Tumgik
#ispanyol gribi
tarihtenyazilar1 · 4 months
Text
H1N1 Kabusu: İspanyol Gribi ve Dünya Çapındaki Yıkım
Birinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde, tarihin en yıkıcı salgınlarından biri olarak kayıtlara geçen İspanyol Gribi, 1918-1920 yılları arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türü tarafından tetiklendi. Bu pandemi, dünya genelinde 500 milyondan fazla kişiyi etkileyerek, 18 ay içinde dehşet verici bir şekilde 50 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Salgın, ılımlı bir başlangıç dalgası,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
felsefeyapmaulan · 1 month
Text
Bir an için 1900 yılında doğduğunuzu hayal edin. 14 yaşındayken Birinci Dünya Savaşı başlıyor ve 18. yaş gününüzde 22 milyon insanın ölümüyle bitiyor. Yılın ilerleyen aylarında, gezegeni bir İspanyol Gribi salgını vurur ve siz 20 yaşına gelene kadar devam eder. Bu iki yıl içinde elli milyon insan bundan dolayı ölür. Evet, 50 milyon.
29 yaşına geldiğinizde Büyük Buhran başlıyor. İşsizlik %25'e ulaşıyor, küresel GSYİH %27 düşüyor. Bu 33 yaşına kadar sürüyor. Dünya ekonomisiyle birlikte ülke de neredeyse çöküyor. 39 yaşına geldiğinizde İkinci Dünya Savaşı başlıyor. Henüz tepenin üzerinde bile değilsin.
39. ve 45. yaş günleriniz arasında savaşta 75 milyon insan öldü ve Holokost altı milyon insanı öldürdü. 52 yaşında Kore Savaşı başlar ve beş milyon kişi ölür.
64 yaşında Vietnam Savaşı başlıyor ve uzun yıllar bitmiyor. Bu çatışmada dört milyon insan ölüyor. 62. doğum gününüz yaklaşırken, Soğuk Savaş'ta bir dönüm noktası olan Küba Füze Krizi ile karşı karşıyasınız. Gezegenimizdeki yaşam, bildiğimiz haliyle sona erebilirdi. Büyük liderler bunun olmasını engelledi.
75 yaşına geldiğinizde Vietnam Savaşı nihayet sona eriyor. Gezegendeki 1900'de doğan herkesi düşünün. Tüm bunlardan nasıl kurtulabilirsiniz? 1985 yılında bir çocuk, 85 yaşındaki büyükanne ve büyükbabasının okulun ne kadar zor olduğunu anlamadığını düşünüyordu. Ancak bu büyükanne ve büyükbabalar yukarıda sıralanan her şeye rağmen hayatta kaldılar.
Perspektif muhteşem bir şeydir. Şu anda bu kadar çok şey olup biterken ve 2024 daha yarılanmamışken her şeyin üstesinden gelebileceğimizi bilerek, her şeyi bir perspektife oturtmaya çalışalım. Dünya tarihinde hiçbir zaman sonsuza kadar süren bir fırtına olmamıştır. Bu da geçecek..
Tumblr media
19 notes · View notes
ozel-buro · 2 years
Text
SAĞLIK DOSYASI /// GÜL TEMEL : İspanyol Gribinde Sadece Aşılananlar Öldü !!!
SAĞLIK DOSYASI /// GÜL TEMEL : İspanyol Gribinde Sadece Aşılananlar Öldü !!!
