Tumgik
#Münü
ask-sweetheart · 4 years
Photo
Tumblr media
February sketches!!
I figured I also don’t share my personal doodles, so since new year, I made a document each month for random drawings and doodles. As you can see, my favorite “subject” is my mascot Münü .3.
A doodle warrior sona peeks in also; I actually joined the Doodle Warriors discord server and I must say that it’s a very wholesome community. (related to this post)
Characters and artwork belongs to me. Do not repost.
26 notes · View notes
nymphastral · 7 years
Note
Since I'm already here and saw that you have an ask game, I would want to ask "sweet", "courage", "karma", "smooth" and "pictures"--though I already know the answer to the last two xD I saw that you've answered almost everything but I don't want to ask you anything too personal so.. Anyway, Pat and I send our love to you and Münü! :)
Oh how I missed you!!! 
sweet- what’s your favorite type of candy
I love ALL kinds of gummy candies, but sour gummy bears are my favourites!
courage- are you a strong athlete 
Nope :/ When I was in elementary school, my worst grades were P.E. And I still can’t play volleyball.
karma- do you believe in luck
When I think about luck, it seems somehow illogical to me. Yes, I’m interested in astrology, tarot, and such, but I only do them for fun (well maybe I’m a little bit crazy about astrology). When it comes to luck, I believe, some people are just so wary and sly (it’s a gift) that they can make people do what they want, turn things in favour of themselves. That’s what we call ‘luck’, in my opinion.
smooth- do you like classical music
I love classical music :) So sad its value is not known nowadays. It feels like heaven when I’m reading a good novel and classical music plays in the background. 
pictures- is art important to you in any way
Art means life to me. I am alive because of art. Without art, our lives would be pathetic! Art improves someone’s mind and gives them realization of world. Someone who can’t see the beauty in the nature lacks of art because our world is art. 
More Sweet n Soft Asks!
2 notes · View notes
2019bestdiyideas · 5 years
Text
Eşek, Öküz ve Çiftçinin Öyküsü
Tumblr media
Bil ki kızım, bir zamanlar büyük zenginlikleri ve sürü hayvanları olan bir tacir varmış. Bu tacir evliymiş, çocuk sahibiymiş. Yüce Tanrı ona kuşların ve hayvanların dilinden anlama yeteneği de vermiş. Bu tacirin ev yeri, nehir kıyısında verimli bir toprakmış ve çiftliğinde bir eşek ile bir öküz varmış.
Bir gün Öküz, eşeğin bulunduğu ahıra gelmiş; burasını süpürülmüş, sulanmış bulmuş: yemlikte iyice harman edilmiş arpa ve elekten geçirilmiş saman varmış; eşek de yan gelip yatmaktaymış. Çünkü, çiftçi arada bir, gerektikçe küçük bîr gezinti için onu kullanır; bundan sonra eşek hemen ahıra dönüp rahatına bakarmış. İşte o gün, çiftçi, öküzün eşeğe, “Keyfince yemini yemeye bakî Sağlık olsun,* yarasın ve de hazmın kolay olsun! Bense, sen dinlenirken, yorgunluktan ölüyorum. Sen harmanlanmış arpa yiyorsun, önüne getiriyorlar; ve bazen efendi üzerine binse de, çabucak seni geri getiriyor. Bana gelince, sadece çift sürmeye ve dolap çevirmeye yarıyorum!” dediğini duymuş.
Eşek de ona diyormuş ki, “Seni tarlaya çıkarıp boyunduruğu boynuna takarlarken, kendini yere at. hiç ayağa kalkma! Alıp ahıra götürdüklerinde, yemek için verdikleri baklaya, sanki hastaymışsın gibi, dokunma! Bir, iki, hatta üç gün yeyip içmekten kendini alıkoy! Böylece yorgunluktan ve de çalışmaktan kurtulursun!” Oysa sahipleri, oracıkta, onların konuşmalarını dinliyormuş. Ahırdan sorumlu yanaşma gelip de yem vermek için öküze yaklaşınca, onun çok az yediğini görmüş; ve de ertesi sabah çifte koş­mak isteyince, onu keyifsiz bulmuş.
