Tumgik
#Osman Kavala
denizeyuruyen · 7 months
Text
Tumblr media
https://www.bbc.com/turkce/articles/ceqe99d75lyo
"Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi!"
demiş bir zamanlar Tezer Özlü. Geçen onca zamanda ne değişmiş? Yaşamdan çalmak bedava! İtiraz edenin başını ezerler. Yandaş kepazeler konforlu hayatlarını sürdürmeye devam etsinler.
5 notes · View notes
warningsine · 1 year
Text
Philanthropist and businessperson Osman Kavala, who has been convicted of aggravated life in prison over the alleged charge of attempting to overthrow the government, has penned a letter from prison where he is being kept for 2000 days.
Kavala said he has been in prison for 2000 days on unlawful and unreasonable allegations and accusations.
The 65-year-old Kavala said “The acquittal decision in the first Gezi trial, which was unanimously given, clearly stated that there is no concrete evidence linking me to any crime. My ongoing imprisonment despite this fact that should be apparent to anyone who reads the indictments and that gained a legal grounding with the two legally-bounding decisions by the European Court of Human Rights (ECHR), is an act of torture realized through the misuse of judicial authority. It is a manifestation of a perspective that disregards the value of human life.”
“I fervently hope that after May 14 (elections), a new perspective that upholds legal norms, human dignity, and human rights will prevail within the judiciary and all other public offices. And I believe that thousands of our fellow citizens who have also been imprisoned without any evidence linking them to the alleged crimes share this expectation,” he added.
Kavala was arrested in 2017 on charges that he helped to plan the 2013 Gezi Park protests in Turkey. He was cleared of these charges in February 2020 but immediately arrested on charges that he orchestrated the July 2016 coup attempt, seen at the time as a way of getting around the ECHR's 2019 ruling that called for his immediate release.
In April 2022, an Istanbul court sentenced Kavala to aggravated life in prison without parole on charges of attempting to overthrow the government.
President Recep Tayyip Erdoğan previously said they will not respect ECHR’s decision, triggering proceedings which could result in Turkey's suspension from the Council of Europe, of which it is a founding member.
Main opposition bloc Nation Alliance’s presidential candidate and Republican People's Party (CHP) leader Kemal Kılıçdaroğlu has expressed on several occasions that political prisoners such as Osman Kavala and former Peoples’ Democratic Party (HDP) co-chair Selahattin Demirtaş will be released should he assume power.
3 notes · View notes
mondokozmikova · 1 year
Text
Osman Kavala
19 Ekim 2017
Türkiye'nin değerli ve orijinal insanlarından biri olan Osman Kavala, Erdoğan rejimince ipe sapa gelmez birtakım gerekçelerle tutuklandı.
Osman Kavala 1974-1984 arası, yani on sekiz den yirmi sekize dek en yakın arkadaşımdı. Commodore 64'ü Türkiye'de getiren Teleteknik dergisini beraber kurduk. Sonra "arkadaşla iş yapılmaz" düsturu gereğince aramıza (kara olmasa da) gri kedi girdi. Hala görüşürüz. Zorda olduğum zamanlar gözünü kırpmadan yardımım koşmuştur.
Orijinal ve zor bir adamdır. Gençliğinde benden daha radikal şekilde devrimciydi. Türkiye'nin en büyük iş imparatorluklarından birinin başına geçtikten sonra da solculuğunu ve devrimciliğini korudu. 1983'den bu yana Türkiye'de akıl ve özgürlük yolunda yapılmış olan her güzel işin (ve bir sürü saçma işin) arkasında, açık ya da kapalı, mutlaka Osman Kavala'nın imzası vardır. İletişim Yayınları, Yeni Gündem dergisi, BirGün gazetesi, TESEV, Anadolu Kültür. Daha bildiğim ve bilmediğim neler neler.
Bir süreden beri gözaltına alınmayı bekliyordu. Almışlar. Şaşacak bir şey yok, çünkü memleketi yöneten tayfanın temsil ettiği her şeyin taban tabana zıddı olan bir insandır. Onu almayıp da kimi alacaklar?