GÜL TEMEL : İspanyol Gribinde Sadece Aşılananlar Öldü !!! İspanyol gribi, 100 milyon dolayında insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri olmuştur. Salgın ılımlı ilk dalga, şiddetli ikinci dalga ve artçı üçüncü dalga olmak üzere toplamda üç dalga hâlinde seyretmiştir. Eleanor McBean, Vaccination Condemned kitabında 1918’de ölenlerin %95’inin influenzadan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgigunlugu · 4 years
Link
#AIDS#Asya gribi#coronavirus#COVİD-19 #HIV # İspanyol gribi # korona ne zaman biter#korona tedavisi#koronavirüs#onaylanmış vaka#ölüm sayısı, solunum yolu hastalığı#zattüre
1 note · View note
harunistenci · 3 years
Link
0 notes
cilginfizikcilervbi · 3 years
Text
Küresel Tehdit: Zombi Bakteriler ve Virüsler
Küresel Tehdit: Zombi Bakteriler ve Virüsler
Küresel Tehdit: Zombi Bakteriler ve Virüsler Zombi bakteri ve virüsler yine tüm felaketlerin tek sorumlusu olan insan sayesinde gün yüzüne çıkan canlılardır. Peki nedir bu zombi bakteriler? Öldükten sonra tekrar dirilip kendi neslini mi yok ediyor? Ortaya çıkış sebepleri nedir? Küresel Tehdit: Zombi Bakteriler ve Virüsler İnsanlar asırlardır bakteri ve virüsler ile iç içe yaşıyor. İnsanlar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikadunyacomtr · 4 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "102 yaşında: Önce İspanyol gribini, 9 ayda 2 kez de Covid-19'u yendi" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. 102 yaşında: Önce İspanyol gribini, 9 ayda 2 kez de Covid-19'u yendi Son Dakika Son Dakika Dünya
0 notes
gundeminnabzi · 4 years
Text
0 notes
radyobalfm · 4 years
Text
İspanyol Gribi: 50 milyon kişisi öldüren salgından sonra yerkürede nasıl bir iz bıraktı?
İspanyol Gribi: 50 milyon kişisi öldüren salgından sonra yerkürede nasıl bir iz bıraktı?
Tumblr media Tumblr media
Getty Images
İspanyol gribini daha evvel duymadıysanız, yirminci yüzyılın başlarında yaşanan bu büyük salgın hakkında malumat edinmek için muhtemelen ülkü bir devirdeyiz.
1918 ile 1920 arasında yaşanan bu salgın iki yıl içinde o sırada 2 milyardan az olan yerküre nüfusunun üçte birini hasta etmiş ve tahminen 20 ila 50 milyon kişinin vefatına yol açmıştı.
En düşük iddialar bile yanlışsız olsa,…
View On WordPress
0 notes
turkiyeden-haber · 4 years
Text
Koronavirüs: 100 yıl önceki İspanyol Gribi deneyiminden Covid-19 pandemisine dersler: Önlemlerin...
Koronavirüs: 100 yıl önceki İspanyol Gribi deneyiminden Covid-19 pandemisine dersler: Önlemlerin…
100 yıl önce I. Dünya Savaşı sırasında başlayan ve milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açan İspanyol Gribi’nden, bugün yaşanan koronavirüs salgını hakkında hangi dersler çıkarılabilir?
Tumblr media
1918’de, devam eden Birinci Dünya Savaşı ile birlikte önce Avrupasonra dünyanın bir çok ülkesini saran İspanyol Gribi salgını iki yıl boyunca üç büyük dalga halinde sürdü ve 50 milyon insanın yaşamına…
View On WordPress
0 notes
almanyalilar · 4 years
Text
Tumblr media
ALMANYALILAR – İnsanlık tarihinin saptanabilen en ölümcül salgını 1918 yılında ABD’de Kansas City’de ortaya çıktı. Adına “İspanyol Gribi” dendi. Bugünlerde herkes Corona virüsünden ölen 400 aşkın ölüm vakasıyla ilgilenirken bu kış ABD’de gripten ölen 10 000 kişi yalaka basına haber dahi olmuyor. Amerikalılar mı grip karşısında zayıf bünyeli, yoksa Amerika’da ortaya çıkan grip daha bir ölümcül uzmanlara sorulmalı. I. Dünya Savaşı’nın sonlarında ortaya çıkan ve küresel bir salgın olarak adlandırılan, milyonlarca insanın canına mal olan İspanyol Gribi aradan onca zaman geçmiş olmasına rağmen gizemini korumaya devam ediyor. Pasifik adalarından kutuplardaki küçük köylere kadar her yere yayılan bu grip, dünya nüfusunun üçte birine bulaşarak yaklaşık 50 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden olmuş. Yani savaşta hayatını kaybeden insanların üç katı insan bu grip yüzünden ölmüşler. Savaş vesilesiyle dünyanın dört bir yanına ulaşması hızlanan grip karşısında hiçbir aşı etkili olmamış. Hatta Avrupa üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’na gelen bu gripten sadece İstanbul’da tam 6403 kişi memlekette hayatını kaybetmiş. Anadolu’da hayatını yitirenlerin sayısı bilinmiyor. Güney Afrika’da yarım milyon çocuğun yetim ve öksüz kaldıkları kayıtlara geçti.
