Tumgik
#garip kuşlar
jupiterliyazar · 11 months
Text
Garip kuşların uçuşları farklı olur. Herkes fark edemez.
37 notes · View notes
sillagen · 5 days
Text
Ben hiç düzenli şekilde bir gün anlatımı yapmıyorum. Aklıma ne eserse yazıyorum. 10 yıl önceki öğrendiğim bir şeyden tutun sabah yediğim böreğe kadar. Hayat garip, kuşlar uçuyor, sillagen blogu çiftliği gibi kullanır
12 notes · View notes
aynodndr · 25 days
Text
Tumblr media
Hadi uyan
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar yerinden uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin ?
Hadi uyan!
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Mademki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Mademki iyisin, iyiyi yaşatmak için
Mademki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan!
Denizi dinle, yaşamak desin
Toprağı dinle, barışmak desin
Göğü dinle, sevmek desin
Bir plak konmuş gibi gramofona,
İşte aşk, işte özlem, işte savaşmak gücü,
Uyan diyor uyansana
Hadi uyan! GÜNAYDINLAR...
7 notes · View notes
nisan-kokusu · 27 days
Text
Sevgili 35.yaşım ne diyeceğimi bilemiyorum ama en çok da bu şiir ile ifade edebilirim kendimi. İçimde bir çocuk kaldı mı bilmiyorum. Büyüdüm mü emin değilim. Tek hissettiğim çoğunlukla yorgunluk. Bu süreçte istediklerimse pek olmuyor. Zaman diyorum. Geçecek. Garip bir dinginlik de hissetmiyorum desem yalan olur. Hala arıyorum. İçimdeki kendimi. Tamamlanmamış hissediyorum bazı şeyleri... iyi ki doğdum sanırım...
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün.
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
7 notes · View notes
corleonebey · 2 months
Text
yaratılış harikası olan kuşlar bile yere çakılabiliyorken, bu kadar başarı hikayesi anlatmanız çok garip değil mi?
9 notes · View notes
bohemkokusu · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Susun garip kuşlar ötmeyin susun
Yetimler güzeli yavrum uyusun..
Ata'ya..
12 notes · View notes
dilaraaksoykaleminden · 7 months
Text
"Gel" de Sen de
“Aşk güzel şey” der; sevdanın biri. İlhamın vuslat seferinden susuşlara gark ettiğim bekleyiş sayısınca çoğaltırım onu kalbimde. “Biri yok mu, aşk yok mu?” der; gönül saadetimden uçan martılar onun şehrinde yaşamak heyecanına sarılır birden; ben onunla her gün içimden konuştum yokluğunda. Derinden söyledim ona, onu sevmeyi sevdiğimi. Bir başkasıyla olunmayacağını bilmiyor muydu? Onun varlığında aşk her gün temize çekilirken hiç konuşmazken bile bende var olduğunu bilmiyor muydu?
Çelişki veryansınlarında volta atıyorum. Sesi, cennetin öz evladı; gülüşü, kaldırımlara döşenen sevda umudunun bitmez samimiyeti... Özlediğim sesinde temize çektim bugün kendimi, o konuştu; ben dinledim. Konuşamadım...
İnsan, neden sevmeyi garip bir yoklukta tüketir? Tek bir kişinin mutluluğunda demlenmez mi sabahların geceye eren kalpte kalışı?
Kalbimdeki kelebeklerin bugün uyanış vaktiydi; sadece sesini duymakla böyle olduysa bu kalp, bu aşk kaç ömürde kaç mutluluk yaşar?
Aklımın köyünün muhtarı olmuş, artık nasıl vazgeçilir ki? Kaç seneyi devirsem aklımda, kaç seneyi çıkarsam susuşumdan gönül bir tek ona paramparça. Başkasıyla olunur mu ki?
“Seni seviyorum” çiçeklerinin kurumaz yapraklarından çarşambayı aşka paketledim bugün.  Sesinin alacasından, kalbimin rıhtımına park ettim onu...
Başkası sevilir mi ki? O varken bir başkası mümkün mü ki? Çiçekten böcekten doğadan pay alır da aşk; onun kalbi harflere değdikçe mutluluk kalbimde yuva kurmaz mı ki?