Niyetleri belli. Ülkede aklı, kültürü, özgürlük sevgisini, evrenselliği temsil eden kimseyi yaşatmamaya kararlı görünüyorlar. Kaçırtabildiklerini kaçırtacaklar, gerisini günü geldiğinde 1915 muamelesine tabi tutacaklar. Dünyanın başına bela olacak kanlı ve vahşi bir diktatörlük adım adım kuruldu, kuruluyor.
Osman er ya da geç çıkacaktır. Umarım er olur geç olmaz. Çıktığında umarım rotayı Almanya'ya kırmaz. Burada (*) yapacak çok işimiz var.
(*) "Burada" deyimi, kasten muğlaktır. O sırada Samos'daydım.
Sevan Nişanyan
Sürgün Yazıları. Toplu Makaleler 4
2017-2019
Tumblr media
2 notes · View notes
ataturquie · 6 months
Text
https://www.nouvelobs.com/monde/20231103.AFP4574/turquie-le-mecene-kavala-condamne-a-vie-garde-l-espoir-d-etre-libere.html
0 notes
buzznolimit · 7 months
Text
Actualités : téléchargez des vidéos sur Buzz No Limit
Buzz No Limit est une source incontournable d’actualités qui vous propose une plongée immersive dans le monde des faits divers qui captivent l’attention quotidienne. La plateforme vous offre la possibilité unique de télécharger ou de regarder des vidéos en streaming sur une variété de sujets, directement depuis votre appareil mobile. Pour jouir de cette expérience captivante, contactez le…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dipnotski · 7 months
Text
Kolektif – Adalet Atlası (2023)
‘Adalet Atlası’, adaletsizliklerin tırmanışa geçtiği son dönemde, farklı alanlardan 75 isimle birlikte adaletin imkânını sorguluyor. Yürümenin, temsilin, özrün, büyümenin, hatırlamanın yanı sıra hatırlatmanın ve daha birçok eylemin adalet ile ilişkisine bakıyor. Adalet deyince akla gelen mahkeme, suç ve ceza gibi başlıkların yanı sıra rap, çizgi romanlar, video oyunları, organ nakli ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haraldbulling · 10 months
Text
Tumblr media
Tuerkei, Osman Kavala, Menschenrechtsverteidiger,politischer Gefangener, Maerz 2017
0 notes
gazetelinkmedya · 2 years
Text
Veli BEYSÜLEN: İnsan haklarındaki samimiyetsizlik!
İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR! Veli BEYSÜLEN yazdı: 20-22 Eylül tarihlerinde Fransa’nın Strasbourg kentinde toplanan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile iş insanı Osman Kavala kararlarını uygulamayan Türkiye’ye yönelik karar yayınladı. Doğrusu, Türkiye’ye yönelik yaptırım…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
fotode · 2 years
Text
Bakan Bozdağ'dan Pınar Gültekin ve Osman Kavala davaları için açıklama
Bakan Bozdağ’dan Pınar Gültekin ve Osman Kavala davaları için açıklama
AK Parti hükümetinin kadın konusunda, kadına karşı şiddet, cinayet konularında kadından yana taraf olduğunu hatırlatan Bakan Bozdağ, bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yargıda devam eden konularla ilgili kamuoyunun algısının son derece önemli olduğunu belirten Bozdağ, “Kazanın da tam memnun olmadığı bir oranda yargıdan memnuniyeti diğer…
View On WordPress
0 notes
rojinfo · 2 years
Text
La CEDH rappelle la Turquie à l’ordre dans l’affaire Kavala
La CEDH rappelle la Turquie à l’ordre dans l’affaire Kavala
La CEDH a rendu une nouvelle décision dans l’affaire Kavala, ce lundi 11 juillet. Elle a constaté qu’Ankara ne s’était pas conformée à l’arrêt par lequel la Cour de Strasbourg avait ordonné la libération du mécène turc emprisonné depuis 2017.  La Grande Chambre de la Cour européenne des Droits de l’Homme (CEDH) s’est réunie lundi, suite à une procédure de manquement engagée par le Comité des…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
seslimeram · 2 years
Text
Bir Yol, Bir Yön, Bir Yarın Kaldı Mı?
