Tumgik
#yanımda sen olmayınca
babamdan-sonra · 10 months
Text
42 notes · View notes
mcanylm34 · 2 months
Text
BELKİ SADECE
Belki bu hayatta sadece beklediğim sensindir,seninle yaşlanmıyorumdur ama sen eskitmişsindir yenilenen umudumu .
Belki bu hayatta en çok sana duvar gibiyimdir ,sırtımı tek sana yasladığım ,tutunamamışlığımsındır.
Belki sadece bana gülmeni belki sadece bana ağlamanı ummuşumdur.
Gecelerce siyah üzerine yıldızları iliştirip uyutmayan göğe baktırmışımdır .
Ve sen hep gündüzüne vurgunsundur göğün.
Gözlerime bak istersen ama görme sisli şiirleri ,
Senin için umduğum hiç birşeyi kalbime almıyorum merak etme !
Belki sadece kalbimin çaresizliğidir bu.
Tumblr media
Tumblr media
169 notes · View notes
eylences-blog · 9 months
Text
SONUNDA DELDİRDİM 5.BÖLÜM (Hakan 32 Y., İzmir)
Birkaç kez Şeref Dayı da ziyaretimize geldi. İşleri yolundaydı. Alper'deki değişimi o da fark etmişti. Eskisi gibi sessiz, üzüntülü hali gitmiş, neşeli bir delikanlı olmuştu artık. Bir iki defa telefonda sessizce ama heyecanlı bir şekilde kızlarla konuştuğunu da fark etmiştim. Ehliyet de almıştık ona. Gayet güzel kullanıyordu arabayı gerekli durumlarda. Bir akşam onunla ilerisi için konuştuk. Üniversiteye gidebileceğini söyledim ona. Gündüz burada devam edip akşam da derslere girebilirdi. Hangi bölüme gitmeyi falan düşünür diye konuştuğumuzda heyecanlanmıştı. Sonra o da olursa hukuk okumak istediğini söyledi. Yardımcı olacağımı söyleyip ona iki gün izin verdim ve dersane aramasını söyledim. Şeref Dayıya da bunu anlattığımızda çok sevindi. Tüm masrafları karşılayacağını söyledi. O seneki sınavlar için biraz geç kalmıştı. Seneye iyice hazırlanacak ve üniversiteyi kazanacaktı. Çok kararlı ve heyecanlı gözüküyordu bu konuda...
Marmaris'te bir arazi davası vardı. Cumartesi günü oraya gitmem gerekiyordu. Gitmişken de bir belki iki gece kalırım, kış vakti de olsa temiz hava alır, biraz kafamı dağıtırım diyordum. Alper'e de gideceğimi söyledim. O gün biraz durgundu Alper. Kafası birşeye bozulmuş, üzgün gibiydi. Akşam yemeğini yerken de konuşmadı pek. Halbuki normalde maçlardan konuşur, izlediği bazı videoları veya filmleri falan anlatırdı. Yemekten sonra ben ofise geçip biraz çalıştım. Çıktığımda oturma odasına giderken onun ses çıkarmamaya dikkat ederek telefonda konuştuğunu duydum. Bir kızla konuşuyordu ve sinirlenmişti biraz. Yarın buluşmak için uğraşıyor, ama olmayınca da sinirleniyordu. Sırıttım kendi kendime. Anlamıştım derdini. Kızların bu tripleri beni erkeklere yöneltmişti. Alper de o sınavdan geçiyordu şimdi. Sesi yükseldi sonra ve telefonu kapatırken tam Adana işi bir küfür salladı. Ben kahkaha attım artık dayanamayıp.
Oturma odasına geçerken geldi bu da. Özür diledi küfür için. Ben de gülüp rahatlattım onu biraz. Israr edince anlattı. Baroda tanıştığı bir kızmış. "Bir aydır ne güzel konuşuyorduk, birden uzaklaştı benden nedense..." diye anlatmaya başlarken çekinir gibiydi. İyice taşağa sardım ben de onu, "Tüh be Alper, hazır ev de boştu tüm haftasonu. Getirirdin buraya sabaha kadar o biçim sikerdin ne güzel!" diye konuştukça bu kızı biraz unutup güldü. Ben de biraz abarttım olayı. "Domaltırdın, ağzına verirdin..." falan diye ballandıra ballandıra anlatıkça bu utandı biraz. Gülüyordu ama yine de. Eli sikine gitti bir ara ve hızlıca düzeltti pantolonundan. "Hadi sen de üstünü değiştir de gel birşeyler izleyelim. Senin de kafan dağılır. Gelirken dolaptan benim votkayı ve meyve suyunu da getir ama!" dediğimde sırıtıp fırladı yerinden. 5 dakika sonra elinde şişeler ve bardakla gelmişti bile. Halen o kız hakkında konuşuyordu. Mesaj atmışmış şimdi yine de, gördüğüne rağmen cevap vermemişmiş falan. Tam votkamı koyarken durdum ve ona baktım gülüp. Bir bardak daha getirmesini söyledim. Anlamadı ama getirdi.
