Tumgik
#Gardrops
mdnbsrn · 6 months
Text
Gardrops uygulamasından hiç kitap alan var mı? İyi durumda falan yazıyorlar ama emin olamadım çünkü ben baya yazıp çiziyorum kitapları öyle gelirlerse üzülürüm. Yeni keşfettim uygulamayı 🤔 emin olamadım.
4 notes · View notes
goklerdeyasayandeli · 9 months
Text
Selam herkese. Dolap ve gardrops hesabımda ikinci el ya da yeni ürünlerimi satıyorum. Hasarlı veya çok kullandığım hiçbir şeyi koymuyorum. Kitap, elbise, erkek şortu ve ayakkabısı tarzı şeyler var. Dolap fazla komisyon aldığı için oraya bir tık fazla yükleyip, Gardrops'a kazanacağım kadarını yüklüyorum. İndirim yapacağım ürünler mevcut. Bakarsanız çok sevinirim şimdiden teşekkürler ^-^ ♡ ~ Yazılara tıklamanız yeterlidir.
- Dolap
- Gardrops
3 notes · View notes
kirmizigelincik48 · 1 year
Text
1 note · View note
Text
İkinci El Ve Sıfır Yatak Odası Alım Satım Spotçu İzmr Doğan Spot
0 notes
Text
ikea mobilya dolab montajı 0538 786 5518
İKEA MONTAJ USTASI 0538 786 5518 SABRİ USTA ACELE YETİŞ ACİL USTAM SERVİSİ 7/24AVRUPA YAKASIAVCILARAMBARLI, CİHANGİR, DENİZKÖŞKLER, FİRÜZKÖY, GÜMÜŞPALA, PARSELLER, TAHTAKALE, ÜNİVERSİTE, YEŞİLKENTBAĞCILARBAĞLAR, BARBAROS, ÇINAR, DEMİRKAPI, FEVZİÇAKMAK, GÖZTEPE, GÜNEŞLİ, HÜRRİYET, İNÖNÜ, KAZIMKARABEKİR, KEMALPAŞA, KİRAZLI, MAHMUTBEY, SANCAKTEPE, YAVUZSELİM, YENİGÜN, YILDIZTEPE,…
youtube
View On WordPress
0 notes
enatech · 1 year
Text
Tek Mobilya Aksesuar
http://www.tekmobilyaaksesuar.com
0 notes
idecolors · 1 year
Text
Gardolap asansör, Gardrop Asansörü, gardrop asansör imalatı, Elbise askı imalatı, kravatlık imalatı, mobilya aksesuar, albise asansörü iamalatı konusunda ataşehirde imalat yapmaktadır.
0 notes
mobilya48 · 1 year
Text
0 notes
yasamsallik · 6 months
Text
Tumblr media
N.A
İstanbul - Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk'ün Vefat Ettiği Oda
Dolmabahçe Sarayı'nda Muayede Salonundan sonra geçilen ve bugün (Hususi Daire) adıyla tanınan bölümün denize bakan yönündeki dördüncü oda, Atatürk'ün hayata gözlerini kapadığı tarihi bir oda olarak, bütün eşyasıyla bir müze halindedir. Bu oda, Abdülmecid ve daha sonraki Osmanlı padişahlarının kışlık yatak odasıydı. Hususi Dairenin iki büyük salonunu birbirine bağlıyan koridor üzerindeki bu oda, iki kapılı ve dört pencerelidir. Oda'da Atatürk'ün yattığı bronz işlemeli bir ceviz karyola, gardrop ve komodin vardır. Oda, halılar, kanape ve koltuklarla döşenmiştir. Duvarları, açık yeşil üzerine yıldızlar ve çiceklerle süslü bir kağıtla kaplıdır. Ceviz karyola üzerinde keten işleme beyaz bir örtü, mavi bir yorgan vardır. Pencereleri atlas perdelidir.
Atatürk, Sayarona yatında geçen rahatsızlık günlerinden sonra, 25-26 Temmuz 1938 gecesi bu odaya getirilmiş, gerekli tedavilere başlanmıştı. Artık bu oda, O'nun ölümüne kadar son "ikametgah"ı 'idi. 10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe, bu odada gözlerini yummuştur.
Atatürk'ün ölümünden sonra, Dolmabahçe Sarayı'nın bu tarihi odası, Atatürk'ün Yatak Odası olarak, olduğu gibi muhafaza edildi. Türk Milleti ile birlikte, sonsuz bir yas tutarak.