Bunun üzerine çiftçi yanaşmaya, “Eşeği al ve bütün gün öküz yerine onu çifte koş!” demiş. Yanaş­ma da öküz yerine eşeği işe koşup bütün gün çalıştırmış. Günün sonunda eşek ahıra dönünce, öküz ona, yaptığı iyilik ve bütün gün sayesinde dinlendiği için teşekkür etmiş. Eşek hiç yanıt vermemiş ve yaptığından büyük pişmanlık duymuş. Ertesi gün saban-sürücü gelmiş ve eşeği götürüp gün batıncaya kadar yeniden çalıştırmış. Eşek, boynu soyulmuş, yorgunluktan bitkin bir halde gelmiş. Öküz, onu bu durumda görünce, coşkuyla ona şükranlarını sunmaya ve övgüyle onurlandırmaya başlamış.
Eşek, o zaman, ona demiş ki: “Bundan önceki günler ne rahattım, rahatlıktan nasibimi alıp duruyordum.” Sonra da eklemiş: “Bununla birlikte, sana iyi bir nasihatte bulunmakta yarar görmekteyim. Efendimizi yanaşmalara şöyle derken duydum: ‘Öküz yarın da yerinden kalkmazsa, onu kasaba verin! Kesin, derisinden masaya örtü yapın!’ Senin adına korktum, sağlığından endişe ettim.” Öküz, eşeğin bu sözlerini işitince, ona teşekkür etmiş ve demiş ki, “Yarın onlarla gider, canla başla çalışırım”; ve hemen yeminin tü­münü yemiş, hatta yem kabının dibini diliyle yalamış. Bütün bunlar olup bitmiş ve sahipleri de bu sözleri duymuş,
Ertesi gün, gün doğunca tacir, eşiyle birlikte öküz ve ineklerin bulunduğu ahıra gitmiş; oturup izlemişler. Biraz sonra yanaşma gelip öküzü dışarı çıkarmış. Öküz efendisini görünce kuyruğunu sallamaya, gürültüyle yellenmeye ve her yöne çılgınca koşmaya başlamış bunu gören çiftçi öylesine bir gülme nöbetine tutulmuş ki, sırtüstü düşmüş. Kan sı sormuş “Ne gülüyorsun, sen?” diyerek… O da, “Gö­rüp işittiğim bir şeyden ötürü. Bunu ölümü göze almadan sana açıklayamam!” demiş. Kadın, “Bunu bana kesinlikle açıklaman gerek! Gülüşünün nedeni nedir? Ölsen bile söylemelisin!” diyence, kocası, “Ölümden korktuğum için bunu sana açıklayamam!” demiş. Kadınsa, “Öyleyse sen bana gülüyorsun” diye tutturmuş; ve de onunla çekişmekten ve inatla sözünü sürdürerek canını sıkmaktan vazgeçmemiş. Sonunda adam büyük bir şaşkınlığa düşmüş. Çocuklarını yanı­na çağırtmış; kadıya ve tanıdıklara da haber salmış. Karısına sırrını açıp ölmeden önce, vasiyetnamesini hazırlatmak istemiş; çünkü karısını, amcasının kızı ve çocuklarının anası olduğundan büyük bir aşkla severmiş; bir de onunla yirmi yıldır birlikte yaşamış imiş.
Dahası, karısının yakınlarını, mahalledeki komşuları da çağırtmış; onlara tüm öyküyü ve sırrım açıklar açıklamaz öleceğini söylemiş. Orada bulunan herkes kadına, “Allah aşkına! Israrından vazgeç, yoksa kocan, çocuklarının babası ölecek!” demiş. Ama kadın onlara, “Bana sırrını açıklamadan yakasını bırakmam, ölürse ölsün!” demiş. Bunun üzerine konuşmaktan vazgeçmişler. Çiftçi de yanlarından ayrılmış, ahırdan yana yönelmiş; bahçede ilkin abdest alıp sonra dönerek iki rekât namaz kılıp sırrını söyleyecek ve ölecekmiş. Çiftçinin elli tavuğu doyuracak güçte yiğit bir horozu ve bir köpeği varmış. Çiftçi, köpeğin, tavuklara çullanan horoza seslenip onu azarlayarak, “Efendimiz ölüme giderken böylesine keyiflenmekten utanmıyor musun?” dediğini duymuş.