"Senin doğum gününe birşey kalmamış, artık 20 yaşında sayılırsın. Ufaktan başla bakalım. Sarhoş olacaksan da benim yanımda ol ilk. Tam zamanı şimdi!" dedim. "Ya abi olmaz ama senin yanında. Öyle önemli bir kız değildi zaten. Ama hoşuma gitmişti. Yani senin de dediğin gibi sadece... Ee şeyy..." dedi. "Sikmek istedin olmadı işte di mi sadece? Tamam be oğlum, biz de geçtik o yollardan. Halen uğraştığım oluyor benim de merak etme. Hadi bak az koydum sana zaten. Kafan dağılır biraz. Al bakalım hadi!" dedim. "Yaa ama abi. Off, iyi peki sen diyorsan : )" dedi.
"Hadi şerefe!" dedim, az bir votkayı meyve suyuna karıştırıp verdim. O sırada dizi falan açmamıştık henüz. Bir müzik kanalı açık duruyordu. Biraz daha konuştuk içerken. Birinci bardağı bitirdiğinde rahatlamıştı. İkinci bardağı koyduğumda bir dizi açtık. Uzanmıştı o da divana. Eskiden ayaklarını bile uzatmaya çekinirdi yanımda. Bu sefer bilerek sikişi bol bir dizi açmıştım. İzlerken Alper şaşırmıştı. Erotik sınırlarını zorlayan neredeyse pørnøya varan görüntüler vardı. Battaniyenin altında sikiyle oynuyordu hesapta bana çaktırmadan. Kıvranır gibi hareket etmeye başlamıştı. Bardağını bir kez daha doldurduğumda itiraz edecek durumda değildi, hoşuna gitmişti yaptığım kokteyl. Arada sırada hareket edince battaniye üstünden sıyrılıyordu ve eşofmanından sikinin çok sertleştiği de belli oluyordu. Keser sapı gibi olmuştu siki. Onu okşamak, boşaltmak istiyordum feci şekilde. Her zamankinden fazla içmiştim ben de heyecanla. Birkaç bakışımı yakalamıştı aslında. Alper'in aklı fikri odasına gitmekteydi. Ancak üçüncü bardaktan sonra iyice gevşemişti artık. Dizinin son bölümü bittiğinde sızıp kalmıştı divanda.
Olduğum yerde sigara içerek onu izliyordum. Derin derin uyuyordu. Onu izlerken içimde sevgi vardı daha çok. Bugün konuşurken iyice rahatlamıştı. Henüz bir kadınla olmadığını da öğrenmiştim o an. Üstü açıldı bir ara. Battaniye sıyrılınca siki çıktı yine ortaya. Eli hep sikindeydi uyurken bile. Bir ara uyurken eli eşofmanının içine girdi. Tam uyuyacaktım ki dikkatle izledim onu. Sikini elledi. Elini çektiğinde sikinin kafası göbeğine çıkmıştı. Bu kadar yakından ilk defa görüyordum. Kafası daha kalındı sikinden. Tam mantar başlı bir sik kafasıydı. Ucu ıslanmıştı iyice. Derin derin uyuyordu o an, tam anlamıyla sızmıştı.
Üstünü örtmek için kalktığımda bir an bacaklarını açıp tekrar elledi sikini. Biraz daha çıktı siki. Derin bir nefes aldım. Yaklaştım ona. Elimdeki battaniyesini üstüne çekecekken durdum. Biraz eğildim ve parmağımın ucuyla sikinin kafasına dokunup üstünde gezdirdim. Hafif bir ses çıktı Alper'den. Elimi çekip ona baktım. Uyuyordu. Tekrar uzattım elimi ve parmaklarımı gezdirdim sikinin kafasında. Parmaklarımın ucuyla yavaşça tuttum sikinin kafasını. Bir iki derken parmaklarım kavradı sikinin kafasını. Avucuma aldım. Avucumun içinde sıcacık ve taş gibiydi. Sikinin kafasını sıktım hafifçe. Hafif bir ses çıktı yine. Elim sikindeyken baktım ona. Devam ettim sikinin kafasını okşamaya. Biraz daha aşağı indim. Kalın ve uzundu siki. Okşayıp sıvazlamaya başladığımda yarısından çoğu çıkmıştı dışarı. Ben okşadıkça Alper'in göbeğinin hemen altı hareket etmeye başlamıştı sanki. Derin derin nefes alıp vermeye başlamıştı. Elimin içinde sikinin kasılmalarını hissediyordum.
