Tumgik
#kızkardeşlik
veganlogicdinamo · 25 days
Text
5 notes · View notes
haziranzede · 6 months
Text
son zamanlarda çok sık duydugım bir tabir var "kız kardeş"...
ümmeti Muhammedi de sevgili kız kardeşim diye tanımlıyorlsr, yakın arkadaşları da... çok çok hoşuma gitti. düşüdümm, kız kardeş ile arkadaş olmanın, tanış olmanın farkı ne olabılır diye. insnalrın sosyal medyadan arkadaşlıklarını şahit oluyorum çok güzeller. her an birbirlerinin yanındalar, beraber seviniyorlar, ilk heycanları, huzunleri beraber paylaşıyorlar. biri bir girişimde bulundumu hemen onu paylaşıyorlar, ilgileniyorlar, ondna ilk onlar satın alıyor, onlar dahil oluyor. amaç yanyana olmak.
blog açtım bazı arkadaşlarımın bir kere dahi girip okumadıgını biliyorum. bazı arkadaşlarım ise girdi okudu, bana anlattı şunu şöyle şöyle düşündüm diye. 4 yıla yakındır kitap grubum var. bazı arkadaşlarım gruba dahil, bazısı benden satın aldı..bazı arkadaşlarım ise birkere dahi gruba dahil olmadı.
cuz dağıtıyorum bazı arkadaşlarıma ömrümden bir kere bile cuz veremedim..
bazen yanyana oldugumuz insanlar hayatımıza çok yabancı olabılıyorlar, uzak kalabılıyorlar.bu durum insanı boraz incitiyor. bu yaşta incinmemeyi biraz biraz öğrensek de insan inciniyor işte. hayatın akıp giderken değer verdiğin ınsanlar o hayata dahil değil. heycanları da huzunlerinde yanında değil..
kızkardeşlik biraz da unutmak belki de. ben demiştim dememek, yüreklendirmek ,yaparsın demek.
1 note · View note
kutubaligi · 3 years
Photo
Tumblr media
Şimdi bu sözleri yüksek sesle okumanı istiyorum: 💁🏻‍♀️‘’En karanlık günlerde bile ümit buluyorum. İçimdeki o yaramaz çocuğu asla yok etmiyorum. Doğaya, dünyanın güzelliğine, kendime ve sevginin gücüne gerçekten inanıyorum.’’ 😇 #Trakya’da #ayçiçekler açtı! Biz #gündöndü hanımlar içinde çılgınlar gibi mutluyduk. Hangi fotoğrafı 1. yapayım asla karar veremedim. Sen olsan hangini ilk sıraya koyardın? . . #sunflower #ayçiçektarlası #kızkardeşlik #motivasyonvideolari #hayatagülümse #gezginkadınlar #gezginyaşamlar (Trakya) https://www.instagram.com/p/CRGuUA1Lm8w/?utm_medium=tumblr
0 notes
nesecol · 4 years
Photo
Tumblr media
Böyle bir zincir başlamış. Beni merve akben davet etmiş. nedir diye merak ediyordum, bir zorluğu da yok. Kendine bak, kendini çek, beğendiğini koy, fotoğrafın sesin olsun. Kadınların sesi çıksın.. O zaman #challengeaccepted #istanbulsözleşmesiyaşatır @bektil 🖤 ⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️ #repost @perihanciragoz ・・・ Böyle bir #challenge başlatılmış. Elbette kabul @merveakben 🖤 Kadınlar birbirini kıskanır, kuyusunu kazar, hasetlenir diyenlere ve tüm bu kodlamalara inat #kızkardeşlik ve #dayanışma ile devam edeceğiz... . Dijitalin gücünü küçümsemeyin. Burda çıkan her sesin değdiği bir yer var ve bir dönüşümü besliyor. "Kadın kadının kurdu değil yurdudur" da burdan büyüyor ve bizim çocuklarımıza kodlanacak yeni dünya gerçeği oluyor. Bu yüzdendir ki dijitalden korkuluyor... Kadın hareketi dijitalin gücünü de arkasına aldı ve gümbür gümbür ilerliyor, iyi ki🙏... #kendiniiyileştirenler #günaydın https://www.instagram.com/p/CDIePAhgEBz/?igshid=1on4athumesf6
0 notes
avonbygulcin · 4 years
Photo
Tumblr media