This slideshow requires JavaScript.
Gribe H1N1 adlı virüsün yeni türevi olan H3N8 neden olmuş. Biraz daha detaylandırmak gerek. Gribe neden olan virüsün yüzeyinde kısaca H ve N olarak bilinen iki ana antijen (bağıştıran ya da antijen vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi tarafından antikor üretimine yol açan yabancı moleküller) vardır. 1918’de genç insanların ilk karşılaştığı virüs türü olan H3N8 daha sonra büyük salgına yol açan türden H1N1’den daha farklıydı ve onların bağışıklık sistemi esas olarak ilkine karşı hazırlık yaptı. Yaşlılar 1830’larda ortalıkta dolaşan H1 veya N1 antijeni ile tanışık olduğundan büyük salgından fazla etkilenmedi. Salgına yakalananlarda diş ve saç dökülmesi, baş dönmesi, uykusuzluk, görme ve işitme kaybından şikâyetlerle karşılaşıldı. Hayatta kalanlar ise virüs enfeksiyonu sonrası meydana gelen depresyona yakalandılar.
This slideshow requires JavaScript.
Böylelikle en sağlam yaş grubunun hasta olduğu söylenebilir. Gribin ilk belirtileri solunum zorluğunda görülüyor, hastaların suratları kızıl kahve bir renk alıyordu. Daha sonra bu renk mavileşiyor, insanlar öldüklerinde ise simsiyah oluyordu. Ölüm nedeni virüsün akciğerde açtığı yaralara yerleşen bakteriler sonucu oluşan zatürreydi. Ölenlerin çoğunun erkekler ve hamile kadınlar olduğu ayrı muamma. Bu küresel hastalıktan en çok etkilenenlerin kötü beslenen, olumsuz şartlar altında yaşayan ve doktora gidemeyen yoksul insanlar olduklarını söylemek gereksiz. Bu küresel salgında en fazla ölüm vakası Asya ve Afrika’daydı. Asya’daki bir hastanın ölüm ihtimali Avrupa’dakinin 30 katıydı. Onca yapılan araştırma ve incelemeler, istatistikler üzerinde on yıllardır süren çalışmalar bunun esas olarak sosyo-ekonomik farklardan kaynaklandığını gösterdi. Zira dünya çapında hastalıktan en çok etkilenenler kötü beslenen, kötü konutlarda oturan ve doktora gidemeyen yoksullar, göçmenler ve etnik azınlıklar oldular. Ölümcül en büyük salgında hastalığa yakalananların büyük kısmı iyileşmiş olsa da ölenlerin sayısı bilinen grip salgınlarından 25 kat daha fazlaydı. 1920’lerden sonra ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi fikri benimsendi, birçok ülkede sağlık bakanlıkları yeniden düzenlendi, daha iyi hastalık takibi yapılmaya, sağlık hizmetlerinin ihtiyacı olan herkese ücretsiz sunulması anlayışını sağladı. Zihniyetin pek o kadar da değişmediğini 2009’da İngiltere’de karşılaşılan grip salgını gösterdi, yine yoksullar arasındaki ölüm oranı zenginlerinkinin üç katıydı. İspanyol Gribi´nden sonra insanlık, dört küresel grip salgını ile daha karşılaşsa da hiçbiri onunki kadar felaketle sonuçlanmadı.
