Tumgik
#üniversite sınavı
monadimona · 8 months
Text
Üniversite sınavı ve diğer tüm sınavlar aşkına! Bilmelisiniz ki bu sınavlar hayatınızın sonu değil. Yaşam sonsuz. Üzülmeyin ve nefes alın. <3
3 notes · View notes
zesk777 · 5 months
Text
ciddili soruyorum aranızda tyt ve/veya ayt yi bitiren var mı ona göre kendimi köprüden atıp atmayacağıma karar vericem
0 notes
ladyddnight · 4 months
Text
Bakın şimdi benim 15 Ocak olan pazartesi günü sınavım başlıyor finaller ve ben sadece kitap bölümü yazıyorum eğer böyle devam edersem ki şu an öyle derslerden kalacağım. Sonra benimkiler içimden geçecekler. Hah şimdi tam o nokta da ben ne yapçam ya offfff
3 notes · View notes
zadehsblog · 1 year
Text
Bu gün sınavım vardı,salladım.
Yarın da sınavım var,yarın da sallayacağım..
15 notes · View notes
sinerjiportfoy · 2 years
Link
0 notes
cejna · 2 years
Text
Büyükakın’dan YKS açıklaması
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın yayınladığı mesajla bu hafta sonu tamamlanacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS)’na giren bütün öğrencilere başarılar diledi. KOCAELİ (İGFA) – Üniversiteye giriş için gerçekleştirilen YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) maratonuna katılan öğrencilere Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, yayınladığı bir mesajla başarı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
moonlight08sblog · 5 days
Text
Bu yıl bende bir çoğunuz gibi üniversitesi sınavına gireceğim ve sanırsam ki kazanamayacağım hatta ilahi bir güç yardım etmezse kazanma ihtimalim %0 dan bile daha düşük bir ihtimal çünkü hiç çalışmadım aslında bakarsanız pekte üstünde durmadım. Bu yıl kendimi üniversiteye hazır hissetmedim, sorun değil daha iyi bir şekilde hazırlanıp seneyede girerim. Evet üniversite sınavı önemli fakat bizim düşünce ve isteğimiz daha önemli değil mi ? Böyle düşünce bencilce oluyor muyumdur düşünsenize kendinizi düşünce bile bencil olduğunuzu sanıyorsunuz sadece kendimi düşünmem bencilce mi ? maalesef ben evet kendimi düşünüyorum ve bu gerekise bencilce olsun diyenlerden değilim düşünmem gereken bir annem, kardeşlerim hatta bana ihtiyacı olan arkadaşlarım bile var... Ahh ahh hiç bitmez ki bu dünyanın dertleri değil mi olsun problem değil her şeyin üstesinden geleceğimi kalbimin bir köşelerinde fısıldayan o fısıltılı melodi var...
47 notes · View notes
sillagen · 2 months
Text
Burda lise, üniversite sınavı gibi şeylere hazırlanan kızlara şahit oldum sonra kazanıyor okulu ya. Birçok şeyini okuduğum için şey oluyor. Elimle büyütmüş gibi
45 notes · View notes
eylences-blog · 9 months
Text
SONUNDA DELDİRDİM 6. BÖLÜM (Hakan 32 Y., İzmir)
İzmir'e geldikten sonra Şeref Dayıyı dinleyerek Alper'i pek sağa sola yollamadım. Evde dosyaları düzenleyip bazı birikmiş yazışmaları yaptı. Üniversite sınavı için ise çalışmaya şimdiden başlamıştı. Marmaris'te yaşadıklarımızdan sonra birşey yapmamıştık hiç. Alper'den hiç bir şekilde bir tepki gelmemişti. Ne uzaklaşmıştı benden ne de gelip birşey söylemişti. Yalnız artık soyunurken daha rahattı. Kalkan sikini de pek saklamıyordu. TV izlerken ise azmışsa bir iki sıvazlayıp bana kafası karışmış halde hızlıca bir bakış atıp sonra odasına çekiliyordu. O ara Emrey'i ziyaret etmek istedim. Şehirdışındaymış maalesef. Birkaç kez internette bakındım ama istediğim gibi birini bulamadım hiç...
Yılbaşı gecesi için özel bir planım yoktu. Eskiden bahane yapar arkadaşlarla buluşurduk, ama benim tayfanın çoğu evlenmişti veya İzmir dışındaydı artık. Anlaşılan Alper ile geçirecektik bu yılbaşını. Yılbaşı Alper'in doğum günüydü aynı zamanda. O şekilde kaydetmişler nüfusa. Hayatında hiç doğum günü kutlamamıştı. Beraber alışverişe çıktık onunla akşamüstü. Bazı mezeler, etler, viski, tatlılar, çikolata vesaire aldık. Şaşırmıştı biraz o da bu kadar şey almamıza. Yılbaşının biraz özel bir gece olduğunu, o gece güzelce yiyip içerek eğlenmenin normal olduğunu anlattım. Enerji içeceklerini severdi o. Onun için de iki üç kutu alayım derken dolabın önünde durup güldüm kendi kendime. İki kutu enerji içeceği attım sepete. Gece bunları içince onu seyretmek istiyordum. Bir ara onu bir yere gönderip çaktırmadan bir pasta da aldım.