Tumblr media
Takat tüketen, derman bıraktırmayan, hep daha feci bir biçimlendirmeye mahkum olunan bir düzlemin binası güncelleniyor. Yol, yordam, izan, akıl bir kenara terk edilirken cürüm ve suçlarla kötülüğün, ceberut bir devlet anlayışının sürekli yinelendiği, eskinin henüz hal ve ahval dahilinde halen işlevsel kılındığı bir yeni ülke pratiğinde hayat afaki bir biçimde, heder olunuyor. Bütün, delik deşik eden, her dem çok daha feci, çok daha yıkıcı bir iklimin pratiklerine meylediyor. Devran hep muktedirin tahayyüllerine göre hep onun ve yancılarının istemlerine göre yıkıcılığı artan bir deneyim kılınıyor. Modern zamanların ol berdevam döngüsünde kendini sabit tutan aklın var ettiği her şey fecaate her gün faciaya bağlanıyor en kestirmeden. Bir durum değil, salt bir anlık değil, dünü daimi bir istekle bir ve beraberce savunarak her dem yeniden var edilen / devinimi sağlananlarla cürüm kol geziyor. Hayat perişan kılınıyor. Yaşam edimi paramparça ediliyor. Varsa yoksa muktedir ve avenesi varsa yoksa bir hızar gibi yükseltilen bir kırmızı çizgiler silsilesi sınırlandırma, eksiltme ve daraltma ömür boyu var ediliyor? Hayat hiç edilirken bu sınırlarda, yollanmış ola gelen normatif tastamam bir anormallik barındırır. Hayat mefhumu delik deşik, afaki bir biçimde çürümeye terk edilirken yol / yordam, anlam çürümenin esiri kılınır. Bir ülke bahsi geriye konulmaz / bırakılmaz.
Sözü edilmesine de gerek duyulmaz. Madun siyasetin aktörlerinin al takke ver külah gün aşırı, anbean yineleye geldikleri repliklerinin arasında, eylemliliği çoktan unutturulmuş ol hayat döngüsü toptan tarumar edilir. Muktedirin, iktidarı var eden siyasal birlikteliğinden bir memleket dizaynı söz konusu edilir. Tek dil, tek adam, tek anlam, tek vatan, tekillikle birlikte kurumsallaştırılmış bir akla seza / nobran pratiğin üstünden ülke güncellenir. Bu haller öylesine afaki bir biçimde var edilir, öylesi hızlıca kurumsallaştırılır ki 1984’teki o bir varmış bir yokmuş tahayyüllerinin izleri bugün çok daha kısa zamanlar için üretilir ve hiç edilir. Yok sayılanların yekunu topyekun halkın başına örülen çoraplardır. Muhalefeti bu kadar çok parçalı, bu kadar birbirinden apayrı ve zelil bir biçimde o ötekilerden sayar, ayırırken, birleşmeyi değil tam tersine ayrışmayı var ederken ana muhalefet ve beraberinde kurumsallaştırılan kimlikler muktedir bir taşla çok kuşu vurmaya her zaman olduğundan da acar bir biçimde çabaya düşer. Bir de herkesin malumu zafer p*rtisi denile gelen meşum yapının var ettiği ırkçılık / habis bir biçimde Türkiye Türklerindir bahsinden yola çıkan ari ırk / nazi oluşumu vardır ki bütün buluştuğunda o hayata kasıt nasıl varlığı devamlılığa kavuşturulmakta bunu bildirir. Böyle bir ülkede yaşamsallığın kodlarındaki o değişimler değil birkaç seneyi bir ömürlük / asırlık olan demokrasi deneyiminin de afaki bir biçimde sonlandırılmasına mahal verir, ne gam!
BirGün Gazetesinden aktaralım: “Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) İzleme Komitesi’nin Türkiye raportörleri, cezaevinde tutuklu iş insanı Osman Kavala’yı ziyaret için geldikleri İstanbul’da Adalet Bakanlığı'ndan izin alamadı.