Sadece kalbinin rüzgarında salınmak isterim. Sadece kalbinin rüzgarında yaprak olmak isterim. Bir belalı başa aşk, bir varlığa ömür olmak isterim. Bilse bir...
Onun kalbinde demlenip varışa ulaşan sevda naçarlığı olup dizilirim belki akşama. Gecenin güftesi onu çalıyorken bana.
Sen şimdi, merhabanın hoşluklarla salınıp kalpte can bulduğu sevgili, geniş bir varlığın yıllara meydan okuyan kalp müptelası; hatırının hep kalışında sakla beni.
Müebbet kalbimin ceza yediği suallere bir selam ver. Hep kalıp çok kal, hiç gitmeyip hep kal bende.
Seviyor şarkılarında salınıp güneşle merhaba diyen kuşlar uçuyor aşka, sevdanın dinlencesinde leylekler de söz ediyor kalbimden. Buradasın sevdiğim; kalbimin yamacındaki en taze gökyüzünde. Sana doğmak nasipse bana senden yana sevda rütbesi yükseliyor sevdiğim.
Bir günde on gün sever gibi, bir ömürde yirmi yıllık bekler gibi. Asrı saadetin kirpiklerinde canlandı gözlerimin yeşili; keşke sende de yalnızca ‘ben’ olabilseydi...
Dilara AKSOY
7 notes · View notes
sebebimyok · 15 days
Text
Kuşlar uçuyo hayat ne garip
6 notes · View notes
sidaramed00 · 6 months
Text
Amed, bir başka şehir, içinde küncülü çörek gibi aşk kokar.
Yılmaz Odabaşı’nın “Ey şehir/Yaralı yatağım benim/Birazdan aksam olacak/Karacadağ’dan kalkan kuşlar saçlarına konacak” ile anlattığı kadim kent Diyarbakır…
Diyarbakır Nakif’in şehridir. Nakif’in sevdası, ilanı aşkı anlatılır. Kırklar dağının kızı, Adilin aşkı Suzan’ı Dicle alınca ağıtlar yakılıyor.
Gazi köşkü serindir/Dicle suyu derindir/Ağlama sen garip anam/Kadir mevlam kerimdir…
Eylül bir başkadır, hele Amed’de bir başkadır. Diyarbakır’da Eylülde hava serinler, bizde yürekler ısınır. Bir aşk doğar, batan günün aksine gizemli kenttin sokaklarında.
Anlatılmaz bir kadın, yürek yakan, bakışları can yakan bir özel kadın. İklimi, mevsimi uymayan topraklardan gelip Amed’de ben aşık ederim diyen bir kadın…
Benden Aşk dile diyen, aşkımla yan diyen bir kadın.
Dicle kadar asi, Kırklardağı kadar gizemli..
Amedin kızı değil ama Diyarbakır’ın aşkı olan bir kadın…
5 notes · View notes
muratmesutfan · 1 year
Photo
Tumblr media
Şu ayna yine susmuyor: Bu küsmüşlüğün niçin.? Seni sen üzmüşsün yine belli ki... Oysa en güzel sen severdin, Gökyüzüne gönüllü esir sendin... Kuşlar gibi kelimelerin çevresinde kanat çırparsın. Sanki mânâ iklimine yol ararsın... Kahve senin avuçlarında esrarlı kokar. Sabahlar uyanmanı sabırsızlıkla bekler... Baharlar gözlerinin kıyısında açar... Güneş pencerende perdeleri açmanı bekler, Geceye saçtığın şiirlerin izini sürer... Sen, bir ben olursun, bir sen, bir biz... Sen mısra olur, dizelerde diz çöker, erirsin. En güzel sen sevdin, En güzel mahrumluğu da sen giydin... O ayna hiç susmayacak, bilirsin. O ayna ruhunda, istemesen de işitirsin... Bir garip geldin, bir tuhaf gidersin...
Murat Mesut
14 notes · View notes
ay-misali · 2 years
Text
Tumblr media
İnanma, ceketim inanma Kuşların söylediklerine; Benim mahrem-i esrarım sensin.
İnanma, kuşlar bu yalanı Her bahar söyler. İnanma, ceketim inanma!