O an ağzıma almak istedim sikini çok. Bu uyandırırdı ama onu belki. Yavaş yavaş sıvazlamaya devam ederken sıktım biraz sikinin kafasını. Zevk suyu akıyordu kafasından. Tam bırakacakken anlamsız bir zevk sesi geldi dudaklarından. Bırakamadım. Rahatlatmak istiyordum onu. Göbeğini okşamaya başladım öbür elimle. Tüy gibiydi elim. Zevk suyu parmaklarıma bulaştı ve siki elimden kaymaya başladı yaparken. Sıkıp hızla sıvazlamaya başladığımda Alper kıvranır gibi bir hareket yaptı uykusunda. Sesi biraz çıktı. Boşalmak üzereydi. Öbür elimi açıp sikinin kafasının altına koydum sıvazlarken. Birden sikinin ucu genişledi. Mosmor olmuştu kafası sanki. Damarları şişmiş elime geliyordu. Akmaya başladı döller sikinin koca kafasından. Fışkırmıyor, akıyordu sadece. Durmadan akıyordu avucuma. Avucumu dölleriyle doldurdu.
Ona baktığımda yüzünde sanki bir gülümseme vardı ve çok rahatlamış gözüküyordu. Uyanmamıştı, ama numara mı yapıyordu ki? Hafif tebessüm eder gibi duran dudaklarını öpmek istedim o an. Avcumdan biraz sikine akmıştı döller, ama yapacak birşey yoktu. Çekildim yavaşça ve banyoya gittim. Avcumdaki döllerini tuvalete döktüm. Çok sertlemiştim ben de. Çıkardım sikimi. Elimde halen biraz Alper'in dölleri varken 31 çekmeye başladım sertçe. Gözlerimi kapattım. Kayıyordu avucumda hızlı bir şekilde. Fazla sürmedi ve inanılmaz zevkli bir şekilde tuvalete attırdım ben de döllerimi. Elimi yıkayıp odaya döndüğümde battaniyeyi üstüne çekmişti. Odama gidip yattım ben de.
Ertesi gün uyandığımda Alper de yeni kalkabilmişti ve banyodaydı. Belinde havluyla çıkarken kapıda karşılaştık. Bir garip bakmıştı o an sanki. Ben de banyomu yapıp çıktığımda Marmaris için çantamı hazırlamaya başladım. Kahvaltı yaparken Alper neşeliydi çok. Dediğine göre dün gece çok iyi uyumuş. Saçlarını okşadım sevgiyle. Ben yokken neler yapacağını konuşmaya başladık. Pek bir işi yoktu. "Gezersin sen de!" falan dedim. Çıkarken biraz para bırakacaktım ona haftasonu için. Son kontroller için odama girdiğimde aklıma birşey geldi ve Alper'i çağırdım. "Sen de gelmek ister misin Marmaris'e? Gerçi kış ama çok güzeldir yine de. Sahilde falan gezer, birşeyler yer içeriz!" dediğimde bana baktı bir an. Gülümsedi sonra. Başka planları vardı sanırım. İstemez gibi görünürken ben biraz ısrar edince, "Tamam o zaman abi. Çok isterim aslında. Hiç görmedim oraları!" deyiverdi. Hemen çantasını hazırlayıp birkaç parça elbise koydu içine.
Arabayı o kullandı yol boyunca. Gittikçe usta bir şoför oluyordu. Dün geceden konuştuk biraz. İlk defa içmemiş, ama ilk defa sızmış böyle. "Güzeldi ama!" dedi gülerek. "Bu gece de rakı içersin ilk defa. O daha güzel olur!" dediğimde ise, "Sızmam ama bu sefer!" deyip bana biraz çekinerek baktı. Birşey söyleyecekti sanki o an. Söylemedi ama. Diziden konuştuk biraz. Ona, "Tam pørnøymuş. Bilemedim ben de. Sabah hamamlık olduk zaten!" deyip güldüğümde ise bir an yine baktı arabayı kullanırken. Kot pantolonunun önünde bir şişkinlik olmuştu sanki. "Evet abi, ben de. Gerçi hiç anlamadım nasıl oldu. Yani ben uykumda hiç olmam öyle. Zaten biraz garipti!" derken bana bakmıyordu bu sefer. Sustum ben de. Konuyu değiştirdim. Anlamış mıydı yoksa? Uyuyordu ama o an. Hem anlasa birşeyler söyler, bir tepki verirdi bence.