İşleri erken bitirip sofrayı güzelce hazırladık. Akşam saat 7 gibi oturma odasında sehpayı doldurmuştuk. TV açıktı. Ben rakı içerken Alper'e bira veya şarap vereyim dedim, ama o da rakı içmek istediğini söyledi. Büyüdüğünü düşünüyordu herhalde artık. Gece 11 gibi üçüncü rakısını da içtikten sonra eli hep sikindeydi. Arada bana bakıyordu ama birşey de demiyordu. Sehpayı temizledik biraz. Kuruyemişleri çıkardık. Rakıdan sonra ben de bir viski koydum. Alper viskiyi sevmemişti. Ona da enerji içeceğini açtım. "Ufakmış bu kutu ya!" dedi bir an ama sonra sustu. İçimden gülüyordum ben de. Şimdiden bu haldeysen birazdan görürüz seni diye.
Kalkıp mutfağa gittim ve pastasını getirdim bir anda ışıkları kapatıp. Çok şaşırdı buna. Sarıldık birbirimize. O sırada taş gibi siki de göbeğime değiyordu. Pastasını yerken ona bir bardak votka da koydum. Divana iyice uzanmış sikiyle oynuyordu. Salona gidip bir iki kişiyi aradım. Yeni yıl mesajı çektim. Salondan dönerken içeri girdiğimde bir an kalıverdim. Alper sikinin kafasını çıkarmış oynar gibi okşuyordu. Kafayı iyice bulmuştu. Öbür enerji içeceğini de içtiğini görünce bir an korktum. Dayanamıyordu artık. Yavaşça odaya girip divana oturana kadar fark etmedi beni. Fark ettiğinde ise elini çekti. Ama dışarıdaydı sikinin kafası. Bana baktı birşey diyemedi yine. Benimki de heyecandan kalkmıştı o ara iyice ve gayet belli oluyordu eşofmanımdan. Gülümsedim ona. Ben gülümseyince yüzünde bir an rahatlama oldu.
"Yaa Hakan abi bu yine şey oldu... Offf çok fena oldu. Bu kadar olduğunu hiç hatırlamıyorum. Odama gideyim mi ben?" dedi. "Sen bilirsin. Çok mu azdın, ne oldu hayırdır?" dedim. "Yaa anlamadım. Yani offf yaa şuna baksana ama nasıl oldu!" dedi. "Hımmm, keser sapı gibi dikmişsin yine. Niye bakıyorsun bana öyle bakayım? Yardım mı edeyim yine?" dedim. "Yaa şeyyy ben... Eeee yapar mısın yine öyle?" dedi. "Yanıma gel hadi kerata seni. Azgın puşt. Oğlum biz de genç olduk da senin durum bir farklı yani. Uğraştıracaksın beni haaaa!" dedim.
Sırıtıp bir anda yanıma oturdu. Otururken de sıyırmıştı bile eşofmanını. Siki yine taş gibi sertti. Tutup okşadım yavaşça ona bakarken. "Ohhhh!" diye inledi hemen. "Üstünü çıkar da kirlenmesin!" dedim. Hemen çıkardı üstünü. Çırılçıplaktı yanımda. Yavaş yavaş yapıyordum. Elimin altında damarlarını hissediyordum. Ben sikinin kafasından taşaklarına yavaş yavaş sıvazladıkça Alper iyice kudurmaya başlamıştı. Sarhoştu o an çok. Belini oynatmaya başlamıştı yavaş yavaş elimi siker gibi. Göbeğinin üstüne elimi koydum okşayıp. Ordan iri taşaklarına oradan kasıklarına ve göbeğine gitti elim tekrar. Sikinin kafasını sıkıp bırakıyordum yavaş yavaş yaparken.
"Çok mu hoşuna gidiyor Alper?" deyip sıktım sikini. "Ohhhh abiii evett, çok zevkliii bu. Ohhhh yeni yıla böyle girmek çok güzel!" derken bacağımı sıktı. Gözleri kaymıştı artık. "Kendi yaptığımdan çok daha zevkli bu abicim. Biraz daha yap ne olur. Biraz daha hızlı. Geçen seferki gibi!" dedi. Hızlıca sıvazladım sikini. Sikinin kafasının üstünde bembeyaz bir damla belirmişti bile uzun uzun inlerken. Elimi çekip, "Daha güzel birşey de yapabilirim aslında. Ama alışırsın sonra diye korkuyorum!" dedim. Göbeğinin altını ve kasıklarını okşuyordum o sırada. Ona baktım. Gözlerini hafif açmış bana yalvarır gibi bakıyordu. Ufak bir öpücük kondurdum göğsünün altına. Kasıldı o an. Dilimi sikinin kafasına değdirdiğimde şaşırdı, bir an sanki itiraz edecek gibi olduysa da dudaklarım sikinin kafasını sarıp emdiğinde bıraktı kendini. Sesi iyice çıkmaya başlamıştı. Taşaklarından kafasına kadar yaladım ona bakarken. Bacaklarını açmış, kendini tamamen bana bırakmıştı.