1940 (Garip I, 1941)
Orhan Veli Kanık, Sakın Şaşırma
82 notes · View notes
psikolojikseanslar · 3 months
Text
O kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor. Saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke. Uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki. Ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda. Bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma. Sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum. İçinden konuşma! Bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna. Her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim. Ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan. Misal şimdi yan yana uyumak var. Uyumamakta hayır var da uyumakta ne mahsur var? Bir güzel olsak ya senle bu anlaşmamazlıklar niye? Secdelere küs alnımda bir kara bir kara. Kalksak gitsek ya şimdi belki Abant olur belki porsuğun kenarı.
Bayram namazından sonra.
6 notes · View notes
aynodndr · 4 months
Text
Tumblr media
Hoş geldin 2024
U/mutlu Şiir
Ve dokundum yüzüne, yüzün yüzümde Ay'dı
Kayboldu karanlığım, yüreğimde gün aydı...
Aralandı kirpiğin, umut umut bakındım
Ben o an anladım ki, gökyüzüne yakındım
Gözlerine dizildi yıldızlar, sıra sıra
Kaçıp gözbebeğime doldular ara sıra
Nefesin yağmur kadar, toprak kadar sıcaktı
Aklım kafatasımdan, az kalsın kaçacaktı.
Öyle mesut bahtiyar, öyle kalabalıktım
Gökte martı sürüsü, suda milyon balıktım
Dersin, bir garip hancı bin odalı Han'daydı
Dersin, yurtsuz mülteci Anavatan'ındaydı
Sanki koca dünyada bir tek ikimiz vardık
Heyecanlı, acemi ve sakar çocuklardık
Bir kızıl gonca gibi çekingen, utangaçtın
Güldün, ta içerimde derin çukurlar açtın
,
Apansız dudağında gül bitti, eridi kar
Yanağında sevinçten ağladı papatyalar
Ellerin ellerinde, Özgürdük kuşlar kadar
Renktik, denktik, ahenktik, baharlar, kışlar kadar
Deniz kokulu, mavi, umutlu bir şiirdik
Işıklı, cıvıl cıvıl, sevdalı bir şehirdik
Sen benim tek düşümsün, tek zaafım, tek tutkum
İçimden her geçtikçe, aşkla tutulur nutkum
Sen ki ekmek, sen ki su, sen ki her nimetimsin
Sen ki nefesim, havam, mutlu kıyametimsin
Seninle doğmak yine ve yaşamak ne güzel
Çocuk olmak, büyümek, ah yaşlanmak ne güzel...
Seni seviyorum.....
S.U.
Serkan Uçar
01.01.2024
2 notes · View notes
doriangray1789 · 6 months
Text
Kamp Yapacaklara Altın Değerinde Tavsiyeler
2002 yılından beri hem teknik hem de keyfe keder kamp yapıyorum ve 20 yıldır kampçılık konusunda edindiğim en büyük aydınlanma şu oldu: her türlü kamp ekipmanı, sizin hayatta kalmanız için değil, konforunuzu artırmak içindir. aklınıza gelebilecek tüm kamp ekipmanlarının daha hiçbiri icat bile edilmemişken on binlerce yıl boyunca kamp yaparak yaşadık. bu yüzden kamp alışverişi yaparken, ne kadar konforlu olmak istediğinizi düşünerek alışveriş yapın. çok konforlu olmak istemek ayıp değil. ancak kampta çok konfor, yolculukta ve kurulumda düşük konfor anlamına gelir çünkü dünya kadar eşya taşımak zorunda kalırsınız. iyi düşünün.
sırt çantası alacaksanız, kişi başı 50 litreyi geçmemeye çalışın. mümkün olduğunca küçük sırt çantası alın. çünkü insanın garip bir psikolojisi var: çanta büyüdükçe o çantayı doldurma ihtiyacı hissediyor. “nasılsa yer var, belki lazım olur diye şunu da alayım” diyerek çantaya attığınız her şey size ekstra ağırlık, meşakkat, kamp alanında fazladan dağınıklık ve gerçekten lazım olan şeyleri çanta içinde bulma konusunda zorluk olarak geri dönecek. o yüzden 100 litrelik çanta alacağınıza 50 litrelik çantaya sığmaya çalışın. aslında ne kadar az ekipmana ihtiyacınız olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız.