Marmaris'e geldikten sonra ben müvekkili ziyaret ettim. 2 saat sonra görüşmelerimiz bitmiş, bir miktar da avans almıştım. Akşam olduğu için bizi yemeğe davet etti. Çok ısrar edince de kabul ettim. Öncesinde otele gidip eşyaları yerleştirmemiz lazımdı. Hem Alper'e de bir oda tutmam lazımdı. Tek kişilikti benim odam. Otele geldiğimizde büyük bir kafile gelmişti. Bir şirketin turu varmış. Tüm odalar doluydu maalesef. Ne yaptıysam boş bir oda ayarlatamadım. Odaya ek yatak koymaya karar verdik. Biz odaya çıktıktıktan bir süre sonra bir otel görevlisi geldi. Benim yatak çift kişilikti ve bir hayli genişti. Biz ek yatak beklerken o odadaki divana temiz çarşaf, yastık ve yorgan getirdi. Biraz sinirlenmiştim bu duruma. Basit birşeydi istediğim, ama onu bile yapamamışlardı. Alper, "Gayet yeterli bu abi ne olacak. Yere bir battaniye atsak onun üstünde bile uyurum ben!" deyip beni sakinleştirdi biraz. Çıktık sonra odadan.
Yemeğe gittik. Güzel bir restoranda iyi bir rakı balık ziyafeti çektik üçümüz. Alper hayatında ilk defa rakı içmişti. Nefis mezeleri götürüp 2 bardak rakısını içerken mutlu görünüyordu. İki hafta sonra İzmir'de buluşacaktık adamla. Notunu aldı Alper hemen. Biz yemekteyken de Şeref Dayı aradı. Sevinmişti Alper'i de yanımda götürmeme. Telefonda bana onun işini hallettiğini, olayın biraz fazla büyüdüğünü söyledi. Kafası biraz güzeldi Şeref Dayının. "Bu aralar biraz uyanık olun. İzmir'de olduğunu öğrenmişler. Birşey olacağından değil ya. Bir hafta falan çıkmasın pek bizim oğlan sağa sola yeğenim. İdare ediver sen. Sıkıntı olduk sana da..." dediğinde, "Tamam!" dedim sadece. Alper'e belli etmek istemiyordum onun hakkında konuştuğumuzu. Anlamıştı ama tabii zeki oğlan. Bana bakıyordu sadece.
Yemekten sonra otele dönmedik. Ufak güzel bir bar vardı otelin yanında. Biz ikimiz oraya oturduk. Bir iki bira içtik. Daha doğrusu ben 3 tane içene kadar Alper bir taneyi zor bitirmişti ve sarhoş olmuştu bile. Şeref Dayının bana söylediğini anlattım biraz kapalı bir şekilde ve baroya, adliyeye falan bir iki hafta gitmemesini söyledim. İdare ederdik bir şekilde. Çok neşeli, konuşkan olmuştu bu halde. Arada dili yalpalıyordu konuşurken. Pek çok ilkini yaşıyordu bu gece. "Yaa abii seninle hep çok güzel zaman geçiyor. Neler yaptın bana yaa, çok sağol canım abim. Dün gece bile ilkti yani yaa..." derken dili yalpalıyordu biraz. Birden ona baktım bunu deyince. "Ne ilki Alper? Neden ki?" dediğimde, sarhoş halde sırıtıp, "Yaa sarhoş oldum da sızdım yaa hani. Onu diyorum. Hatırlamıyor musun abi? Ne olacak ki başka?" dedi. Bana yalan söyleyemezdi. Belli ederdi kendini ve şu an yalan söylemese bile herşeyi söylemediği çok belli oluyordu. Anlamış mıydı yoksa dün gece olanları? Yoksa uyumuyor muydu?
Biraları da içtikten sonra otele girip odaya çıktık. Soyunup eşofman giyerken Alper'e baktım. O da soyunurken sikinin kalktığı biraz belli oluyordu. Yatağa uzandım. Hemen yanımdaydı divan. Biraz Marmaris'i falan konuştuk. Yarın akşamüstü gibi dönmeye karar verdik sonra. Kışın sıkıcıydı burası. Biraz TV izledik. Yattık sonra. Ben uyuyamıyordum pek. Alper olmasa belki birini götürürüm diyordum kendi kendime. Cep telefonumu açıp baktım bazı uygulamalara. Gerçekten de Marmarist'e arayış çok vardı. Resimlere bakarken sikim kalkmıştı biraz. Alper de uyuyamamıştı. Kıpır kıpırdı divanda. Divanın boyu da tam yetişmemişti zaten. "Ne oldu?" diye sorduğumda, "Birşey yok abi!" dedi, ama rahat değildi hiç belli ki. "Rahat değil mi orası? Benim yatak çok büyük zaten, gel istersen buraya!" dediğimde aklımda birşey yoktu hiç. O riske hayatta girmezdim bir daha zaten.
"Yaa abi divan biraz küçük geldi evet ama başka şey de var yaa. Boşver sen rahatsız etmeyim seni ben. Bir tuvalete gideyim sonra uyurum!" dediğinde ona baktım. Eli yorganının içindeydi ve kolu hareket ediyordu biraz. Anlamıştım durumunu. Ohhh, bu oğlan çok azgındı ama. "Gel hadi rahatsız etmezsin. Koca yatak zaten. Uykunu iyi al, arabayı sen kullanacaksın yarın!" dediğimde bana baktı bir an. Eli sikindeydi o an. Sessizce, "Tamam abi!" deyip kalktı. Eşofmanından fırlayacak gibi duruyordu siki. İşin garibi hiç de saklamamıştı benden bu sefer. Gelip yanıma uzandı. Yorganın altına girdi. Konuşmuyorduk hiç. Ama ikimiz de uyumuyorduk.