Kaynak: A A M, Atatürk Evleri Atatürk Müzeleri, Mehmet Önder, Türk Tarih Kurumu Basımevi 1993. ISBN: 975-16-0077-4. Sayfa: 106-107
26 notes · View notes
muhtesemtuleyman · 7 months
Text
paraya ihtiyaci olan biri ben (kpss kitaplari almam gerek) digeri arkadasim (universite ofrencisi) iki kisiye destek olmak istemez misiniz???
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
DOLAP HESABI KAWAIKIRTASIYE
GARDROPS HESABI PLUSSIZEPROMQUEEN
20 notes · View notes
eylences-blog · 10 months
Text
SONUNDA DELDİRDİM 4. BÖLÜM! (Hakan 32 Y., İzmir)
Bir akşam evde viski içip internette takılırken Şeref Dayı aradı. Bazı işleri olduğunu, bana danışmak için İzmir'e geleceğini söyledi. Uçağının saatini öğrendim ve ertesi gün onu karşıladım. Miras davasından ve ticaret davasından dolayı kutladı beni önce. Miras davasından hakkımı alamadığımı bildiğini ama telafi edeceğini söyledi. İzmir'de bazı alım satım ve emlak işlerine girdiğini söyledi. Bazı konularda fikrimi alıp ciddiyetle dinledi beni. Bu şirketlerde kendisini temsil etmemi istiyordu. Bana güzel bir ofis tutacağını söyledi. Tüm masraflar ondandı. 1 senelik kirayı da peşin ödeyecekti. Ayrıca İzmir'e çok sık gidip geleceği için benim de kalacağım güzel de bir daire tutmak istiyordu. Tüm masraflar yine ona aitti ve yine 1 senelik kira peşindi. Hatta iyi bir yer olursa satın bile alabileceğini söyledi. Ertesi gün onu yolcu ederken yer bakmamı ve ona haber vermemi tembihledi ciddi şekilde.
Hemen emlak sitelerine girip araştırmalara başladım. İzmir'in çok iyi bir semtinde, merkezde bir ev vardı. Daha önce de ofis olarak kullanılmıştı. Geniş bir salonu, 4 tane büyük odası vardı. Kira belki biraz pahalıydı ama Home-Office olarak kullanabileceğim bir yerdi. Telefonda bütün bunları anlattığımda Dayı dikkatle dinledi ve "Tamam tut o zaman, ama içi çok güzel döşensin, misafirlerim geldiğinde mahçup olmayalım, hiçbir masraftan kaçınma sakın!" dedi, 1 haftaya kadar da biriyle geleceğini söyledi. Sonra da bana bir dava daha yönlendirdi gider ayak. Ancak bu seferkiler bir hayli önemli insanlardı. İzmir'de bu kadar tanıdığının olmasına şaşırmıştım biraz.
Evi tutup bu işlerden iyi anlayan bir arkadaşımın da yardımıyla en güzel şekilde döşedim. Salon çok şık bir ofis olmuştu. Oturma grubu, çalışma masası, toplantı masası, dosya dolabı ve asistan masası vardı. Bunlara rağmen de hiç de çok dolu görünmüyordu. Bir odayı yatak odam yaptım. Güzel bir yatak, gardrop. Şeref Dayının yatak odasına ayrı bir özen gösterdim. Öbür odayı da oturma odası gibi yaptım kendime. 2 divan ve koltuktan oluşan bir oturma grubu, büyük bir TV, sehpa. Kalan odayı şu an ne yapacağımı bilemiyordum pek. Bir yatak aldım oraya. Ufak bir dolap ve masa koydum. Misafir gelirse de burada yatar işte diye düşünüyordum. Koridorun ortasında yaptırdığım kapı da ofisi evden ayırıyordu.
3 gün sonra geldiğinde havaalanından onu kendi arabamla aldım bu sefer. Yanında 19-20 yaşlarında gösteren, esmer, uzun boylu ve çok yakışıklı bir delikanlı vardı. Alper'di ismi. Sessiz biriydi. Şeref Dayının gözünün içine bakıyordu birşey lazım olur mu diye. Onları alıp ofise götürdüm hemen. Çok heyecanlıydım Şeref Dayıya göstermek için. Daha girerken semti de binayı da çok beğenmişti. İçeri girince de ona evi, ofisi, odaları gösterdim.
Salonda koltuklara oturduğumuzda sigarasını yaktı. Ben, "Bir çay yapayım!" derken Alper hemen fırladı, "Ben yaparım abi!" diyerek. Mutfağa girerken Şeref Dayı bana bakıp (Bırak yapsın!) der gibi bir işaret yaptı. Çayları içerken kısa bir iş sohbeti de yaptık. Bugün beni iş yaptığı insanlarla tanıştıracaktı. İş, aile ve diğer konularda biraz sohbet ettikten sonra evden çıkıp şirketleri gezdik. Akşama kadar bir sürü insanla görüştük. Arazi ve binaları gezdik. Büyük düşünüyordu gerçekten. 5-6 milyon dolara yakın iş vardı ortada. Yaptığımız görüşmelerde bile iki tane davayı almıştım.