Avon 2li parfüm seti kaçmaz fırsat #avonparfum #erkekgiyim #aksesuar #erkekparfümü #erkekparfumleri #erkekparfumleri #bayan #bayanparfümleri #fullspeed™ #avonfullspeed #turuncu#ürün #hi̇zmet #kampanyalıürünler #i̇ndirim #çekiliş #kızkardeşlik #orijinalparfüm #testerparfum #avonsoftmusk #makeupartist #bayramşekeri #bayramsekeri (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CAh0irVjw2c/?igshid=x0y0jkwnvsuo
0 notes
Photo
Tumblr media
Arkadaşlarla buluşmanın keyfine paha biçilemez @pelinosmanagaoglu @zeppelinbakery @bumedien @_angellss_ #kızkardeşlik #ekl #benbittidemedenbitmez #yogaeverywhere #mavisenigözlerimehapsetti #igersturkey #igersistanbul #oneistanbul #istanbullovers #kwcadde #theonething #bigwhy #eğitimşart #filizsever #filizdogru #kwfilizdogru #maviaşktırbende #aybilebanatutulmuşsenneyinkafasındasın (No7 Coffee House) https://www.instagram.com/p/BvpRXVvlJ3r/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=5zfisa0qr74b
0 notes
azicikyasliyimama · 3 years
Text
Kadınların yolculukları ta baştan, bir kadının yola çıkmasının uygunsuzluğundan itibaren zordur. (Hadi çıktın, o zaman aşkın yoluna çık da münasip bir mutlu son olsun bari!) Zordur, canavarlarla savaşırlarken bile bir yandan dökülen kanı temizlemeleri, dağınıklığı toparlayıp korkanları yatıştırmaları, yaralılara el uzatmaları gerekir… Yürüyüp gidemezler, gitseler, akılları arkada kalır. Mavisakal'ı öldürdükten sonra Anne’ın yaptığı ilk şey, herifin ölü karılarını gömmekti. Batan güneşe doğru ilerleyen yalnız kahraman, erkektir, kadın değil.
Bana öyle geliyor ki, yola çıkan bir kadınsa, geçip gitmiyor da bir parçası hep geride kalıyor. Yani sadece aklı kalmıyor, izi de kalıyor. Diyelim kendisine büyülü iksiri verecek yaşlı cadıyla karşılaştı, iksiri alıp yoluna devam etmiyor da kadınla konuşuyor, ona anlatıyor, onu dinliyor. Yürüyüp gittiği yer artık o yürümeden önceki yer değil. Sadece kahraman dönüşüp büyümüyor, yola, cadıya da bir hatıra bırakıyor. “Kendine kahraman”lık kadınlara göre değil.
“Kadın kadının yurdudur” sözü, bana hep böyle bir anlamı düşündürüyor. Yolu, karşılaşmaları, bir yol ağzında ayaküstü sohbeti, gitmeyi, giderken iz bırakmayı, dönmeyi, dönüp de bulmayı, bulduğunun bıraktığından başka olduğunu görüp sevinmeyi, yol ağzındaki sohbeti sanki başka birileri yapmış gibi hatırlayıp gülmeyi… Belki de “yurt” kelimesinin “yer”le ilişkisi sebebiyle. Kızkardeşlik, “sista”lık, bütün kızlar toplandık hikâyelerine ne kadar uzaksam, bunu da o kadar seviyorum. Kahramanlık, insanın kendisiyle ilgili olduğu kadar, yurduyla da ilgili olmalı diye düşündüğümden herhalde. Geçip gitmekle değil, toplayıp düzenlemekle, kurmakla ilgili. İz bırakmakla. Aslında, yurt kurmakla.
Aksu Bora
6 notes · View notes
Text
Tumblr media
Clara Zetkin’in anısına - N. Krupskaya
İnsanlığın kurtuluş mücadelesinin Almanya topraklarındaki yılmayan savaşçılarından Clara Zetkin’in aramızdan ayrılışının 82. yılı. Tüm yaşamını devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış komünist bir kadın olarak hayata veda eden Clara Zetkin’in ölüm yıldönümü vesilesiyle Nadejda Krupskaya’nın Zetkin için kaleme aldığı yazıyı yayınlıyoruz:
"Clara Zetkin öldü. Yayınlanan pek çok mükemmel makale onun yaşam yoluna, bir devrimcinin yoluna, inanmış bir Marksist-Leninistin yoluna ışık tutuyor. Bu makale ve konuşmalarda sevgi ve saygı çınlıyor. Ben burada onun çalışmasının gazetelerde pek fazla değinilmeyen yanlarına ışık tutacağım.