Altından dil attım sikinin kafasına sertçe. Yaladığım anda kasılmıştı zevkten. Bir daha dil attım. Boydan boya sertçe yalayıp dilimle ittirdim sikini. Elimle tutup okşuyordum yalarken. Dudaklarım sikinin kafasını sardı. Dilimi o iri mantar başının etrafına doladım. İçime çektim kafasını. "Ohhhhhh Hakan abiii bu çok fena... Ohhh filmlerde görürdüm bunu da hiç yapan olmadı. Ohhhh abiii çok güzelll!" diye inlerken başımı indirdim birden bire. Yarısına kadar girmişti ağzıma. Koca yarağı doldurmuştu ağzımı. Daha fazla girmiyordu. Dudaklarımı bastırdım ve sikinin kafasına kadar çekip bir daha indirdim. Belini oynatıyordu deli gibi. Eli kolumdaydı. Yaklaşmıştı çok anlaşılan. Aslında döl yutmayı çok sevmesem de Alper için bunu da yapabilirdim. İyice kıvama gelmişti oğlan. Bazı sınırları çok aşmıştık ama. Elime almaya benzemiyordu bu. Resmen ağzıma vermiş emdiriyordu bana sikini. Düşünmedim sonrasını hiç. Onun da hiç düşünmediği çok belli oluyordu. Yavaş yavaş oynatıyordu belini.
"Ohhhh abiii ben dayanamayacağımmm.... ohhh bu çok güzelll!" derken ağzımdan çıkartmak istedi. Elini tutup ittirdim. Eli başıma gitti. Bastırmıyordu. Ama birden bastırdı başımı sikine. Soktu iyice ağzıma. Aynı anda döllerinin boğazımdan akmaya başladığını hissettim. Tam bir hayvan gibi boşalmıştı ağzıma. Boşalırken eli gevşedi başımda ama bırakmadı. Bastırıp çekiyordu yavaş yavaş. Durmadan oluk oluk boşalıyordu ağzımın içine. Boşalması bitince de çıkarmadı ağzımdan hiç. Ben de emmeye yalamaya devam ettim sikini. Hiç bir yumuşama yoktu sikinde. Yavaş yavaş indirip kaldırıyordum başımı. Durmadım ve devam ettim. Ağzımı iyice açıp olabildiğince derine sokmaya çalışıyordum. Ben açtıkça o da başımdan bastırıyordu daha çok sokmak için. Başımı bastırıp belini oynatmaya başladı. Çok azgındı. Ağzımı sikiyordu resmen. Sikini ilk defa sıcak ve ıslak bir yere sokmuştu. Çok da güzel sikiyordu ağzımı. Bacağımı sertçe sıkmıştı o an. Anlamsızca mırıldanır gibi inlerken gözleri kapalıydı. Durmadan sokup çıkartmaya başladım. Delirmiş gibiydim artık ben de. Hayatımda gördüğüm en güzel siki yalıyordum.
Çıkardım yavaşça sikini ağzımdan. Taşaklarını emmeye başladığımda tıslar gibi inledi Alper de. Dudaklarımın arasına alıp çekiştiriyordum taşaklarını. Bir elimle de sikini okşuyordum. Ona baktığımda tamamen kaymış olduğunu fark ettim. Yavaşça taşaklarının altına girdi dilim. Tam deliğinin üstündeydim o an. Dilim değdi. Alper kıvrandı yüzünü buruşturup. Biraz da değdirdim dilimi. Üstünde dolaştırdım deliğinin. Kıpırdandı kıvranır gibi. "Hakan abiii ohhh... orası değil. Ohhhh çok güzell. Ohhh yapma ama orayıııı. Ben ohhh..." diye kıvranıyordu iyice inlerken. Sikini soktum birden ağzıma yine. İyice sokmuştum bu sefer. Birden sesi kesildi. Dudaklarım gerilmiş ve şişmişti. Biraz daha biraz daha derken kafası boğazıma kadar girdi. Dudaklarım kasıklarına değecekti nerdeyse. Yavaşça başımı sallayarak kafasına kadar çıkartıp emdim. Daha çok sokmak için hafifçe eğilmiştim üstünde. O an Alper'in pençe gibi elini götüme yapıştırdığını fark ettim. Sertçe avuçlamıştı. Ama pek kendinde değil gibi görünüyordu.
Hızlı hızlı sokup çıkarmaya başladım. Kıvranır gibiydi iyice. Boğazımın derinliklerine kadar girip çıkıyordu sikinin başı. Hareket ederken damağıma sürtünüyor bazen de yanağımı zorluyordu sikinin iri kafası. Taşaklarını, kasıklarını okşamaya başladım. Deliğine değdi parmağım hafifçe. Yarı baygın gibi bir sesle, "Ohhh abiii ölürüm sana ben. Orası değil... noolur... ohhh dayanamıyorum amaaa... çok güzel emiyorsun yaa... ohhhh..." diye sayıklıyordu. Çenem yorulmaya başlamıştı artık. Bir kez daha soktum ağzıma. Eli başıma gitti ama bastıracak hali kalmamıştı. Salyalarım, tükürüklerim akmıştı iyice kasıklarına. O güzel delik sırılsıklamdı. Parmağımı yavaşça birinci boğuma kadar soktum. İki eliyle birden bileğimi tutmak ister gibi uzattı ama başımı tuttu ve sikine çekti hızla. Son gücünü harcamıştı sanki bu hareketiyle. Boğazıma kadar sokmuşken başı geriye düştü ve inlemeye başladı.
