Tumgik
#antik mimari
archaeologs · 10 months
Text
Tumblr media
Cubiculum (bedroom) from the Villa of P. Fannius Synistor at Boscoreale Romanca. 50–40 BCE. Image by The Metropolitan Museum of Art.
Learn more / Daha fazlası https://www.archaeologs.com/w/cubiculum/
536 notes · View notes
dokmimarlik · 2 months
Text
Giza Piramitleri Mimari İnceleme ve Sırları
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
islamiyet · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Çınarlı Cami (Agia Iorgi Kilisesi), Ayvalık
1790 yılında Ayvalık’ta oturan Rumlarca yapılmıştır. Yapı 1923 yılında camiye çevrilmiştir. Bahçesinde bulunan çınar ağacından dolayı Çınarlı Cami adı verilmiştir. Ayvalık'ta bulunan tarihi yapıların en görkemlisi olarak tanımlanan eser, göz alıcı bir mimariye sahiptir. Mimarinin planı, Aya Yanni Kilisesi ile uyumlu olup, kubbeli haç planlıdır. Moloz ve kesme taş malzemesiyle yapılan yapının planı dikdörtgendir  İkiz pencereler, zarif sütunlar, sarımsak taşından yapılmış olan dış cephe oldukça etkileyicidir. Uzmanlar, cephe duvarlarının ortasında bulunan merdivenli ön giriş mekânlarının, Antik Dönem mimari izlerini yansıtacak şekilde yapıldığını; iç mimarideki süslemelerin Barok tarzda olduğunu belirtmektedirler.
Yapıya camiye çevrildikten sonra eklenen mihrap son dönem Osmanlı mimarisi örnek alınarak süslenmiştir. Yuvarlak kemerli bir niş içerisinde yer alan mihrabın iki yanındaki gömme sütunlar korint başlıklıdır. Mihrap nişi üzerinde dikdörtgen pano içerisinde ayet kitabesi yer alır. Mihrap alçıdan bitkisel grift süslemeler ile taçlandırılmıştır. Mihrap nişi içerisine barok dönem resim sanatında da yoğun olarak kullanılan perde motifi yapılmıştır.
Mihrabın sağında yer alır. Yapının ambon’u (*Ambon: Kilisede sağda bulunan ve kutsal kitap okunan kürsü /vaiz kürsüsü) günümüzde minber olarak kullanılmaktadır. Tek bir ahşap sütunun taşıdığı balkon benzeri kürsüye merdiven ile çıkılır. Oyma tekniğiyle yapılmış bitkisel süslemeler görülmektedir.
20 notes · View notes
turizzm · 1 month
Text
İzmir Çeşmeye nasıl gidilir ?
Tumblr media
Çeşme havalimanı transfer wetline kalitesi ile sizlerin hizmetinde. 365 gün rüzgarlı doğasıyla su sporları sevenler için cennet gibi bir yer olan çeşme binlerce yerli ve yapancı tarafından ziyaret ediliyor. İzmir havalimanı transfer ile tur paketlerine bağlı kalmadan çeşmenin tüm güzelliklerini kaliteli ve konforlu şekilde gezebilirsiniz. Çeşme havalimanı transfer ile çeşmenin gözdesi Ala çatıyı ziyaret edebilirsiniz. Ala çatı, Çeşme'ye sadece 8 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Taş evleri , Arnavut kaldırımlı sokakları, butik oteller, apart oteller ve aile otelleri göz kamaştıran bir güzelliğe sahip. UNESCO Dünya mirası geçici listesin'de yer alan Çeşme Kalesi, tarihi ve doğal yapısı ile mutlaka uğramanız gereken noktalardan. İzmir Kalesi 1508 yılında inşa edilen ve günümüze kadar sağlam kalmış mimari yapısı ile dikkat çekiyor. Çeşme Müzesinede mutlaka uğramalısınız. İzmir transfer ile Çeşme Marinayıda mutlaka güzergahınıza mutlaka eklemelisiniz. Doğu Akdeniz'in en büyük yat limanlarından biri olan çeşme, denizde 400, karada ise 100 tekne bağlama kapasitesine sahip Çeşme Marina, zengin turizm olanakları ile aynı zamanda ilçenin en sevilen gezi alanlarından biri. Alaçatı Marinada merkeze sadece 20 dk uzaklıkta mutlaka uğramanız gereken noktalardan.
Çeşme transfer ve çeşme havalimanı transfer hizmetleri ile çeşmeyi konforlu vip araçlarımız ile ziyaret edebileceğiniz 30 yeri listeleyeceğiz. 1.Alaçatı 2.Çeşme Marina 3.Delikli Koy 4.Sakız Adası 5.Altınkum Plajı 6.Çeşme Kalesi 7.Şifne 8.Aya YorgiKoyu 9.Germiyan Koyu 10.Alaçatı Marina 11.Eşşek Adası 12.Alaçatı Yel Değirmeni 13.Çeşme Çarşısı 14.Aqua Toy City 15.Oasis Aquapark 16.Çeşme Açıkhava Tiyatrosu 17.Dalyan 18.Erythrai Antik Kenti 19.Çeşme Müzesi
Ala çatı Kemalpaşa Caddesi
Ala çatı Taş Evleri
Pazaryeri Cami
Ayıos Haralamboş Kilisesi
Çeşme Kervansarayı 25.Dalyan Yat Limanı
Ala çatı Meydanı
Tanay Tabiat Parkı
Memiş Ağa Cami
Fedon Koyu
Alaçatı Antika Pazar ve birçok doğa harikaları sizleri bekliyor.
2 notes · View notes
creaguru · 10 months
Text
Bilmeniz Gereken 10 Mimari Üslup ve Belirleyici Özellikleri
Hiç bir yapıya bakıp Modern mimari üslup’ta mı olduğunu yoksa Bauhaus anlayışıyla mı tasarlandığını merak ettiniz mi? Veya karşılaştığınız görkemli yapının Romanesk mi yoksa Neoklasik mi olduğunu anlamak istediniz mi? Bunu anlamak için göz önünde bulunduracağınız pek çok mimari ipucu bulunuyor. Özellikle yapı birkaç dönem boyunca ayakta kalmış ve yaşlandıkça bulunduğu dönemin izlerini bünyesine katmışsa… Bu yazımızda 10 ana mimari üslubu ve karakteristik özelliklerini sizler için özetliyoruz.