Marx ve Engels’in öğretilerini özümledi
Clara 1857’de Almanya’da (Sachsen) doğdu; babası bir köy öğretmeniydi. O köyde büyüdü ve köy yaşamını yakından tanıdı. O sıralarda Sachsen’de tekstil sanayii hızla gelişiyordu; işçiler (kadın ve erkek dokumacılar) henüz köy yaşamına sıkıca bağlı idiler. Clara, köylülerin ve işçilerin durumunu salt kitaplardan değil, yaşamın kendisinden öğrendi. Bunun daha sonra ona çok yararı oldu; o, köylülere ve kadın ve erkek işçilerin en geri katmanlarına ulaşmayı beceren ender kişilerden biri oldu.
Clara öğretmen olmaya karar verdi, Leipzig’e gitti ve orada kız öğretmen okuluna girdi. Orada Karl Marx ve Friedrich Engels’in öğretileriyle yüzyüze geldi; işçi toplantılarına gitmeye başladı ve Partinin çalışmalarını tanıdı. Ondokuz yaşında okulu bitirdiğinde, fabrikatör kızlarına ders vermek zorunda kaldı, köy öğretmeni olmak ona kısmet olmadı. 1878’de Almanya’da Sosyalist Yasa (Anti-Sosyalist Yasa Ç.N.) yürürlüğe girdi; sosyal-demokrat parti illegal konuma düştü ve koğuşturmalar başladı. Bir çok sosyal-demokrat Almanya’yı terketmek zorunda kaldı. Bunların içinde Rus göçmeni bir işçi olan, Clara’nın arkadaşı Üssip Zetkin de vardı. Clara da ülkeyi terketti, Zetkin’in karısı oldu ve 12 yıl -önce İsviçre’de, sonra Fransa’da- göçmen olarak yaşadı. Göçmenliğin tüm zorluklarını tanıdı, çok çile çekti; kocası öldü, kendisi iki çocukla çok zor bir durumda kaldı. Bütün bunlara rağmen göçmenlik sırasında çok şey öğrendi ve Marx ve Engels’in öğretilerini mükemmel bir şekilde özümledi.
Emekçi kadınların kurtuluşuna adanan bütün bir yaşam
Göçmenlikle çeşitli sosyalist partilerin çalışmalarını gözlemleme olanağı buldu; bu onun siyasi ufkunu genişletti ve onu özellikle uluslararası işçi hareketinin görevlerine yakınlaştırdı. Clara kelimenin gerçek anlamıyla bir enternasyonalistti. O, uluslararası ölçekte kadınlar arasındaki çalışmayı da yönetiyor, zamanının büyük bölümünü buna ayırıyordu. 1889’da II. Enternasyonal’in I. Kongresi’nde, kadınların politik yaşama katılma hakkına kavuşmalarının gerekliliği üzerine mükemmel bir konuşma yaptı.
Clara Zetkin tüm yaşamını emekçi kadınların kurtuluşuna, kadın işçilerin işçi sınıfı davası uğrunda mücadeleye katılmalarına adadı. Clara bu sorunu bir Marksist olarak ele aldı; bu sorunu işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesiyle, sosyalizm mücadelesiyle sıkı bağ içerisinde gördü. Clara Zetkin, kadınların hak eşitliği sorununu sınıf mücadelesinden, köylü ve işçi kadınların yaşam ve çalışma koşullarından kopuk bir sorun olarak gören feministlere karşı sürekli mücadele verdi. Clara, yalnızca sosyalizmin işçi ve köylü kadınları tümüyle kurtarabileceğini açıkladı. Ve tam da bu yüzden kadın işçiler Sosyalizm için savaşanların saflarına katılmalıydılar.