Parmağım içine girdiğinde deliği sımsıkı kavradı. Bastırdım ve kaydırıp soktum parmağı. Çok dar ve sıcaktı içi. Daha önce siktiğim hiçbir göte benzemiyordu bu. İçinde hafifçe oynatınca bir anda titredi. Sesini bile çıkaracak hali kalmamıştı. Boşaldı ağzıma. Fısıldar gibi inlemişti boşalırken. Yutmadım döllerini. Dudaklarımdan kasıklarına akıyordu. Boşalması bitince sikinin kafasını emdim ve emerken ona baktım. Gözleri kapanmıştı. Sikini ağzımdan çıkarttığımda olduğu yerde sızıp kalmıştı. Yüzünde çok rahatlamış bir erkeğin ifadesi vardı. Doğruldum ve yanağından öptüm onu yavaşça. Sikim kazık gibi olmuştu benim de. Çıkardım ben de sikimi, 31 çekmeye başladım hızlı hızlı. Tam boşalmaya yaklaşırken onun sikine değdirdim sikimin kafasını. İnmeye başlayan sikine sürtüyordum sikimin kafasını. Sürterken boşaldım ben de. Kasıkları siki döl içinde kalmıştı.
Rahatladıktan sonra o halde külotunu giydirdim. Eşofmanını giydirirken uyanır gibi oldu ama sarhoş ve yarı baygın gibiydi. "Mmmhhh abiii ne güzel aldın ağzına. Bir daha yapar mısın bana onu. Çok sıcaktı ağzınnnnn..." diye sayıklar gibiyken eşofmanını giydirdim. Divana yığılıp kaldı. Ona bakıp gülümsedim. Bir an siksem mi diye düşünmedim değil, ama her ne olacaksa bu onun isteği ile olmalıydı. Dilimi değdirdiğimde o güzel deliği görmüştüm. Parmağımı çok güzel kabul edip sımsıkı sarmıştı ve ateş gibi yanan o delik için yapmayacağım şey yoktu benim. Üstünü örtüp odama gittim uyumaya.
Ertesi gün uyandığımda ne yapacağımı bilemiyordum hiç. Ağzıma almayı bırak kelimenin tam anlamıyla ağzımı yüzümü sikmişti oğlan. Ağzımda sanki halen döllerinin tadı vardı. Bir süre yatakta yatıp düşündüm. Pişman değildim. Çok hoşuma gitmişti yaptıklarımız. Sadece onun vereceği tepkiyi düşünüyordum. Parmağımı soktuğumda zevkle inlemesi ve boşalmasını da unutamıyordum.
[Hakan]
27 notes · View notes
sonsuzamanlar · 3 months
Text
EN BAŞA DÖNMEK
Belkide en başından herşey yanlıştı. Müzik okuluna gitmek belkide gerçekleşmemesi bir kaderdi benim için. Hadi lisede müzik okuluna gittim üniversite de de sınavı kazanıp yine müzik bölümü okumak kötü kaderimi devam ettirmekti belkide. Onca hayallerle kazandığım üniversiteyi 3. Sınıfta okulu terk etmek nedendi peki. Üniversite de sahne hayatına atılmak neden di peki. Herşey o kadar toz pembeydi ki yanlış olan hiçbir şeyin farkında bile değildim beni gerçekleşek tüm kötülüklere karşı uyaran insanlara kulaklarımı gözlerimi kapadım ve sırtımı döndüm. 42 yaşındayım ve tek bir dilek hakkım olsa sadece 18 yaşıma geri dönmek isterdim çünkü düzeltmem gereken ve yaşanmasını engellemem gereken o kadar çok hatam var ki. Şu günlerde de psikiyatristimin söylediği tek şey geçmişle ve en önemlisi keşkelerle yaşama. Böyle birşey mümkün mü insan düşünmeden şöyle olsa böyle olmazdı demeden yaşaması mümkün mü bilmiyorum ama eğer bunu başaramazsam nefes almam imkansız hale gelmeye başlayacak.
Tumblr media
12 notes · View notes
yantekerlek · 8 months
Note
Milli eğitimden aradılar gittim. Ücretli öğretmenlik başvurusu yapmıştım. Müdür hanımın odasına girer girmez of din hocasına ihtiyacımız mı var dedi. O an içimden bişey koptu ferace u, uzun eşarbı tercih ediyorum tesettürümde. (Din hocası olmadığımı mezun olduğum bölümü söyledim) eee formasyonun var mı falan dedi.sonra da hiç boşluk olmadığını lazım olursa arayacaklarını söylediler. Orda öyle ağlamadım ama çıkışta hüngür hüngür ağladım. Çıkışta dayılar uzaktan bir şey sordular duymadım tekrar etmelerini söyledim. Neyse boşver gibi bir şey oldu. Elim bogrumde eve döndüm bizimkilere tesettür mevzusunu söylemedim. Desteklemiyorlar.