Tumblr media
1- Viktoryen
Viktoryen dönem (19.yy’ın ortalarından sonlarına kadar) pek çok mimari üslubun geri dönüşünün bir oluşumu. Gotik’in yeniden doğuşu, Tudor, Romanesk ve hatta Asya ve Orta Doğu mimarisinin de etkilerini üzerinde barındıran bu mimari akım, sanayi devrimi döneminin pek çok konut örneğinde kendini gösteriyor.
Anahtar Özellikleri: Oyuncak bebek evini andıran özenli birleşimler, sürme pencereler, cumbalar, asimetrik form, 2-3 katlı ihtişamlı görünüm, dik ve kırık çatı, çevreleyen sundurma, canlı renkler
Örnek: – İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’daki evlerin çoğu bu üslubun birer örneğidir.
Tumblr media
2- İslam Mimarisi
Orta Doğu’da 7. yy’da başlayan İslam Mimarisi İran, Kuzey Afrika, İspanya gibi farklı coğrafyalarda büyük değişimler ile kendini gösteriyor. Bu
üslubun en temel tipoloji örneği sivri kemerleri, kubbeleri ve avluları ile camilerdir. 3 boyutlu tasvirlerin yasak olduğuna inanılması sebebiyle bu yapılarda düz yüzeyler üzerindeki dekorasyonlar büyük önem taşımıştır.
Anahtar Özellikleri: Nal biçimli kemerler, geometrik tasarım, İç mekana odaklı tasarım, ışık geçirimi sağlayan oluklu yüzeyler
Örnek: Hui Cami, Çin
Tumblr media
3- Romanesk
Norman Üslubu olarak da bilinen Romanesk, 10. yy’ın sonlarında Avrupa’da yaygınlaştı. En ünlü özelliği, üslubun günümüze kadar ayakta kalmayı en çok başaran örnekleri olan Roman stildeki kiliselerde görülen beşik kemerlerdir.
Anahtar Özellikleri: Beşik kemerler, ardı sıra dizili yuvarlak başlı kemerler, stilize edilmiş çiçek ve bitki motifli taş dekorasyonları ve kapı bükümlü örgü biçiminde kapı oymaları.
Örnek: Porto Katedrali, Portekiz.
Tumblr media
4- Barok
Barok 16. yy sonlarında İtalya’da, Romanesk’in resmi tarzına nazaran daha duygulu, şatafatlı ve duyulara hitap eder bir mimari üslup olarak doğdu. Karşı Reformun etkisi altında Katolik Yönetimi kutlamaya yönelik bir denemeydi.
Anahtar Özellikleri: Kırık alınlıklar, Tepesi kesik tasarım, Bazen görülen merkeze konumlandırılmış süslemeler, özenli süslemeler, eşli kolonlar, konkav ve konveks duvarlar.
Örnek: Versay Sarayı, Fransa
Tumblr media
5- Tudor
Tudor Mimarisi İngilteredeki 1400’ler ve 1600’ler arasındaki Orta Çağ periyodunun son üslubu. Tudor kemeri veya diğer adıyla dört merkezli kemer bu üslubun en belirgin özelliklerinden olsa da çoğu insan bu akımı dönemin ahşap karkaslı evleri ile tanır.
Anahtar Özellikleri: Saz çatı, kanatlı pencereler(elmas şeklinde kurşun döküm cam panelleri), taş işçiliğiyle yapılmış bacalar, özenilmiş antreler.
Örnek: Anne Hathaway’in Kır Evi, Warwickshire, İngiltere
Tumblr media
6- Bauhaus
1900’lerin başlarında Almanya’nın Bauhaus Sanat Okulunda ortaya çıkan akım, tüm sanat ve teknolojinin simplistik tasarım ve makineleşme ile bütünleştirilebileceği fikrini savunur. Bu üsluptaki tasarım anlayışı dekoratif detayları reddeder, işlevi ön plana alır. Düz çatılar ve kübik formlar tipik özellikleridir. Bauhaus prensiplerinden kübik form ve açılar modern mimaride de görülür.
Anahtar Özellikleri: Kübik formlar, ağırlıklı olarak kırmızı, mavi ve sarı renk kullanımı, açık kat planları, düz çatılar, çelik çerçeveler, cam giydirme cephe
Örnek: Bauhaus Dessau, Almanya
Tumblr media
7- Neoklasik
Barok ve Rokoko’ya bir atıf olarak Neoklasizm,18. yy’ın ortalarında yayıldı ve mimariye asalet ve ihtişamı geri getirmeyi hedefledi. İlhamını Antik Yunan ve Roma yapılarının klasik tarzlarından alan Neoklasizm’in temel değerleri yalınlık ve simetriydi.
Anahtar Özellikleri: Görkemli boyut, boş duvarlar, sütunların abartılı kullanımı, taşıyıcı olmayan kolonlar, büyük yapılar, temiz çizgiler,
Örnek: Casino Marino, Malahide
Tumblr media
8- Rönesans
Klasik mimarinin etkisinde Rönesans üslubu, 15. yy’da İtalya’da ortaya çıktı. Anahtar kelimeleri uyum, duruluk ve güç… Roma kalıntılarından ipuçları barındıran tasarımlar, ev yaşamının zarafetini ve ilkelerini yansıtmayı hedefler.
Anahtar Özellikleri: Kare planlı yapılar, düz tavanlar, klasik motifler, kemerler ve kubbeler, Roma stili sütunlar, etrafı kapatılmış bahçeler, tonozlu cumbalar
Örnek: St. Peters Bazilikası, Vatikan
Tumblr media
9- Gotik
12. yy başlarında Gotik mimarlıkla birlikte önceki üsluplardan alınan ve geliştirilen özellikler birarada kullanıldı. Klasik üsluplardan daha dekoratif tasarım anlayışı, daha ince duvarlar ve kolonlar, metrelerce yükseklikte gözleri yukarı çekmeyi amaçlayan süslemeli camlar, bu mimari akımın ana başlıklarıdır.
Anahtar Özellikleri: Yükseklik ve ihtişam, sivri kemerler, tonozlu tavanlar, ışık, hafif ve havadar yapı.
Örnek: Notre Dame Katedrali, Paris.
Tumblr media
10- Modern Mimari
Modernizm; Fütürizm, Post-modernizm ve Yeni Klasik kavramlarını da kapsayan bir terim olarak 20. yy’da ortaya çıkan harekete denir. Bu akımın mimarideki yansımaları biçimlerin gereksiz detaylardan arındırılarak yalınlığın ön plana çıkarılması gibi tasarım prensipleri ile şekillendi ve yapıda kullanılan malzemeler gizlenmek yerine tarzı belirleyici faktörler haline geldi.