Bunun üzerine horoz köpeğe sormuş: “Nasıl oluyor bu?” diye… O zaman köpek, öyküyü tekrarlamış; horoz da ona, “Allah, Allah! Efendimizde hiç akıl yok mu? Benim elli karım var. Birini hoş tutar, öbürünü azarlar, idare eder giderim; onun bir tek karısı var, onu bile nasıl yöneteceğim bilmiyor. Oysa çözüm çok basit: Dut ağacından birkaç dal kessin, birden yatak odasına dalsın ve ölünceye ya da pişman olup Özür dileyinceye kadar karısını dövsün! Bundan sonra hiç can sıkacak sorular sormaz!” demiş. Çiftçi, köpekle konuşan horozun söylediklerini işitince kafasında şimşek çakmış ve karısını dövmeye karar vermiş.
Vezir burada öyküsünü kesip kızı Şehrazat’a, “Ben de sana çift­çinin karısına yaptığını yapsam yeridir!” demiş. Kızı, “Ne yapmış?” diye sorunca, vezir sözünü şöyle sürdürmüş: Çiftçi karısının yatak odasına girmiş; kestiği birkaç dut dalım orada bir yerlere sakladıktan sonra, ona seslenerek, “Sırrımı söyleyebilmem için yatak odasına gel! Hiç kimse beni görmesin! Sonra da öleyim!” demiş
Karısı onunla odaya girmiş; çiftçi ikisine özgü odanın kapısını kapayıp karısına, gittikçe şiddetini artırarak bayıltıncaya kadar sopa çekmiş; sonunda kadın, “Pişman oldum! Pişman oldum!” demiş. Sonra da kocasının iki elini, iki ayağını öpmeye baş­lamış ve gerçekten pişman olmuş; ve de onunla birlikte dışarı çıkmış. İki tarafın yakınları da dahil, tüm orada bulunanlar, aralanın düzeldiğini görerek sevinmişler; ve herkes ölünceye kadar mutlu ve bahtlandan memnun yaşamışlar.
Babasının anlattıklarını dinledikten sonra Şehrazat demiş ki: “Babacığım, her şeye karşın, dilediğimi yerine getirmeni istiyorum!” O zaman vezir, daha fazla ısrar etmeden, kızı Şehrazat’ın çeyizini hazırlamış, sonra meseleyi Şah Şehriyar’a açmaya gitmiş.
Bu sırada, Şehrazat, küçük kardeşine yapacaklarını öğretip ona “Şahın yanında olduğum sırada, seni çağırtacağım; geldiğin ve şahın benimle işinin bittiğini anladığın zaman, bana: ‘Ablacığım, bana o harika öykülerinden birini anlat da geceyi hoşça geçirelim!’ de! Bunun üzerine, sana anlatmaya başlayacağım öyküler, eğer Allah isterse, Müslimin kızlarının kurtuluşunun nedeni olacaktır” demiş. Bunu izleyerek vezir kızını almaya gelmiş ve onunla birlikte şahın huzuruna çıkmış. Şah memnun olmuş ve vezire, “Gereken her şey hazır mı?” diye sormuş. Vezir saygıyla, “Evet” demiş. Fakat, şah, genç kıza sahip olmak isteyince kız ağlamaya başlamış. Şah ona, “Neyin var?” diye sorunca; kız da “Şahım! Bir kızkardeşim var. Ona veda etmek isterdim” demiş. Şahın arattığı kız kardeşi gelince, Şehrazat’ın boynuna sarılmış; ve yatağın ayak ucuna sokulup kalmış, O zaman Şah, ayağa kalkmış ve bakire Şehrazat’a sahip olarak kızlığım gidermiş. Sonra konuşmalar başlamış.
Dünyazat Şehrazat’a demiş ki: “Tanrı seninle olsun! Ablacığım, geceyi hoşça geçirmemiz için bize bir masal anlatsana!” Şehrazat, “Bütün kalbimle ve yerine getirilmesini görev bilerek! Ancak yüce ve soylu şahımız izin verirlerse” diye yanıt vermiş. Şah bu sözleri duyunca, zaten uykusu da kaçtığından, Şehrazat’ın masalını dinlemekten tedirginlik duymamış. Ve Şehrazat, bu ilk gecede, aşağıdaki masalı anlatmış.
youtube
Eşek, Öküz ve Çiftçinin Öyküsü
0 notes
azicikyasliyimama · 7 years
Video
youtube
siz bilmezsiniz o zaman bu işin günü münü yoktu, kaseti başa sara sara dinler, şarkıyı duyuyor mu diye tülün arkasından karşı cama bakılırdı.