92'de doğdum. 99'da okula başladım. 2004'te tatilde karneyi aldıktan sonra tam karne günü sevinçle örtünmeye karar verdim, örtündüm. okulda yasaktı. okulda örtünmedim. 2007'de ortaokuldan mezun olup liseye başladım. liseye başladım ay ne güzel. okuluma gidip bazı öğretmenlerimle görüşeyim. arkadaşlarım da gelecek. hmm müdür yanına çekti bu kıyafetle burada dolaşamazsın dedi. öğretmenlerimi ziyarete gelm.. hayır dolaşamazsın. ağlamaklı gözler. daha önce hiç kovulmadığım geç kalmamak için nefes nefese koştuğum okuldan bizzat müdür tarafından kovulmam. ekşına bak. ama kalbim nasıl ezildi. bu başımdaki sebebiyle ilk ezilişi. fena ezildi. ağladım. türkçeci noldu dedi. aldı yanına gitmeyeceksin dedi. dersine soktu. kalbimin üstüne indirilen yumruk hâlâ oradaydı ama kimse görmüyordu. o yumruk hâlâ orada. kalbim hâlâ o ezilişi hisseder. eve gelip yine ağladım. ama evdekilerin teskin cümlelerini hiç hatırlayamıyorum. sadece acısı kaldı bu hatıranın.
lisedeyim. uuuv başörtülüyüm. getir malzemeyi özgürlük heykeli dikeyim. öyle bi hissiyat. askerler okula geldi. milletten olduğumuz için bu vatanın evladı olduğumuz için milli güvenlik dersi alacakmışız. ama milli güvenliğimizin sağlanması için önce başımızdakileri sıyırıp almamız gerekiyormuş. halbuki kulaklarımız duyuyor, gözlerimiz görüyor, saçlarla bir şey yapmıyoruz görünmesine gerek yok. vatana feda canlarımızla sırada ilk ders bekliyoruz. sınıfta kalma korkutması falan filan. başörtü üstü peruk takma mevzuu söz konusu oluyor. daha cesurlar var. kalmayız sınıfta diyorlar. keklenenler var keklenmeyenler var. peruk takmayıp ilk dönemden derse girmeyenler var. ben korkaklardan çıkıyorum. mahmut paşa'da kafamdaki onca saça hakaret gibi annemle dükkan dükkan dolaşıp plastik saç arıyoruz. pahalı geliyor bulduğumuz escort tipi peruklar bırakıp çıkıyoruz. daha önceki senelerden peruğu olanlardan peruk desteği geliyor. başörtünün üstüne üstünkörü koyan derse giriyor. boyunlar kapalı. şakaklarda başörtü duruyor. başörtülüyüz, kafa üstünde plastik kıl. bu kadar ucube bir görüntü yoktur herhalde. yarım dönem tek tük derslere girip ucube bir şekilde sınavı veriyorum. ama böyle bir tiksinme hissi yok. o yumruk vardı ya kalbime inen. o şimdi beynime iniyor. büyüdüm biraz daha. kalbimdeki ezikle beraber beynimde bir zonklama, fikrime hücum eden nefret var. yumruk yumruk üstüne. ikinci dönem birinci dönem gösterdiğim korkaklık için kendimden özür dileyip dersi boykot edenler arasına katılıyorum. tamamı 5, matematiği 4 olan derslerin ortasına bir adet 0 iliştiriyorum. ilk defa takdir almıyorum hayatım boyunca. başlarım takdirine diyorum. salla.
lise de bitti bitecek 2009-2010. hoca bizi üniversite gezisine götürüyor ama başörtü sebebiyle dışarıdan bakıyoruz. yanımızda şapka ya da peruk yok. içerideki tesettürlü öğrenci hanımların başında şapkalar var, bere takan var. çeşit çeşit yöntemler bahçedeler. bu ne ya diyoruz. orada bir yumruk daha iniyor bedenime. sızlıyor daha önceki yerler. bunu olaya duygu katmak için söylemiyorum tamamen hem duygusal hem fiziksel bi acı hissi var. hadi lan diyenin yaşamasını dilerim Rabbimden. ömrüm boyunca kalacak olan bu hislerden "mağdur edebiyatı" diyenlerin de edinmesini dilerim. beddua değil bee. tecrübe paylaşımı. meseleyi daha anlaşılır kılmak açısından şey ediyorum. çünkü mağdur edebiyatı denerek basitleştiriliyor. örtünmenin hayatımızda ne gibi bir yeri olduğunu anlayamayan insan hezeyanı belki bilmiyorum. onun çok kolay takıp çıkarılabilen bir şey olması terkini kolaylaştırmıyor. bilmeyenler için söylemek istiyorum. derinin sökülerek alınması gibi bir hissiyat. fiziki bir acı da veriyor başınızdaki örtüye edilen sözle, bakışla veya fiille edilen müdahale. bir kıyafet veya bez parçası değil. saçları şapkayla kapatmakla aynı şey değil. saçları kapşonla örtüp çeneden kapşon ipiyle bağlamak gibi bir şey değil. yerine bir başörtüsünden başka bir şey ikame edilemiyor. alternatifi yok. bunu anlayamayan o kadar da mağdur olacak bir şey yok, alternatif bul mağdur olma. edebiyatını da yapma diyor. anlatabildim mi bilmem ama öyle değil.
