7. Daha sık 'hayır' deyin. 8. Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun. 9. Zamanınızı israf etmeyin. 10. Öğle ve akşam yemeklerini basitleştirin. 11. Kötümser insanlardan uzak durun. 12. Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin. 13. Evde çalışmayan ne varsa tamir ettirin. 14. Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin. 15. İhtiyaçlarınızı önceden belirleyin. 16. Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük parçalara ayırın. 17. Etrafı toplayın, dağınıklıktan kurtulun. 18. Gülümseyin. 19. Bebekleri gıdıklayın. 20. Dost bir kediyi veya köpeği okşayın. 21. Kendinizi, bütün soruların cevabını bilmekle yükümlü hissetmeyin. Bazı şeyleri de bilmeyin. 22. Karşılaştığınız insanlara, onların hoşuna gidecek bir şey söyleyin. 23. Yağmur yağmasını isteyin; yağınca yağmurda yürüyün. 24. Arada bir çarşı hamamına gidin. 25. Kendi kendinize, nerede eski günler, her şey daha güzeldi demekten vazgeçin. 26. Verdiğiniz kararın ne anlama geldiğini iyi düşünün. 27. Kendinize güvenin. 28. Nüktedan olun. 29. Sizi mutlu edecek bir şey yapmayı yarına bırakmayın. 30. Hiç tanımadığınız insanlara yürekten bir merhaba deyin. 31. Eski bir arkadaşlarınızla karşılaşınca ona sıkıca bir sarılın. 32. Hava açıksa, gece yıldızları seyredin. 33. Bir şarkıyı ıslıkla çalmayı öğrenin. 34. Arada bir şiir okuyun. 35. Kendinize bir demet çiçek alın. Bir çiçek koklayın. 36. Yardım istemekten çekinmeyin; yardım alamazsanız üzülmeyin. 37. Görünüşünüze özen gösterin. 38. Her şeyi kararında yapın; ifrata kaçmayın. 39. Nerede gerekiyorsa, orada mutlaka gerekli emniyet tedbirini alın. 40. Daima daha iyisini yapmaya çalışın, ama mükemmeliyetçi olmayın. 41. Resim ve heykel sergilerini gezin. 42. Ayakkabınızı boyatın. 43. Berbere gidin. 44. Kendi kendinize bir şarkı mırıldanın. 45. İyi bir müzik dinleyicisi olun. 46. Kendi kendinize yetmeyi öğrenin. 47. Her gün biraz idman yapın; her fırsatta yürüyün. 48. Dünyanın en yetenekli insanı olmadığınızı kabul edin gerekiyorsa elimden ancak bu kadar geliyor deyin. 49. Yeni moda birkaç şarkıların sözlerini ezberleyin. 50. İşe erken gidin. 51. İşe her gün aynı yoldan gitmeyin. 52. Amirinizden izin alıp bazen işten erken çıkın. 53. Kırlarda dolaşın. 54. Maça gidip bağırın. 55. Başkaları dilemeden, siz onlara iyi günler dileyin. 56. Teşekkür edin. 57. Arabanıza güzel koku yayan bir alet koyun. 58. Evde kendi kendinize yemek pişirin, güzel bir sofra kurun, sonra da afiyetle yiyin. 59. Başkalarını adam etmekten vazgeçin. 60. Severken karşılık beklemeyin. 61. Sinemada film seyrederken patlamış mısır atıştırın. 62. Bir ağaç, olmazsa bir çiçek dikin. 63. Şişmanlamayın . 64. Hatıra defteri tutun. 65. Bir tuvalet temizleyin. 66. Kağıttan bir uçak yapıp uçurun. 67. Bir derneğe veya kulübe girin, arkadaş edinin, toplantılara katılın.. 68. Mutlaka yeterince uyuyun. 69. Az konuşun, çok dinleyin. 70. İş arkadaşlarınıza ve dostlarınıza iltifatı esirgemeyin. 71. Bir güne yapılacak çok şey tıkıştırmayın. 72. Acelesiz yaşayın; daha önünüzde yaşanacak çok güzel günler var. 73. Stresli davranmak, doğuştan gelen değil, sonradan kazanılan kötü bir huydur; bunu unutmayın. 74. Son söz: Öfkeyi, kendinize zevk edinmeyin. Hayat ileriye doğru yaşanır, ama geriye doğru anlaşılır.