07.02.2020
Gelmiş Geçmiş En Büyük Ölümcül Salgın: İspanyol Gribi ALMANYALILAR - İnsanlık tarihinin saptanabilen en ölümcül salgını 1918 yılında ABD’de Kansas City’de ortaya çıktı. Adına…
0 notes
doctortekno · 5 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Milyonlarca İnsanın Kişisel Verisini İçeren Bir Veritabanı Keşfedildi" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. https://doctortekno.com/2019/12/07/milyonlarca-insanin-kisisel-verisini-iceren-bir-veritabani-kesfedildi/
0 notes
botjesus · 3 years
Text
Bir an için 1900 yılında doğduğunuzu düşünün.
 14 yaşındayken, I. Dünya Savaşı sadece 18 yaşındayken başlar ve 22 milyon ölü bırakır.
 Biraz sonra, dünya çapında bir salgın olan İspanyol Gribi, 50 milyon insanı öldürüyor.  Ve sen yaşıyorsun, 20 yaşındasın.
 29 yaşındayken, New York Borsasının düşmesiyle başlayan ve enflasyon, işsizlik ve açlığa neden olan dünya ekonomik krizinden sağ çıkıyorsunuz.
 33 yaşındayken Nazizm iktidara gelir.
 39 yaşındayken, II. Dünya Savaşı başlar
 Dünya Kupası ve 45 yaşında 60 milyon ölü ile bitiyor.  Holokost'ta 6 milyon Yahudi öldü.
 52 yaşında Kore Savaşı başlar.
 64 yaşındayken, Vietnam Savaşı 75 yaşındayken başlar ve biter.
 Örneğin, 1985 yılında doğan bir kişi, büyükanne ve büyükbabasının, birkaç savaş ve felaketten kurtulduklarını bilmeden, hayatın ne kadar zor olduğunu bilmediğini düşünüyor.
 Bugün kendimizi bir pandeminin ortasında yeni ve modern bir dünyanın tüm konforlarıyla buluyoruz.
 İnsanlar birkaç hafta veya ay boyunca evlerine hapsolmaktan şikayet ediyor, evlerine elektrik, cep telefonu, yiyecek ve hatta sıcak su ve başlarının üzerinde güvenli bir çatı ile güveniyorlar.
 Bunların hiçbiri başka zamanlarda yoktu.  Fakat insanlık bu koşullar altında hayatta kaldı ve yaşam sevincini hiç kaybetmedi.
 Bugün süpermarketlere girmek için maske takmamız gerektiğinden şikayet ediyoruz.
 Mucizeler yaratabilecek bir şey var: Hayatı görme şeklimizde ve atalarımızın deneyimlerinde küçük bir değişiklik.
40 notes · View notes
cilginfizikcilervbi · 3 years
Text
Tarihteki Büyük Salgın Hastalıklar
Tarihteki Büyük Salgın Hastalıklar
Tarihteki Büyük Salgın Hastalıklar Antoninus Vebası MS 165-180 tarihleri arasında görülen bu hastalık dünyada çiçek veya kızamık türüne benzeyen bir salgındır. İlk kez Yakın Doğu’daki kuşatmadan dönen lejyonerler tarafından Roma’ya getirildi. Salgın, Roma imparatoru Lucius Verus’un hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Tahminlere göre günde iki bin kişiyi öldüren bu hastalık Roma ordusunu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
felsefeyapmaulan · 3 years
Text
"Maske tak ya da hapsi boyla." 1918-1919 yıllarında yayılan İspanyol gribi, dünya genelinde 50 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olmuştu.