lise bitti sınava gireceğiz giriş belgesi şoku. başörtülü belge olmuyormuş. 2009-2010. idareye koşuyoruz amaamaama diyoruz. biz kadın fotoğrafçı getireceğiz diyorlar. ya neyi çözecek ki diyoruz. o gün geliyor. iğnesini çıkaran başlıyor ağlamaya. sıkı sıkı saç toplayıp hepsini arkaya saklayıp top kafa fotoğraf veren, peruk bulup perukla inat eden. ağlayanlar birbirini teskin edenler, tekrar idareye gidip bağıran çağıranlar, hocalardan destek isteyenler. başörtüyü bilmeyen bunu da gereksiz bir aptallık olarak görür, oradaki ağlamalarımız mağdur edebiyatını güçlendirmek için yapılan bir mizansenden ibaret görülür. belgeyi verdik. sınavlara girdik ama nasıl. bandanayla kafasını iyice sarıp boğazlı giyip sınava girenler. sınav salonuna zorla başörtüyle girenler. tamamen açıp girmek zorunda kalanlar. çeşitli uygulamalar ama herkeste "mağduriyet"ler. buyrun bir yumruk daha. bunlar tarihimizde yaşananların en hafifi. bana çok ağır. 28 şubat'a denk gelmedim. gelenlerin nasıl bir psikolojiyle yaşadıklarını bilmiyorum. okuldan yakın arkadaşımın bizden 5-6 yaş büyük yani önceki yıllarda lise okuyan ablasını bizim okuldan zorla çıkarıp sürükleye sürükleye arabalara bindirip istanbul'un ücrasına bırakmışlar. otobüs yok minibüs yok. ortada başörtüden başka hiçbir sebep yok. okula giden genç kızlar. otoriteye karşı çıkmak için çok yetersiz bi grup.
daha 6. sınıfta örtündüğümde, inancım gereği takmayı istediğim ve seve seve taktığım şeyin eğitim kurumunda yasak olduğunu öğrenmekle başladım olaya, ay pardon "mağduriyet"e. sonra duyumlardan ileri gitti olay bizzat bir şahıs tarafından mezun olduğum kurumdan kovulmak istendim. çok küçük bir yaşta bu zihniyetle karşılaştım. belki bu sizin de karşılaştığınız ilk durum değil.
birçok insan, bu ülkede aynı tarihe sahip olduğumuz insanlar bunlar, geçmişte hiçbir şey olmamış gibi tarihi silmeye çalışıyorlar. dalga geçerek küçümsüyorlar. yaşayanlar heniz hayatta ya. tarihi belge olarak hayattalar. 100 yıl geçmedi üstünden. kamera kayıtları var, fotoğraflar var. alınan kararlar var. bizzat yaşadım diyorsun güncel diyorsun. bitmedi mağduriyetiniz diyor. en müslüman sensin tamam filan diyor.
bu insanlar bitmeyecek, çarşıda markette çıkacak karşına, bir eğitim kurumunda, sağlığın için gittiğin hastanede, şehirlerarası bir otobüste, çalıştığın özel veya devlet kurumunda çıkacak karşına bu zihniyet diyorum kendime. çıkabilir. bu bir önyargı, korku, tedirginlik değil. hepsinde de çıktı karşıma. yine çıkabilir.
daha bu geçtiğimiz eğitim öğretim yılında çarşaflı bir şekilde üniversiteye girip formasyonunu legal olarak alan ve staj döneminde de verilen staj görevini hakkıyla yapmak isteyen bir hanımefendi geldi okula. bazı öğretmenler koridorda görünce ve veli olmadığını anlayınca ortalığı ayağa kaldırmışlar idarenin masasına yumruk vurup okulda olamaz demişler. idare de benimle konuştu. hocam farklı bir örtünme biçimiyle gelse iyi olur dedi. hocam bu öyle bi şey değil. ben çarşaflı değilim. bana şu an şu giyindiğim ölçüden farklı bir ölçüde bir farklılık yapmamı isteseniz yapmam. şu et gibi deri gibi bi şey bizim için bunun psikolojisini fikri arka planını anlatmak mümkün değil ki örnek versem eksik kalır dedim. anlıyorum hocam bizce de bi sakınca yok ama rahatsız olan hocalar var dedi. ortalarda görünmemesini istedi. kaçak göçek girecekse girsin dedi resmen. hatta şey de dedi. konu anlatmasın onlinedan ödev göndersin dedi. olmaz mı dedi. hocam benim danışmanlığını yaptığım bir stajyer değil ama bence gelmeli dedim. hocam çok üzülüyorum ağladı çok üzüldü kız tekrar üzülmesini istemem dedi. siz de aracı olun bi çözüm bulalım dedi. aracı olmadım. geldi dersini anlattı stajını tamamladı gitti. üniversite sırasında oturan stajyer öğretmen okul sırasında tehlikeli uygunsuz görülüyor böyle absürt bir şey. bir kolejde de çarşafıyla yaptığı öğretmenlik deneyimleri var tecrübeli de epey. eğitimle öğretimle alakası bir sıkıntısı da yok.
