Hayatımın tüm şansını bu akşam kullandim sanki . Maalesef ülkedeki ekonomiden ötürü sanat sepet işleri çok kolay olmuyor. Daha uyguna aldığım en arka sıradaki koltuktan izleyeceğim bir aydır beklediğim tiyatroda garip bir tesadüf eseri en önde izledim. Böyle bir şansın beni bulmuş olması çok tuhafti. Ama çok güzel bir gece ve başarılı bir oyundu çok etkilendim.
5 notes
·
View notes
Hz. Musa ve Hızır Kıssası aslında bir Flashback mi?
Bu gece, Kuran-ı Kerim'deki Musa ve Hızır Kıssası'nda anlatılanların aslında bir flashback (geçmişe dönüş) olabileceği teorisi üzerinde duracağım.
Bu gece, Kuran-ı Kerim’deki Musa ve Hızır Kıssası’nda anlatılanların aslında bir flashback (geçmişe dönüş) olabileceği teorisi üzerinde duracağım.
Ramazan, bereketiyle devam ediyor elhamdülillah. Kuran’ı anlama yolculuğunda Taha Suresi’ne ulaşınca yine başka bir kapı aralanıverdi kavrayışa aç zihnimin içinde. Çünkü Hud Suresi 1. ayetinde ifade edilen metoda göre Allah bir ayeti indiriyor sonra…
View On WordPress
2 notes
·
View notes
Sepet
Bir vakitler niçin
Böyle büyük tutulmuş ölçüleri
Çocuklar bile biliyor
Filistinin ekmek sepetleri
Anne ne koysun içine
Ekmek mi çocuk mu
Düşmanın ilk baktığı
Ekmek sepetleri
Dolmayı bekleyen
Ekmek sepetleri
Ve boşalmayı
Ekmek sepetleri
Her eşya gitse
Kalacak tek eşya
İnsana en aykırı
Filistinde ekmek sepetleri
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç Batı’ya karşı durarak Cezayir için dile getirdiği isyanını yıllar sonra yanına Filistin’i de ekleyerek sürdürür “Sepet” şiirinde. Bu kez kullandığı imge bir ‘ekmek sepeti’ olarak çıkar karşımıza:
Bir vakitler niçin
Böyle büyük tutulmuş ölçüleri
Çocuklar bile biliyor
Cezayir’in ekmek sepetleri
Filistin’in ekmek sepetleri
Şiirin hemen ilk dizesinde ‘bir vakitler’ ifadesine yer veren şair, bu topraklarda olup bitenlerin yeni değil çok eski tarihlere dayandığına dair bir göndermede bulunur. Ekmek sepetleri düşmandan çocukları korumak için boyut olarak büyük bir şekilde yapılmaktadır. Öyle yerleşmiştir bu alışkanlık topluma ki, artık ‘çocuklar bile bil’mektedir bu sepetlerin niçin bu boylarda örüldüğünü. Mehmet Özger şiirdeki ‘sepet’ imgesini şairin hangi sebeple Cezayir ve Filistin halkının isyanını dile getirmek için kullandığını, dinî ve tarihî bir olaya atıf olarak değerlendirir ve Hz. Musa kıssasına göndermede bulunarak bu dizeleri şöyle yorumlar:
Şiirde adı geçen Filistin ve Cezayir’in ortak özelliği Batı tarafından işgal edilmiş, katliam yapılmış ülkeler olmasıdır. Karakoç, ekmek sepeti ifadesiyle hem sepetin İslam tarihindeki anlamına hem de şiirin yazıldığı dönemde devam eden işgal hareketine ve İslam coğrafyasının sorunlarına gönderme yapar. İslam tarihinde Hz. Musa’nın Firavun’un zulmünden kurtulmak için daha yeni doğmuşken bir sepetin içinde nehre atılması ve Firavun ailesi tarafından bulunup yetiştirilmesi olayı çeşitli kaynaklarda geçmektedir… Şairin büyük olarak nitelediği bir ekmek sepeti bir zamanlar Hz. Musa’nın hayatını kurtaran bir sepettir. O zamanlarda da Müslümanlara zulüm yapılıyordu, şairin şiirini yazdığı zamanlarda da. Bir zaman zulme uğrayan İsrailoğulları, kendilerine yapılan zulmün çok daha fazlasını Filistinlilere yapar. Şair, geçmişte yaşanan bir olaya gönderme yaparak Filistin ve Cezayir’deki sorunları işlemiştir. ( Mehmet Özger, Sezai Karakoç’ta Varlığa Bakış)
Özger’in de değindiği ve şiire nüfuz etmemizi kolaylaştıracak olan kıssanın Kur’ân-ı Kerîm’de aktarılışı, meâlen şöyledir:
Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden endişe ettiğinde onu nehre bırak. Korkup kaygılanma. Biz onu sana geri göndereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız” diye vahyettik.