mutlaka kişi başı 1 tane kafa feneriniz olsun
fenerlerinizin mümkünse hepsinde kırmızı ışık modu bulunsun. kuşlar hariç doğadaki canlıların neredeyse hiçbiri kırmızı rengi göremez. bu yüzden gece karanlığında fener yaktığınızda “noluyo orada!?” diye yanınıza gelmezler. böcekler de kırmızı rengi göremedikleri için başınıza üşüşmezler. kırmızı ışık, doğal hayatın %90’ı için aslında zifiri karanlıktır. insan olmanızın avantajını kırmızı ışık kullanarak yaşayın.
kışın veya çok yüksek rakımda soğuk bir yaylada kamp yapmayacaksınız bulabildiğiniz en makul fiyatlı uyku tulumu işinizi görür (en ucuzunu almayın). 2 kişiyseniz, birbiriyle birleşip 2 kişilik olan uyku tulumları var, çok tavsiye ederim. romantikliğinden değil, 2 kişi aynı tulumun içindeyken çok daha iyi ısınır.
şişme yatak yerine, bulabildiğiniz en kalın matı almanızı tavsiye derim. eğer uzun süreli kamp yapacaksanız ve büyük şehirlerden uzaktaysanız şişme olan hiçbir şeye güvenmeyin. o yatak patlarsa, delinirse, hava kaçırırsa kampınız o anda biter ve kös kös geri dönmek zorunda kalırsınız.
iyi bir bıçak ve bir balta mutlaka alın
baltanın kampçılık sitelerinde satılan alengirli şeylerden olmasına hiç gerek yok, bunların %99’u palavradır. herhangi bir nalburdan alın (balta değil, nacakistiyorum diyeceksiniz), zaten çok daha ucuz olacak. sırt çantanıza asabileceğiniz büyüklükte olsun, çok büyük veya çok küçük olmasın. odun veya dal kesmeseniz bile çekiç gibi kullanırsınız, çadırın kazıklarını daha kolay çakarsınız.
eğer bir camping’de değil de yaban doğada kamp yapıyorsanız hayatta kalmanızı garanti edecek şey üstün yön bulma kabiliyetleriniz veya bushcraftbecerileriniz değil, cep telefonunuzdur. mutlaka yanınızda yedek, ikinci bir powerbank bulunduracaksınız ve acil durumlar haricinde asla kullanmayacaksınız. telefonunuz her zaman şarjı dolu, darbelere ve suya karşı koruma sağlayan kılıfında olacak. kamp yerine gittiğinizde şebeke çekiyor mu, gps’te sorun var mı diye daha çadırı kurmadan kontrol edeceksiniz. tanıdıklarınıza nereye kamp yapmaya gittiğinizi, ne zaman gittiğinizi ve ne zaman dönmeyi planladığınızı haber vereceksiniz. kampı kurduğunuzda tanıdıklarınıza lokasyonunuzu mesaj atacaksınız. sms ile gps koordinatlarını da atabilirsiniz, whatsapp’tan konum da paylaşabilirsiniz. telefonunuzu gereksiz yere kullanmayın
gerçekten hiçbir yerleşimin olmadığı dağ başında kamp yapıyorsanız, başka önlemler de almanız lazım
o bölgenin hangi köye veya mahalleye bağlı olduğunu bulun (google maps gösterir). o köyün muhtarına telefon edin (bir google araması ile 15 saniyede falan öğrenirsiniz numarayı) ve kamp niyetinizi belirtip bölge hakkında bilgilenin. temiz su kaynakları var mı, varsa neredeler? yaban hayat nasıl, yırtıcı hayvan (ayı, domuz, kurt) var mı? zehirli hayvan (mesela yılan) var mı? muhtar ve köylüler bunların hepsini bilir. ne zaman geleceğinizi ve ne zaman döneceğinizi belirtin.
o bölgeye bakan jandarma komutanlığını da öğrenin (muhtarlar bilir) ve onlara da niyetinizi haber verin. merak etmeyin rezil olmazsınız, %99 olasılıkla hem muhtar hem de jandarma sizinle ilgilenecek. bölgeye giderken muhtarını aradığınız köye uğrayın, kahvede oturup 1-2 çay için, taze ekmek alın ve muhtara uğrayıp bir selam verin. yanınızda küçük de bir hediye götürün. minik bir kutu çikolata olabilir. o muhtar sizi asla unutmayacak
çadırınızın bütün kazıklarını mutlaka çakın. düz değil açılı çakacaksınız çadıra göre yaklaşık 120 derece dışa doğru açılı olmalı. şiddetli ve sürekli yön değiştiren rüzgarlar çadırınızı alıp götürmesin.