Yemeği dışarıda yedik birkaç kişiyle. Alper sürekli olarak Şeref Dayının yanındayken bana da bakıyordu birşey lazım olur mu diye. Bir iki defa ona bakmaktan kendimi alamamıştım ben de. Giydiği kot pantalon biraz eskiydi. Tişörtünün de rengi solmuştu. Tişört biraz dar gelmişti ve kaslarını çıkarmıştı ortaya. Kızları ne biçim siker bu, eline düştü mü bayıltır diye şöyle bir alıcı gözle bakmaktan alamadım kendimi. Ayakkabısı da eskiydi çok. Şeref Dayının bu tür şeylere dikkat ettiğini bilirdim. Yanında olan birinin böyle gözükmesini istemezdi. Ama bu genç kimdi, niye bizim yanımızda böyle dolaşıyordu onu anlamamıştım halen. Tam bir erkek güzeliydi ama orası kesin. Akşam yemeğinden sonra eve geçtik. Oturma odasında biraz TV izledik beraber. Alper bu sefer rakı, su ufak tefek meze ayarlayıp getirdi bize. İş konuşmaları derken de yatıp uyuduk. Misafir odasında yattı Alper de.
Sabah kalktığımda uyanmıştı o da. Çok saygılı bir şekilde bana, "Günaydın!" dedikten sonra kahvaltıyı hazırlamaya devam etti. Şeref Dayı da uyandı o sırada. Kahvaltı sonrası beraberce büyükçe bir AVM'ye gittik Şeref Dayının isteği üzerine. Alper'e üç pantolon, gömlekler, birkaç kazak, mont, iç çamaşırları derken çorabına kadar bütün giyeceklerini aldı. Elleri torbalarla doluydu ve yüzünde saklayamadığı bir mutluluk vardı. Şeref Dayı sürekli telefonla görüşürken elbiseleri almasına ben yardımcı oldum. Çok saygılıydı bana karşı. Ama oldukça tutuk, çekingen bir gençti. "Sen seç!" dememe rağmen bir şey demiyor, ne verirlerse, "Tamam!" diyordu. Bir pantolonu denediğinde dar geldi. O an sağa yatırdığı sikini fark ettim. Fark edilmeyecek gibi değildi gerçi. Tezgahtar kızların ilgisinden etkilenmişti anlaşılan delikanlı. O da aynaya bakınca görmüş, kıpkırmızı kesilip değiştirmeye soyunma odasına girmişti. Elbiseleri aldıktan sonra oyalanmadık fazla ve ofise döndük. Bütün torbaları taşıyordu Alper. İçeri girdikten sonra salona yerleştik Şeref Dayı ile. Alper'i çağırdı ve "Yeğenim al şu parayı da aşağıdan bize bir şişe o benim sevdiğim viskiden al. Fındık fıstık falan da al hadi. Gelince biraz çık da dolaş sen de. Biz Hakan abinle birşeyler konuşacağız!" dedi.
Ben sessiz bir şekilde Şeref Dayıya bakıyordum. Alper çıktıktan sonra anlatmaya başladı. Bizim oradan bir köydenmiş Alper. Rahmetli babasını tanırmış. Annesi de bir akrabasıymış Şeref Dayının. Şerefsizin tekiymiş babası ona göre. İki karısından 9 tane çocuğu varmış. Öldükten sonra Alper biraz daha idare etmiş ama annesi de ölünce bunu evden uzaklaştırmışlar. Biz konuşurken Alper de gelmişti. O gelince Şeref Dayı konuyu değiştirdi. Şişeyi, bardakları, buzları getirip çerezleri tabağa koydu. Biz içkileri doldururken Şeref Dayı da ona izin verdi. Biraz anlar gibi olmuştum işin rengini. Anlaşılan bu evde yalnız olmayacaktım. Annesi de ölünce Alper sağda solda takılır olmuş. Sokaklara kadar düşmüş. Şeref Dayı sahip çıkmış sonra ve bir kasabada işe koymuş bunu bir tanıdığın yanında. 16 yaşlarındaymış o zaman. Anlatırken durdu ve viskisinden büyük bir yudum alıp sustu. Sigarasını yakıp derin bir nefes çekti. "Ben bunu işe koydum da meğer adamlar da bir çobana vermişler bunu yanında dursun iş öğrensin diye. O çobanlar da anlayacağın..." sustu bana bakıp. Anlamamı ister gibiydi.