Yalnızca sosyalist devrim kadının kişiliğini özgürleştirebilir
Clara sosyalizmi kaba bir şekilde kavramadı; onu bütün yönleriyle derinlemesine inceledi. Ocak 1889’da bir açık öğrenci toplantısında “Kafa Proleterleri, Kadın Sorunu ve Sosyalizm” üzerine verdiği konferans son derece ilginçtir. Bu konferansta, gelişen kapitalizm koşullarında burjuva ve proleter ailenin çökmesinin sebeplerini gözler önüne serdi. O, burjuvaziye ve entelektüel çevrelere özgü kadın hareketi tipini inceledi; bu hareketin yanlış yolda yürümesinin nedenlerini tahlil etti; burjuva bilim adamlarının (Rusya ve Amerika hariç) kadın hareketine düşman tavırlarının nereden kaynaklandığını açıkladı. O, yalnızca sosyalist devrimin kadınlara her yönlü gelişmeyi ve anneliği toplumsal faaliyet ve mesleki çalışma ile birleştirme olanağını sağlayabileceği; yalnızca sosyalist devrimin kadının kişiliğini özgürleştirebileceği ve tamamiyle gelişmesinin olanağını sağlayabileceği üzerinde durdu.
“Emekçi kitlelerin ekonomik bakımdan sömürüsünü ve özgürlükten yoksun oluşunu ortadan kaldıran, böylece her bireye cinsinin en özgür şekilde gelişmesinin, en yüksek kültürün ve en yüksek mutluluğun güvencesini veren sosyal devrim,”
Böyle bir devrim, toplumun kültürel yaşantısının parlak dönemi için gerekli bir önkoşuldur.
Clara, aydın proletaryayı, öğretmenleri, yazarları, doktorları, sanatçıları proleter sınıfıyla birleşmeye, proleter hareketin saflarına girmeye çağırdı.
Bu yazının ilginç olmaması mümkün değildi. Clara, Friedrich Engels’in mücadele arkadaşı idi. Engels ise, kadının kurtuluşunun; onun işçi sınıfı hareketine, sosyalizm uğruna mücadeleye çekilmesinin ateşli savunucusuydu. O henüz yirmi yaşında bir genç iken şöyle yazmıştı:
“Ama, biz yeni’nin çocuklarının onunla birlikte ayakta durduğu ya da düştüğü düşünceler eğer gerçek ise, o zaman kadın kalbinin modern aklın düşünce çiçekleri uğruna -şimdi babaların mutaassıp inançları uğruna çarptığı gibi- sıcak sıcak çarpacağı dönem uzak değildir. Ve ancak genç kuşak bunu ana sütüyle özümsediğinde yeninin zaferi kapıyı çalacaktır!”
Engels’in “İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu”, “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” adlı eserleri, işçi kadınların durumunu ve kadınların kurtuluşunun yolunu aydınlatıyor.
“Kadınların Karl Marx’a Borçlu Oldukları Şey”
1923’te “Kadın Komünist”in 12. sayısında, Clara Zetkin’in redaksiyonu altında çıkan Alman gazetesi “Eşitlik”ten alınan, Clara Zetkin’in "Kadınların Karl Marx’a Borçlu Oldukları Şey” adlı fevkalade bir makalesi vardır.
“Materyalist tarih anlayışı ile”, diye yazıyor Clara Zetkin, “gerçi o bize kadınlar sorununda hazır reçeteler bırakmadı, ama daha iyisini, onu araştırmak ve kavramak için doğru ve isabetli yöntemi verdi. İlk kez materyalist tarih anlayışı bize, kadın sorununu genel tarihi gelişmenin akışı içinde, genel sosyal bağıntılar ışığında, onun tarihi olarak koşullanmışlığı ve meşruluğu içinde açık bir şekilde anlamamızı, onun itici ve taşıyıcı güçlerini, bunların erişmek istedikleri amaçları, ortaya atılan sorunların ancak hangi koşullar altında çözülebileceğini anlamamızı sağladı.”