Kaliforniya, 1918
Tumblr media
15 notes · View notes
obeziteyeson · 3 years
Text
AÇIK HAVA VE GÜN IŞIĞI
Prof. Dr. Canan Karatay  07.03.2021
Gün ışığında dolaşmanın ve temiz hava solumanın SARS-CoV-2, COVİD-19 grip infeksiyonunu engelleme ve önlemede son derece önemli iki faktor olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Gene tarihten ve yaşananlardan ders almamız gerekiyor. 
Şöyle ki bir örnek verecek olursak, 1918 İspanyol gribi salgınında, açık havaya yerleştirilen hastaların, ölüm oranlarının, kapalı hastahane koğuşlarında yatanlara oranla daha düşük olduğu bildirilmiştir [1]. Bir çok çalışmada da, doğal olarak havalandırılan koğuşlarda, açık havaya kapalı ve mekanik olarak havalandırılan modern hastahane koğuşlarına oranla temiz hava değişiminin oldukça düşük olduğu gösterilmiştir [2].
 Temiz hava değişimi kapalı bir mekan ya da bir oda içine, ne sıklıkla taze, temiz havanın girdiğini gösterir. Örnekleyecek olursak, bir pencerenin açılmasıyla kapalı mekan ya da oda içine, bir saat içinde %69 oranında temiz hava girmektedir. Mekanik ventilasyon ile saat başı hava değişiminde ise bu oran
%12 dolaylarında olup çok düşük bir değerdir.
 Kapalı ortamlarda, solunan havada virüsün yoğunluk oranı, ya da konsantrasyonu artmakta ve infeksiyon yapma olasılığı kat kat yükselmektedir. Aynı şekilde SARS-CoV-2, COVİD-19 grip infeksiyonu ve tüm kış grip infeksiyonlarının da, kış aylarında soğuk algınlıklarının artması kapalı ortamlarda, havasız kapalı ve kalabalık olarak yaşandığından kaynaklanmaktadır.
 Bu nedenle hastahanelerde olduğu kadar, gerek evlerde, gerek kapalı olan yaşam ve çalışma ortamlarına açık ve temiz havanın girmesi, ve saydığımız bu kapalı mekanların sık sık havalandırılması son derece önem kazanmaktadır. Almanya, Kanada ve ABD’de yapılan araştırmalar, bir kişinin hayatının yarısının ev içi havasını solumakla geçtiğini göstermiştir [3].
 Akıllı binalarda maalesef pencereler açılamamaktadır. Bu nedenle, başta SARS-CoV-2, COVİD-19 virüs gribi olmak üzere tüm kış gribi ve infeksiyon hastalıkları sıklıkla görülmektedir.
 Temiz Hava solumanın faydaları uzun senelerden beri bilinmektedir ve bir çok çalışama ile gösterilmiştir. 1894 yılında Londra’da yayınlanmış olan bir çalışmada, temiz havaya maruz kalan tüberküloz mikrobunun, hastalık yapma gücünün çok zayıfladığı bildirilmiştir[4].
 Temiz hava solumanın antimikrobik olan önemli etkilerini bir kaç faktörle özetlemek mümkündür.  Güneşli açık havada yürümek ile, bir kere güneşin UVB ışınlarına maruz kalmaktayız.  Açık havada virüs yoğunluğu, konsantrasyonu azaldığı gibi, hastalık yapma gücü de zayıflamaktadır. İşte bu nedenle dışarıda açık havada bol bol yürümek viral infeksiyonların riskini azaltmaktadır.  Maskenin bir faydası bu bağlamda yoktur.
 Temiz havanın antimikrobik etkisine, 1960 yıllarında, ‘OPEN AIR FACTOR- OAF’ denilmesinin nedeni budur[5]. Açık temiz havanın İNFLUENZA virüslerini yok ettiği, ben İngilterede çalıştığım, 1972 yıllarında, Hijyen Tıp Dergisinde yayınlanmıştı.[6]. Temiz havanın antimikrobik etkisinin temel nedeni olarak, gün ışığı ile havada bulunan ozon partiküllerinin etkileşim sonucu ortaya çıkan hidroksil radikalleri diye adlandırılan kimyasal ögelerin olduğu açıklanmıştır[7].