Birden, "Abi dün gece için çok teşekkür ederim. Çok iyi geldi!" dedi. "İçki mi? Kıza çok takmıştın kafayı, rahatladın bari, di mi?" dedim. "Yaa evet orası öyle de. Esas rahatlamam... Eee şeyyy..." dedi. İçimden (Uyumuyordun di mi piç?) diye geçirdim. "Yaa abi, dün gece, yani çok güzeldi. Benim çok hoşuma gitti. Yani, ben biraz şeyim sanırım. Offf, durmuyor bu hiç ve ağrı yapıyor artık..." dedi. "Rahatlaman lazım tabi Alper. Tuvalete git istersen!" dedim. "Hı hı, evet giderim de... Eee, şeyy yani..." dedi. Söylemek istiyor ama söyleyemiyordu.
Yavaşça elimi uzattım yorganın altından. Bacağına dokunduğumda bana bakıyordu. "Sana yardımcı oldum sadece. Çok önemli değil. Hoşuna gittiyse istersen yine olurum!" derken parmaklarım kasıklarına doğru gidiyordu. "Çok isterim abi yani sana ayıp olmayacaksa. İsterim evet..." derken sesi titriyordu. Fısıldamıştı sanki o an. Yavaşça önünü tutup sıktım. Kıpırdadı yatakta hemen. Sıkıp okşamaya başladım eşorfmanının üstünden. Terlemeye başlamıştı sanki. Bana bakıyordu birşey demeden. Kafasının çok karıştığı belliydi. Çok saygı ve sevgi duyduğu Hakan abisinin eline vermişti resmen. Yorganı sıyırdım üstümüzden ona bakarken. "Senin yaşlarındayken benim de bir büyüğüm bana yardım etmişti böyle Alper biliyor musun? Benim de çok hoşuma gitmişti. Rahat bırak kendini, oldu mu? Kasma hiç. Hoşuna gidecek ve rahatlayacaksın çok!" derken gözlerini açıp kapattı gülümseyerek. Çok heyecanlı görünüyordu.
Elimi soktum eşofmanın içinde. Külotunun üstünden okşarken kıpırdadı yine. Elimi külotuna sokup tuttum o koca canavarı. Bir anda çekip çıkardım. Utanır gibi olmuştu o an biraz. Rahatlatmam lazımdı onu. "Nerede büyüttün len bunu böyle? Bana söyleyeseydin de bir kimlik de buna çıkarsaydık oğlum! Şuna bak. Hatırlat da bayramda bayrak asalım buna, sallarsın!" gibi esprilerle rahatlatmaya çalışıyordum onu. Kıkırdamaya başlamıştı. Bacaklarını açmıştı iyice. Eşofmanını ve külotunu sıyırıp çıkarttım. Elimdeydi siki şimdi. Sıvazlarken sikinin kafasını sıkıyordum. Elime akan zevk sularıyla kayıyordu avucumun içinde. İyice hızlanmaya başladığımda Alper inlemeye başladı zevkten. "Ohhhh Hakan abiii, çok güzel bu abi. Ohhh, ben dayanamyacağım. Ohhhh abiii!" diye inlerken belini oynatıyordu hafif hafif. Sikinin kafasını sıktım ona bakıp gülümserken. Belini oynatmaya başlamıştı aşağı yukarı. Elimi siker gibiydi bu haldeyken.
Taşaklarını okşmaya başladığımda sesi yükseldi. Ben de elimi hareket ettirmeye başlayınca, "Abiiiiiiii... bennn... ohhhh... bennn..." diye kıvranmaya başlarken hızla sıvazladım sikini sertçe ve dibinden tuttum. Birden attırmaya başladı. Arka arkaya fışkırıyordu durmadan. Fışkırırken de inliyordu durmadan. Eli bileğime yapıştı o an ve "Ohhh canım abimm benim çok güzel buu..." diye inliyordu. Bütün döllerini göbeğine attırmıştı. Batmıştı üstü başı iyice. Hafifçe sıvazlamaya devam ettim. Taş gibiydi siki halen boşalmasına rağmen. Bana baktı o an. Ben de ona baktığımda ikimiz de gülümsüyorduk. Devam ettim biraz daha bıraktım sonra. Üstünü çıkardı o da. Gözlerini devirdi gülümseyerek. Elini sikine götürüp, "Yaa abi... şeyyy ayıp olmazsa... yani... eee..." derken utanmış gibiydi ama çok da utanmıyordu. "Ne o len azgın. Doymadın mı bir postayla?" dediğimde sırıttı. Sikinin başı sarkmıştı sanki biraz ama dimdikti halen. Kocaman taşakları da iyice sarkmıştı boşaldıktan sonra.