-kazıkları çaktınız, sıkıca gerdirerek bağladınız. şimdi çadırın etrafını yaklaşık 10 cm derinlikte hendek gibi çevreleyen bir kanal açın. bu hendek yağmur yağması durumunda çadırınızın altına su girmesini engelleyecek. çadırınızın altı kapalı bile olsa bu gerekli.
çadırınızı kurduktan sonra çadırın önündeki alanın çadırınızla aynı büyüklükteki kısmını suyla hafifçe ıslatıp süpürgeyle süpürün. hatta bunu her sabah yapın. zemin sertleşir ve temizlenir. çadırınızın önünde nispeten güvenli bir tampon alan oluşur.
- çantanızda arı örümcek akrep vs sokmalarına karşı amonyak bulundurun. alerjik bünyelerde antidot bulundurmak şart.
- mutlaka ilkyardım çantanız olmalı.
olabildiğince ateş yakmaktan kaçının. illa ateş yakacaksanız sığ bir çukur kazıp etrafındaki tüm yanıcı maddeleri uzaklaştırın. çukurun etrafına taş dizin. dere yataklarından toplanmış taşlardan kaçının ama. içinde hapsolmuş su damlaları taşın patlamasına sebep olur. işiniz bitince mutlaka ateşi söndürün. kendiliğinden sönmüş görünebilir ancak külün altında görünmeyen korlar rüzgarla açığa çıkar ve tehlike yaratır.
- kap kacak bardak vs eşyalarınız esnek plastik veya metal olmalı. cam ürünler kullanmayın
5 notes · View notes
29137 · 2 years
Text
O kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor. Saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke Uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki. Ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda Bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma. Sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum. İçinden konuşma! Bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna. Her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim Ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan. Misal şimdi yan yana uyumak var Uyumamakta hayır var da. Uyumakta ne mahsur var. Bir güzel olsak ya senle bu. anlaşmamazlıklar niye. Secdelere küs alnımda bir kara bir kara Kalksak gitsek ya şimdi Belki Abant olur belki Porsuğun kenarı. Bayram namazından sonra. Ben anlatsam sen anlasan beraberce ağlasak. Ağlamak anlamaktır benimle ağlasana..
27 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 2 years
Text
Tumblr media
Yıllar yılı içimde biriktirdiğim tüm kelimeleri dökmüştüm işte.
En sessiz ses tonumla, yüzümde onyedi yaş utangaçlığı, elimde yılların sıcaklığını taşıyan birkaç çakıltaşı..
dökülüvermişti işte…
Garip bir hafifleme, garip bir özgürlüktü içimdeki. Suskunluğum da bu yüzdendi belki. Sessizce uzaklaşmış gibi hissediyordum herşeyden. Zamandan, dünyadan, düşüncelerden.
Ya…. diye başlayan hiçbir cümle duymak istemiyor, karşılığı var yada yok umursamıyordum.
Dedim ya dökülmüştü herşey ellerimden. Dedikleri gibi bir alışveriş değildi bu. Bir mahkumiyet, bir gardiyan ilişkisi hiç değil. Anahtarı olmayan bir aleme açılan kapı aralanmıştı.
Sonrası. Sonrası yoktu aslında. Hisler ve düşünceler insanın kendisiyle olan bir alışverişti. Ne verirsen onu alıyordun. Ne hissedersen onu düşünüyordun.
Yaralar, anılar, yalnızlığım. Benim olan şeylerden hiç vazgeçmedim. Geçemem de.
Severim, acı çekerim, yalnızlığımla konuşur, sessizce yürürüm.
Öyle işte.
Şimdi yürüme zamanı yavaş yavaş, aheste aheste.
Etrafta cıvıldayan kuşlar, gökyüzünde bulutlar, yerde çakıltaşları.
23 notes · View notes