Ve devamla:
“Burjuva hanımlarıyla proleter kadınları sözümona birleştiren "yüce kızkardeşlik” üzerine sevgi gevezelikleri, materyalist tarih anlayışının havasında, renk renk parlayan sabun köpükleri gibi patladılar. Marx proleter ve burjuva kadın hareketini birbirinden ayıran kılıcı döktü ve nasıl kullanılacağını öğretti; ama o aynı zamanda, birincisini sosyalist işçi hareketiyle kopmaz şekilde birleştiren, proletaryanın sınıf mücadelesine bağlayan anlayışlar zincirini de oluşturdu. Böylelikle o, mücadelemize berraklığı ve ululuğu, hedefimizin yüceliğini verdi. “Kapital”de, kadınların çalışması, işçi kadınların durumu ve işçileri koruma yasalarının gerekçeleri üzerine paha biçilmez bir olgu, anlayış ve ilham zenginliği vardır. Bu, güncel taleplerimiz uğruna mücadelemiz için olduğu kadar, gelecekteki sosyalist hedef için de tükenmeyecek bir zihinsel cephaneliktir. Marx bize, proleter kadınların savaşma yeteneklerinin artmasında acil bir gereklilik olan küçük güncel çalışmalara gereken değeri vermemizi öğretiyor. Ama o bizi aynı zamanda proletaryanın iktidarı ele geçirme büyük devrimci mücadelesini sağlam ve uzak görüşlü bir şekilde değerlendirme bilincine çıkartıyor. Bu olmaksızın, sosyalist toplum ve kadın cinsinin kurtuluşu parlak bir rüya olarak kalacaktır. O, bizi öncelikle, günlük çalışmaya önem ve değer veren şeyin yüce amacımız olduğu inancı ile dolduruyor. O, böylelikle hareketimizin büyük ilkesel özünün tek tek olayların, görev ve başarıların kalabalığından zarar görmesini engelliyor ve yıpratıcı günlük çalışma içinde, ötesinde yeni bir çağın şafağının sökecek olduğu geniş tarihsel ufku kaybetmememizi sağlıyor. O, devrimci düşüncenin ustası olduğu kadar, devrimci mücadelenin de önderi olarak kalacaktır; onunla aynı cephede savaşmak, proleter kadın hareketinin görev ve gururu, mutluluğu ve şanıdır.”
Bu makale Clara’nın Marksistliğini en isabetli bir şekilde karakterize ediyor. Clara Zetkin’in “Günümüzde Kadın İşçi ve Kadın Sorunu” adlı broşürü herkesçe bilinmektedir. Orada “Çocukların Eğitimi ve Kadın” bölümünde söyledikleri, Marx, Engels ve Lenin’in bu konuda düşündükleri ve yazdıklarıyla uyum içindedir.
8 Mart’ın Uluslararası Kadınlar Günü olarak kabulü
Clara Zetkin’in uluslararası kadın hareketi için kazanımları büyüktür. Clara 1892’de “Kadın İşçi” adlı gazetenin yazı kurulu yöneticiliğini üstlendi. Kadınlar arasında ajitasyon ve propaganda için parti komisyonlarının oluşturulması da aynı döneme rastlar. Alman hükümeti bu komisyonları 1895’te yasakladı; bu komisyonlar ancak 1907’de yeniden canlandırıldı. Parlak bir konuşmacı ve örgütleyici olan Clara Zetkin, işçi kadınları sosyal-demokrat işçi hareketine çekmek için muazzam bir çalışma yaptı. 1907’de II.Enternasyonal’in VII. Kongresi ile birlikte ilk sosyalist kadın konferansı da toplandı. Alman sosyal-demokrasisi içerisinde kadın parti üyelerinin sayısı 1907 yılında sadece 10.000 iken bu sayı 1913 yılında 150.000’e ulaştı. Aynı hızda olmamakla birlikte, diğer ülkelerde de kadınlar arasındaki çalışma gelişme kaydetti. 1910’da Kopenhag’da, her yıl 8 Mart’ın Uluslararası Kadınlar Günü olarak kutlanması kararının alındığı İkinci Uluslararası Kadınlar Konferansı toplandı.
“Kafaları ve yürekleriyle” komünizmden yana...