değil mi arkadaşım?  :)
4 notes · View notes
Text
Buuuuu biiiii iii iiirr, uçurtmanın kaçışıı
İşşiz kalınca anneyle güne falan gidiliyormuş, bunu öğrenecektim. İlk seferimdi veeee tabi ki batırdım. Çünkü ben bütün ilkleri batırırım, hiç atlamam, atlamadım, atlamıyorum. Bir cezve kahveyi tek bir dirsek hareketiyle devirebilecek kadar da kabiliyetliydim. Ama sanki bir tencere kahveydi, o minik cezveden nasil o kadar ?? Zelzele gibiydi. Yok daha çok tsunami..Ortalık cinnet, ortalık cığlıklarım, ortalık binlerce kahve ölüsü.. Hayır, sakar olduğumu annemde biliyordu ama o bile şaşkınlıktan suspus kaldı önce, sonra da şunu dedi “tamam bu son bence de sen evde otur kızım.” Ona ne işim var benim ya, demiştim de.  Velhasıl utancımdan öleceğimi sandım. Bütün kadınlar ve ben günü münü unuttuk temizliğe giriştik. Ama yani lanet kahve! Her yere sızmıştı. Çekmeceler ve taa en içleri, ocak, tezgah, halı -ah o halının yüzüne tükürülmüş hali- ve  kendim.. Ah sakar ben..
P.s. Şarkıyla sakarlığın birbiriyle hiç alakası yoktur.
1 note · View note
tugbrk07 · 4 years
Text
YENİ-OSMANLICILIK VE KÜRT AÇILIMI --- CÜNEYT ÜLSEVER
YENİ-OSMANLICILIK VE KÜRT AÇILIMI — CÜNEYT ÜLSEVER
Cüneyt Ülsever
Dr. Cüneyt Ülsever 1951 yılında Ankara’da doğdu. Lise eğitimini Robert Kolej’de tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi İktisat bölü­münü bitirdi. Yüksek lisansını The Johns Hopkins Universitesi’nde uluslararası ilişkiler ve Colombia Üniversitesi’nde iktisat alanında tamamladı. 1978-1983 yıllarında Harvard Universitesi’nde İnsan Kaynakları Ekonomisi konusunda doktora yaptı.…
View On WordPress
0 notes
nymphastral · 7 years
Note
4, 10 & 23 ☕
4: How long do you lay in bed before you finally get up?
Generally 10 minutes, if I don’t have anything to do at the moment. I say *meow* to Münü, my Turkish Van, and read an online book (ehem. fanfiction). But the school starts in a fortnight and I won’t be able do to lay in bed and do lazy things anymore because I’ll get up at a freaking early hour like 7.30 and dress up with zombie eyes! (actually 7.30 is my usual wake-up time but anyways it’s torture when you’re going to school)
10: Favorite color aesthetic?
Already answered here.
23: Would you fill your house with plants if you had a green thumb?
I don’t think so :( Because I’m a careless person I always forget to water my plants. I mean, I even forget to take my medications. My mum always reminds me to water them, so it’s the best for both of us. However, I’d love to! I’d like to enter home to meet lavenders and lilies. They’re my favourite plants, but I love cacti and succulents too. I’m just afraid to water them too much. For example my friend from school’d given me a devil’s back succulent, but after I planted it, some little snails literally ATE it. My poor baby :((( We moved it afterwards but it was too late. I hope I’m not talking too much I just love asking games!
More Lovely Asks!
3 notes · View notes
queerxasxfuck · 7 years
Text
I Love you, Mınalı Münü.
@ucansukurbelicadi
0 notes
egit30-blog · 7 years
Text
Ünü münü yal bın günü ezü binüm tü na binü çiye 👀
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
nymphastral · 7 years
Note
papaya & apricot
PAPAYA: what song describes your aesthetic?
Probably Pas de deux. I used to post softer aesthetics before, but for almost three months, I’ve gone dark! You can see the change on my archive. And Pas de deux starts very softly but then goes extravagant, in my opinion. You can listen it here.
APRICOT: what do you do when you're sad?
I don’t feel sad often. I’m actually a positive person, full of future dreams. But when I feel sad, it’s generally due to manic depression. It shows up sometimes. When I’m feeling sad or depressed, I go out and buy a canvas and paint the hell out of it while listening to Lana Del Rey. I think about my one-sided and cry, because I can’t help it.I know I’m a strong person but I just can’t stop feeling depressed, even if I tell myself it’s all in my head. I play with my cat, Münü, and cry because ‘oh how do I deserve her?!?!’. In a nutshell, when I feel sad, I feel sadder, until I sleep and wake up, it’s probably gone in a couple days.