Elimi attım yine. Bana bakıyordu Alper azgın azgın. Bu sefer hızlı hızlı sıvazlamaya başladım sikini. Dimdik olmuştu hemen piç. Acele bir şey yapıp bu anı bozmak istemiyordum hiç. İstesem ağzıma alırdım şu an, hatta belki sikerdi bile beni. Ona bırakmak en iyisiydi herşeyi. Ben sıvazlarken zaten yeterince zevk alıyordu. Başını yastığa koymuş gözlerini kapatıp zevkini çıkarıyordu. Hızlı hızlı sıvazlamaya devam ettim. Öbür elimi taşaklarına attığımda bir inleme sesi döküldü dudaklarından. Taşaklarını okşayıp sikini sıvazlıyordum. "İyi alıştın sen de haa. Hoşuna gidiyor di mi puşt seni?" dediğimde, "Abi ohhh nooolur sakın bırakma... çok güzell. Yemin ediyorum çok güzell ohhhhhhh!" diye cevap verirken başı oynamaya başlamıştı sağa sola. Biraz daha yaklaştım ve sımsıkı tutup sıvazlamaya devam ettim. Sikinin kafasını avucumun içinde sıkıştırıyordum.
Daha 5 dakika bile olmamıştı ki kıvranmaya, kasılmaya başladı tekrar. Tüm vücudu yay gibi gerilmişti. Bir daha patladı. Bu sefer işer gibi attırmıştı her yerine. Yüzüne bile gelmişti. Gözlerinin altından dudaklarına doğru akan dölleri gördüğümde bir an ona saldırıp her yerini öpmek ve sonra sertçe sikmek istedim onu. Rahatlamış bir şekilde gözlerini açıp gülümserken beni gördü. Ona bakışımı yanlış anladı herhalde ve kızdığımı sandı. Yarım yamalak birşey söyleyip kalktı hemen ve banyoya girdi. O banyodayken ben de hızlıca sikimi çıkartıp 31 çekerek kendimi rahatlattım. Yorganı üstüme çektiğimde banyodan çıkıp üstünü değiştirmişti ve bu sefer divana yatıp hemen uykuya daldı.
Ertesi gün ne olacağını çok merak ediyordum. Birden çıkartıp (Al hadi eline!) diyecek gibi geliyordu bana. Ama hiç öyle olmadı. Sanki birşey yaşanmamıştı dün. Otelden çıkışımızı verip arabaya bindik. Civar birkaç yeri gezip İzmir'e döndüğümüzde gece yarısı olmuştu bile.
[Hakan]
32 notes · View notes
mecnun1cinar · 1 year
Text
Sanki sen yanımda olmayınca her şey kötü gidecekmiş gibi
Tumblr media
57 notes · View notes
yitirmeden · 1 year
Text
Sen yanımda olmayınca ipi elinden kaçmış küçük çocukların gökyüzüne doğru giden uçurtması gibi oluyorum, belki geri dönersin diye bekliyorum hep.
60 notes · View notes
cooladanal · 7 months
Text
Sen yanımda olmayınca kendimi çok yalnız hissediyorum.
7 notes · View notes
biriyimbenbiri · 2 months
Text
3 notes · View notes
edasizbiyer · 23 days
Text
Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
kral-adam-58 · 2 months
Text
Hiç bir şeyin anlamı yok sen🌹 yanımda olmayınca,
Seni 🌹hep ben seveyim başkası olmasın aramızda,
4 notes · View notes
aynodndr · 11 months
Text
...Olmuyor işte ,
.......Sensiz olmuyor
............Herşey yarım kalıyor.
Gülmelerim,
Sevinçlerim,
Hayallerim,
Sen olmayınca hiç birşey tamamlanmıyor.
Yüklemsiz cümleler gibi oluyor,
Sen olmayınca hayat
Ne sonuna,nokta konuluyor
Ne de bir anlamı oluyor.....
Sonra aklıma,sakat kalmış insanlar geliyor.
Onlar da bir şekilde yaşıyor.
Ve, inadına daha fazla hayata sarılıyor.
Hâl böyle iken,
Yaşamaktan vazgeçmek olmuyor.
Sonra mevsimler, geçiyor.
Akşamlar hâlâ sen kokuyor.
Ne farkeder, yanımda değilsin...
Yüreğime kilit vuran sen değil misin.?
Olmayacak duaya amin demem , demişsin.
Yapma Allah' aşkına,sen inançlı birisin.
Hangi duanın kabul olup , olmayacağını , sen nereden bilirsin..
Beni mutlu et diye değil,
Mutlu ol diye duamdasın bil istedim.