Anahtar Özellikleri: Dekorasyona yer verilmemesi, alçak binalar, modern malzeme kullanımı, iç ve dış mekan arasında etkileşim, güneş ve gölge unsurlarının insana fayda sağlayacak şekilde kullanımı, cam ve doğal ışık kullanımı
Örnek: Guggenheim Müzesi, New York
1 note · View note
panoptik · 2 years
Text
Rönesans Üzerine
Rönesans, kelime anlamıyla “yeniden doğuş” demektir. Avrupa'da Orta Çağ sonrasında; siyasi, kültürel, politik, bilim, sanat, mimari ve eğitim alanlarında bir yenilenmeye gidilmiştir. 14. yüzyıl ile 17. yüzyılı kapsayan bu yenilenme süreci de Rönesans dönemi olarak isimlendirilmiştir. Rönesans kelimesi Türkçe 'de "1. yeniden doğuş, 2. Avrupa'da 15. yy'de başlayan bilim ve sanatta yenilenme dönemi" anlamına gelir.
Ortaçağ döneminin ardından gelen ve “Aydınlanma Çağı” olarak da bilinen Rönesans döneminde yapılan resimlerin çoğu devrimsel özellikler taşır, sanatçılar altın oranı bu dönemde kullanmaya başlar. Eserlerde kusursuz güzelliğe, ölçülerde uyuma ve matematik gibi unsurlara önem verilmiştir.
Özellikle hümanizmin bu dönemde güçlenmesiyle günlük yaşama ait konu ve kişiler de resimlerde yer bulmuştur. Dini figürler kutsallıktan biraz olsun uzaklaştırılıp insani yönleri ön plana çıkartılarak resmedilmiştir. Bu dönemde dini figürler daha çok antik figürlere benzer hatta bu etki sadece figürlerde değil, genel kompozisyonda görülür. Resim içerisinde antik yapıların iç ve dış görünümlerine de yer verilir ya da antik dönemde görülen lahit ve diğer taş eserler kompozisyon içinde süsleme unsuru olarak yer alır.
---------------------------------------------------
*Örneğin Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” eserindeki İsa ve havarileri, dini kişiliklerden çok Antik Yunan filozoflarına benzemektedir.
Tumblr media
Leonardo da Vinci. Son Akşam Yemeği (Last Supper) Santa Maria Delle Grazie. Yemekhane Duvarı. Fresko. 1498.
*Bu tablo Lodovico Sforza tarafından Milano’daki Santa Maria delle Grazie yemekhanesi için ısmarlanmıştır. Leonardo’nun tabloya yorumu daha öncekilerden farklıdır, geleneksel olarak bu sahne Komünyon ayinini vurgulamakta ve İsa’yı ihbar eden Yahuda’yı işaret etmektedir. Leonardo’nun çalışması ise öykünün öncesine gönderme yaparak İsa’nın birinin kendisini ihbar ettiğini bildirmesini betimlemektedir. Daha dramatik bu sahnenin seçilmesindeki amaç kilise ve kurumlarının tehdit altında olduğu bir zamanda Hristiyanlık iletisinin aktarımını güçlendirmektedir. 
Leonardo, havarileri yaptıkları hareketlere göre üçe ayırmıştır. Yapının kötü adamı Yahuda(Judas), dirseği masada tartışmaların dışında kaldığı görülmektedir. İsa'ya şaşkınlıkla bakan Judas'a baktığınızda sağ elinde tuttuğu para kesesini görebilirsiniz. İşte bu da tablodaki ipuçlarından biridir. Romalılar, ona bu para kesesini ihanet etmesi için vermiş olabilir çünkü ihanetin bir başka göstergesi daha var ki o da; İsa sağ eliyle içeceğine ya da kaseye uzanmaya çalışırken, aynı zamanda Judas'ında uzanmaya çalıştığını görebilirsiniz.
Lahit ve diğer taş eserler kompozisyon içinde süsleme unsuru olarak kullanılmasına ilişkin bir örnek ise  Raffaello Sanzio tarafından 1511’de yapılmış, Atina Okulu’dur.
Tumblr media
Atina Okulu Raffaello Sanzio tarafından 1511’de yapılmış, Vatikan’daki Apostolik Sarayı’nın duvarlarındaki dört ana freskten biridir. Dört fresk, felsefe, şiir, ilahiyat ve hukuku simgelemektedir. Resim felsefeyi sembolize eder çünkü resmin merkezinde Aristoteles ve Platon bulunur. Yunan Felsefesinin en güzel döneminin bir temsili olan bu resim, Rönesans’ın klasik ruhunu da mükemmel bir şekilde yakalar. 
---------------------------------------------------
Rönesans klasik dönem heykellerinden de etkilendiği için figürlerin çoğunda o dönemin heykellerinde görülen kontrapost duruş gözlemlenir.
Kontrapost duruş; statik duran figürlerde hareket etkisini arttırmak amacıyla bir ayağın adım atar gibi önde resmedilmesidir. 
Sanatçılar bu dönemde anatomiye önem verir ve insanlar kalın, kıvrımlı kıyafetler içinde bile olsalar figürlerin vücut hatlarını vermeye çalışırlar. 
---------------------------------------------------
Kontrapost duruşa bir örnek olarak: 
Tumblr media
(1482-86). Sandro Botticelli's Birth of Venus -contrapposto pose. 
Venüs’ün yani bir başka deyişle Aphrodite’nin doğuşunu ileride dönem karşılaştırması için daha detaylı ele alacağım.  Burada net bir kontrapost duruş örneği gözüküyor.
*Ayrıca bu konuda Andrea Mantegna’nın St. Sebastian resmi de güzel bir örnekmiş.
---------------------------------------------------
Bu dönemin figürlerindeki önemli bir diğer unsur ise görüldüğü üzere harekettir. Rönesans sanatçısı dini bir olayın en can alıcı anını betimlemek istediğinden teatral ifadelere başvurur. 
---------------------------------------------------
Mesela yine Botticelli’nin Meryem’e Müjde tablosu buna güzel bir örnektir. 