More Fruit Asks!
6 notes · View notes
nymphastral · 7 years
Note
Kittens & Puppies🌹
Kittens & Puppies: Name of your pet or your ideal pet?
Her name is Münevver -Münü for short. It means the enlightened one.
More Soft Asks!
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık g��rül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
  Gırtlak, tümör gelişiminin sık görül­düğü bir organdır. Bu tümörlerin çoğu iyi huylu, ama bazısı kötü huyludur. Kötü huylu gırtlak tümörleri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Buna kar­şılık erken tanı konan kötü huylu tü­mörlerin tedavisinde günümüzde çok sevindirici sonuçlar alınabilmektedir. İYİ HUYLU TÜMÖRLER Gırtlakta gelişen1 iyi huylu tümörlerin büyük bölümü polipler başlığı altında toplanır; bu gruba girmeyen kist, yağ hücrelerinden oluşmuş lipom, sinirin Schwann hücrelerinden oluşmuş nöri-nom, sümüksü bağdokudan oluşmuş tiksoma gibi iyi huylu tümörlere gırt­lakta ender rastlanır. Polipler gırtlağın bütün iç yüzeyini döşeyen mukozada çoğu kez ses telleri düzeyinde oluşur ve bir sapla ya da düğümcük biçiminde ağın içine sarkar. Bunlar yerlerine, lyüklüklerine ve gırtlağın ne kadarını kapladıklarına bağlı olarak bu organın iki temel işlevini (konuşma ve soluma) ciddi biçimde bozabilir. Gırtlak polipinin en yaygın biçimi erişkinlerde görülen ses telleri düğümcü­ğüdür (nodul). Bu düğümcük bir ya da her İki ses telinin kenarında gelişen küçük bir kabarıklıktır. Çoğunlukla sesi aşırı kullanmanın ya da bazı zehirli mad­deleri solumanın gırtlakta yol açtığı kro­nik zedelenmeye bağlıdır. Örneğin şarkı­cıların ses telleri sürekli zedelenmeye açıktır. Bu durum kronik iltihaplanmaya neden olmaktadır.   Hastada sesin boğuk^şması üzerine tümörden kuşkulanabilir ve ses kısıklığı “şarkıcı nodülü” denen bu küçült yumrulardan kaynaklanabilir. (Ses kısılması üst solunum yolu enfeksi­yonuna da bağlı olabilir.) Sesteki bozuk­luk zaman geçtikçe belirginleşir. Başlan­gıçta ara sıra görülürken daha sonra sü­rekli hale gelir; gırtlak iltihabında (laren-jit) kullanılan ilaç ve buğu tedavileri de sesi düzeltmez. Bu durumda laringosko-pi yapılarak incelenir ve düğümcüğün varlığı, yeri ve boyutları saptanır. Tü­müyle iyi huylu olan bu tümör çıkarıldık­tan sonra, oluşumuna neden olan etkenle­rin sürmesi durumunda yineleyebilir. “Şarkıcı nodülü” tipindeki kütlelerin büyüklüğü topluiğne başından bir pirinç tanesi boyuna kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin ortadaki üçte birlik bölü­mü üzerinde bakışımlı olarak gelişir; sapsızdırlar ve pembe-beyaz bir renkle­ri vardır. İltihaplanmadan kaynaklanan Öbür gırtlak polipleri genellikle tek, da­ha büyük ve saplı olur. Renkleri pembe­den koyu kırmızıya kadar değişebilir. Bunlar ses tellerinin herhangi bir nokta­sında oluşabilir. Cerrahi girişim bazı koşullarda dolaylı laringoskopiyle, yani gırtlak aynası kullanılarak ve yerel uyuşturma ile yapılır. Ameliyat basittir; küçük boyutlu tümörün bir pens yardı­mıyla çıkarılmasını içerir. İncelikli cer­rahi girişirnin gerektiği olgularda ise hasta genel anesteziyle uyutulur; ameli­yat doğrudan laringoskopi (mercek dü-zeneğiyle gırtlağın doğrudan görüntüle­mesi) ya da daha iyisi mikrolaringosko-pi yardımıyla yapılır. Mikrolaringosko-pide gırtlak kanalının mikroskopla bü­yütülmüş görünümü elde edilir. Çocuklarda ve özellikle bir yaşından küçük bebeklerde ise papillomlar çok sık görülür. Bunlar polipe