bunu mesela 2022-2023 sezonunda yaşadık. bu bir mağduriyet. asla edebiyatı değil.
bu engellerle karşılaşmaya devam edeceğiz. pembe gözlük takmaya niyetim yok. tetikteyim. rahatlamış değilim. gördüklerim ve duyduklarım bileyle kendini diyor. yumruğunu gevşetme diyor. bedenimde az önce saydığım büyük yumrukların sarsıntısı devam ediyor. yine bir yumruk yesem yine şok olurum insan insana bunu nasıl yapar hakkına nasıl bu derece tecavüz edebilir diye. yine şok olurum. aslında her gün sosyal medyada nefreti görüyorum. dünya sosyal medyadan ibaret değil. ama reelde de gördüğüm için yaşananların yarısından çoğunun tam olarak anlatıldığı gibi olduğunu düşünüyorum.
sizi kuruma teslim ettiğiniz bilgi ve belgeler üzerinden var olan bir boşluk üzerine çağırmışlar anladığım kadarıyla. aranmışsınız neticede. kafanıza göre bir kuruma gidip hoca açığı var mı diye sormamışsınız. belge yetersizse belgeniz yok deyip gönderirlerdi. meselenin başka olduğu çok açık. bir üstü varsa bu müdür hanımın üstüne ulaşıp böyle böyle ben çağrıldım ama din hocasına ihtiyacımız yok denerek hoş olmayan bir tavırla geri gönderildiğinizi anlatın. olmadı "maduriyet"inizi bir dilekçeyle resmi kurumlara bildirin. o da olmadı cimer denen mercie yazın. anlattığınız, şikayet ettiğiniz kişi veya kişilerin benzer veya daha fena bi zihniyette olma hakkı saklıdır. daha tutarsız bir tavırla da karşılaşabilirsiniz. belki itiraza, durum bildirimine dermanınız yok. ruhsal olarak yorgun, duygusal olarak yıkık, dolayısıyla fiziksel olarak da bitkin hissediyor olabilirsiniz. evden de bir destek teskin çalışması olmadıysa kendinizle kalmışsınızdır. bu durum biraz daha devam edebilir ama Allah'ın izniyle var olmak için ayağa kalkmak durumundasınız. bu bir tecrübeydi. yutkunup kalmak yerine gözleri dolu dolu kalmak yerine ciddi ciddi böyle böyle durum bu bu tavrınızı nasıl anlamalıyım. aradınız geldim, boşluk var ki aradınız. afedersiniz bir miktar açıklama yapar mısınız? şeklinde ses çıkarma gücüne taşıma alıştırması olsun bu. haksızlığa hukuksuzluğa karşı durmak, bunu yapabilmek ses çıkarabilmek onca engele rağmen insana kendini iyi hissettiriyor. şahsiyeti, onuru koruyor çünkü. ezdirmemiş oluyor insan kendini. belki hemen olmayacak hemen o duruşa geçemeyeceğiz ama bunlara alıştırma hukuksuzluğa ne gibi cevaplar verilebileceği konusunda bir tecrübe olmuş olsun.
Rabbim yolumuzu açık etsin, fenalıklarla engellerle karşılaştırmasın, karşılaşırsak da maddi manevi her türlü desteğimizi kuvvetli eylesin. dıştan ve içten yıkılmaz sağlam duvarlar nasip etsin. hayırlı insanların geçebileceği, hayırsızların çarpıp toslayacağı sağlam duvarlar.
biz bulunduğumuz zemini, varlık alanımızı helalinden temizce genişletmeye çalışacağız. bizden rahatsız olan varsa elini başımıza atamayacak, gözünü başımıza dikemeyecek. rahatsız oluyorsa rahatsızlığını kalbine gömecek. intikam almayacağız. bizim kul olarak yapmamız gereken zulmedenlerden veya zulmedilenlerden olmamak. bu çerçevede aktif ve var olacağız.
Allah hayırlı rızık kapıları açsın size.
Allah'a emanetsiniz.
15 notes · View notes
ladyddnight · 3 months
Text
Yarın sınavlarım başlıyor nasıl sınavlardan kalıyorum oynat bakalım 😂😂
Şaka bir yana inşallah kalmam
1 note · View note
zadehsblog · 1 year
Text
Final haftası bir bitse...