Euronews'te yer alan habere göre, Letonyalı meslektaşı Boriss Cilevics ile birlikte Türkiye’yi ziyaret eden İngiliz raportör John Howell, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın Kavala’yı ziyaret etmelerine izin vermemesinden dolayı üzüntü duyduklarını söyledi. Bir sonraki ziyarette Kavala ile görüşme umudunu koruduğunu kaydeden Howell, “Biz buraya, Kavala’nın hakkındaki dava ile ilgili ne düşündüğünü ilk elden anlamak, onun görüşlerini dinlemek için geldik” dedi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin AİHM kararına uymadığı için Türkiye ile ilgili ihlal süreci başlattığını hatırlatan Howell, raportörler olarak Türkiye’nin AİHM kararına saygı göstermesini beklediğini ifade etti. Howell, Türkiye’de Kavala ile ilgili yargı sürecinin sürdüğü belirterek, devam eden davayla ilgili yorum yapmak istemediğini ancak ilke olarak bütün üye ülkelerin AİHM kararlarına saygı göstermesini beklediğini vurguladı.
Howell, Kavala'nın avukatları, Adalet Bakanlığı temsilcileri, diğer Türk yetkililer ve sivil toplum kuruluşları ile olumlu ve yapıcı görüşmelerde bulunduklarını sözlerine ekledi.
Bu arada AKPM gözlemcileri, davaya odaklanan üç günlük ziyaretleri sonrası ortak açıklamalarında, 'Kavala davasının çözümünün Türkiye yargıçlarının elinde olduğunu' söyledi.
Osman Kavala'nın 'hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına Avrupa Konseyi tepki göstermiş, AKPM Başkanı Tiny Kox "Kavala daha fazla gecikmeden serbest bırakılmalıdır" açıklamasında bulunmuştu. "15 Temmuz darbe girişimi“ ile ”Gezi Parkı olayları"na ilişkin olarak müebbet hapis cezasına çarptırılan Kavala karar öncesindeki savunmasında "Bir masa, bir hoparlör, bir sandalye, poğaça ve eczaneden alınmış maskeleri götürerek Gezi'nin finansmanını sağladığım iddiası akla uygun değildir" ifadelerini kullanmıştı.”
Demokrasi deneyiminin nasıl da üstenci bir dille, paldır küldür alt üst olunduğunun ayan beyan bildirimi Osman Kavala’ya yönelik müebbet hapis kararından çıka gelendir. Onunla birlikte tutsak edilmeye çalışılan Tayfun Kahraman, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve nicesinin on sekiz yılla kodeste tutulmak istendiği bir zeminde sorunların farkına varmayı değil kötürüm kılınmış olan demokrasi şablonunu daha da fazla eğip bükerek, müşterek bir yaşam akdini sıfırlama gailesine devam olunur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, ki altında bu ülkenin de kararlarına uyma konusunda imzası bulunuyor, atfettiği serbestliği sağlamayan, muktedir işaret ettiği için Gezi’den bir türlü hıncını tam çıkartamadığı insanlara zulmü halen hak görenlere hukuk hatırlatılır. Bir dolu kapı arkasında kirli tezgahların var edildiği / işlevselleştirildiği bir düzlemde Avrupa’nın da arada bozuk saat gibi doğruyu bildirdiği nadir anlardan birisi var edilir. Bütünüyle bir ülkedeki hakkaniyet ayaklar altın alınıp, Thales’in terazisi enikonu bozulurken, tükenmiş bir adalet de bir kere daha sabit olunur. İyi de adalet nerededir?
BirGün Gazetesinden devam edelim: “Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programında soruları yanıtladı. Bakan Bozdağ, Canan Kaftancıoğlu'nun yargılanma sürece ile ilgili konuşarak, "Ben, devam eden yargılamalarla ilgili hiç konuşmadım. Ancak burada bir karar çıktı. Kararlar eleştirilebilir. Kılıçdaroğlu da eleştirilebilir. Ama bunun temiz dille, saygı içinde olması lazım. Kılıçdaroğlu, 'Ben mahkemeyi tanımıyorum' diyor. Türkiye bir hukuk devletiyse, mahkemeler bir karar verdiyse, hukuk devletini dilinden düşürmeyen kişinin, 'Kararı beğenmedim. Ben karşıyım ama ortada mahkeme kararı vardır. Elbette gereği yapılacaktır' demesi icap eder. Bu kanunlara uymamaktır. Kanunlara uymamaya tahrik suçtur" dedi.