benzeyen iyi huylu tümörlerdir. Ses telleri düğümcü­ğü gibi tek değil, çok sayıda ve üzüm salkımı gibi bir araya toplanmış halde bulunurlar.Bu iyi huylu tümörler büyüyerek gırtlağın hava yolunu kapatabilir ve hastanın soluksuz kalıp boğulmasına yol açabilir. Bu nedenle tanı konur kon­maz tümörlerin hemen alınması gerekir. Cerrahi girişim çocuklarda genel anes­teziyle yapılmalıdır. Genel anestezi cer­raha daha fazla zaman verdiğinden gırt­lağın tümörlerden tümüyle temizlen­mesine olanak sağlar.Günümüzde laserle tedavi de basan oranını artırmaktadır. KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER Kötü huylu tümör dendiğinde genellik­le kanser anlaşılır. Gırtlak kanserinin oluşumuyla ilgili kuramlar ve görüşler genel olarak kanser konusundaki görüş­lerden pek farklı değildir. Yalnız gırtlak kanseriyle ilgili birkaç kesin veri var­dır: Bu tümör daha çok erkeklerde, özelhkle de çok sigara içen erişkinlerde görülmektedir. Sigara içmenin gırtlak kanserini doğrudan oluşturmadığı düşü­nülmektedir. Ama dolaylı yoldan, yani kronik bir örselenme yaratarak gırtlakta kolayca kötü huylu bir tümörün geliş­mesine yol açabilir. BELİRTİLERİ Olguların büyük bölümü ses telleriyle ilgilidir. Ses tellerinde kanser önce se­sin değişmesine yol açarak kendini gös­terir. Bu belirti çok hafif olduğundan kolayca gözde ı kaçabilir. Bazen bu be­lirtiye kuru ve inatçı hafif bir öksürük de eşlik eder. Hastalığın ilk belirtisi olan ses kısıklığı Özellikle belli bir yaşa ulaşmış ve üstelik sigara içen bir erkek­te görülürse hekime başvurmak gerekir. Tümörün yeri ve tipi özel bir incele­meyle saptanır. Yeri ses telleri düzeyin­de (glottis bölgesi), ses tellerinin üstün­deki (glottis üstü) ya da altındaki (glot­tis altı) bir bölgede olabilir. Tipi de çe­şitlidir; gırtlağın içine doğru yayılan karnabahar tipinde, gırtlak duvarı bo­yunca mukozanın altında gelişen tipte ve yüzeyi yaralı (ülserli) tipte olabilir. Biyopsi yapılarak tümörden alınan küçük parça mikroskopla İncelendiğin­de, tümörün çoğunlukla gırtlak mukoza­sının epitelinde gelişmiş olduğu saptanır. Tümör ilk evresinde saptanmamış, yani erken tam konmamışsa ikinci evre­ye özgü belirtiler ortaya çıkar. Ses telle­ri kanserli doku tarafından tümüyle isti­la edilerek kilitlenir; bu arada ses kısık­lığı da tipik hale gelir. Tümör kütlesi karnabahar gibi yayı­lan tipteyse gırtlakta tıkanıldık yaparak şiddetli solunum güçlüğüne yol açabilir. Kanserin gırtlağın üst bölümünden yuta­ğa doğru yayılmasıyla yutkunma ve yut­ma güçlüğü belirtileri ortaya çıkar. Kanser bu dönemde gırtlakta ağrıya neden olur. Ayrıca, örneğin kulağa yan­sıyan ağrılar ortaya çıkar. İkinci evresinde de cerrahi girişimde bulunulmazsa tümör çok daha ağır olan üçüncü evreye ulaşır. Üçüncü evrede kanser gırtlağın sınırlarım çoktan aşa­cak çevre dokuları sarmış ve dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ) Gırtlak kanserinin öngörülebilen tahmi­ni süresi değişik etkenlere bağlıdır. Bunların başında tümörün nereden kay­naklandığı, tanının ne Ölçüde erken ko­nabildiği ve uygulanan tedavi gelir; bi­rinci etken dolaylı olarak öbür ikisini de belirler. Ses tellerinden kaynaklanan bir tü­mör erken belirti verdiğinden, erken ta­nı konmasına olanak sağlar ve kötü huylu bile olsa uygun biçimde tedavi edilebilir. Ama zamanında önlem alın­mazsa tümör büyümeyi sürdürür ve ge­cikmeyle orantılı olarak iyileşme olası-hğı da azalır. Tümör