Biraz merakla baktım. Anlar gibi olmuştum, ama kolay söylenecek birşey değildi. "O çobanlar çocuğu kullanmış işte. Hepsi birden sikmişler senin anlayacağın. Benim kulağıma geldiğinde olay büyüdü tabii ki. İki tanesini benim yeğenler.... anladın işte. Neyse artık. Anlayacağın Alper'i aldım oradan. Artık bizim oralarda pek yapamaz. Bir senedir bende duruyor. Katır gibi çalışır. Her işi de kolayca öğrenir. Benim yazıhanede bilgisayarı falan da iyice öğrendi hemen. Liseyi de bitirdi orada. Okusun bu yiğenim. Akıllı ve dürüst biri. Ben olaya karışınca zaten işler de biraz büyüdü. Bir süre uzak durması lazım bizim oradan. Yani diyeceğim..." deyip sustu ve bana baktı.
Sağa sola gidecek, bazı basit işleri takip edecek bir elemana zaten ihtiyacım vardı benim de aslında. Ama burada kalacak olması biraz canımı sıkmıştı. İnternetten genç bir gay ayarlamıştım bile, yarın akşam buluşmayı düşünüyorduk onunla. O iş de yatmıştı şimdi. Birşey diyemezdim ama Şeref Dayıya. Hayatta elde ettiğim herşey onun sayesindeydi. Bir şekilde idare edeceğiz artık diye düşünüp, "Tabii ki kalsın burada. Yazık delikanlıya. Ben ona iş de öğretirim, okuması için de yardımcı olurum. Senin isteğin emirdir bizim için. Boş oda da var zaten kalır işte burada!" deyince güldü omuzuma vurdu memnuniyetini belirterek. "İyi biridir merak etme. Bu olaylar 3-4 sene önce oldu ama halen çok durgun haliyle. O gidince ben daha rahat idare ederim onun meselesini de!" dedi. Gözleri çakmak çakmak olmuştu bunu derken. Anlaşılan bir hayli dağıtacaktı ortalığı orada.
Sıkı içiyordu Şeref Dayı. Biz şişeyi bitirmek üzereyken de Alper geldi. Benimle kalacağını, sözümden çıkmamasını sıkı sıkı tembih etti ona. Elini öptü Şeref Dayının Alper. Benim de elimi öpmek isterken ben çevirdim elimi. Sonra odasını gösterdim. Banyoyu falan anlattım ona. Ertesi sabah Şeref Dayı gitti. Pazar sabahı ofiste ona çalışmaları anlattım. Baro, adliye, bankalarda yapabileceği işleri anlattım. Bilgisayarı gösterdim. Gayet de iyi biliyordu bilgisayar kullanmayı. Yazışmalarımı da temize çekebilirdi. Elinden yemek yapmak da geliyordu.
Ve böylece Alper ile beraber yaşamaya başladık. Ona hiç başka gözle bakmıyordum. Acıyordum biraz aslında. Çok saygılıydı bana. Beyim beyim derken bana Hakan abi demesini öğretmem bir haftamı almıştı. Bir ayın sonunda ise verdiğim bütün işleri yapar hale gelmişti. Yazılarımı temize çekip adliyeye, baroya gitmesi falan çok rahatlatmıştı beni. Gayet güzel yemek de yapabiliyor ve ortalığı da topluyordu. Çok durgun, çekingen biriydi. İş olmadığı zaman mutfakta oturur, iş sonrası ortalığı toparladıktan sonra da odasına çekilirdi. Ona cep telefonu aldığımda sesi titremişti teşekkür ederken. Akşamları beraber oturup TV izliyorduk. Aslında o gelmiyordu odaya, ama ben çağırmıştım onu ısrarla. Bazen PS bile oynuyorduk beraber. PES'te beni yenmeye bile başlamıştı kerata.
İlk maaşını aldığında elimi öptü teşekkür ederken. Şeref Dayıya da anlattım bu durumu. Teşekkür edip gülerek bana çok saygı duyduğunu söyledi. Benim hakkımda basit birşeyler sormuş meğerse Alper'e. Şeref Dayıyı neredeyse babası gibi görmesine rağmen sıkılmış anlatmamış birşey. Benim de hoşuma gitmişti bu tabii ki. Kısa sürede abi kardeş gibi olmuştuk onunla. Bana alışınca aslında çok sempatik olduğunu görmüştüm. Yaşadıkları belli ki çok etkilemişti onu. Bir gün ağır bir grip geçirdiğimde bana çok iyi bakmıştı. Bütün gece uyumadan beklemişti ilaçlarımı zamanında almam veya terleyince yardımcı olmak için. Ben iyileştikten sonra o hasta olunca ben de ona bakmıştım.