Nitekim Firavun ailesi onu bulup aldı. Ama sonunda o kendileri için bir düşman ve tasa sebebi olacaktı. Şüphesiz Firavun, Hâmân ve askerleri yanlış yoldalardı.
Firavun’un karısı, “O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz” demişti. Onlar işin farkında değillerdi (Kasas Suresi, 7 - 9)
Şiirde de tıpkı âyette olduğu gibi evladı için kaygılanan kişi annedir. Çocukları için kaygılanan, onları korumaya çalışan annelerin içinde bulunduğu zor durumu anlatır Karakoç:
Anne ne koysun içine
Ekmek mi çocuk mu
Düşmanın ilk baktığı
Ekmek sepetleri
İşgalci Batı’nın zulmünden çocukları koruyabilecekleri yer Hz. Musa kıssasındaki sepet değildir artık. Sömürgecilerin çocuklara acımayacak kadar gözleri dönmüştür. Masumiyet düşmanlarının ‘İlk baktığı’ yer ‘ekmek sepetleri’ olmuştur artık. Bu, bir kere yaşanmış ve bitmiş bir olay değildir şaire göre. Devamlı gerçekleşen bir zulümdür:
Dolmayı bekleyen
Ekmek sepetleri
Ve boşalmayı
Ekmek sepetleri
‘Ekmek sepetleri’ sürekli dolup boşalmaktadır. Çocukları bile öldürmekten kaçınmaz işgalci Batı güçleri. Önlerinde bunu yapmalarına engel olacak bir güç yoktur. Şairin bir anlamda susan bütün insanlığa da içli bir isyanıdır şiirin son dörtlüğü:
Her eşya gitse
Kalacak tek eşya
İnsana en aykırı
Cezayir’de ekmek sepetleri
Filistin’de ekmek sepetleri
Cezayir’de ve Filistin’de bu zulümler devam ettikçe halk her şeyini geride bıraksa da ‘insana en aykırı’, insanlık adına en utanç verici olacak eşyayı, ‘ekmek sepetleri’ni bırakamamaktadır.
Batuhan ŞUORUÇ, SEZAİ KARAKOÇ, NURİ PAKDİL ve İSMET ÖZEL’İN ŞİİRİNDE İSYAN
3 notes
·
View notes
Manisa'da üzüm sepetleri üreticilere ulaştırılıyor
Manisa’da üzüm sepetleri üreticilere ulaştırılıyor
Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin üzüm üreticilerine yönelik 100 bin adet sepet desteği, Yunusemre ve Şehzadeler ilçelerindeki üreticilere 15 bin adet sepetin dağıtılmasıyla başladı.
MANİSA (İGFA) – Manisa’da Yunusemre ve Şehzadeler ilçesindeki üzüm üreticilerine 15 bin adet üzüm sepeti dağıtımı için tören düzenlendi.
Manisa Büyükşehir Belediyesi Kırtık Şantiyesi’nde gerçekleşen törende konuşan…
View On WordPress
0 notes
pc'ye bakarken boynumu eğmekten yakında modigliani portrelerine benzeyeceğim
11 notes
·
View notes