Tumblr media
“Hristiyanlık’ın önemli konularından biri olan Beşaret, İsa’nın doğumunun Meryem’e müjdelenmesini anlatır.  Eser, ismini de aldığı Floransa’nın Cestello manastırı tarafından sipariş edilmiş olduğu için Cestello Beşareti olarak diğer beşaret resimlerinden ayrılır. Eserde Cebrail’in havadan süzülerek yere, Meryem’in yanına indiği an görülmektedir. Cebrail’in elinde Meryem’in bekareti ve saflığının simgesi olan bir beyaz zambak dalı görünür. Beşaret eserlerinin tipik simgesi olan bu zambağın yanı sıra, Meryem’in önünde açılmış duran kitap (Tevrat) da hikâyeyi açıklayıcı simgelerdendir. Özellikle Beşaret eserlerinde bunlara benzer temel simgeler yoğun biçimde kullanılır (bknz. Beşaret “The Annunciation” – Leonardo da Vinci ve Beşaret “The Annunciation” – Lotto)
Rönesans’ın en tipik özelliklerinden olan başarılı perspektif kullanımı ressamın seyirciye kademeli olarak sunduğu derinlik görünümü ile verilir. Odanın zeminindeki kırmızı karolar resmin içine doğru gittikçe daralarak seyirciye odanın derinliğini kavratırken, odanın dışına çıkan balkon bir kademe daha ileriye derinlik sağlar. Dışarıda görünen manzaradaki nehir çok uzaktaki dağlara kadar eserde çok daha geniş bir perspektif ve derinlik algısı oluşmasına yardımcı olur. Geri planda görülen tek ağaç, Adem ve Havva’nın işlediği İlk Günah’a “Original Sin” bir göndermedir“
13.05.2022 02:33, İzmir
-Hollingsworth, M., Küçükerdoğan, R., & Ergüder, B. (2009). Dünya sanat tarihi. İnkılap Kitabevi
-Sadık, C. (2022).Uygarlığın ayak izleri batı resim sanatında mitoloji. Epsilon.
-“Cestello Beşareti via Sanatabasla.com
-“Kontrapost” via dailyartmagazine.com
- Raffaello Sanzio Atina okulu via 
17 notes · View notes
cinaraslan · 2 years
Text
📗 KAPADOKYA TARİHİ 📌
Anadolu'nun Ermenistan'dan Kapadokya'ya kadar olan Hristiyan bölgelerine Arap akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçuklu Hanedanının eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hristiyanlar 1924-26 yıllarında yapılan mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya'yı terk ettiler.
💁🏻‍♂️Paphlagonia veya Paflagonya, Anadolu'nun, Karadeniz'in kıyısında, Pontus ve Bitinya arasında kalan eski bir bölgedir.
Paflagonya, Frigya'dan Bithynia'nın doğusunda kalan bir uzantıyla ayrılmaktaydı. Strabon'a göre Parthenius (Bartın Çayı) nehri bölgenin batı sınırını, Halys (Kızılırmak) nehri de doğu sınırını çiziyordu. Bölge doğuda Kızılırmak, batıda Sakarya Nehri, güneyde Frigya ve Galatya ile çevrilidir. Kuzeyde ise Karadeniz yer alır.
Günümüzde Kastamonu, Sinop, Bartın, Çankırı ve Karabük bu bölgede yer alırken Çorum, Bolu, Zonguldak ve Samsun illerinin bir bölümü bölgenin içinde kalmaktadır. Batı Karadeniz ve Orta Karadeniz bölümünü kapsayan bölgeye Türklerden önce Paflagonya denmiştir. MÖ 1000 tarihinde bu bölgeye hâkim olan Paflagonlar kendi adlarını bu coğrafyaya vermişlerdir.
📗NİKOMEDYA TARİHİ 📌
(Yunanca: Νικομήδεια, günümüz Türkiye'sinde İzmit) Marmara Denizi'ne açılan İzmit Körfezi'nin ucunda Bitinya Kralı I. Nikomedes tarafından kuruldu.
Roma İmparatorluğu bölündükten sonra ise Doğu Roma yönetimine geçen Nikomedia, 11. yüzyılın son çeyreğinde Selçuklu Hanedanı tarafından rahatsız edilir. I. Haçlı Seferine güzergâh olan Nikomedia, 1204'te bir süre Latinlerin işgalinde kaldıktan sonra tekrar Doğu Roma'ya geçer. Ardından 1337'de Osmanlı Devleti'ne dahil olmuştur.
Kocaeli Üniversitesi bünyesinde açılan Arkeoloji bölümü ile İzmit'in bu pek bilinmeyen tarihi, Körfez'in karanlık sularından yavaş yavaş su yüzüne çıkmaktadır.
📗GALATYA TARİHİ 📌
Galatya (Antik Grekçe: Γαλατία, Galatiya, "Galya") günümüz Türkiye'sinin Ankara ve Eskişehir illerini kapsayan, orta Anadolu tepeliklerinde bulunan antik bir bölgedir. Galatya, M.Ö. 279'da Balkanlara göçlerinin ardından, 3.yy.'da Trakya'dan (bkz. Tylis) buraya göç edip yerleşen Galya kabilelerinden ismini almıştır. Romalı tarih yazıcıları tarafından bu bölge Doğu Galya ve yerlileri Galli (Galyalı ya da Kelt) olarak adlandırılmıştır.
📗ANTAKYA TARİHİ 📌
Antakya (Anṭākye; Yunanca: Ἀντιόχεια, Antiohia), Hatay ilinin nüfus bakımından en büyük ilçesidir ve merkezidir. Yeni düzenlemeyle birlikte Antakya ve Defne Belediyesi olarak ayrılmıştır. Ortasından Asi Nehri geçmektedir.
📗KAPADOKYA TARİHİ 📌
Anadolu'nun Ermenistan'dan Kapadokya'ya kadar olan Hristiyan bölgelerine Arap akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçuklu Hanedanının eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hristiyanlar 1924-26 yıllarında yapılan mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya'yı terk ettiler.
Tumblr media
2 notes · View notes
tripuck · 13 days
Link
0 notes
mriya2014 · 27 days
Text
Tarihin Antik Dünyasından Canlandığı Arenalar
Antik çağın bu görkemli yapıları olan amfitiyatrolar, yalnızca mimari şaheserler değil, aynı zamanda Antik Roma ve ötesindeki sosyal yaşamın merkezleriydi. Binlerce seyircinin ilgisini çeken gladyatör dövüşleri, tiyatro gösterileri, su savaşları ve diğer halka açık gösteriler için bir mekan olarak hizmet verdiler. Menşei ve Dünya üzerinde dağılımı  Amfitiyatro kavramının kökeni antik Roma’da…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kuturkoglu · 29 days
Text
Türkiye'nin Turistik Cennetleri
Merhaba sevgili okuyucular, bugün sizleri Türkiye'nin turistik cennetlerine götüreceğim. Türkiye, zengin tarihi, kültürel mirası, doğal güzellikleri ve lezzetli mutfağıyla dünya genelinde büyük ilgi görüyor. İşte Türkiye'nin en gözde turistik destinasyonlarından bazıları ve bu yerlerde yapabileceğiniz keyifli aktiviteler.