Herşey iyi gitse de benim sex konusunda biraz sıkıntım vardı. Alper evdeyken rahat 31 bile çekemiyordum. Eskiden laptopu TV'ye bağlar, büyük ekranda pørnø izlerdim. Birini eve getirmem zaten söz konusu değildi. Alper'e para verip evden uzaklaştırırdım belki biraz. "Çık üç dört saat sonra gel!" desem gıkı bile çıkmazdı. Ama anlayabilirdi birşeyler...
Dördüncü ayın sonunda azmaya da başlamıştım iyice. Bu kadar azınca da hep bir gay ile sikişmek istiyordum. Emre de şehir dışındaydı ve beni oyalar gibiydi. Bazı akşamlar film izlerken genelde birşeyler içerdim. Birkaç defa Alper'e de teklif ettim ama istemedi o. Daha önce içmiş. Ben anlamadım konuyu önce tam ne zaman diyecekken sessiz kaldı. Geçmişini sorgulamamak en iyisiydi. Film ve içki sonunda ise oturma odasında uyurdum battaniyeyi üstüme çekip. Gece bir ara kalkar odama geçerdim uyumaya.
Bir gece dizi izledik Alper'le. Bu son yapılan dizilerin pørnødan farkı yoktu zaten de bu dizi iyice abartmıştı olayı. Battaniyenin altında taş gibi olmuştu sikim. Alper'e baktığımda ise onun da durumunun fena olduğunu anladım. Kolları battaniyenin içindeydi ve arada sırada hızlı hızlı hareket ederken durup bana bakıyordu. 5 bölüm izledikten sonra sikim çatlayacak gibi olmuştu. Odama gidip cep telefonuyla işi bitireyim bari diye düşünsem de üşengeçlikten kalkamadım. İçkiyi de biraz fazla kaçırmıştım zaten. Yatma pozisyonu alırken Alper de anladı. Battaniyeyi çekip kalktığında ise bir an yutkundum. Gri eşofmanının önünde bir şişkinlik vardı, ama sanki oraya bir patlıcan veya salatalık sokulmuş gibi duruyordu. Hızla kalkıp iyi geceler dileyerek çıktı odadan. Güldüm kendi kendime. 31 çekmeye gittiği çok belliydi.
Bir içki daha koyup sigara yakarken biraz işleri düşündüm karanlıkta oturup. Bir ara odanın kapısında bir gölge gördüm sanki. Alper sessizce kapıya kadar gelip beni kontrol etmişti. Eh oğlan 19 yaşındaydı. Bu yaşta normaldi gayet. Ben onun yaşında duvarı sikecek kıvamdaydım da Ozan yardımcı olmuştu bana. Hiç rahatsız etmedim Alper'i. Rahat divanda battaniyeye sarılıp uykuya geçtim. 10 dakika kadar sonra çişim gelince uyandım. Zar zor kalktım divandan tuvalete gitmek için. Kapıyı sessizce açıp tuvalete giderken tam karşıda Alper'in odasının kapısı hafif aralıktı. Kapısını tam kapatmazdı zaten. Çok hafif bir inleme sesi duydum. Merakla kapının önüne geldim.
Eşofmanını dizlerine kadar indirmiş, üstünü de sıyırmıştı iyice. Cep telefonundan pørnø bir film açıktı ve sesi çok kısıktı. Elinde ise tam bir canavar vardı. Bu kadar büyüğüne hiç denk gelmemiştim. Kalınlığı benimki kadar vardı ve 20 cm belki daha bile büyüktü siki. Yavaş yavaş yapsa da hızlanmaya başlamıştı. Sıvazladıkça öbür eliyle de taşaklarını bazen de göbeğinin altını okşuyordu. Dışarıdan gelen loş ışıkta parlıyordu siki. Hafif bir sesle inliyordu 31 çekerken. Tutamadım kendimi ve elim sikime gitti izlerken. Daha önce ona hiç bu gözle bakmamıştım. Evet sikinin büyük olduğunu birkaç defa anlamıştım. Çok yakışıklı ve küçük yaşlardan beri çalışmasının sonucu kolları, omuzları da yapılıydı, ama onu böyle görünce aylardır sex yapamamanın da sonucu olarak çok etkilenmiştim. Sikinin o mantar gibi kafasını dudaklarımın arasına alsam ve emerken ezsem kimbilir nasıl zevk alırdı diye düşünmeden edemiyordum onu gizlice izlerken.