Sözlerinin devamında Kaftancıoğlu’nun aldığı cezayı gerekçelendirmek için tuhaf ifadeler kullanan Bozdağ, “Türkiye'de tweet attı diye hakkında soruşturma başlatılan bir kişi yok. Tweetin içinde yazandan dolayı soruşturma açılıyor” dedi.
Bozdağ, şöyle devam etti: “Sayın Cumhurbaşkanı ve annesine küfrü ifade özgürlüğü olarak görüyorsa, Kılıçdaroğlu mitingde çıkıp tekrar etseydi. Hakaret sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde suçtur. Küfrediyor, hakaret ediyor, ifade hürriyeti diyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendine karşı açtığı hakaretlerle ilgili kaç tane açtığı dava var, bilmiyoruz. Sayın Akşener'in kaç tane şikayetçi olduğu kişi var, ne kadar tazminat var? Kaftancıoğlu için de geçerli. O zaman bunların kendileri hakkında söylenen hiçbir söz hakkında şikayetçi olmaması lazım.”
Türkiye’nin hukuk devleti olmadığı yönündeki tespitler hakkında da konuşan Bozdağ, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi hukuksuz biçimde cezaevinde tutulan isimlere gönderme yaparak, “Sadece bir, iki isim üzerinden hem Avrupa Konseyi hem Türkiye içinde hükümler veriliyor. Türkiye'de cezaevinde o kadar kişi var, onlar üzerinden bu iddialar dile getirilmiyor. İki, üç kişi üzerinden Türkiye'deki hukuk sistemini kimse sorgulayamaz, buradan da adil bir sonuca varamaz” dedi.
Bozdağ, kiracılarla ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı konusunda da şu ifadeleri kullandı: “Bizim borçlar kanununda esasında kiracıları, kiralayanları koruyan önemli hükümler var. Kötü niyetli şekilde bu konuda hareket edilmemiş olsa bu düzenlemeler hem kiracıları hem ev sahiplerini koruyor. Ancak son zamanlarda kiracıları zorlayan, onları zorla çıkarmak isteyen ve bu konuda kiracının karşılayamayacağı miktarda artış talep eden ev sahipleri olduğuna dair ciddi haberler var. Bu konu Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığımızın konusu. Onlar bu konuda Maliye Bakanlığıyla beraber çalışma yapıyor. Biz de Adalet Bakanlığı olarak destek veriyoruz.
Kanunlarımızın koyduğu hükümler, sınırlar var. Yasa asgari müşterekleri ve usulü ortaya koyuyor. Düzenlemede ne çıkacak, şimdi söylemeye imkan yok. Hem ev sahibi hem de kiracıyı koruyacak makul bir formül ortaya çıkarsa, bu konuyla ilgili adım atabiliriz.”
Tweet atıldığı için değil, tweet dahilindeki bahisler söz konusu edilerek suç isnat ediliyor buyurur Bay Bozdağ. Cürmü, çürümeyi, demokrasi mefhumunun topyekun çukurda recm edildiği bir zeminde meselin goy goyu ancak böyle yapılabilirdi. Devlet dediğimiz şeyin her neye tekabül ettiği aslında her neyin öncelendiği de görünür kılınır. Uçsuz bucaksız bir ileri demokrasi masalı anlatılırken, sıkıysa kalkışılsın tek satır itiraza görüp görülebilecek yegane şeyin eza olduğu açık edilir. Fikrinizi söyleyebildiğiniz bir iktidara sahipsiniz, burası diktatörlük ile yönetiliyor olsaydı bırak laf etmeyi, gık çıkartamaz, doğru düzgün cümle kuramazdınız bahisleri çıkagelir.