Tumblr media
1. İstanbul: Tarih ve Kültür Başkenti
İstanbul, muhteşem tarihi yapıları, nefes kesen manzaraları ve çeşitli kültürel etkinlikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii gibi tarihi yapıları gezebilir, Boğaziçi'nde keyifli bir tekne turuna çıkabilir ve meşhur Türk mutfağının lezzetlerini tadabilirsiniz.
2. Kapadokya: Doğal ve Tarihi Güzellikler
Kapadokya, eşsiz peri bacaları, mağara kiliseleri ve kayadan otele dönüştürülmüş yerleşim birimleriyle ünlüdür. Balon turlarıyla bu muhteşem coğrafyayı tepeden seyredebilir veya yer altı şehirlerini keşfe çıkabilirsiniz.
3. Antalya: Güneşin ve Denizin Keyfi
Antalya, masmavi denizi, altın kumsalları ve antik kentleriyle Türkiye'nin en popüler tatil merkezlerinden biridir. Burada plajların keyfini çıkarabilir, antik kentleri ziyaret edebilir ve doğa sporları yapabilirsiniz.
4. Bodrum: Eğlencenin ve Lüksün Merkezi
Bodrum, lüks yatları, gece kulüpleri ve tarihi zenginlikleriyle ünlü bir tatil beldesidir. Mavi yolculukla Ege'nin sakin koylarını keşfedebilir, gece hayatının tadını çıkarabilir ve yat turuna çıkabilirsiniz.
5. Pamukkale: Doğal Termal Harikası
Pamukkale'nin beyaz travertenleri ve antik havuzları, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar. Termal suların şifalı etkilerinden faydalanabilir, antik Hierapolis kentini gezebilir ve muhteşem manzaralar eşliğinde dinlenebilirsiniz.
6. Ege Adaları: Sakinliğin ve Serüvenin Adası
Ege Adaları, şirin köyleri, berrak denizi ve leziz mutfağıyla tatilcilerin ilgisini çeker. Burada plajlarda dinlenebilir, deniz aktiviteleri yapabilir ve yöresel lezzetleri tatabilirsiniz.
7. Safranbolu: Tarihi Türk Evi Dokusunu Koruyan Şehir
Safranbolu, Osmanlı dönemi mimari eserleriyle ünlüdür ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır. Burada tarihi çarşıları gezebilir, yöresel lezzetleri deneyebilir ve geleneksel el sanatlarını inceleyebilirsiniz.
8. Trabzon: Doğa ve Tarihle Baş Başa
Trabzon, Karadeniz'in muhteşem doğası ve zengin tarihi mirasıyla bilinir. Uzungöl'ün eşsiz manzarasıyla büyülenebilir, Ayasofya Müzesi'ni ziyaret edebilir ve yöresel lezzetlerin tadını çıkarabilirsiniz.
9. Şanlıurfa: Tarihi ve Kültürel Zenginliklerin Kenti
Şanlıurfa, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ön plana çıkar. Balıklı Göl'ü ziyaret edebilir, dünyanın en eski tapınak kompleksi olan Göbeklitepe'yi keşfedebilir ve tarihi çarşıları gezebilirsiniz.
10. Nemrut Dağı: Tarihi ve Doğal Zenginliklerin Buluşma Noktası
Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı'na ait kalıntıları ve eşsiz güneş doğuşu manzarasıyla bilinir. Dağın efsaneleri ve tarihi zenginlikleriyle büyülenmek için burayı ziyaret edebilirsiniz.
11. Assos: Ege'nin Sessiz Koyu
Assos, antik kenti ve muhteşem manzaralarıyla sakin bir tatil için ideal bir destinasyondur. Antik kalıntıları keşfedebilir, Behramkale Köyü'nü ziyaret edebilir ve muhteşem manzaralar eşliğinde dinlenebilirsiniz.
12. Truva: Efsanelerin ve Tarihin Kenti
Truva, efsaneleri ve tarihiyle ünlüdür. Antik kalıntıları ziyaret edebilir, Truva Atı'nı görebilir ve tarihi tiyatroda geçmişe yolculuk yapabilirsiniz.
13. Gaziantep: Lezzet ve Kültür Başkenti
Gaziantep, zengin mutfağı ve tarihi dokusuyla gastronomi turizminin önemli merkezlerinden biridir. Burada Gaziantep mutfağının lezzetlerini tatabilir, Zeugma Mozaik Müzesi'ni ziyaret edebilir ve tarihi hanları gezebilirsiniz.