İyice hızlanmaya başladı. Sanki döver gibi tokatlıyordu şimdi yarağını. Sol eli taşaklarındaydı. Ben de sıkıyordum sikimi izlerken. Sesi çıkmaya başlarken sol elinin aşağı inmeye başladığını gördüm. O an kasıldım birden. O hareketi yapmaz, o kadar da değil desem de elini çekip parmağını emdi ve tekrar aşağıya götürdüğünde başı geriye düştü. Tam taşaklarının altına götürmüştü parmağını ve bilekten hareket ediyordu eli. Ses çıkarmak istemiyordu ama dudaklarının arasından gayet yüksek sesli bir inleme çıktı. Sikinin kafasından bembeyaz döller fışkırıp göğüslerine yapışmaya başladı aynı anda. Ohhh, döller durmuyordu hiç. İşer gibi attırıyordu. Nefes nefese kalıp durduğunda halen döller akıyordu sikinin kafasından göbeğine. Elimi zar zor çektim sikimden. Tuvalete girerken de istemeden de olsa ses yapmıştım. Girdiğim gibi donumu sıyırdım hemen ve daha 10 saniye sürmeden boşaldım. Sesimi çıkarmamak için ben de çok zorlanmıştım.
Ertesi gün çok geç bir saatte uyandım. Pazar günleri Alper'e de izin vermiştim. Bana kahvaltı hazırlamasına gerek yoktu. Genelde dışarıdan birşeyler söylüyorduk zaten. Öğlene doğru uyanınca dün geceyi hatırladım. O kocaman siki, zevkten kıvrana kıvrana kendini parmaklaması, boşalması halen gözümün önündeydi. Ona karşı bir hareketim olmazdı, ama geldiğinden beri ilk defa ona artık başka bir gözle bakmıştım. Biraz dikkatli incelemeye başladım onu. Bankaya gidip geldiğinde pantolonundan belli oluyordu siki. Sık sık tuvalete gittiğini de fark etmiştim. Bir keresinde kapının önünde durup dinlediğimde içeriden bir inleme sesi gelmişti. Anlaşılan bu benden de azgındı. Köylerde, kasabalarda geçmişti hayatı ve İzmir'e gelip fazla giyinmeyi sevmeyen İzmir kızlarını görünce iyice azmıştı. Gay hisleri var mıydı, istiyor muydu, yoksa tecavüze uğramanın getirdiği travma mıydı kendini parmaklaması. Hiç bilmiyordum bunları.
Ama kendim için de birşeyler yapmam gerekirdi artık. Daha önce sikiştiğim Emre'ye mesaj atıp yokladım. Müsaitmiş ve onun da canı istiyormuş. Yer sorunu da yokmuş evi müsaitmiş birkaç gün için. Alper'e akşam geç geleceğimi söyleyip Salı günü Emre'nin evine gittim. Giderken yolda düşündüm, Emre tam da Alper'in yaşındaydı ve ona da benziyordu biraz. Niye onu seçmiştim ki? Alper'e benziyor diye mi? Evine çıkarken sikim dimdikti. Kısa bir şort ve tişörtle karşılamıştı beni. Beline sarılıp kendime çektiğimde hoşuna gitti azgın halim. Öpüşmeye başlarken yatak odasına sürüklenir gibi gidiyorduk.
Yatağa oturttum onu ve ayların verdiği abazalıkla fermuarımı açtığım gibi sikimi ağzına verdim hemen. O da benim bu halime ayak uydurmuş deli gibi yalayıp emmeye başlamıştı sikimi. Elimi başına götürüp bastırıp çekmeye başladım ağzına. Montumu attım üstümden. İki elimle başından tutup ağzını sikmeye başladığımda eli taşaklarıma gitti. Aldığım zevkten gözlerimi kapattım. Ağzı sıcak ve ıslaktı. Dili her yerime sürtünüyor, sikimin kafasını yanaklarına sürtüp damağının altında ezerken sanki yutuyordu. Pantolonumu bile tam çıkarmamıştım daha. Boğazına kadar soktum. Bir an öylece kaldığımda yüzü kızardı. Salyaları taşaklarıma akıyordu. Sertçe çıkardım ağzından. Emre, "Ne oldu sana Hakan bu gece, feci azmışsın sen!" derken gözlerime bakıp yüzüne sürtüyordu sikimi.