Uzak olan sevdam,
Zaten , görmeden sevmek aşkların en güzeli değil mi?
Sadece inanarak sevmek ,
İnsan olmanın temel kuralı değil mi?
O yüzden
Allah koydu yüreğime sevgini,
Kuluyla mı heba edecem Allah'ın verdiğini...
Alıntı
8 notes · View notes
geceyeasikay · 11 months
Text
para pul neye yarar?
yanımda sen olmayınca…..
olmaz olsun cüzdanımda milyonlar,
yanımda sen olmayınca…
14 notes · View notes
geceninkaraliginde · 7 months
Text
Olmaz olsun tek dikilmiş ağacım Kalbimde sevgin oldukça Neye yarar olsada altın tacım. Yanımda sen olmayınca Bazen neşe,bazen keder Hayat böyle geçip gider Tatlı günler acı günler Bir yastıkta hep beraber :)
2 notes · View notes
c4rwex · 1 year
Text
sen olmayınca hayatım o kadar eksildiki her anımda sanki biri yokmuş birisi şuan yanımda değil gibi geliyor özlemek duygusu gibi aynı özlüyorum ve yokluğunu hissediyorum gününün nasıl geçtiğini soramıyorum neler yaptığını soramıyorum günlük yaşantım sanki dahada değersizleşti ailem yanımda olsada aklım hep sende sanki yanımda olmalıymışsın ama yokmuşsun gibi geliyor o kadar değişik duygular içinde boğuluyorumki sadece sen ol her şeye razıyım şarkıların içinde bile öyle duygular varki seninle kurduğum hayalleri yaşıyor gibi oluyorum ama sonradan bunları sana bile anlatamadığımı farkedince çökmüş biri gibi oluyorum hayat hiç güzel gitmezken seni gördüğüm günlerim o kadar güzel oluyorki seni her gördüğümde eve gittikten sonra daha çok öpmediğim ve daha çok sarılmadığım pişman oluyorum neler anlatmak istedim ama hiç birini anlatamadım sana aklımdan geçirdim hep sana anlattığımı sana söyledim sen cevap veriyormuşsun gibi hayal ettim artık herşeyi kafamın içinde yaşıyorum sanki bütün dünyamı bütün güzel şeyleri artık gerçek dünyaya dönüp baktığında herşey o kadar kötüki kafamın içindeki dünya senin sayende en güzel dünyalardan biri senin sayende aşkı öğrendiğim özlemenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum sanıyordum ama seni özlemek cidden çok ayrı bir şeymiş ben hayatımda hiç birine bu kadar aşık olacağımı düşünmemiştim. hayatında asla evlenmem diyen çocuğa ne hayaller kurdurdun ve haylada o hayalleri kurmaya devam ediyor o çocuk odanın köşesinde kulaklıkla ağlayarak o hayalleri düşünüyor seni yanında düşünüyor hayatında hiç yaşamadığı duyguları ilk defa yaşıyor o çocuk seni o kadar özlüyorki senin olman için yapamayacağı şey yok. her akşam ne yeni hayaller kuruyorum o kadar güzel şeyler kuruyorumki çok fazla gerçekten ama hiç birini sana anlatamıyorum hani bebekler istediği bir şeyi alamayınca veya vermediklerinde ağlar ya şimdide senin bebeğin ağlıyor seni göremiyor, öpemiyor, sevemiyor, gece o uzun iyi geceler mesjaıyla güzelce uyuyup sabahları o günaydın mesajını alıp enerjik güne başlayamıyor özlediğinde senden fotoğraf isteyemiyor. öyle şeyler düşünüyorumki hiç birini anlatamıyorum yada kelimlere dökemiyorum eskinden sana anlatırdım, içimi dökerdim sana ama artık sanada anlatamıyorum içime atıp duruyorum sen göğsümde yatarken yaşadığım kötü veya iyi şeyleri anlatmak istiyorum başını severken ama bunu sana dahi söyleyememek o kadar kötü bir duyguki bunu hiç yaşamamış bi insana anlatamazsın hep seni en son görüğüm zamanı düşünüyorum o uzun sarılışımı sıkı sıkı sarıldığımı asla bırakmak istemediğim anı hayal ediyorum sanki tekrar yaşıyormuş gibi. sadece seni istiyorum bu hayaller seninle kuruldu başkasıyla yaşanmaz...
7 notes · View notes
kohnelerdehisler · 1 year
Text
seninleyken o kadar huzurluyum ki.. ama sen olmayınca yanımda bütün hislerim soluyor sanki
10 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 2 years
Text
Tumblr media
21-
Şu dünyaya geldiğimden buyana, hükümlü müydüm gerçekten hayata, yoksa, yok muydu hükmüm bir parça?
Yalnızlığıma sorduğum sorunun cevabını düşüne dursun, karşımdaki kişinin artık gerçekten konuşmaya başlamasını istiyordum.