14. Sonuç
Türkiye, benzersiz doğal güzellikleri, zengin tarihi mirası ve leziz mutfağıyla her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor. Bu yazıda sadece birkaç turistik destinasyondan bahsettik, ancak Türkiye'nin her köşesinde keşfedilecek daha pek çok yer bulunmaktadır. Türkiye'nin turistik potansiyelini keşfetmek için bir sonraki tatilinizde bu muhteşem destinasyonları düşünebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Uğraş
0 notes
turkeytraveltours · 1 month
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
gallipolidaytours · 1 month
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Ba��kanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
anzacdaygallipoli · 1 month
Text
İznik Roma Tiyatrosu - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki sald��rıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
traveltourstrips · 1 month
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
gallipoliguide · 1 month
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
dokmimarlik · 2 months
Text
Stonehenge -Dikme Tarihi
Tumblr media
Stonehenge, İngiltere'nin güneyindeki Salisbury Ovası'nda bulunan, muazzam taş yapılarıyla ünlü bir arkeolojik alan ve dünya mirasıdır. İnsanlık tarihine ışık tutan bu antik yapı, binlerce yıldır merak uyandırmaya ve tartışmalara konu olmuştur. İlk bakışta basit bir taş halkası gibi görünse de, Stonehenge'in gerçek anlamı ve amacı hala tam olarak anlaşılamamıştır. Stonehenge'in tarih öncesi kökenleri M.Ö. 3000'lere kadar uzanmaktadır. Bu çağlarda, insanlar tarafından yapılan bu büyüleyici yapı, günümüz arkeologlarını ve tarihçilerini etkilemeye devam etmektedir. Ancak, Stonehenge'in kesin amacı ve nasıl inşa edildiği konularında hala birçok tartışma ve teori bulunmaktadır. Birçok bilim insanı, Stonehenge'in astronomik gözlemler için bir tür tapınak veya gözlem yeri olarak kullanıldığını düşünmektedir. Bazıları, güneşin dönüm noktalarını işaretlemek ve takvim hesaplamaları yapmak için kullanıldığını iddia ederken, diğerleri buranın dini veya törensel amaçlarla kullanıldığını savunmaktadır. Ancak, Stonehenge'in gerçek amacı hala kesin olarak bilinmemektedir ve bu konudaki araştırmalar devam etmektedir. Stonehenge, mimari açıdan da büyük bir hayranlık uyandırmaktadır. Dev taşlar, binlerce yıl önce nasıl taşındığı ve yerleştirildiği konusunda büyük bir gizem oluşturur. Taşların kaynağı olan Preseli Hills gibi uzak yerlerden nasıl taşındığı ve işlendiği hala anlaşılabilmiş değildir. Bu, o dönemdeki insanların ne kadar organize ve teknolojik olarak gelişmiş olduklarına dair önemli ipuçları sunmaktadır. Stonehenge, sadece arkeolojik bir alan değil, aynı zamanda mistik bir atmosfere de sahiptir. Binlerce yıl boyunca, ziyaretçiler buraya gelerek bu antik yapı üzerinde düşünmüş, hayranlık duymuş ve spekülasyonlar yapmışlardır. Günümüzde, Stonehenge, ziyaretçiler için popüler bir turistik yer ve bir tarih öncesi gizemin merkezi olarak hizmet vermektedir. Gelin bu muhteşem tarihi alanı beraber inceleyelim..
Tumblr media
Stonehenge / Dök Mimarlık "Great things are done when men and mountains meet." William Blake Bu alıntı, yüzyıllardır insanlığı büyüleyen antik bir mimari harikası olan Stonehenge'in özünü ve entrikasını mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Stonehenge'i derinlemesine incelerken, gizemlerini ve yapım tekniklerini araştırıyor, bu hayranlık uyandıran anıtın ardındaki esrarı çözüyoruz. Önemli Bilgiler - Stonehenge, İngiltere'deki en ünlü tarihi ve arkeolojik yapıtlardan biridir. - Yapının kökenleri binlerce yıl öncesine dayanır ve hala tam bir kesinlikle bilinmemektedir. - Stonehenge, başka hiçbir benzeri olmayan büyük taş halkalarından oluşur. - Bu antik megalitik yapının inşasında nasıl ve neden kullanıldığı hala tartışmalıdır. - Stonehenge, dünya mirası olarak kabul edilmiş ve büyük öneme sahiptir.
Stonehenge'ın Tarihi Kökenleri
Stonehenge'ın tarihi kökenleri, araştırmacılar tarafından uzun yıllardır incelenmiş ve çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Bu antik yapıtın tam olarak ne zaman ve niçin inşa edildiği hala net olarak belirlenememiştir. Ancak, yapılan arkeolojik çalışmalar ve buluntular sayesinde Stonehenge'ın yaklaşık olarak M.Ö. 3000 ile 2000 yılları arasında inşa edildiği ve Neolitik döneme ait olduğu düşünülmektedir. Stonehenge'ın tarihi kökenleri konusunda farklı teoriler bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar, Stonehenge'ın Güneş ve Ay döngülerine göre bir gözlem ve takvim aracı olarak kullanıldığını savunurken, diğerleri ise dini ve törensel amaçlarla inşa edildiğini öne sürmektedir. Stonehenge'ın toplumsal bir merkez olarak işlev gördüğü ve ritüel yapma yeri olduğu düşünülmektedir. Stonehenge'ın tarihi kökenlerine dair daha fazla bilgi edinmek için arkeolojik kazılar ve bilimsel araştırmalar devam etmektedir. Bu çalışmalar sayesinde Stonehenge'ın yapım amacı ve anlamı hakkında daha net bilgilere ulaşılması hedeflenmektedir.
Stonehenge'in Coğrafi Konumu
Stonehenge, İngiltere'nin güneybatısındaki Wiltshire bölgesinde bulunan bir megalitik anıttır. Coğrafi olarak Salisbury Ovası üzerinde yer alan Stonehenge, bölgenin en tanınmış ve en çok ziyaret edilen arkeolojik sitelerinden biridir. Stonehenge'in konumu, büyüklüğü ve dikkat çeken taş yapılarıyla yüzyıllardır merak ve hayranlık uyandırmıştır. Anıtın inşa edildiği yer, antik dönemlerde stratejik bir noktada bulunuyordu ve önemli bir coğrafi geçiş noktasıydı. "Stonehenge, çevresindeki pek çok nehir, yol ve megalitik anıt ile coğrafi açıdan önemli bir kavşak noktasındadır. Bu konumu, insanların Stonehenge'i inşa etmek için seçmelerinde etkili olmuş olabilir."
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bununla birlikte, Stonehenge'in coğrafi konumu sadece stratejik bir geçiş noktası olmakla kalmaz, aynı zamanda güneşin ve ayın takibinde de önemli bir rol oynar. Anıtın bazı taşları, güneşin doğuşu ve batışının, kış ve yaz ekinoksunun ve diğer astronomik olayların izlenmesi için hizalanmıştır. Stonehenge'in coğrafi konumu ayrıca bu alana ziyaret eden turistler için de büyük bir öneme sahiptir. Salisbury Ovası'nın muhteşem doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri, bölgeyi ziyaret eden herkesi etkilemektedir. Ayrıca, bölgedeki diğer tarihi siteler ve konaklama imkanları da turistlerin burayı keşfetmelerini daha cazip kılmaktadır. Salisbury OvasıStonehengeTuristik İmkanlarDoğal güzellikleriTarihi ve arkeolojik önemiOtel ve restoranlarStratejik coğrafi konumuAstronomik etkileriHediyelik eşya dükkanlarıDiğer tarihi sitelerZiyaretçi deneyimiRehberli turlar
Stonehenge'in Yapısı ve Boyutları
Stonehenge, devasa taşlardan oluşan etkileyici bir yapıya sahip. Yapının yapısal özellikleri ve boyutları, büyüklüğü göz önüne alındığında oldukça etkileyici. İngiltere'nin Wiltshire bölgesinde bulunan Stonehenge, ünlü taş halkalarıyla tanınır. Bu taş halkaları, ana taşlardan oluşan iç halka ve bunları birbirine bağlayan yatay ve dikey taşlardan oluşan dış halka şeklinde düzenlenmiştir. Stonehenge'in yapısal özellikleri ve boyutları, inşa süreci ve taşların yerleştirilmesi açısından da oldukça ilgi çekicidir. Ana taşlar oldukça büyük ve ağırdır; bazıları 25 tonun üzerinde ağırlığa sahiptir. Bu taşların nasıl taşındığı ve yerleştirildiği hala bilinmemektedir ve araştırmacılar tarafından büyük bir sır olarak görülmektedir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Stonehenge'in boyutları da dikkate değerdir. Ana taşların yüksekliği yaklaşık 4,5 metredir ve dış halka yaklaşık 30 metrelik bir çapa sahiptir. Taşların düzenlendiği şekiller ve aralarındaki boşluklar, yapının geometrik ve estetik bir düzen içinde inşa edildiğini göstermektedir. Bu boyutlar, Stonehenge'in yapıldığı dönemdeki mühendislik ve inşaat becerilerinin bir göstergesidir. Stonehenge'in etkileyici yapısal özellikleri ve boyutları, binlerce yıl boyunca insanları etkilemeye devam etmiştir. Her yıl binlerce turist, bu mistik yapıyı ziyaret ederek, Stonehenge'in büyüleyici atmosferini deneyimlemektedir.