Bir anda onu koltuk altından tutup çevirdim yatakta. Götünü avuçlayıp şortunu çekerken o da domaldı. Bir elini yatağına öbürünü de duvara koyup kaldırmıştı o güzel götünü. İkiye ayırdım elimle. Daha önce tadına baktığım o nefis deliği açılıp kapanıyordu. Benim geleceğimi bildiği için hazırlamıştı bile. Parlıyordu kaydırıcıdan. Dibinden tuttum sikimi ve yaklaşırken bir elimi omuzuna koydum. Prezervatifi falan siktir ettim o gün. Tükürdüm tam deliğinin üstüne. Sikimin kafasını getirip hafifçe bastırarak sürdüm iyice. Omuzdan çekip belimi ittirerek sikimin kafasını içine yerleştirirken canı acımıştı. "Ahhhh, yavaşş ama, tamam. Senin zaten o. Biraz daha yavaş!" diye yalvarır gibi inlerken yerleştirip geçirdim içine yarısına kadar. Debelenip kaçar gibi kıvrıldı önümde. Daha sert çektim omuzundan ve bir ayağımı da yatağın üstüne koyup köküne kadar soktum götüne. Sımsıkı sarmıştı sikimi içine kayarken. Ohhhhh, çok güzeldi bu. Girince bir an çığlık attı ve boynu yukarı kalktı. Omuzundan boynuna sarıldım ve kendime çekerken bir daha sokup çıkardım. Sokup çıkartıyordum durmadan götüne artık. Gözlerimi kapatmıştım tamamen. O an gözümde Alper vardı sanki. Sanki onu altıma almış böyle inlete inlete sikiyordum.
Emre artık zevkten inliyordu. İyice hızlanmıştım. Ter içinde kalmıştım elbiselerle. Durmadan sokup çıkartırken elimi onun sikine attığımda o da götünü arkaya verip sallamaya başladı. Ohhh, sikim içinde sürtünüyordu iyice. Girip çıkıyordu durmadan. Dayanmak çok zordu buna daha fazla. Abana abana sikmeye başlarken durdurmadım kendimi hiç. "Ohhh, al Alperciğim, al koyum hepsini, bak neler yapıyor sana Hakan abin!" diye bağıra bağıra içine boşalttım tüm döllerimi. Üstüne yığıldığımda halen içindeydim. Nefesim düzelirken yavaşça çıkardım içinden ve yatağa uzandım. Tam boşalırken gözümün önüne Alper'in yüzü gelmişti.
Emre sessizce elini göğsüme koyup dudağımı öptü. "Onun da haberi var mı senin duygularından?" dediğinde irkildim birden. Beni öperken soymaya başlamıştı yavaş yavaş. "Kim bu Alper, merak ettim gerçekten. Çok etkilemiş seni. İster mi seninle sikişmeyi? Belki beraber de sikişiriz, ne dersin?" diye konuşurken dudaklarımı, boynumu öpüyordu. Çırılçıplak kalmıştım ben de. Cevap veremiyordum ona hiç. Emre, "Onun sikini de böyle emmek ister miydin?" diye ağzıma verdiğinde ise eme eme sokup çıkarmaya başladım ağzıma. Sesi kesilmişti küçük sürtüğün. Başım bacaklarının arasında inip kalkıyor o nefis sikini sokup çıkartıyordum ağzıma. Emre, "Ohhh, ona da bunu yaparsan ne istersen yapar sana sonra Hakan. Ohhh, harikasın!" diye inlemeye başladı. Gülümsedim bir an. Alper'in sikini ağzıma alsam ne yapardı acaba? O çok saygı duyduğu Hakan abisinin ağzına verse neler hissederdi kim bilir? Ya daha da ileri gidersek?
"Hadi konuşma çok. Konuşmaya gelmedim buraya ben!" deyip yüzüstü uzandım. Emre üstüme çıkıp sürtündü deliğime. Sonra güzelce emmeye başladı deliğimi. Dilini sokup çıkartarak ağzını şapırdatarak yalayıp emiyordu deliğimi. Sonra üstüme çıktı oturur gibi. "O da sana bunu yapmak ister mi ya? Sen istersin kesin di mi Hakancım?" derken elini belime sarıp beni haififçe kaldırmış ve birden sikinin kafasını sokup yavaşça köküne kadar yerleştirmişti içime. Ohhhhhh, evet, çok isterdim Alper'in bana bunu yapmasını. Eminim ki delirirdi zevkten. Onu o halde görmeyi, zevkten kısılmış gözlerle bütün azgınlığı ile üstümde tepinmesini çok isterdim. Emre durmuyordu. Benim zevk aldığımı anlamıştı. Ve hatta büyük ihtimalle o an başkasını düşündüğümü de anlamıştı. Hızlandı iyice sertçe sikmeye başladı. Bir süre sonra ikimiz de boşaldık ve yanyana yattık nefes nefese.