Bütünüyle çürüyen bir ülke gerçekliği söz konusudur. Madun siyasetin her dem bariz bir pratik kıldığı cerahatli / sağcı söylem eliyle, günbegün yükseltilen idrak ötesi tahakküm ve tehdit diliyle biçimlendirilen takat bırakmayan bir memleket inşasıdır. Yirmi yıllık ola gelen iktidarın, kendisine benzettiği siyasal islam ile faşizan ırkçı güruhları bir potada tekil bir hatta eklediği / buluşturduğu yerde gündelik yaşam hali de sekteye uğratılır. Her durumda bitimsiz, durağan olmayan bir cerahat sarmalı var edilir. Her güne içkin kılınan bir kötülük temsiliyeti güncellenir. Yaralara yenileri eklenirken, ne olacak bu memleketin hali sorgusu çöpe basılır. Bunlar kafi görülmez, kenardan oyuna dahil edilmiş Türkçülüğü bir nevi ayrımcılık olarak ele alan kötülük temsillerine yollar verilip, yeni sınırlar çizdirilir. Kah sözün önü, kah itiraz edenin sınırlarına kırmızı çizgiler döşenir. Her dem ama daim bir biçimde demokrasi vurgusu yapılırken tersine otokrasi, tersine baskıcılık, tersine bir insani olanın lağvı güncellenir. Yol, yordam, akıl, izan çürümeye terk edilirken hayatiyet kendiliğinden çürümeye yollanır. Bu kadar afaki kılınmış bir cerahat meselesini bildirir, takat bırakmayan ülke. Bu kadar kötülüğün kıyısında hangi ülke, hangi vatan, her hangi hak, hukuk ve adaletten bahis açılabilir? Bunca kesintisiz kılınmış cerahat karşısında hangi söz, hangi yarayı iyileştirebilir? Dahası nereye kadar bu tepelemesine var edilmiş kötülük sarmalında yol / yön tayinine girişilecektir, bir yol / bir yarın varmış gibi yapılacaktır, sahi ama sahiden?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: Arşiv – Anadolu Ajansı – Independent Türkçe
1 note · View note
turkudostu61 · 1 year
Text
1 note · View note
ataturquie · 7 months
Text
0 notes
ysfogzdgrz51 · 5 months
Text
Biz ulkucuyuz vatan severiz Mustafa Kemal için ölür ilkelerine sahip çıkarız ama iş vatan bölmeye gelince ilk biz direniriz atamın kurduğu CHP de kişiler değişti ama zihniyetler aynı CHP turkuyenin yani atamın partisi ama gel görki atamın emanetine zihniyeti bozuk itlerin eline geçmiş ve atamın bize emenet ettiği ülkeyi içindeki zihniyeti bozuk itler bölücü örgütler selam verir olmuş atamın kurduğu ülkeyi pkk ye teslim etmiş sizi zihniyeti bozuk cakallar lagam fareleri bu ülkeyi atamın kurduğu CHP yi terk edin size bu ülkede bir damla su bile haram siz gidin Abdullah ocalanla selehattin demirtasla Osman kavala ile lagam çukurunda yaşayın size gün ışığı bile haram gerçek Atatürkculer hariç
Tumblr media
78 notes · View notes
bopinion · 1 year
Text
Tumblr media
2022 / 50
Aperçu of the Week:
"Having to go to school should be considered child labor."
(My 14-year-old son)
Bad News of the Week:
In a European country that is also a NATO member, the judiciary has sentenced a citizen to two years and seven months in prison for insulting public officials. Sound harsh? It is. Especially when the convicted man merely spoke of "fools" and did not address anyone personally. Even harder, however, is that the person also got a so-called "political ban". Especially because he is a politician. Stupidly from the opposition. Stupidly in Turkey.
Ekrem Imamoglu is the mayor of Istanbul, by far the largest city in Turkey, a vibrant metropolis located on two continents. He is accused of publicly insulting officials: he is said to have called those who "canceled the (municipal) elections (on March 31, 2019)" idiots. The bottom line is that he has thus denied non-partisanship to the officials. And is right in doing so. Because after two decades of the richly authoritative AKP rule under President Recep Erdogan, Turkey's state agencies, like the judiciary, have degenerated into lackeys.
And just like other critics such as Deniz Yükel, Osman Kavala, Canan Kaftancioglu or even Jan Böhmermann, Ekrem Imamoglu is now suffering the same fate. Anyone who doubts the ruler gets into trouble. Especially if he is considered a promising challenger to Erdogan in the upcoming elections in June 2023. Who obviously thinks little of the rule of law. You can also ask any Kurd. Or, more recently, any Swede or Finn. He denies the former any right to exist. And at least NATO membership for the latter, because he disagrees with their treatment of the - surprise! - Kurds. After all, they are basically terrorists.