- Ben boş işleri sevmem. Yok işte zamanım. Ben buradayken sorun sorabildiğinizi, çevirmeyin, döndürmeyin boş yere kelimeleri. Kimmiş bedenim, ismimi kim koymuş, müsamma mı ismim anlamıyla, kaç yıl nefes tüketmişim, neymiş mesleğim… size ne?!!!
Sorun bana, ne yaşadım bu dünyada, kimleri tanıdım, kimlere kapattım gözümü, ellerim neden soğuk, yara izlerim nerede, gecenin koynunda ne yapar insan, nefes almadan nasıl yaşar, neden dudaklarım kıpırdar da dökülmez kelimeler, neden çıktım yıllar sonra odamdan, neden görmezden gelir insanlar?…
Hem kime ne tüm bunlardan, kim şikayet etmiş beni? Kim kâale almış bizi, kim görmüş, kim duymuş sesimizi?!!!
Sordum. Sordukça anlattım, anlattıkça sordum yeniden. Soruya soruyla cevapladım. Cevabı soruyla sordum devamlı.
Anlamadı.
Boş gözlerle bakmaya devam etti gözüme. Ama sonunda başa dönmüştüm yine. Bir soruyla başlayan aydınlanma, birbiri ardından sorulan sorularla kapanıyordu yeniden.
Neden kimse soru sormuyor ki? Diye mırıldandı yalnızlığım.
Ne kadar üzüldüm onu böyle görünce. Küçük bir çocuk gibi sus pus oturuyordu yanımda. Ne söylesem, ne anlatsam dudaklarımdan dökülecek kelimeleri gözlüyordu, ne zaman kendisine sıra gelecek, ne zaman kelimeleri anlayacak bilmiyordu. Sessizce, bir suçlu gibi bekliyordu.
Sır, sırra ermek mi, sırrı çözmek mi? Diye sordum. Sır üstüne sır, soru üstüne soru sormak gibiydi.
Herkese karşı bir duvar ardından konuşmamdandı belki duyulmamışım, anlaşılmayışım. Ama duyan, duymak isteyen, anlamak isteyen insanlardı benim istediklerim. Bundandı belki sessiz sessiz yürüyüşlerim. Herkese değildi sözlerim. Anlayan bir kişi yeterdi bana.
Elinde çiçek dağıtan bir kız çocuğu gibi gülümsemedim ben. Herkesten bir bedel istemedim. Çiçeğe değil kıza gülümseyenleri istedim. Herkese dağıtmadım öyle anlamlarını, alanları alkışlamadım, almaları için gözlerine bakmadım, çenelerinden tutup gözlerine bakmadım.
Başı önde sessizce yürüyenlerin peşinden koştum, nefes nefese tutuşturdum ellerine bir bir harfi ve kayboldum gözden nefes nefese yine. Sokak başında göğe bakanları, kaldırımda oturup gözü dalanları aradım, kahkahaların arasında hüzünle bakan gözleri aradım, elindeki çayı eliyle ısıtanları…
Olmadı yine diyerek elimle dokundum yalnızlığıma. Hadi gidelim boş yere getirdim seni buraya. Hataydı bendeki ama denemedik demeyiz değil mi? Özür dilerim herkes adına senden. Ben bir merasim tertip ederim istersen.
Yavaşça odadan çıktık ikimizde. Kabalığın en büyüğünü yaptım bilerek, bir hoşçakal bile demedim çıkarken. Merak etmezdi ama merakta bıraktım onu. Ama yalnızlığıma yapmamalıydı bunu.
Yanına sokularak herşeyden, tüm konuştuklarımızdan bahsettim yalnızlığıma. Bilmeliydi. Bilmeli ve bana hak vermeliydi. Sonra soğuk yemek gibi kordu önüme bu yaşadıklarımı. Herkes gibi.
Ne yapalım olmayınca olmuyor dedim yavaşça. İnsanlar böyle işte. Ama hata bende, çok erkendi seni o odaya getirmem de. Onlar, konuşurlar herkes gibi seninle, herkese de sen gibidirler aslında. Herkesin özel olduğu bir dünya orası. Sen yapamazsın orada.
Rüzgarın çıkmasıyla, yüzümüzü kapadık ikimizde yakamızla. Gülümsedik koca bir güne. Ne güzel maceraydı aslında, ya anlasaydı bizi, konuşsaydı ikimizle, tanısaydı?…
Ya anlatsaydı bizi herkese, herkese kendini anlattığı gibi…
Odamıza girerken kapattık kapıyı ardımızdan. Bu saate kadar gelemeyen herşey o kapının dışında kalmalıydı, öyle de oldu.
Tümseğin üzerinde hafifçe diz çöktük.
Ve sustuk her şeye.
22 notes · View notes
biriyimbenbiri · 7 months
Text
“Gel yine başım belada”
3 notes · View notes