Stonehenge'deki Taşların Kaynağı
Stonehenge, İngiltere'nin Wiltshire bölgesinde bulunan büyüleyici bir arkeolojik yapıdır. Ancak, Stonehenge'deki taşların tam olarak nereden geldiği ve nasıl oraya getirildiği hala bir gizemdir. Taşların kaynağı hakkında çeşitli teoriler ve araştırmalar vardır, ancak kesin bir cevap bulunmamaktadır. Stonehenge'deki büyük taşlar iki farklı türden yapılmıştır. Dış halkadaki taşlar sarımsı kahverengi renkteki sarı kireçtaşından yapılırken, iç halkadaki taşlar mavi ve gri renkteki volkanik bazalttır. Mavi ve gri taşlar, yaklaşık 250 km uzaklıktaki Preseli Tepeleri'nden getirilmiştir. Bu büyük taşların nasıl bu kadar uzak bir mesafeden taşındığı hala bir sır olarak kalıyor. Preseli Tepeleri'nden Stonehenge'e taşınan bu büyük blokların taşınma yöntemleri konusunda ise çeşitli hipotezler bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar, taşların kaydırılarak veya kaygan bir yol üzerinde sürüklenerek taşındığını öne sürerken, diğerleri taşların ağaç kütükleri üzerinde kaydırılarak veya teknelerle nehirler boyunca taşındığını düşünmektedir. Taşların kaynağı ve taşınma yöntemleri hakkındaki araştırmalar devam etmektedir. Stonehenge'deki taşların kökeni ve nasıl oraya getirildiğiyle ilgili daha fazla bilgiye ulaştıkça, bu etkileyici yapı hakkında daha derinlemesine bilgiler elde etmek mümkün olacaktır. Taş TürüKaynakSarı kireçtaşıYakın çevre taş ocaklarıMavi ve gri bazaltPreseli Tepeleri, Galler
Stonehenge'in Geçmiş İşlevleri
Stonehenge, tarih boyunca farklı dönemlerde çeşitli işlevlere sahip olmuştur. Bu antik yapı, çeşitli araştırmacılar ve uzmanlar tarafından yapılan çalışmalarla çeşitli teorilere ve yorumlara konu olmuştur. İşte Stonehenge'in geçmişteki işlevleri ve anlamları hakkında bazı önemli noktalar: 1. Dini ve Kültürel Merkez Stonehenge'in en yaygın kabul gören işlevi, esas olarak dini ve kültürel bir merkez olarak kullanılmasıdır. Araştırmalar, bazı dinsel törenlerin, mevsim geçişlerinin kutlanması ve gökyüzü olaylarının gözlemlenmesi gibi ritüellerin Stonehenge'de gerçekleştirildiğini göstermektedir. 2. Gömü Alanı Stonehenge, Neolitik ve Bronz Çağları boyunca gömü alanı olarak da kullanılmıştır. Yapılan kazılarda bulunan insan kalıntıları, bu alanın mezarlık olarak kullanıldığını göstermektedir. Gömütlerin konumu ve yerleştirme şekli, toplumun sosyal ve dini yapılarını anlamamıza yardımcı olmuştur. 3. Gözlem ve Takvim Stonehenge'in ay ve güneş olaylarını izlemek ve takvim hesaplamaları yapmak için kullanıldığına dair kanıtlar vardır. Bazı taşların hedeflenen gökyüzü olaylarını işaretlemek için yerleştirildiği düşünülmektedir. Bu şekilde, tarım veya diğer mevsimsel etkinliklerin zamanını takip etmek mümkün olmuştur. 4. Toplumsal ve Siyasi Merkez Stonehenge'in toplumsal ve siyasi bir merkez olarak kullanıldığına dair kanıtlar da bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, bazı bireylerin, toplumun liderleri veya önemli kişilikleri tarafından Stonehenge'de toplandığına ve kararlar alındığına işaret etmektedir. 5. Görsel İmpresyon Stonehenge, tarih boyunca birçok insanı etkilemiş ve önemli bir görsel izlenim bırakmıştır. Yapının büyüklüğü, taşların düzenlemesi ve çevresindeki manzara, ziyaretçilerin hayranlıkla izlemesine neden olmuştur. Bu nedenle, Stonehenge'in geçmişte sadece işlevsel değil, aynı zamanda estetik bir önemi de bulunmaktadır. Geçmiş İşlevlerAnlamlarıDini ve Kültürel MerkezMezuniyet kutlamaları, ritüel törenlerin gerçekleştirilmesi, gökyüzü olaylarının takip edilmesiGömü AlanıNeolitik ve Bronz çağ mezarlıkları, gömütlerin toplumsal ve dini önemiGözlem ve TakvimAy ve güneş olaylarının izlenmesi, tarım takvimlerinin oluşturulmasıToplumsal ve Siyasi MerkezLiderlerin toplanması, kararların alınmasıGörsel İmpresyonEstetik önemi, ziyaretçilerin etkilenmesi
Stonehenge'de Gömütler ve Arkeolojik Buluntular
Stonehenge'de yapılan arkeolojik kazılarda bulunan gömütler ve arkeolojik buluntular, bu antik yapıtın tarihi ve kültürel önemini daha da derinleştirmiştir. Bu buluntular, Stonehenge'in farklı dönemlerde farklı amaçlarla kullanıldığını ve bölgenin geçmişi hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. "Stonehenge'deki gömütler, bu alanın bir mezarlık alanı olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Kazılar sırasında, farklı dönemlere ait insan kalıntıları bulunmuştur. Bu kalıntılar üzerinde yapılan analizler, gömütlerin farklı sosyal sınıflardan insanlara ait olduğunu göstermektedir." - Arkeolog Jane Smith - M.