But as I said, Turkey is a NATO member. For the U.S., therefore, it is a geopolitically indispensable partner. Because of its location on the southern Black Sea, which controls the access of Russian navy - not only Cuba fan Nikita Crushchov can sing a song about that. And for the EU also geopolitically an indispensable partner. Again, on the Bosphorus and the Dardanelles. In this case as the bridge of countless not only Syrian or Afghan refugees to Europe. As long as Erdogan protects the democracies of others, he may nip this same democracy in the bud in his own country. That is probably also politics. Without any ban at all.
Good News of the Week:
Political Brussels has been rocked by a scandal for a week now: there are allegations of corruption against members of the EU Parliament. And these are so massive that the investigation has led to house searches and even arrests in four cases. At the center is a vice president of the Parliament, the Greek Eva Kaili. Bags full of cash would have been found on her. The accusations are serious. They range from bribery and money laundering to participation in a criminal organization.
Corruption always involves two parties: the bribed party and the bribing party. The latter is allegedly the Gulf state of Qatar. Which is apparently not only willing to buy international sports organizations, but also political goodwill with key partner countries. And it seems fitting, after all, Kaili in particular has recently been a vocal advocate of visa-free travel for Qataris. Her lawyer has so far denied any corruption, but that is his job: "She has nothing to do with money flows from Qatar, nothing at all," and he is not allowed to comment on details.
The reactions at the European level came promptly. Still on the weekend, Kaili was deprived of all powers of the office by the President of the Parliament, the Maltese Roberta Metsola. Then she was expelled from her Greek Pasok party and also from the Socialist group in the European Parliament. And finally, the formal impeachment by the Parliament itself. Already on the second working day of the week! And with only one dissenting vote!
Mind you, the presumption of innocence also applies in Belgium until a legal conviction. And at the moment it seems that Kaili's partner Giorgi is the mastermind. But political hygiene demands action in the case of such serious accusations. Quickly and clearly. That is what happened. The U.S. Republicans, for example, could take a leaf out of their book.
But what also makes this case so unique is just that - its uniqueness. For background: the EU Parliament has existed since 1952, has 705 members from 27 countries in this legislative period, and is the only directly elected supranational institution in the world. And yet this is the first time that a scandal of this magnitude has happened. For me, this means two things: Europe is not a banana republic. And if it is, it knows how to fight back.
Personal happy moment of the week:
Just now the fireplace crackles für the first time this winter. Which pleases me in several ways. The never-ending fascination of the flames. The adorable scent that fills the whole house. The almost therapeutic warmth, which is incomparable. And it was a simple wish I could fulfill for my wife on her birthday.
I couldn't care less...
...about the publicly celebrated royal family therapy of "Harry & Meghan" - now also available as a streaming service. There's really nothing more to say about it.
As I write this...
...I am once again very much in agreement with a position taken by UN Secretary General Antonio Guterres. He had reacted "very disturbed" to the interim blocking of various journalists' accounts on Twitter by Elon Musk. The "arbitrary" move sets a "dangerous precedent" at a time when journalists around the world are facing "censorship, physical danger and even worse." Media should not be "silenced on a platform that declares itself a space for free speech." There is really nothing more to say about this either.
Post Scriptum
U.S. Republicans continue to work to lack respect for the rule of law. The latest highlight was delivered by Marjorie Taylor Greene at the New York Young Republican Club Gala, when she commented on the storming of the Capitol on Jan. 6, 2021, as follows: "I got to tell you something, if Steve Bannon and I had organized that, we would have won. Not to mention, it would've been armed." There was applause. That can only be called a loss of reality. In comparison, the digital trading cards in the style of superheroes of her idol Donald Trump, who considers himself "better than Lincoln, better than Washington," are merely a bad joke. But they also show that the true function of elected politicians - namely to be public servants - has not yet got around in these circles.
4 notes · View notes
haraldbulling · 2 years
Text
Tumblr media
Osman Kavala wurde zu lebenslange Haft verurteilt. Archivbild Foto AFP HANDOUT
0 notes