Bir sigarayı paylaşırken Emre gülümsedi ve "Yaa dayanamayacağım ama ben. Söylemeyecek misin kim olduğunu yaa? Acayip etkilemiş seni belli ki!" derken göğüs kıllarımla oynuyordu. "Adı Alper. Seninle yaşıt ve sana anlatamayacağım bir ilişki var aramızda..." diye biraz anlatmaya başlarken o sikimi yavaş yavaş öpüp emmeye başlamştı bile. Onun bu enerjik hali çok hoşuma gidiyordu. Ona bıraktım kendimi. Alperin gay olup olmadığını sorduğunda ise, emin olmadığımı söyledim nefes nefese. O kalın sikimi taşaklarıma kadar ağzına sokup çıkartırken hiç zorlanmıyor gibiydi. Kalkıp üstüme oturdu sonra. Eliyle sikimi tutup götüne alırken inledik ikimiz de. "Hadi Alper de yine bana olmaz mı, fantazi yapalım biraz!" derken hepsini içine sokmuş o güzel poposunu sağa sola sallıyordu kucağımda. Yüzünde yaramazlık yapan bir çocuğun ifadesi vardı sanki. Belimi ileri hareket ettirip daha çok soktum. Ve sonra da hiç durmadan siktim onu. Boşaldığımda bile tam yumuşamadan devam ettim...
Bir süre uyuyup dinlendim Emre kollarımda yatarken. Onu hafifçe öpüp uyandırdım gitmek için. Çıkarken her zaman verdiğimden biraz daha fazlasını vermiştim ona. Eve döndüğümde çok yorgundum. Saat de bir hayli geç olmuştu. Aralık kapıdan odasına baktığımda Alper uyuyordu.
[Hakan]
30 notes · View notes
yurekferahligi · 9 days
Text
Bu ara kapsül gardrop olayına sardım biraz
3 notes · View notes
turkmenogluavm · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Her odaya ve zevkinize göre kitaplıklar Türkmenoğlun’da…
#çilekmobilya #Türkmenoğlu #Kitaplık #çalışmamasası #şifonyer #komidin #gardrop #karyola #baza #yatak #nevresim #yatakörtüsü
7 notes · View notes
ehilal · 2 months
Text
Bugün kendi sırtımı sıvazlayacağım, yaparsın kızım hadi diyerek kendime sarılmam gereken ikinci gün. Güne mis gibi erken bir uyanış, harika bir kahve, sıcacık bir duş ile başladım. Evde otururken pespaye giyinmeyi sevmediğimden gardrop karşısında hem rahat, hem de iyi görünen ev kıyafeti seçmek için biraz oyalandım. Sevdiğim bir parfümü sıkıp bir kahve daha alarak koyuldum yine beyin yormaya. Sonu ne olur bilemem de yollar çok çiçek ve bu bana iyi hissettiriyor. Ortamlarda satılacak bilgi podcast kanalında güzel bir Yunus Emre biyografisi dinledim. İçim iyice açıldı. Modern dönemde kalbinde saflık, bazen salaklık olarak tanımlanan iyi duyguların, bir yerlerde, bir zamanlarda karşılığı olduğunu bilmek beni çok duygulandırdı. Velhasıl bitmiyor benim içimdeki insan sevgisi. Kötülere, tüm yozlaşmışlara inat bildiğim yolda devam.
5 notes · View notes
hayatgazisi · 2 months
Text
Hi.
From now on, im gonna use this acc to keep track of my dieting journey.
Today, i got weighted and i saw my starting weight. Last year, i had an operation done and i lost nearly 15 kilograms. Today i realized i gained all of them back :'3 but its no problem since i am veeery good at dieting and i am amazing no matter how heavy i am. I just want to lose enough weight that it would be easier to show off my cool tats and also i dont like my double chin at all. I gained my social anxiety back and there are loooots of clothes waiting at the gardrop for me to lose weight lmao. So with all of that said, this is my weight loss journey, starting today, and hopefully ending in 3 months :)
2 notes · View notes
muhtesemtuleyman · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
kazancimizin birazi sokaktaki cocuklara mama oluyor destek icin dolap ve gardrops hesaplarimiza bekliyoruz💖👉👈
dolap: kawaikirtasiye
gardrops: plussizepromqueen
***fiyat farki sebebi dolap uygulamasinin saticidan cok fazla para keserek kârini azaltmasidir***
23 notes · View notes