Clara Zetkin, II. Enternasyonal’in sol kanadındandı ve her türden oportünizme karşı enerjik mücadele yürüttü. Savaş çıktığında Rosa Lüksemburg, Karl Liebknecht ve Franz Mehring ile birlikte emperyalist soygun savaşına karşı enerjik bir şekilde mücadele verdi. 1915’de Uluslararası Kadınlar Konferansını örgütledi ve onun adına savaşa karşı bir manifesto yayınladı. Bundan dolayı tutuklanıp hapse atıldı. Ekim Devriminde Clara Zetkin’in tüm sempatisi Sovyet iktidarından yanaydı. 27 Haziran 1918’de üçüncü bir kişiyle Lenin’e bir mektup göndererek, kendisi, Mehring, Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht’in "kafaları ve yürekleriyle” komünizmden yana olduklarını açıkladı. Bu dönemden itibaren Clara bir komünist, ve Sovyetler ülkesi de onun ikinci vatanı oldu. Sovyetler Birliği’ni ilk kez 1920 sonbaharında ziyaret etti. Her köşeden işçi ve ve köylü kadın delegeleri, milli azınlıkların kadın delegeleri onun yanına akın ettiler. Clara büyük bir arzuyla, kabaran devrimin etkilerini özümledi. Almanya’ya döndüğünde "Rote Fahne”de şunları yazdı:
"Kapitalizm tarafından kendisinin çarmıha gerilmesine hâlâ izin veren, açılan yaralardan kanayan, kültürel seviyesi yüksek bir proletaryanın olduğu bir ülkeden gelen kişi rüya görüyor sanır ama, gördüğü gerçektir. Gerçek, gözlerinde devrimci tutkunun ve sınırsız fedakârlığın Promete kıvılcımları parlayan, devrimci iradeleri "Enternasyonal”in ritmleriyle gürleyen sayısız binlerce kadın ve erkek proleterde cisimleşiyor. İnsanlıklarını kapitalist sömürü ve kölelik tarafından daha fazla çiğnetmek istemeyen proletarya kitleleri Rusya’da Kasım Devriminin yaşayan itici güçleriydi. Bedeni ve ruhu öldüren kapitalizmin geri gelmesine hisleri, düşünceleri, iradeleriyle ihtirasla başkaldıran; bu geri dönüşe her ne pahasına olursa olsun, -şimdiye kadar görülmemiş zorlukların altında ve binlerce fedakarlık ve bizzat yaşam pahasına- karşı koymaya kararlı proleter kitleler! Sovyet iktidarına can veren ve onu ayakta tutan güç işte bu proleter kitlelerdir.”
Rus proletaryasının tamamı, komünist Sovyet iktidarının üssü ve taşıyıcısıdır. Haklarından yoksun bırakılmış Almanya proletaryasının ve tüm dünya proletaryasının bu proletaryadan öğrenebileceği çok şey vardır. Clara "Kızıl Bayrak”taki makalesini "Rus proletaryası kılıç ve kepçeyle felsefe yapıyor” diye bitiriyor. Komintern’in III. Kongresinde Clara Zetkin Yürütme Komitesi üyeliğine seçildi ve ölümüne kadar öyle kaldı.
Zafer konusunda bir an bile şüpheye düşmedi
1920’den itibaren, SBKP Merkez Komitesi tarafından, kadınlar arasındaki çalışmaya ayrılan "Kadın Komünist” adlı gazete çıkarıldı. Clara bu gazetenin 10 yıllık yayın döneminde buna da katıldı. Bu gazetenin 3. yıldönümü vesilesiyle sıcak selamlar gönderdi. Bütün ülkelerin proleter kadınları ve en ileri kadın savaşçıları adına gönderilen bu mesaj öylesine coşkuludur ki, bugün aradan 10 yıl geçtikten sonra bile, okurken duygulanmamak elde değil.
Clara Zetkin, Gerçek Üyelerinden biri olduğu Komünist Akademisi’nin çalışmalarıyla da ilgilendi. Kadın hareketinin incelenmesi bölümünü yönetti. Yoğun devrimci çalışmasına, yaşına ve hastalığına rağmen, o burada da kadın hareketinin sorunlarının bilimsel araştırılmasını doğrudan ya da mektupla yönetmeye zaman ayırdı.
Clara tüm hayallerinin gerçekleşmesini, bütün toplumsal yaşamı ve insani ilişkileri değiştiren devrimci sosyalist inşada görüyordu. O, mücadelenin henüz bitmediğini, devam edeceğini, korkunç zorlukların henüz önde durduğunu görüyordu ama, zafer konusunda bir an bile şüpheye düşmedi.
Adı geçen mesajın yazılmasının üzerinden 10 yıl geçti. Bu yıllar Clara’nın kendini çetin devrimci mücadeleye tümüyle adadığı yıllar idi. Köylüler arasındaki kolektifleştirme hareketini nasıl da selamlamıştı! 1931’de tamamıyla bozulmuş bir sağlıkla SSCB’ne geldiğinde, ilk talebi Orta Asya kolhozlarına gitmek oldu. O, geçtiğimiz yıl, her zamanki cesaretliliğiyle, tutuklanma ve hatta faşistler tarafından katledilme tehlikesinin bilincinde olmasına rağmen, Reichstag’ın açılışı için Almanya’ya gitmek üzere son gücünü toparladı.