5 notes · View notes
efekanyucel · 3 months
Text
Ben harbi kafamı sikiyim ya, bundan 2.5-3 sene önce bir sevgilim vardı o zamanlar cidden ruhsal olarak iyi değildim hem üniversite sınavı zamanımdı biraz uzak kalmak istediğimi derslerime odaklanmam gerektiğini söylemiştim. O da olmaz öyle şey diyerek biraz beni sıkmıştı, tabi o zamanlar ki salak aklım sırf kafam rahatlasın kurtulayım diye kıza haftalarca psikolojik baskı kullandım kendimden soğuttum. O zamanlar ilaçlarım azdı ama etkiliydi yaşıma göre, sonra ayrıldık rahattım ama bir yanım sürekli onu arıyordu her ne kadar başka sevgililer yapsam da bir parçam ona aitti. Bir iki hafta önce spotify da gezerken hesabına denk geldim yaptığı playlistlere göz attım. Hepsi ayrılık ve birisine duyulan özlemdi, ve benden önce ilişkisi olmamıştı ilk sevgilisi bendim. O benim ilk sevgilim değildi ama asla yeri dolmayacak bir ilkti ve öyle de kalır diye düşünüyorum. Eğer burda bir yerdeysen seni özlediğimi bil ve vaktim geldiğinde sana yazacağım bir kaç ay sonra sırf sınavını bitirmeni beklediğim için o da yoksa şimdi yazardım sana. Biliyorsun sana söz vermiştim, her şeyi unutsam da bu sözümü unutmam. Pişmanlık bir işe yaramıyor biliyorum ve şimdi senle her şeyi düzeltmek için tekrar geliyorum, tabi sen de kabul edersen BAL, unutma VALS'in hep burda. Tu me manque.
13 notes · View notes
sadecedoruk · 8 months
Text
Çakallıkta son nokta...
Fatih Altaylı, üniversite sınavında dönen sıra dışı yöntemi köşesine taşıdı:
"Anne veya babasının bir başka vatandaşlığı daha olan Türkiye’de doğmuş, ilkokulu, liseyi, burada bitirmiş gençler Türk vatandaşlığından çıkıp yabancı öğrenci sınavına giriyorlar.
Türkçe bilgisiyle bu yabancı öğrenci sınavı sıralamasında üstün başarı gösterip(?) en yüksek puanla girilebilen tıp fakültelerine, hukuk fakültelerine giriyorlar.
Sonra yabancı öğrenci ücreti vermemek için tekrar Türk vatandaşlığına geçiyorlar."
😳😳😳
15 notes · View notes
metehanaksoy · 3 months
Text
Ben şiirlerimi okumam, seslendirmem ve başkasına da asla okutmam. Bu yıllarca böyle gelip geçti... Arada bir yayınlarda yahut şiir gecelerinde kendi şiirlerimi seslendirdim ve de ödüllü bir yazarımız tüm kitap masrafını karşılarım, ayrıca bir projede yer almanızı istiyorum dedi daha geçen yıl fakat kendilerini reddetmeyi uygun buldum. Beni anlayamazsınız zira ben şiirlerimi içimden geldiği için ve de kendime yazıyorum. Dün gece bir şey oldu, yıllardır okumadığım kendi şiirlerimden oluşan bazı kayıt hesaplarım vardı, onlardan birisini açıp beşyüz tanesini okudum. Sonra dedim ki neden saklıyorsun bu dizeleri? Onsekiz yıl oldu hâlâ neyin gizlisi neyin bekleyişi? Birkaç ay önce Edebi Dergi ile şiir ve yazı konusunda görüşmüştüm, sabaha karşı karar aldım ve telif sorunu olmaması, büyük saygıları ve kazancın hayır işine gitmesinden dolayı bir şiirimi ilk olarak oraya iletmeyi düşündüm. Benim için şiirlerin, sözlerin, yazmanın değeri büyük. Öyle ki sınav anında yarım kalan şiirin bir kaç dizesi geldi aklıma, sınavı bırakıp sıraya onu yazmaya başladım. Üniversite de başıma geldi bu olay ve gözetmen hoca kopya çekiyorum sanıp müdahale edince dersin hocası olan hocam gözetmene hemen gelip müdahale etti ve sıraya baktılar beraber. Sonrasında dedim üzgünüm hocam ama yazmasam unutabilirdim, oda gözetmene ben biliyorum kendisi şiiri seviyor dersime çok katılır, eksiği olmaz ve sözleri hocam telefonuna çekip sınava devam et demişti. Yani o derece önemli benim için. Bazen elim aklıma yetişemiyor ve bende yazmak yerine kendime ya da varsa yanımda ailemden birisi onlara okuyorum. Duygusal birisiyim ve bir o kadar mantıksal. Yine de şiir benim için ayrı değerde. Şiir, resim, müzik dallarına aşinayım ancak şiirin bendeki yeri özel. Şiir benim için susuşların dili, kalbin ve zihnin aynasıdır. Bir farkla; herkes aynı şiiri okur ama aynı şeyi hissetmez. Tıpkı gökyüzüne bakanların aynı maviliği görüp, farklı şeyler düşünüp hissetmesi gibi. Neyse, buraya kadar artık yazıyı fazla uzatmayalım. ALLAH`a emanet olun, şiirle kalın. ~ Mthn ~
2 notes · View notes