 SÖZÜN ÖZÜ:
 GÜN IŞIĞI ve AÇIK TEMİZ HAVA içinde bulunan bileşenler, asırlardan beri, hastalık yapan mikro organizmaları azaltarak, yok ederek insanları bakteri, virüs ve mantar infeksiyonlarının neden olduğu öldürücü infeksiyonlardan kollamak ve korumaktadır. Bu faktörler mevcut olmasa idi insanlar ve hayvanların tümünün hayatta kalabilmeleri mümkün olamazdı. Dünyada canlı yaşam imkansız olurdu. Yabani hayvanlara da maske takalım mı, ne dersiniz?
 SARS-CoV-2, COVİD-19 salgınına karşı, tarihten alınacak oldukça önemli derslerin var olduğu bir gerçektir.
 O halde, SARS-CoV-2, COVİD-19 salgınını önlemek amacıyla kitleleri tamamen eve kapanma uygulaması yanlış ve tehlikeli olduğu aşikardır. Evde kapalı ortamlarda virüsün tehlikesi daha da artmaktadır. Açık havada yürümenin yasaklanması, ya da denize girmenin yasaklanması acaba ne kadar doğru bilimsel bir uygulama olmaktadır?
 Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın da ifade etmiş olduğu gibi, SARS-CoV-2, COVİD-19 virüs grip infeksiyonu evlerde daha büyük risk oluşturmasına ve daha hızlı yayılmasına neden olmuştur. Özellikle 65 yaş üstü sıhhatli gençlerin, sokağa çıkma kısıtlamaları/yasağı bilimsel olmayan, üstelik bir çok hastalık riskinin artmasına neden olan bir uygulamadır.
 Daha önce de bir kaç kez açıklamış olduğumuz gibi gün ışığının, cildimizde D VİTAMİNİ yapımını sağlamaktadır. Ancak gün ışığının bilinen bir çok başka önemli faydaları da bulunmaktadır. En başta, gün ışığının Ultra Viyole B yani UVB ve Ultra Viyole C yani UVC, ışınlarının sıhhatimizi koruma açısından son derece önemli yeri vardır. UVB ışınlarının virüslerin büyük çoğunluğunu öldürdüğü senelerden beri bilinen bilimsel bir gerçektir[8] yeni bir buluş değildir.  Ultraviyole ışınlarının, ya da kısaca UV ışınlamasının ile, SARS-CoV-2, COVİD-19 virüs salgınıın önlenebileceği anahtar bir uygulama olduğu da açıklanmıştır [9]. UV yani gün ışığının, 1877 yılından beri yüzlerce çalışmada infeksiyonların yayılmasını önlediği NATURE dergisinde yayınlanarak bildirilmiştir [10] [11] [12].
 SARS-CoV-2, COVİD-19 infeksiyonu korkusundan, yaygın olarak aşırı miktarda kullanılmakta olan yüzey dezenfektanları son derece sıhhati bozmaktadır. Bu nedenle bir çok kişide çeşitli sağlık sorunları baş göstermeye başlamıştır. Özellikle, okul, TV stüdyoları, hastahene, ve AVM’ler gibi kapalı alanların havasının geceleri UV ışınları ile dezenfekte edilmeleri, yaygın bir şekilde sıhhati bozan kimyasal dezenfektan kullanımı yerine, insan sağlığına zarar vermeyen UV ışınları nın kullanılması tercih edilmelidir [13].