gırtlakta ses telle­rinin üstündeki ya da altındaki bölge-deyse belirtiler daha geç ortaya çıkar. Bu durumda tümörün gırtlağın sınırlan dışına yayılması çok daha kolay, iyileş­me olasılığı ise daha azdır. Hastalığın gidişinde erken ve doğru tanı kadar uy­gulanan tedavi yöntemi de belirleyici rol oynar. Bazen ışın tedavisi cerrahi gi­rişim kadar iyi sonuç verebilir. Bazen başarılı sonuç almanın cerrahi girişim­den başka, yolu yoktur. Uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle cerrahi girişime tıbbi tedaviden daha sık başvu­rulmaktadır. TEDAVİ Gırtlak kanserinin bir bölümünün ya da tamamının alındığı ilk cerrahi girişim­ler ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar nedeniyle cerrahların çoğunun cesaretini kırmıştı. Ama öbür yanda ışın tedavisi de (radyoterapi) yalnızca geçici bir iyileşme sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıl­larda ameliyat teknikleri yetkinleşti; bunda cerrahiye büyük destek sağlayan anestezi ve antibiyotik tedavisindeki hızlı gelişmeler çok önemli rol oynadı. Bu arada ışın tedavisi tekniklerinin de ilerlemesiyle gırtlak kanserinde iyileş­me olasılığı önemli ölçüde arttı. Günü­müzde gırtlak kanserinin iyileşme ola­sılığı, ine belirtilerin ortaya çıktığı dö­nemde erken tam konması koşuluyla bütün öbür kötü huylu tümörlerden faz­ladır. Hasta çoğunlukla sesini kaybede­cek bile olsa iyileşebilir ve uzun yıllar rahatlıkla yaşayabilir. Gırtlak kanseri terimi bu organın değişik yerlerine yerleşmiş ve yayılmış, tümünü ya da yalnızca küçük bir bölü­münü sarmış ve komşu organlara da ulaşmış çeşitli kanser türlerim anlatır. Dolayısıyla tedavi biçimleri de birbirin­den farklıdır. Uygun ve etkili tedavi yönteminin belirlenebilmesi İçin tedavi­yi üstlenen hekimin bu konuda geniş bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir. Gırtlak kanserinde hasta organın ve lenf damarlarının olabildiğince geniş bi­çimde çıkarılmasına ancak tümör çok fazla yayılmışsa başvurulur. Eğer kanser sınırlı bir bölgedeyse gırtlağın yapısı ve lenf damarlarının dağılımı göz Önüne alınarak, yalnız o bölgeye yönelik cerra­hi girişim yapılabilir. Bu tür kısmi giri­şim1 r özellikle de sesi koruyarak çok başarılı sonuçlar verir. Tedavi yöntemle rini daha iyi açıklayabilmek için gırtlal kanserinin gelişme ve yayılımında birbİ rini izleyen üç evreyi inceleyebiliriz. Birinci evre: Tümör Örneğin se: tellerinin yalnızca bir tarafındadır. Bı durumda hem kısmi cerrahi girişim hem de ışın tedavisi yapılabilir. Doğn uygulandığında bu yöntemler çok iyi sonuçlar verir. Işın tedavisi de hastalığın bu evre sinde çok iyi sonuç verir. Işın tedavisi nin en önemli üstünlüğü hastanın sesin­de İşlevsel bir bozukluğa yol açmaması ve hastayı cerrahi girişimin sıkıntısına sokmamasıdır. En önemli sakıncası ise kanser odağmın tümüyle yok edildiğin­den emin olunamamasıdır. Ses telleri dı­şında bir yere yerleşmiş kötü huylu gırt­lak tümörleri de sınırlı bir bölgede kal­mış olması koşuluyla kısmi cerrahi giri­şimle ve ses telleri korunarak alınabilir. İkinci evre: Bu evrede tümör gırtla­ğın büyük bölümünü kaplamış, ama ağız, yutak, soluk borusu, yemek boru­su, boynun yan bölümleri gibi komşu organlara yayılmamıştır. Bu olgularda ışın tedavisi yararsız, hatta zararlıdır çünkü asıl hastalığa yönelik tedaviyi, yani cerrahi girişimi geciktirir ve sağ­lam çevre dokularında sorun yaratabile­cek lezyonlara yol açabilir. Bu tümörler