"(Meclisin en yaşlı üyesi olma sıfatıyla-ÇN) Yaş başkanı olarak Sovyet Almanya’nın ilk Sovyet kongresinin açılışını yapma mutluluğunu tatmayı umut ediyorum” sözleriyle Reichstag’ın açılış konuşmasını bitirdi. Umutları gerçekleşmedi ama, o son dakikaya kadar, son nefesine kadar nöbeti tuttu.
Sevgili Clara, senin örneğin Komünizm davasının tüm savaşçılarını coşkuyla doldurmalı. Senin örneğin bilinçli erkek ve kadın işçileri, bilinçli erkek ve kadın kolhozcuları coşkuyla dolduruyor. Biz daha ciddi, daha iyi, daha tam bir örgütlenme ile çalışacağız; nöbeti devredeceğimiz bütün ülkelerin komünist gençlik birliklerine yardım edeceğiz; çocuklarımızı, komünizmin inşasını sonuna kadar götürecek savaşçılar olarak eğiteceğiz!
1933"
(Clara Zetkin, Kadın Sorunu Üzerine Seçme Yazılar, İnter yayınları, 3. Basım, s. 187-195. / Kızıl Bayrak)
9 notes · View notes
bengalibadeliyim · 5 years
Text
al çiçek, fotoğraf çekmek, dans etmek, gece sohbetleri, yıldızları izlemek, bu yıldızlar neden kaymıyo, kahvaltı hazırlamak, su savaşı, kek yapmak, dizi izlemek, kızkardeşlik, haykırarak gülmek, kokulu mektup, dağınık oda, bak birazdan polis gelir tutuklanırız, ateşteyim ateşte ateşte aklım gitti bir kıza işte, yine mi terminal yine mi veda
@ritmikalgilar
6 notes · View notes
agaclarvecadilar · 2 years
Text
sabahları twitter’a girmekten nefret ediyorum, bütün yaşama isteğimi alıp götürüyor. fakat işsizim, gerçekten işsizim. bu yüzden günümü kafayı sıyırmadan bir şekilde geçirmem gerekiyor ve ben de twitter’a giriyorum. günlük gazete gibi davranıyorum. ama bazen çok bunalıyorum. örneğin dün 8 mart kadınlar günüydü. yürüyüşte bir şeyler olmuş, transdışlayıcılar ve translar arasında galiba. adaletli olacağım diye her iki tarafı da okumaktan başım döndü, daha uyanalı bir saat olmamış! kendi içimdeki adaletin terazisini tartmak için niye bu kadar zorluyorum ki kendimi? bence kendine kadın diyen herkes o yürüyüşe katılmalı, bir kadının vajinası da olabilir, penisi de, memesi de. hatta hiçbiri de olmayabilir. yoruldum ben ya. insanların sürekli ayrıştırmasından, sınıflaştırmasından, kategorize etmeye çalışmasından. siz hiç mi özgürlükten nasibinizi almadınız ki başkalarına sataşıp duruyorsunuz? sabah sabah (oha öğlenin 1′i bu arada ama işsizim ne yapacaktım ki 8′de kalkıp?) moralim 2 katı bozuldu. dün gitmek isteyip gidemediğim yürüyüşte bunların olması beni üzdüyse de kızkardeşlik kazanacak! attım sloganı gidiyorum kahvaltı yapacağım. 