1 note · View note
mustafaokutan · 6 years
Photo
Tumblr media
Herkese iyi akşamlar 🤗🤗🤗 ve ben yine bir #okudumbitti ile karşınızdayim 🌼 Şimdi Yaşar Kemal'in İnce Memed'i karşımda ben de ona bakıyorum 😊"senin için ne yazmalı, nasıl anlatmalı diye." Yasar Kemal'in eserlerini okumaya başlayalı bir yil bile olmadı. Ama ilk okuduğum kitabinda bile O farkını belli etti. Yaşar Kemal okuyan da okumayan da bilir onun mekânı Çukurova ve çevresidir. Orayı karış karış bilir. Ve öyle bir anlatır ki siz orada kuşların sesini duyarsınız, çiçeklerin kokusunu hissedersiniz, çakır dikeninden bacaklarınız yara bere icinde olur acı çekersiniz. O tarlayı, taşı, toprağı hissedeesiniz. Yaşar Kemal ilk bunu yapar sonrasinda karakterleri gösterir bize. Orada yaşayan halk nedir, necidir, neyden dert yanar. İnce Memed, ağaların yaptıği eziyetlere, toprak çalmalarına, haksızlıklara tepki olarak doğmuş bir halk kahramanidır. Roman boyunca köy halkı onun arkasından nice dedikodular eder, efsaneler uydururda onu yüceltir. Bana kalırsa İnce Memed, Yaşar Kemal'in okuduğum diger eserlerinden konu olarak pek bir farklılığa sahip değildi fakat olay örgüsü fazlaydı. Eğer sizde bu maceraya ortak olmak istiyorum derseniz alıp okuyun. Hâlâ Yaşar Kemal okumadıysanız herhangi bir kitabını alıp okuyun sonra benim gibi "niye bu kadar geç kaldım"diye üzülmeyin. Herkese bol kitaplı, kahkahalı, sağlıklı ve huzur dolu bir akşam diliyorum 🤗 ❤📮🌷✏Gönderi Sahibi 🐝 @semra_ve_kitaplari teşekkür ederiz.🐾💐🌱 Galerisini takip etmelisiniz.🔍 ⏩etiket👏 #kitapokufotografcek 🐞Paylaştığınız fotoğraflar ilk fırsatta sayfamızda paylaşılacaktır. Gizli hesap iseniz mesaj atın. #vakitgürülgürülokumavakti #kimneokudu #kitapvatani #kitaplaryolda #1kitap1fotograf #1kitap1replik #neokumali #kitapokuru #kitapyurdu #kitapkurdu #bookstagram #booktime #booktuber #bookstagrammer #okumahalleri #okumak #kitap #instabook #okumayiseviyorum #okumatutkusu #kitapkahve #kitapseverler #kitapsever #Repost
0 notes
gamsnur-blog · 7 years
Quote
mutlu olacağımı da sanmıyordum. korkularım vardı. kendimi kandırmaktan da sıkılmıştım. sırf sizler için böyle bir hayata katlanamazdım. ve şu anda bu mektuba bile katlanamıyorum, enteresan; ama hissettiklerimi, düşüncelerimi yansıttığına inanmıyorum. içimde kendini anlatmak isteyen çok daha büyük bir şey var; ama bunu yapamıyorum. beceremedim. sizi üzdüğüm için çok da üzgün değilim. hepinizi seviyorum; ama bazen de sevmiyorum. siz de üzülmeyin, siz de sevin, unutun, müzik dinleyin, kitap okuyun. hayatta o kadar güzel şeyler var ki. kendinize iyi bakın.
0 notes