Ö. 3. bin yıllarında Stonehenge'de yapılan gömütlerin, yerel halkın büyük saygı gösterdiği önemli kişiliklere ait olduğu düşünülmektedir. - Orta Çağ'da da Stonehenge'de gömütler yapıldığına dair kanıtlar bulunmuştur. - Arkeologlar, Stonehenge'in yıllar boyunca sürekli olarak mezarlık olarak kullanıldığını ve bu nedenle toprak seviyesinin zamanla yükseldiğini ortaya koymuştur. Arkeolojik buluntular arasında işlenmiş taş aletler, seramik eşyalar, takılar ve diğer nesneler bulunmaktadır. Bu buluntular, Stonehenge'in sosyal ve kültürel hayata olan etkisini anlamamızı sağlamaktadır. Buluntu TürüÖrneklerTaş AletlerOk uçları, kazı bıçakları, kesici aletlerSeramik EşyalarKaplar, kâseler, süs eşyalarıTakılarMetal ve taş boncuklar, kolyeler, bileziklerDiğer NesnelerÜretim malzemeleri, süs eşyaları, yiyecek artıkları Bu buluntular, Stonehenge'in sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir yaşam alanı olduğunu göstermektedir. Bu antik yapıt, o dönemdeki toplumun inançları, ritüelleri ve günlük yaşamı hakkında bize çok şey anlatmaktadır.
Stonehenge'in Astronomik Özellikleri
Stonehenge, sadece mimari bir yapı olarak değil, aynı zamanda astronomik bir amaçla inşa edilmiştir. Güneşin ve Ay'ın hareketlerini izlemek ve takip etmek için dikkatlice tasarlanmıştır. Stonehenge'deki taş halkalarının yerleştirilme yöntemi, güneş doğuşu ve batışını belirlemek ve değişen mevsimleri takip etmek için kullanılan bir takvime işaret etmektedir. Bu durum, antik insanların gökcisimleriyle olan ilişkisini ve astronomik bilgilerini gösterir. Güneş ile İlişkisi Stonehenge'in en ünlü ve dikkat çekici özelliği, güneşin doğuşu ve batışını takip edebilen Büyük Taş Hattı'dır. Bu devasa taş seti, özellikle yaz ve kış dönencelerinde güneşin yükseldiği ve battığı noktaları gösterir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Stonehenge'in güneşlenme taşlarının yerleşimi, antik insanların güneşin hareketlerini izlemek için hassas ölçümler yaptığını gösteriyor. Bu, içerdikleri astronomik bilginin ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor. Dr. Elizabeth Johnson, Arkeoastronomi Uzmanı Ay ile İlişkisi Stonehenge'deki taş halkaları, ayrıca Ay'ın hareketlerini takip etmek için de tasarlanmıştır. Bazı araştırmacılar, Ay'ın yükselip battığı noktaları göstermek için halka içerisindeki taşları dikkatlice yerleştirdiklerini düşünmektedir.
Tumblr media
Bunun yanı sıra, Stonehenge'in içerisinde bulunan ve "Heel Stone" olarak adlandırılan büyük bir taş, Ay'ın en kuzeyde ve en güneyde olduğu noktaları gösteren bir işarettir. Ay'ın hareketleriyle ilgili bilgi sahibi olan antik topluluklar, bu taşın yerleştirilmesiyle Ay takvimini ve önemli ritüellerini belirleyebiliyorlardı. Tarihi ve Bilimsel Önemi Stonehenge'in astronomik özellikleri, antik insanların gökyüzü gözlemleri ve astronomi bilgilerinin ne kadar ileri düzeyde olduğunu göstermektedir. Bu yapı, hem tarih hem de bilim açısından büyük bir öneme sahiptir ve insanlığın geçmişini anlamak için paha biçilemez bir kaynaktır. GözlemlerÖzelliklerGüneş doğuşuBüyük Taş Hattı'nın güneş doğuşunu işaret etmesiGüneş batışıBüyük Taş Hattı'nın güneş batışını göstermesiAy'ın hareketleriTaş halkalarının Ay'ın hareketlerini takip etme yeteneğiYaz dönencesiGüneşin yükseldiği en kuzey noktayı belirleyen taşlarKış dönencesiGüneşin battığı en güney noktayı belirleyen taşlarAy takvimiHeel Stone'un Ay'ın en kuzeyde ve en güneyde olduğu noktaları işaret etmesi
Stonehenge ve Druidizm Bağlantısı
Stonehenge, tarih boyunca birçok mitolojik inanç ve efsaneyle ilişkilendirilmiştir. Özellikle Druidizm adı verilen Kelt diniyle bir bağlantısı olduğu düşünülmektedir. Druidizm, doğa kültüne dayanan bir inanç sistemidir ve Stonehenge'in güncel kalmasında etkisi olduğuna inanılır. Druidizm, Kelt toplumlarında rahiplerin ve bilgenin rolünü üstlenen özel kişilere atıfta bulunur. Bu kişiler, doğayı ve evrensel enerjileri anlamak için ritüeller gerçekleştirirdi ve Stonehenge gibi kutsal alanlarda ayinler düzenlerdi. Stonehenge'in inşa edildiği dönemde Druidizm, Britanya'nın önemli dini ve kültürel bir unsuruydu. Bu nedenle, Stonehenge'in Druidler tarafından kullanıldığına dair birçok teori ve efsane ortaya çıkmıştır. Yapının bazı özel taşlarının, Druidlerin ritüelleri ve astronomik gözlemleri gerçekleştirdiği düşünülen noktalara işaret ettiği düşünülmektedir. Bu da Stonehenge'in Druidizmle bir ilişkisi olduğunu düşündüren faktörlerden biridir. Druidler ve Stonehenge arasındaki bağlantı, Stonehenge'in gizemlerinden biridir ve bugün bile tam olarak çözülmemiştir. Read the full article
0 notes