0 notes
merveliseda · 4 years
Photo
Tumblr media
Aileler yoktur ve aileler vardır. •• Araya girecek olan fiziksel mesafeler Korona günlerinde görmezden geldiğim, ötelediğim gündemlerden biriydi. Ama artık zaman daraldıkça, ayrılık vakti yaklaştıkça kaçacak yerim de kalmadı... •• Bir otel odası balkonunda dertleşerek başlayan kız kardeşliğimiz zamanla derinleşip çoğaldı, aile olduk. •• Delikanlı zamanlarımızda korkusuzca ve çoşkuyla sokakları arşınlardık. Yediğimiz yemeği, dinlediğimiz müziği, özgürce dans etmeyi, karşımıza çıkan sokak müzisyenlerini, kendimize yarattığımız küçük kaçamakları, heveslerimizi, hayallerimizi, hayal kırıklıklarımızı hatta ders çalışmak için sabahladığımız geceleri paylaştık. Gençliğimiz başka bir evreye doğru yol alırken daha az hayal daha çok gerçek olmaya başladı hayatımızda. Kaygılarla tanıştık, kendimize yollar aradık, yollar bulduk. Düğünler, doğumlar, ölümler oldu. Kızkardeşlik baki kaldı, yanına bir de aile olmayı koyduk. Zamanla bize kalan zamandan yana eksildik. Daha az bir araya gelebilir olduk ama yine de olan biteni her haliyle ve birlikte karşıladık. Zamandan yana eksilsek de bizden yana hiç azalmadık, hep çoğaldık... •• Şimdi ağlıyorsam, hepimizin hakkıdır. Şükür ki hayatın dar çıkmazlarından, dönüşsüz kayıplarından değil de hayallerden, daha iyisini istemekten yana bir fiziksel mesafelenme bu. Ama yine de üzülmeden edemem, kolay olduğunu, olacağını söyleyemem. ••• Yılların ardından yolumuza devam ederken şimdi bu mesele var yine birlikte karşılamamız gereken. Yerimiz, yurdumuz nerede olursa olsun sevmelerimiz ve birlikteliğimiz daim olsun. •• Seviyorum. 🤍 (Feneryolu, Kadıköy) https://www.instagram.com/p/CB6cFk_grf8CptRqVlSaZ7JLD8RWCo7RLRcGKk0/?igshid=22hey9hj2r2n
0 notes
veganlogicdinamo · 5 years
Photo
Tumblr media
Cows Need Friends to Be Happy Those of us who readily mistake one cow for another may be surprised to learn that these animals not only recognize one another as individuals, but have friends they prefer. Indeed, it turns out that cows are especially interested in—and affectionate toward—particular other cows. A kind of sisterhood is thought to feature in their social lives. İnekleri birbirinden ayıramayan insanlar için bu şaşırtıcı olabilir ama onlar türdeşlerini farklı bireyler olarak birbirinden ayırmakla kalmıyor, bazılarını arkadaş olarak tercih ediyor. İneklerin özellikle ilgilendiği, düşkün olduğu türdeşleri oluyor. Sosyal hayatlarında yer aldığı düşünülen bir tür kızkardeşlik. Source: https://www.theatlantic.com/magazine/archive/2019/11/bovine-friends-forever/598417/ #cow #inek #friendship #bff #sisterhood #animals https://www.instagram.com/p/B3sYrg-Ao-E/?igshid=1tsksj7fm0htg
0 notes
salihbyk · 5 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Chloé İlkbahar/Yaz 2019 kampanyasını sunar" konusu eklenmiştir. Chloé, Yunanistan'a yapılan zarafet, feminenlik ve kızkardeşlik ruhuyla dolu rüya gibi bir yolculuktan ilham alan, Steven Meisel tarafından çekilmiş yeni, özgür ruhlu İlkbahar/Yaz 2019 kampanyasını sunar. Detaylar için ziyaret ediniz. https://www.bestkadin.com/chloe-ilkbahar-yaz-2019-kampanyasini-sunar/ https://www.europatrans.com.tr/
0 notes
patiareh · 7 years
Photo
Tumblr media
30 yaşıma gelsem de hala ablamın dolabından kolye aşırıyorum. Çünkü kızkardeşlik kazanacak :) Dün yaşadığım o berbat günden sonra eve dönüp Cleo'ya sarılarak uyudum. Zaten 7 yıl önce de kendimi tez yazarken öldürmeyeyim diye getirmişlerdi :) Cleo benim ilacım oldu. Sabah beşte kalktım ve kuşları izleyip yoga pozları yapıyordu. Sen benim gün ışığımsın Cleo deyip toparladım kendimi. Sporsa spor, diyetse diyet, ameliyatsa ameliyat ne geliyorsa gelsin ben yeniden başlayacağım dedim. Ve her şey çok güzel olacak defterime yazdığım o sözü hatırladım. Gülüşünü özleyecek kadar kendini bırakmayacaksın. Kendine bunu yapma dedim. Yola devam ediyorum.
2 notes · View notes
selcuksofta · 5 years
Link
Feminizmden Önce Kızkardeşlik Beni bu konuda rahatsız eden konulardan biri kadınların birbirini pek tutmaması ve birbirlerine düşman olması.
0 notes
gergindemokrat · 7 years
Text
Halbuki kadınlar birbirlerinin saçlarını taramalıdır. Doğaya,toprağa yakın olmalı birlikte dans edebilmelidir. Çünkü kadın dünyanın kendisidir ve yok olup giden kızkardeşlik bilinci dansla,şiirle ve düzene inat kahkahayla geri gelecektir.
35 notes · View notes