 Gün ışığında bulunan Ultra Viyole yani UV ışınlarının her türlü mikrobu yok etmede son derece güçlü olduğu bilinmektedir. Öyleki, terör amacıyla, yani biyoterörizim amaçıyla yayılan her türlü tehlikeli mikrobiyomu öldürme, korunma ve yayılmasını önleme amacıyla UV ışınlarının kullanılması önerilmektedir[14].
UVB ve UVC Ultraviyole ışınlarınıın bütün virüsleri öldürdüğü veya yok ettiği bilinmektedir. UVB ve UVC ışınlarının bu bağlamda, bütün Corona virüslerini ve de en yeni olan SARS-CoV-2 virüsünü ayırt etmeyeceği ve SARS-CoV-2 virüsünü yok edeceği aşikardır. ABD COLUMBİA Universitesi araştırmacılarından Biyofizik Profesörü, PhD David Brenner kış gribine neden olan bütün mevsimsel TÜM CORONA VİRÜSLERİNİ ki buna SARS-CoV-2 virüsü de dahildir, % 99, oranında yok ettiğini ve insanlara zarar vermediğini bildirmiştir.
“Far-UVC light doesn’t really discriminate between coronavirus types, so we expected that it would kill SARS-CoV-2 in just the same way: since SARS-CoV-2 is largely spread via droplets and aerosols that are coughed and sneezed into the air, it’s important to have a tool that can safely inactivate the virus while it’s in the air, particularly while people are around. Because it’s safe to use in occupied spaces like hospitals, buses, planes, trains, train stations, schools, restaurants, offices, theatres, gyms, and anywhere that people gather indoors, far-UVC light could be used in combination with other measures, like wearing face masks and washing hands, to limit the transmission of SARS-CoV-2 and other viruses.”
SONUÇ:
Evlerde kapalı ortamlard YAŞAMAK değil, kalabalıktan uzak maske takmadan, açık havada yürümek, kalabalıktan UZAK OLARAK maske takmadan, gün ışığında, ormanda yürümek, kalabalıktan UZAK OLARAK  maske takmadan, deniz kenarında yürümek ve de denizde yüzmek SARS CoV-2, COVİD-19 virüsünü de zayıflatmakta, çoğalmasını engellemekte ve yayılmasını önlemektedir. Kalabalıktan uzak kaldıkça, açık havada fizik aktivite sırasında maske takmak, hipoksiye neden olduğu için sakıncalı ve tehlikelidir. 
KAYNAKLAR: 
[1] Hobday RA et al.Am J Public Health 2009 99(suppl 2): 5236-5242.
[2] Qian H et al. ISME J 2010;45: 559-65.
[3] Brasche S et al. In J Environ Health 2005;208: 247-53.
[4] Ransome A et al.Proc R Soc London 1894;561:51-6.
[5]  Hood A M. J Hyg (Lond)1974,72: 53-60.
[6]  Benbough JE. Et al. J Hyg (Lond) 1971; 69: 610-26.
[7]  Wong V et al.J Hosp Infect 2011; 78:194-99.
[8] Hockberger PE. J Photochem Photobiol 2000; 58: 185-91.
[9] https://www.livescience.com/uv-light-kill-coronavirus.html.
[10] aDownes A, et al.. The influence of light upon the development of bacteria. Nature 1877; 16:218.
[11] bGates FL. A study of the bacteriocidal action of ultra violet light: III. The absorption of ultra violet light by bacteria. J Gen Physiol 1930;14:31-42.
[12] cWells WF. On air-borne infection: study II. Droplets and droplet nuclei. Am J Hyg 1934; 20:611-8.
[13] Nichlas GR. The History of Ultraviolet Germicidal Irradiation for Air Disinfection. Public Health Rep. 2010 Jan-Feb; 125(1): 15–27.
[14] Philip WB et al. The application of ultraviolet germicidal irradiation to control transmission of airborne disease: biotterrorism countermeasure. Public Health Rep Mar-Apr 2003;118(2):99-114.
Prof. Dr. Canan Karatay  07.03.2021 
7 notes · View notes