yapılabilecek en köklü ameliyatın seçilmesini gerektirir. Cerra­hi girişimin amacı artık yalnızca hasta­nın bir işlevini düzeltmek değil, aynı za­manda yaşamını da kurtarmaktır. Bu yüzden tam larenjektomi yapılır, yani gırtlağın tümü cerrahi girişimle çıkarılır. Gırtlak çıkarılınca burun ve ağız boşlukları, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerden oluşan solu­num sistemi ortadan kesintiye uğrar. Bu durumda havanın soluk borusunun İçinden akciğerlere ulaşmasını sağlayacak yeni bir açıklığın (deliğin) yaratılması gerekir. Boyundan soluk borusuna delik açılması (trakeostomi) teknik açıdan görece kolay bir girişimdir. Ama burun, yutak ve gırtlağın yerine getirdiği sa­vunma işlevlerinin sürdürülmesini sağ­lamaz. Solunan havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi, mukus salgısının mik­ropların yerleşmesini engellemesi ve epiglot adlı kapakçığın gırtlakta besin­lerin soluk borusuna kaçmasını önleme­si gibi işlevler aksayınca hastanın sü­rekli soluk borusu ve bronş hastalıkları­na yakalanması kaçınılmazdır.Gırtlağın ameliyatla alınmasından sonra en önemli değişiklik seste görü­lür. Çünkü gırtlak sesin “üreticisi” olan organdır. Yutak, burun ve ağız boşluk­ları ise hareketleriyle ve hacim değişik­likleriyle rezonatör gibi çalışır, tınlama işlevlerini yerine getirir. Hasta havayı burnundan solumadığı için koku alma duyusu önemli ölçüde zayıflar. Ama bu yakınma öbürleri ka­dar ciddi bir sorun oluşturmaz.Üçüncü evre: Bu evrede tümör gırt­lağın sınırlarım aşmış ve çevre dokula­ra, hatta deriye yayılmış olabilir. Bu tür olgularda ışın tedavisi ve cerrahi giri-Şİm yapılabilir. Bazı uzmanlar tümörün ışın tedavisiyle küçültüldükten sonra ameliyat edilmesinden yanadır. Dördüncü evre: Kanser gırtlaktan başka çevre dokuları da aşarak akciğer, beyin, yemek borusu gibi uzak bölgelere yayılmıştır. Bu durumda ışın ve ilaç teda­visiyle hastanın ömrü uzatılmaya çalışılır. GIRTLAĞI ALINMIŞ HASTAYA KONUŞMANIN YENİDEN ÖĞRETİLMESİ Cerrahi girişimle gırtlağı çıkarılmış has­taların karşılaştığı en önemli bozukluk ses kaybıdır. Bu bozukluk uygun ko­nuşma alıştırmalarıyla düzeltilebilir. Alıştırmaların amacı sindirim kanalında akciğerin yerini alacak bir hava yedeği oluşturmak ve dışarı verilen havanın yardımıyla bunun üzerinde titreşim oluş­turarak ses üretmektir. Yaratılan hava yedeği yemek borusunun üst bölümün­dedir. Burada kasılmaları istemli olarak denetlenebilen yemek borusunun ağız bölümü kasları ses telleri işlevi görür.Ameliyat sonrası tepkiler ortadan kalkar kalkmaz hiç zaman yitirmeden ses oluşturma alıştırmalarına başlamak­ta yarar vardır. Hasta önce hava yutma­yı ve ardından bunu gürültülü geğirtiler biçiminde çıkarmayı öğrenmelidir. Ha­vayı sese dönüştürmeyi başardığı za­man, dil ve dudakların uygun hareketle­riyle çeşitli sesler oluşturmayı da öğre­necektir. Alıştırmalar genel olarak iyi sonuç verir ve gırtlağı çıkarılan hastalar birkaç hafta içinde yemek borusundan çıkan yeterli bir sese kavuşurlar. Yal­nızca bazı özel durumlarda hasta ses çı­karmayı ve yeniden konuşmayı öğrene­mez. Böyle durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş protezlerin pille çalı­şan elektronik titreştiricileri vardır. Bu protezler çene altına yerleştirilir ve has­tanın sözcüklere dönüştürebildiği sesin kaynağını oluşturur. Yalnız bu yolla el­de edilen ses monoton ve metaliktir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes