Tumgik
#sağlıklı yiyecek
gozdehaber · 4 days
Text
Yulaf Sütü Hakkında Gerçekten Çürütülmesi Gereken 4 Efsane
En iyi aşk hikayelerinde olduğu gibi, hepimiz topluca süt ürünlerinden uzaklaşmış gibi görünene kadar yulaf sütüyle ilgilenmedik. Daha bitki bazlı bir diyet uygulayan ve sağlıklarıyla ilgilenenler için tüm kutuları işaretliyor. Sonuçta yulaf sütü vegandır ve doğal olarak süt ürünleri, laktoz ve soya içermez. Flört edilecek tüm bitki bazlı sütler arasında, fındık alerjisi olanlarda hiçbir kötü yan…
View On WordPress
0 notes
gozcunet · 2 years
Text
Çölyak Hastalığı Diyeti: Uzman, Glutensiz nasıl güvenle gidileceğini açıklıyor
Çölyak Hastalığı Diyeti: Uzman, Glutensiz nasıl güvenle gidileceğini açıklıyor
Çölyak Hastalığı, ince bağırsağınıza zarar veren ve besinlerden besinleri emmesini engelleyen genetik bir oto bağışıklık hastalığıdır. Klinik Beslenme Uzmanı Prachi Shah, ince bağırsaktaki villusun besinleri kan dolaşımına emdiğini açıklıyor. Gluten buğday, çavdar ve arpada (‘jou’) bulunan bir proteindir. Gluten yediğinizde, bağışıklık sistemi villuslara zarar verir ve böylece emilimini engeller.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gorunum · 1 year
Text
Bonnytiny - Silver
Çocuk diş macunu çocukların ağız hijyeninin önemli bir parçasıdır ve dikkatli seçilmelidir. Hafif olmalı, ancak plak ve yiyecek parçacıklarını dişlerden uzaklaştıracak kadar etkili olmalıdır. Ebeveynler ayrıca yapay tatlandırıcılar, renkler ve tatlar içermeyen diş macunları aramalıdır. Doğru türde çocuk diş macunu üreten Bonnytiny ile çocuklar, endişe duymadan sağlıklı bir gülümsemenin tadını çıkarabilirler!
228 notes · View notes
akillihedef · 2 years
Text
Formena - Silver
Diyet yapmayı isteyen kişilerin bu alanda çeşitli eğitmenlerle birlikte hizmet aldığı görülmektedir. Bu alanda diyet yapılmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri de yeme alışkanlıklarıdır. Diyette kullanılacak olan yemekleri düzenli olarak tüketmek bu alanda diyetin verimli olması açısından büyük bir önem taşıyor. Diyet yemekleri şeklinde araştırma yapan kişilerin birbirinden farklı sonuçlarla karşılaştığı görülmektedir. Herhangi bir sorun yaşamayacağınız platformlar üzerinden sağlıklı yiyecek listelerine kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Diyet yiyecekleri üzerinden hem fiziksel sağlığınızı koruyabilir hem de kilo kaybını düzenli olarak gerçekleştirebilmeniz mümkündür.
220 notes · View notes
onlinefirmam · 4 months
Text
Gıda Vakum Makinası
Gıda Vakum Makinası: Tazeliği ve Dayanıklılığı Korumanın Anahtarı
Tumblr media
Gıda vakum makinaları, mutfakların vazgeçilmez yardımcıları arasında yer alırken, gıda tazeliğini ve dayanıklılığını korumanın en etkili yollarından birini sunarlar. Bu cihazlar, yiyecekleri vakumlu poşetlerde saklayarak havadan izole ederler, böylece oksijen temasını sınırlarlar. Bu, gıdaların daha uzun süre taze kalmasını sağlayarak israfı azaltırken aynı zamanda lezzetin ve besin değerinin korunmasına yardımcı olur.
Gıda vakum makinası, ev kullanımı için tasarlanmış küçük modellerden, restoranlar ve gıda işletmeleri için profesyonel büyük makinelerine kadar geniş bir yelpazede bulunur. Temel olarak, bu cihazlar bir vakum pompası ve vakumlanacak yiyecekleri yerleştirmek için bir vakum poşeti veya rulo içerir.
Gıda vakum makinalarının sağladığı avantajlar nelerdir?
Tazeliği Korur: Vakum ambalaj, yiyeceklerin hava ile temasını keser, bu da oksidasyonu ve bakteri üremesini engeller. Sonuç olarak, meyve, sebze, et, balık ve peynir gibi gıdalar daha uzun süre taze kalır.
Gıda İsrafını Azaltır: Gıda vakum makinaları, yiyeceklerin daha uzun süre dayanmasını sağladığı için atılmasını gerektiren gıda israfını azaltır. Bu, hem bireylerin hem de işletmelerin bütçelerine katkı sağlar.
Daha Uzun Süre Depolanabilirlik: Vakumlanmış gıdaların dondurucuda veya oda sıcaklığında daha uzun süre depolanabilmesi, hazırlanan yemekleri ileri tarihlerde tüketmek veya gıdaları mevsim dışı dönemlerde saklamak için büyük bir avantajdır.
Lezzeti ve Besin Değerini Korur: Vakum ambalaj, gıdalardaki lezzet ve besin değeri kaybını minimize eder. Bu sayede gıdalar daha lezzetli ve besleyici kalır.
Marinasyonu Hızlandırır: Vakumlanmış yiyecekleri marine etmek, lezzetlerin daha hızlı emilmesine yardımcı olur. Bu, etlerin veya sebzelerin daha lezzetli ve aromatik hale gelmesini sağlar.
Gıda vakum makinaları, modern mutfaklarda vazgeçilmez bir yardımcıdır. Hem ev kullanıcıları hem de ticari işletmeler için yiyeceklerin tazeliğini ve dayanıklılığını artırmanın etkili bir yolunu sunarlar. Ayrıca, bu makinelerin çevresel etkileri de göz önünde bulundurularak doğru kullanımı, yiyecek israfını azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Gıda vakum makinaları, hem pratik hem de ekonomik bir çözüm sunarak mutfaklara değer katar.
Gıda vakum makinası, gıdaların uzun süre taze kalmasını sağlamak, besin değerini korumak ve gıda israfını azaltmak amacıyla kullanılan bir cihazdır. Bu makinalar genellikle evde ve endüstriyel mutfaklarda kullanılır. İşlevselliği, kullanım kolaylığı ve sağladığı avantajlar nedeniyle giderek daha popüler hale gelmektedir.
Gıda vakum makinaları, ambalajlanacak gıdaların içindeki hava miktarını azaltarak oksidasyonu önler. Oksidasyon, gıdaların renk, tat ve besin değeri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olabilir. Ayrıca, vakum ambalajı, gıdaların mikroorganizma büyümesini ve bozulmasını önleyerek raf ömrünü uzatır.
Bu makineler genellikle şu temel prensiplere dayanır: Gıdalar özel vakum torbalarına yerleştirilir, makina hava emer ve torbayı sıkıca kapatır. Bu işlem, gıdaların çevresindeki oksijen miktarını azaltarak bozulmayı önler. Ayrıca, bu yöntem, dondurulmuş gıdaların dondurulmuş halde daha uzun süre taze kalmasına da yardımcı olabilir.
Gıda vakum makinalarının birçok avantajı vardır. İlk olarak, bu makineler gıda israfını azaltabilir. Çünkü vakumlu ambalaj, gıdaların daha uzun süre taze kalmasını sağlar, bu da kullanıcıların gıdalarını daha uzun süre saklamasına olanak tanır. Ayrıca, özellikle sezon dışı meyve ve sebzelerin taze lezzetini korumak için kullanılabilir.
Bu makineler aynı zamanda gıda hazırlığı ve saklaması konusunda pratik bir çözüm sunar. Evde yemek hazırlayan kişiler, önceden hazırlanan yemekleri vakumlayarak buzdolabında veya dondurucuda saklayabilirler. Böylece, yoğun bir iş gününde bile sağlıklı bir yemek hazırlamak daha kolay olur.
Gıda vakum makinaları, evde veya restoranlarda kullanıldığında, toplu alışveriş yapıldığında veya özel bir sebze/meyve hasadı olduğunda da oldukça kullanışlıdır. Bu makineler, büyük miktarlarda gıda satın alındığında veya üretildiğinde, ürünlerin taze kalmasını sağlayarak maliyet tasarrufu yapılmasına yardımcı olabilir.
Gıda vakum makinası, gıdaların daha uzun süre taze kalmasını sağlayarak besin değerini korur, gıda israfını azaltır ve genel olarak mutfak işlerini kolaylaştırır. Ev kullanıcılarından profesyonel şeflere kadar birçok kişi için pratik ve faydalı bir mutfak aracıdır.
#vakummakinası #vakum #foodvacuum #vacuummachine #gıdavakummakinası #makpack #vakumlama #vacuum #vakummakinesi #kasap #kuruyemiş #şarküteri
2 notes · View notes
makaleajans · 11 months
Text
Kahve Limon Karışımı Kilo Verdirir Mi?
Tumblr media
Kahve limon karışımı tüketmenin sağlıklı olabileceği fikri yeni bir trend. Karışımın baş ağrılarını, ishali ve yağ yakmaya işe yaradığı iddia ediliyor. Her ikisinin de sağlık üzerinde kanıtlanmış çok sayıda olumlu etkisi olduğu göz önüne alındığında, kahve ve limonu birlikte içmenin ek sağlık avantajları olup olmadığını merak edilmektedir. Hemen hemen tüm mutfaklarda sıklıkla bulunan iki malzeme kahve ve limondur. Kavrulmuş kahve çekirdeklerinin demlenmesi, dünyanın en popüler içeceklerinden biri olan kahveyi üretir. Bunun yanı sıra, Amerikalıların yaklaşık 'i günlük olarak tüketmektedir. Fazla yağ kaybetmek istiyorsanız daha az kalori tüketilmeli veya daha fazla kalori yakmak için diyetinize dikkat etmelisiniz.
Limon Ve Kahve Karışımı Ne İşe Yarar?
Limon kahve karışımı yağ yakımına yardımcı olur ve bu yüzden kullanıcılar sıklıkla kullanmaktadır. Kahve neredeyse kalorisiz olduğu için yağ yakmayı amaçlayan diyetler için önerilen içeceklerden biridir. Kahvenin içindeki limon baş ağrısını giderir.  Bunların dışında, araştırmalar kahve içmenin kilo vermeye yardımcı olabilmektedir, bu nedenle bazı kişiler kahve içtikten sonra hafif bir kilo kaybı fark edebilir. Birçok insan, gün içinde veya uzun, yorucu bir günün ardından baş ağrısı çektiğini bildirir. Genellikle bu rahatsızlığın kendiliğinden geçeceği beklenir. Ağrı kesici kullanmak istemeyen kişilerin, tek  sebebi de budur. Bilimsel araştırmalara göre limonun tek başına, baş ağrısına iyi geldiğine dair bir kanıt yok. Ancak kahve limon karışımı baş ağrısı ve migrene iyi geldiği fark edilmiştir. Bazı migren hastaları kahvede bulunan kafeinden dolayı baş ağrısı yaşayabilir.
Tumblr media
Limonlu Kahve Zayıflamaya Yardımcı Olur Mu?
Kahve metabolizmayı hızlandırdığı için kilo vermeye de yardımcı olur. Limon tek başına kilo vermeye veya yağ yakımına katkıda bulunmaz. Bu yüzden kahve özünde kilo vermeye yardımcı olur ve yarar sağlar. Kahvenin etkisi limonla artırılır. Demlediğiniz kahvenin besin değeri de aynı anda artar. Ek olarak, yeme ve içme sırasını göz ardı ederseniz, bu tarif kilo vermeye yardımcı olmaz. Spor ve beslenme kilo vermede en önemli iki unsurdur. Yediğiniz ve içtiğiniz yiyecek ve içeceklere dikkat etmezseniz hiçbir yiyecek kilo vermeye neden olmaz. Doğal olarak, diyete egzersizi eklenmesi ihmal edilmemelidir. Bu makaleyi hazırlarken faydalandığımız "Kendinize İdeal Diyet Nasıl Seçilir?" başlıklı makalemizi de inceleyerek zayıflama sürecinde hızlı adımlarla ilerleyebilirsiniz.
Kahve Limon Karışımı İle İlgili Kullanıcı Deneyimi
Merhaba! Ben kahve limon karışımıyla kilo verme konusunda kendi deneyimimi paylaşmak istiyorum. Uzun bir süre boyunca kilo vermeye çalıştım ve bu süreçte birçok farklı yöntem denedim. Bir arkadaşım kahve limon karışımının kilo verme konusunda etkili olabileceğini söyledi, bu yüzden denemeye karar verdim. Kahve limon karışımını hazırlamak oldukça basit bir süreçti. Sabahları kahvaltıdan önce bir fincan siyah kahve içmeyi tercih ederim, bu yüzden kahvemi hazırladım ve içine bir limonun suyunu sıktım. Ardından karışımı iyice karıştırarak içmeye başladım. Başlangıçta, kahve limon karışımının metabolizmayı hızlandırdığı ve yağ yakımını desteklediği iddia ediliyordu. İlk birkaç gün, enerji seviyelerimde hafif bir artış fark ettim. Ancak, bunun gerçekten kilo verme sürecime nasıl etki ettiğini anlamak için birkaç hafta boyunca düzenli olarak kullanmaya devam ettim. Sonuç olarak, kahve limon karışımı tek başına mucizevi bir kilo kaybı sağlamadı. Ancak, benim için etkili olduğunu söyleyebilirim. Karışımı içmeye başladıktan sonra daha fazla enerji hissettim ve sabahları daha uyanık hissetmeye başladım. Bu da beni egzersiz yapmaya ve daha aktif bir yaşam tarzı benimsemeye teşvik etti. Ayrıca, kahve limon karışımının iştahımı biraz bastırdığını da fark ettim. Daha az açlık hissi yaşadım ve gün içinde daha kontrollü bir şekilde beslendim. Bu da kilo verme sürecimi destekledi. Ancak, kahve limon karışımı tek başına kilo vermek için yeterli değil. Sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersizle birlikte kullanılması gerekiyor. Ben de bu süreçte sağlıklı beslenmeye özen gösterdim ve egzersiz programıma sadık kaldım. Sonuç olarak, kahve limon karışımı benim kilo verme yolculuğumda bir destekleyici olarak işe yaradı. Ancak, her bireyin vücut yapısı farklı olduğu için herkesin deneyimi aynı olmayabilir. Kilolarınızı vermek istiyorsanız, uzman bir beslenme uzmanı veya diyetisyenle görüşmek her zaman en iyisidir. Şefika Hanım
Kahve Limon Karışımı İle İlgili Sık Sorulan Sorular
Karışımını ne zaman tüketmeliyim?Kahve limon karışımını genellikle sabahları kahvaltıdan önce tüketmek tercih edilir. Bu, enerji seviyelerinizi artırabilir ve güne daha uyanık başlamanıza yardımcı olabilir. Ancak, kişisel tercihinize göre farklı zamanlarda da tüketebilirsiniz. Kahve limon karışımının yan etkileri var mıdır?Kahve limon karışımı genellikle güvenli olarak kabul edilir, ancak herkesin vücut yapısı farklı olduğu için yan etkileri kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar mide ekşimesi, ishal veya uyku sorunları gibi yan etkiler yaşayabilir. Aşırı miktarda tüketildiğinde kafein içeriği nedeniyle sinirlilik veya huzursuzluk hissi oluşabilir. Herhangi bir rahatsızlık durumunda kullanmayı bırakmalı ve doktorunuza danışmalısınız. Read the full article
3 notes · View notes
guzinguzey · 1 year
Text
AKILLI SAATLER HARCANAN KALORİ MİKTARINI DOĞRU ÖLÇÜYOR MU? 
2017 tarihli bir çalışma, Fitbit Surge ve Apple Watch gibi cihazların kalp atış hızı ölçümlerini nispeten doğru hesaplasa da insanların egzersiz yaparken yaktıkları kaloriyi tutarlı tahmin edemediğini buldu. Araştırmada ortalama %93 ile en yüksek hata payına sahip akıllı cihazlar da var. En doğru ölçüm yapan cihazın bile hata oranı %27.
Bu çalışmada araştırmacılar, en küçüğü 18 yaşında olan 31 kadın ve 29 erkekten oluşan 60 gönüllünün yardımına başvurdu. Katılımcılar, çeşitliliğe sahip bir gruptu. Araştırmacılar; yaş, zindelik düzeyi, ağırlık veya ten rengi gibi faktörlerin cihazların doğruluğunu etkileyip etkilemediğini inceleyebilmek için kasıtlı bir seçim yaptılar. Denekler egzersiz yaparken, araştırmacılar bir elektrokardiyograf ile kalp atış hızlarını ölçtüler ve nefeslerindeki oksijen ve karbondioksite dayalı olarak metabolik hızlarını ve enerji harcamalarını tahmin ettiler. Daha sonra bu bulguları akıllı saatler tarafından oluşturulan sayılarla karşılaştırdılar. Tüm ekipmanlarda tutarlı sonuçların elde edilememesinin yanında ilgi çekici olan bazı insanlarda bu ölçümünün daha zor olamsıydı. Cihaz hataları erkek katılımcılarda daha yüksekti. Ayrıca daha fazla vücut kitle indeksi (VKİ), daha koyu cilt tonu ve yapılan aktivitenin türü ölçümleri etkiliyor. Örneğin; cihazlar, bisiklet sürerken toplanan verileri ölçmekte yürüyüşten daha iyiydi.  Kuvvet antrenmanlarının zaten yakılan kalori ile alakası bile yok. Verim almak için hareketin formu, egzersizin programlamadaki yeri, set ve tekrar sayıları daha önemli...
Pittsburgh Üniversitesi'nin yaptığı başka bir çalışma ilk altı ay boyunca kalori kısıtlı bir diyet takip eden 470 aşırı kilolu yetişkini inceledi. Haftada 100 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite de hedefleyen grupta beklendiği gibi herkes kilo verdi. Kalan 18 ay boyunca, katılımcıların yarısı takip cihazları kullandı. Diğer yarısı ise yiyecek alımını ve egzersizini kendi kendine izledi. Araştırmacılar, takip cihazı kullanan grubunun kilo verme programına daha fazla bağlı kalacağını ve toplamda daha fazla kilo vereceğini düşündüler. Ve fakat tersi oldu. İki yıl sonra, cihaz ile takip yapan grup sadece 7,7 pound kaybederken, kendini izleyen katılımcılar bunu neredeyse ikiye katlayarak 13 pound kaybetti.
The Lancet Diabetes & Endocrinology's'de yayınlanan başka bir çalışma akıllı saatlerin insanların daha fazla hareket etmesine veya daha sağlıklı olmasına yardımcı olmadığını gösterdi. Duke-National University of Singapore Medical School'da araştırmacılar, 800 işçiyi haftada 70.000 adım atmaya davet etti. Bir grup akıllı saat ortamında birbiri ile kapışmaya katıldı, diğer gruba nakit para teklif edildi. Para motivasyonu işe yaradı; ama akıllı saat işe yaramadı. =)
En can alıcı kısım ne biliyor musunuz? Akıllı saat olsun ya da olmasın; uzun vadede yaşam kalitemizde sürdürülebilir bir gelişme gösteremiyoruz. İşte, mesele tam olarak bu. Ha banyo tartısı ha akıllı saat. =) Bize sürekli bir rakam söylüyorlar ama o rakamın gerçeğini hala bilmiyoruz; haliyle o rakamı nasıl değiştireceğimize dair bir stratejimiz oluşmuyor. Birçok insanın bundan çok daha fazlasına ihtiyacı var.
İnsan düşünmeden edemiyor. Madem bu sonuçlar günlük kalori açığı ve fazlalığı oluşturma hedefi olan kişiler için yanlış yönlendirmelere sebep oluyor, onları bir standart olarak kabul etmeye, buna alışma aşamasına nasıl geldik? Ve neden piyasaya sürülen her uygunsuz teknoloji parçası üzerimizde bu kadar kalıcı bir güce sahip?
Bu, tüketicilerin aslında veri izleyicileri motivasyon araçları olarak algılamaları durumunda ortaya çıkan bir sorundur. Motivasyon kavramının şişirilmesi ile alakalı bir arayışın varış noktasıdır. Söylemeye gerek yok, insan vücuduna ilişkin anlayışımız çok ilerledi. Örneğin, bir yiyeceğin besin değerinin, ondan ne kadar kalori alacağımızın çok daha ötesine geçebileceğini biliyoruz. Ve egzersizin faydalarından çoğunun sayısal bir rakamla yansıtılamayacağını...
İnsanların bu kalori sayaçlarının algoritmalar üzerine kurulu olduğu ve vücudumuzun bir algoritma olmadığı noktasında şuura ihtiyacı var. Ben bu rakamlara ne kadar çok bağımlı hale gelirsek, kendi bedenlerimizi dinlemeyi o kadar bırakacağımızı ve kendi bedenlerimizle hakiki bir diyalog geliştirmekten o kadar uzaklaşacağımızı düşünüyorum.
20’li yaşlarının başında neredeyse anoreksiyadan ölecek duruma gelen insanlar var. Düzensiz yeme, ortoreksiya veya egzersiz ve beslenmeyle ilgili takıntılı alışkanlıkları olan herkesin akıllı cihazlardan uzak durmasını faydalı buluyorum. Her şeyi ölçmek istemek, hareket ve yemekle ilgili neşeyi ortadan kaldırıyor. Egzersiz yapmak ve yemek yemek üzerine bir anlamdan uzaklaşıp bu süreci klinik bir vakaya, üzerine tik atılması gereken bir göreve dönüştürüyoruz. Laboratuarda denek gibi hissediyoruz, keyifle yaşam kalitesi üzerine çalışan, gelişen insanlar gibi değil.
Çoğu akıllı saat şirketi; yakılan kaloriyi izlemenin bir tüketici talebi olduğunu doğruluyor. Neyi talep ettiğimiz realitemizi şekillendiriyor. Bazı sahtekarlıklar her yerde. Biz kendimizi değiştirmektense hala sahtekarları yargılama aşamasında oyalanıyoruz. Kabul aşamasına geçelim. Bunlar oluyor; çünkü onların olmasını istiyorsunuz. Piyasa talep etmeseydi, kolumuzda olmazlardı. Pek çok insan bu rakamların yanlış olduğunu bilse de kullanmaya devam ediyor. Bu teknoloji şirketlerinin güvendiği şey işte bu bilgi ile buluşmayan duygusallık ve bağımlılık. Gerçeklerle yüzleşememek bize her anlamda kaybettiriyor.  O rakamlarla bir ilişkiniz olmasını istiyorlar. Yemi yutuyorsunuz. Söyleyeceklerim bu kadar, buradan nerelere gidilir değil mi? Sizde! Ben konuya dönüyorum:
Giyilebilir teknoloji tamamen kullanışsız değil. 
Bu ekipmanların ölçümünü gerçekleştirdiği iki veri olan kalp atım sayısı ve adım sayısı hususunda hata payının daha düşük olduğu da bu araştırmalarla tespit edilmiş. Ancak tüm ekipmanlarda tam tutarlı sonuçların elde edilmediğinin altını tekrar çizmem gerekiyor. Kalp atış hızı bilgisi, kronik sağlık sorunları olan bazı kişiler için egzersiz yoğunluğunun vurgulanmasına ve güvenliğin sağlanmasına yardımcı olabilir. Kalp atış hızı değişkenliği gibi diğer ölçümler, hem fiziksel hem de zihinsel stresi ne kadar iyi yönettiğiniz konusunda size faydalı bilgiler verebilir.
Neyin yararlı olup olmadığı kişiden kişiye göre değişir. Neyi izlemek istediğinizi seçebilmelisiniz. Cihazların bir araç olduğunu, bağımlı olmadan sadece gerektiği kadar faydalanabilmeyi öğrenmelisiniz. Bu cihazları satın almanın spor salonu üyeliğinden farkı yok. "Para ödersem giderim, takip edersem daha motive olurum." Ama ilk birkaç haftadan sonra çoğu insan gitmiyor. Benzer şekilde, akıllı saatler de uzun vadede insan davranışlarını değiştirmez. Değişiklikleri kolaylaştırmaya yardımcı olabilir, ancak tek başına değişimi yönlendirmez. Milyonlarca akıllı saatin çekmecelerde toz toplaması, şarjının bitmesi, bazı egzersiz günleri açmayı unutmak, kolda taşımak bağımlılık olsa da bir türlü tam anlamıyla kullanamamak, alışkanlık oluşmamasının sebebi tam olarak bu! Zaten egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek konusunda kalıcı davranış değişiklikleri yakalayabilmişseniz veri peşinde koşabilirsiniz bu da başka bir ironi! Zaten antrenman yapıyor, zaten sık sık koşuya veya bisiklete biniyor, zaten bir maraton gibi bir hedef için çalışıyor, akıllı saat kullanıyor. Anlatabiliyor muyum? =)
Eğer bir cihaz sizi motive ediyorsa ve sonuç alıyorsanız, kesinlikle onu kullanmaya devam edin. Ancak bu verileri değerlendirirken daha temkinli olmanız gerektiğini bilin. Kalorileri izlemek için bir teknoloji aygıtı kullanıyor olsanız bile, sonuçlar muhtemelen tüketmeniz gereken veya tüketebileceğiniz miktarla ilişkilendirilemeyecek kadar abartılı çıkacaktır. Matematik dehası olmayan bizler bile, en iyi fitness çabalarınıza rağmen bunun kilo vermeyi nasıl durdurabileceğini veya daha da kötüsü kilo kazanmaya yol açabileceğini görebiliriz. Abartılı kalori yaktığıma beni ikna eden, gerçekçi olmayan ölçümler sunan bir saat yeme alışkanlıklarımı da abartmama neden olabilir. Diğer çalışmalar da kardiyo makinelerindeki (koşu bantları, eliptik vb.) kalori sayaçlarının bile abartılı sonuçlar gösterdiğini kanıtlıyor. Makineler kondisyon seviyenizi veya gidonlara yaslanıp yaslanmadığınızı veya bir antrenmanı kolaylaştıran başka bir şey yapıp yapmadığınızı - sonuçta kalori yakımını etkileyen şeyler - hesaba katmaz. Kalori takibinin yararlı olabileceği tek durum; antrenmanlarına ayak uydurmak için yeterince yemek yemeye çalışan profesyoneller. =) Müsabaka yapan, olimpiyatlara hazırlanan, maçlara hazırlanan profesyonel sporcular için her detayın takibi çok önemli ve zaten çok ciddi teknolojileri konuşuyoruz ‘ölçüm’ söz konusu olduğunda. 
Kısaca; 2020 tarihine kadar olan birçok çalışma mevcut ve ciddi bir sapmanın var olduguna dair literatür görüşü bulunuyor. Diyet kültürü çoğumuzun içine o kadar derinden yerleşti ki, daha iyisini bilsek bile zihinsel olarak kalorileri ve egzersizi birbirinden ayıramıyoruz. Kendinizi, vücudunuzun gerçekte nasıl hissettiğinden çok ekrandaki sayılara daha fazla dikkat ederken buluyorsanız, belki ayrılık zamanı gelmiştir...
Antrenmanlarınızı takip etmeye kararlı olsanız bile analoga geçmenin faydalarını hafife almayın. Örneğin, adımlarınızı saymak için her zaman eski usul bir pedometre kullanabilir veya antrenman sürenizi ayarlamak için bir kronometre edinebilirsiniz. Antrenmanınızın ayrıntılarını yazmanın bile harika olduğunu düşünüyorum. Antrenman günlüğünüz olsun. Bireysel ders verirken danışanlarım sürekli bir şeyler yazıyor olmama çok takılır mesela. =) O gün ne hissettiklerini bile not alıyorum. Bu şekilde haftadan haftaya, aydan aya ilerlemenizi daha iyi takip edebilirsiniz. Ve eğer 'araçlar' sizi değil siz onları kontrol edebiliyorsanız, kullanmaya devam edebilirsiniz...
Davranış değişikliğinin çok daha derin bir bakış açısı gerektirdiğini düşünüyorum. Neden ruh halimizi, motivasyonumuzu, hatta kendimize biçtiğimiz değeri, bize başarılı ve başarısız olduğumuzu ispatlayacak her şeyi rakamlara bağlıyoruz, her şey ölçülebilir olsun istiyoruz? Bu sorular önemli.
Rakamsız başarılar diliyorum. Sevgiler.
2 notes · View notes
gozdehaber · 10 days
Text
Kayıtlı Diyetisyenlere Göre En İyi Peynir Altı Suyu Protein Tozları
Özellikle çok meşgulseniz veya çok fazla et, balık veya kümes hayvanı eti yemiyorsanız, günlük protein kotasına ulaşmak zor olabilir. Bu nedenle beslenme uzmanları, diyetinize 25 ila 30 gram protein eklemenin kolay bir yolu olarak en iyi peynir altı suyu protein tozlarını önermektedir. İnsanların günlük protein alımlarını karşılamak için protein tozlarına ve protein barlarına yönelmeleri…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bahriaykut · 10 months
Text
Tumblr media
Bahri Aykut Tarihten Günümüze Osmanlı mutfağı
Günümüzde bazı yeme içme alışkanlıklarımız Osmanlı mutfağının devamı olma niteliği taşımaktadır. Örneğin, çorbalarımız, mantı, erişte türü olan makarnalarımız. Fakat yeme içme konusundaki bazı alışkanlıklarımızı kaybettiğimizi söylemek de yanlış olmaz. Bunlara örnek olarak da şerbetler verilebilir. Şerbetler Osmanlı döneminde çok önemli olup günümüze gelemeyen Osmanlı yeme içme kültürünün önemli unsuru olarak sayılabilir.
Osmanlı mutfağı ve Türk mutfağı ayrımını nasıl yapabiliriz?
Osmanlı mutfağı denilen mutfak Türk mutfağı sürecinin devamıdır. Aslında Osmanlı mutfağı çok daha geniş anlam içerir. Çünkü Osmanlılarda çok farklı kültür bir arada yaşamıştır. Rumlar, Museviler, Kafkas-Uygurlar gibi çok çeşitli mutfakları da içeren emperyal bir mutfaktır. Şu an Osmanlı mutfağı denildiğinde anlaşılan İstanbul merkezli, Anadolu merkezli Müslüman Türklerinin yeme içme alışkanlıklarından bahsediliyordur. Örneğin, Müslüman Türklerin yemeklerinde kullandıkları yağ tereyağı ya da sade yağ, Rumların zeytinyağı ve Musevilerin de susam yağı olduğu bilinmektedir.
Osmanlı mutfağındaki saray mutfağında toplumun tamamını görebilmemiz mümkün değildir. Saray mutfağı, Türk mutfağı kültürünün zirvesidir. Saray mutfakları çok geniş ve bölüm bölümdür. Helvahane, devasa kilerler, birçok mutfak bölümleri, mutfak amirlerinin ofisleri, kalayhaneler saray mutfaklarında bulunan bazı bölümlerdir. Saray mutfaklarında, imparatorluk coğrafyasında nerede en iyi ürün yetişiyorsa, o ürüne ulaşmak amacında olunur. Kullanılacak malzemeyle son çıktı olarak adlandırdığımız yemek çok ilişkilidir. Bu yüzden nitelikli ürün alınmaya gayret edilir. Bu ürünlerin doğrudan alımları yapılabilirken, aynı zamanda İstanbul’a getirilen ürünlerin en iyileri saray mutfağı için seçildikten sonra pazarlamaya sunulmaktaydı. Osmanlı saray mutfağının böyle bir tekelcilik hakkı bulunmaktaydı. 16.yüzyılda evlerdeki ayrı mutfak bulunma oranı %5 iken, 18. yüzyılda bu oranın %60’a çıktığı görüldü. Ayrı mutfak bulunmadığında mutfak olarak odalarda bulunan ocaklar kullanılmaktaydı. İhtiyacın doğmasıyla ve ekonomik gücün artmasıyla birlikte evlerde ayrı bir mutfağın varlığının arttığı gözlenmeye başlandı.
Osmanlı mutfağında et yemekleri çok tercih edilen yemeklerdendir. Daha çok oğlak, koyun, kuzu etleri gibi küçükbaş hayvanlar tercih edilmiştir. Müslüman İstanbul halkı sığır eti tüketmezdi. İstanbul’a gelen sığırlar genelde pastırma eti yapılmak için kullanılırdı. Ve aynı zamanda Musevilerin et ihtiyacı için kullanılmaktaydı. Bunun sebebi ise Osmanlı tıbbının yiyecekleri 2 sınıfta toplamasıdır. Birincisi “galiz (kötü) yiyecekler” diğeri ise “Latif (iyi) yiyecekler”. Latif yiyeceklere koyun, kuzu; galiz yiyeceklere ise sığır eti örnek verilebilir. İnsan vücudu için uygun olmadığı düşünüldüğü için sığır eti tercih edilmemekteydi. Fakat taşradakiler gibi başka alternatifi olmayan kişiler tarafından sığır eti tüketilmekteydi.
Osmanlı mutfağının hem sağlıklı hem de lezzetli bir mutfak olduğunu savunulabilir. Osmanlı tıbbı insan vücudunda 4 hırtın (sıvı) olduğunu varsayar. Osmanlı tıbbı İslam tıbbıyla roma (galen) tıbbının birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Osmanlılar sadece kendi medeniyetlerindeki birikimi değil, aynı zamanda başka medeniyetlerin birikimlerinden de faydalanmışlardır. Bu yüzden de özellikle saray mutfağında insan vücudundaki hırtlara göre yeme içme modeli geliştirmeye gayret etmişlerdir. Bu 4 hırt şunlardır: safra, sevda, kan, balgam. Her bir yiyecek en az birisini etkilemektedir. Bu hırtlar dengede olduğunda insan sağlıklı kabul edilir. Bu düşünce 16.yüzyıl sonlarından itibaren değişmiştir. Çünkü geleneksel tıp anlayışı sağlığın bozulması durumunda doğal ürünlerle buna müdahale edilmesi gerektiğini savunur. 16.yy sonlarına doğru Paracelsus tarafından Osmanlıdaki Tıbbı Cedidin gelişmesi sağlanmıştır. İnsan vücudunda yalnızca bu sıvıların bulunmadığı ve kimyasalların da bulunduğu savunulmuştur. Bu şekilde Osmanlıda modern tıpla birlikte sağlığı düzeltmek amacıyla kimyasallar da kullanılmaya başlanmıştır. Yeme içme alışkanlıkları da bu şekilde köklü bir değişime uğramıştır. 19.yy’dan itibaren yani Tıbbı Cedid hâkim olmaya başladığından itibaren, Osmanlı yeme içme alışkanlıklarında da değişimler gözlenmiştir.
Osmanlı mutfağından günümüze gelemeyen en büyük konu şerbetlerimizdir. Günümüzde şerbetlerin yerini alan gazlı içecekler yerine bu şerbet kültürümüzün varlığı toplum sağlığı açısından da önem teşkil etmektedir.
Baharat, Osmanlı mutfağında şifa kaynağı olarak ve yemeklere tat, koku ve renk vermesi için kullanılmaktaydı. Saray mutfağında baharat zenginlik, seçkinlik ve konfor aracıydı. Osmanlı mutfağında 15.yy sonunda 18 çeşit baharat kullanılırken, 16.yy sonunda 220 çeşit baharatın kullanıldığı tespit edilmiştir.
Osmanlı mutfağındaki ilkler nelerdir?
Kahveyi dünyaya tanıtan Osmanlı imparatorluğudur. Kahve Osmanlıda çok zengin bir içecek türüdür. Kahvaltı da kahveyle bağlantılıdır. Kahvenin verdiği zararı azaltmak için Osmanlıda kahve yanına lokum gibi şekerlemeler tüketilmekteydi. Kahvaltının da daha çok şekerlemeden oluşan bir öğün olduğu bilinmekteydi. Günümüzde taze kahve tüketimine Osmanlı’daki kadar dikkat edilmediği bir gerçektir. Öğütülmüş bir kahvenin 3 saat tazeliğini koruduğu, kahve çekirdeğinin ise kavrulduktan sonra 3 ay tazeliğini koruduğu bilinmektedir.
İftariyelik olarak adlandırdığımız ramazan paketi, Osmanlıda yani 19.yy öncesinde kahvaltı iftariyesi olarak adlandırılmaktaydı. Ramazan’da oruç tutan Osmanlı halkının kahveye olan arzusundan ötürü, iftar saatinde kahvaltı iftariyesinden atıştırıp kahvesini içtiği söylenmektedir.
Literatürlere bakıldığında batının Osmanlı mutfağına olan ilgisinin 16.yy’a kadar indiği görülmektedir. Seyyahlar başta olmak üzere birçok batılı Osmanlı mutfağına çok ısınamamıştır. Bunun nedeni damak tadı olarak adlandığımız farklılıktır. Aynı şey günümüzde bizlerin damak tadında da yaşanması mümkündür. Örneğin Osmanlı mutfağında ekşi tatlar, tuzlu ve tatlı bir aradadır; bu tat alışkanlığımızın dışında kalabilmektedir.
Bahri Aykut
1 note · View note
abolisyonistvegan · 2 years
Text
Zouma Kardeşler Cezalandırıldı. Peki, Ya Geri Kalanımız?
Tumblr media
Gary L. Francione
West Ham futbol oyuncusu Kurt Zouma, kedisine tekme ve tokat atarak kedinin “gereksiz yere acı çekmesine” sebep olduğu için Hayvan Refahı Yasasını ihlal ettiği suçlamasını kabul etti. Dagenham ve Redbrdge’de oynayan erkek kardeşi Yoan Zouma olayı filme çekti ve Kurt’un yasaları ihlal etmesini salık verdiği veya teşvik ettiği gerekçesiyle suça ortaklık etmekle itham edildi. Kurt 180 saatlik kamu hizmeti cezasına çarptırıldı ve beş yıl süreyle herhangi bir kedi bakması yasaklandı. Yoan 140 saatlik kamu hizmeti cezasına çarptırıldı ve ayrıca beş yıl süreyle kedi bakması yasaklandı. Buna ek olarak 9,000 poundluk yargılama gideri tayin edildi. Bu da West Ham tarafından Kurt’a uygulanan 250,000 poundluk para cezasına eklendi. Hayvan Refahı Yasası “gereksiz yere acı çektirme” eziyetini yasaklıyor. Bu açık biçimde, en azından zevk, eğlence veya elverişlilik sebepleriyle uygulanan acıyı kapsıyor. Zouma Kardeşler yasaları ihlal etti çünkü kediye tekme ve tokat atmanın hiçbir gerekçelendirmesi yoktu. Ona sebepsiz yere zarar vermişlerdi.
Zouma kardeşlerin yaptığı bariz ve su götürmez biçimde, ahlaken ve hukuken yanlış. Fakat onların davası, basit ve doğrudan bir soruyu doğuruyor: Geri kalanımızdan ne farkları var? Neden hepimiz Zouma Kardeşlerle birlikte kamu hizmeti cezasına çarptırılmıyoruz?
Her sene, 80 milyar kara hayvanını yemek için öldürüyoruz. Bir milyar civarı hayvan Birleşik Krallıkta öldürülüyor. Yıllık katledilen balık sayısı tahminen bir ila üç trilyon arasında. Bu bir hayli ıstırap ve ölüm demek.
Bunu neyle gerekçelendiriyoruz?
Elbette başka seçeneğin olmadığı ve hayatta kalmak için hayvanları öldürmek zorunda kaldığımız zamanlar olabilir. Fakat bu durum her yıl katlettiğimiz hayvanların sarsıcı miktarının ufacık bir kısmının içindeki ufacık bir kısmı açıklar. Büyük kısmı içinse, hayvanları yiyoruz çünkü tatlarının güzel olduğunu düşünüyoruz ve hayvansal besinler rahatlıkla ulaşılabilir durumda. Hayvanları tüketmekten zevk alıyoruz; ortada bir gereklilik yok.  The NHC (National Health Service/Ulusal Sağlık Örgütü) —ve Amerikan Beslenme Derneği gibi, diğer ülkelerdeki hemen hemen diğer tüm idari ve profesyonel kurul— hayvansal ürünler kullanmadan sağlıklı bir yaşam sürebileceğimizi onaylıyor. Dahası, giderek artan sayıdaki ana akım sağlık hizmetleri uzmanları hayvansal ürünler yemenin insan sağlığına zararlı olduğunu söylüyor. Her halükârda, hayvansal ürünler yemek kuşkusuz insan sağlığı için gerekli değil. Üstelik, hayvancılık küresel ısınmanın önde gelen sebeplerinden birisi. Oxford’daki araştırmacılar et ve sütten uzak durmanın, gezegen özerindeki etkimizi azaltmak için atabileceğimiz başlı başına en etkili adım olduğunu iddia ediyor. Kısacası, hayvanları ıstırap ve ölüme maruz bırakıyoruz çünkü onlardan elde ettiğimiz ürünleri tüketmeyi haz verici buluyoruz. Hayvansal besin tüketmek kolayımıza geliyor. Yiyecek için kullandığımız hayvanları maruz bıraktığımız acı ve ölüm gereksiz —tıpkı Zouma Kardeşlerin kediyi maruz bıraktıkları acı gibi. Hepimizin ahlaken iğrenç bulduğu bir davranışta bulundukları için suçlu olarak hüküm giyen Zouma Kardeşlerle geri kalanımız arasında ahlaki anlamda hiçbir farkın olmadığını ileri sürüyorum. Aslında, aramızda hayvan tüketenlerimiz, çektikleri acıyla birlikte ölümlerinden de sorumlu olduğumuz için Zouma Kardeşlerden daha kötü olabilir. Zouma Kardeşler kediyi öldürmediler.
Her birimiz Kurt Zouma ve Yoan Zouma’yız.
Bizim hayvanları yiyecek için kullanmamızın kediyi tekmelemekten farklı olduğu, çünkü ilkinin işleyişini düzenleyen yasaların olduğu ve “gereksiz” acıyı yasakladıkları yanıtı birçok sebepten yetersizdir. Öncelikle, hayvanlar taşınabilir mallardır. Onların çıkarlarını korumak paraya mâl olur ve çoğu zaman o parayı yalnızca bunu yapmaktan ekonomik bir faydamız olduğu zaman harcarız. Sonuç olarak, hayvan refahı standartları tarih boyunca son derece düşük olmuştur ve öyle olmaya da devam ediyor. “İnsani” muamele ve kesim kavramları hayal ürünüdür. “İnsanca” muamele edilmiş hayvanların birçoğu epey acı çeker. Fakat bu yanıtın meseleyi gözden kaçıran bir yönü daha vardır. Kimse Zouma Kardeşlerin yaptığı şeydeki problemin, daha “insani” bir üslupla davranmaya özen göstermekte çuvallamaları olduğunu iddia etmiyor. Çünkü yaptıkları şey hiçbir gereklilik veya mecburiyet içermiyordu, kediyi maruz bıraktıkları acı ahlaken ve hukuken yanlıştı. Elbette Kurt Zouma kediyi daha nazikçe tekmeleyip tokatlasaydı “daha iyi” olurdu. Fakat eylemleri, daha “insani” olsaydı bile, hâlâ yanlış olurdu. Benzer şekilde, yiyecek olarak kullandığımız hayvanlara daha çok acıdansa daha az acı çektirmemiz “daha iyidir”. Fakat hayvanları yemek için hiçbir zorunluluk yoksa tüm bu ıstırap gereksiz —ve yanlıştır. Bir diğer cevap, Kurt Zouma’nın mevzubahis zalimce davranışı bizzat kendisinin gerçekleştirdiğidir. Çoğumuz sadece marketten “yiyecek” satın alırız. Marketten hayvan cesedi satın almakla hayvanı bizzat öldürmek arasında, tıpkı haksız surette birini bizzat öldürmekle kurbanı öldürmesi için birine para vermek arasında fark olmaması gibi, ahlaki anlamda hiçbir farkın olmadığını ileri sürüyorum. Hukuk her ikisini de cinayete karışmak olarak ele alır. Ve biz suça azmettirmiş veya teşvik etmiş oluşumuzla, hiç olmazsa Yoan Zouma’yla benzeşiyoruz.
2007’de Micheal Vick isimli American futbol oyuncusuna, Virginia’da bir köpek dövüşü yürütmekle ilgili suçlardan dava açıldı. Yaptığı şeye karşı protestolar derin ve uzun soluklu oldu. Hâlâ suçlanmaya ve kınanmaya devam ediyor. 2010 yılında, Coventry’de bir banka çalışanı olan Mary Bale, bir kediyi saatlerce içinde kalacağı çöp tenekesine atmaktan yargılandı. O da kötülenmiş ve “Hitler’den beter” olmakla ve (Birleşik Krallıkta bulunmayan) ölüm cezasını hak etmekle suçlanmıştı. Aynı şekilde, benzer başka birçok vaka yaşandı. Bu vakalar, en azından kedi ve köpeklerin göz önünde bulundurulduğu noktada, gereksiz yere çektirilen acıya karşı yasaklamaların oldukça ciddi olduğunu anlıyor —ve kuvvetli bir şekilde hissediyor— olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Fakat sevgi beslediğimiz ve çatalımızı sapladığımız hayvanlar arasında ahlaken veya hukuken tutarlı hiçbir ayrım yok. İşin garip tarafı şu ki RSPCA(Royal Society for the Prevention of Cruelty to Animals), Bale ve Zouma Kardeşlere dava açtı. RSPCA, RSPCA Assured aracılığıyla hayvansal besinlerin kullanımını destekliyor. Yani, RSPCA bir yandan hayvanlara geçerli bir sebep olmadan acı çektirilmesini teşvik ederken bir yandan da hayvanlara geçerli bir sebep olmadan acı çektiren insanlara dava açıyor. Yıllardır, açıkça damak tadı gibi önemsiz bir zevk için hayvanları tüketmeye devam edenlerimizin neden başka keyfi sebepler için hayvanları istismar edenlerden farklı olduğunu sorup duruyorum.
Şimdiye kadar mantıklı hiçbir cevap almadım. Eğer Kurt ve Yoan Zouma suçlularsa önemsiz amaçlar için hayvanları kullanmaya ve öldürmeye devam edenlerimiz de açıkça suçludur. Ve bu neredeyse hepimiz anlamına gelir. Belki de bir adım geri çekilip kendimize en azından—tatlarını sevsek bile— hayvanlara gereksiz yere acı çektirmek zorunda olup olmadığımızı sorabiliriz. Belki de oldukça rahatsız edici bir gerçeği kabul etmemiz gerekiyordur; eğer hayvanlar ahlaken değerliyse, veganlık ahlaki bir zorunluluktur.
Çeviri: Eda Çivaş
Kaynak: https://gary-francione.medium.com/the-zouma-brothers-have-been-sentenced-now-what-about-the-rest-of-us-b957adafb492
7 notes · View notes
golge-gezgin · 2 years
Photo
Tumblr media
https://golgegezgin.blogspot.com/2015/03/golge-gezgin.html
Benim ruhani yolum - böyle bir yolum olduğu ölçüde - patikanın kendisiydi. Uzun mesafe yürüyüşü yapmayı dünyevi, yalın ve y��rüyerek meditasyon yapmanın Amerikanvari biçimi olarak gördüm. Patikanın sınırlayıcı yapısının en temel erdemi, uzun uzadıya düşünebilmek için zihinde yer açmasıydı. Benim derme çatma patika dinimin amacı sorunsuzca hareket etmek, basit yaşamak, yapandan bilgelik edinmek ve olguların sürekli akışını sakince gözlemlemekti. Çoğunlukla başarısızlığa uğradığımı söylememe gerek bile yok. Yakın zamanda günlüğüme baktığımda, günlerimi dingin bir gözlem halinde geçirmek yerine, zamanımın çoğunu lojistik meseleler üzerine dertlenme, hayale kapılma, endişelenme ve yiyecek düşlemeye harcamış olduğumu fark ettim. Aydınlanmış değildim hiç. Ancak genel anlamda en mutlu ve en sağlıklı zamanlarımdı.
( Robert Moor, Patikalar Üzerine, 2016 )
.
.
.
.
.
[ Ankara, Çankaya, ODTÜ Ormanı, 09.08.2020 ]
11 notes · View notes
ethicwater · 12 days
Text
Tumblr media
En Çok Su İçeren 15 Yiyecek
Su İçeren 15 Yiyecek, Vücudun hidrasyonunu (su dengesini) sağlamak, vücut sıcaklığını düzenlemeye, eklemleri yağlamaya ve doldurmaya, omuriliği ve vücudun diğer hassas dokularını korumaya ve atıkların uzaklaştırılmasında yardımcı olur. Yeterli sıvı ayrıca, böbrek taşı riskini artırabilen ve bulanık düşünmeye, ruh hali değişikliklerine, aşırı ısınmaya ve kabızlığa yol açabilen bir durum olan dehidrasyonu önlemeye yardımcı olur [1].
2023 tarihli bir Ulusal Sağlık Enstitüleri çalışması, iyi sulu yetişkinlerin daha sağlıklı kalabileceği, kalp ve akciğer hastalığı gibi daha az kronik rahatsızlık geliştirebileceği ve yeterli sıvı alamayanlara göre daha uzun yaşayabileceği sonucuna varmıştır.
https://www.ethicwater.com.tr/2024/04/16/en-cok-su-iceren-15-yiyecek/
0 notes
boschservisleri · 15 days
Text
İzmir Gaziemir Bosch Servis
Arıza çıkarmış cihaz için acil bir durumda bile, Gaziemir Bosch Servisi müşterilerine 7/24 hizmet sunar. Bu, cihaz arızalarının veya sorunlarının anında çözülmesini sağlar. Güvenilirlik ve müşteri memnuniyetini her şeyin önünde tutar. Müşteri şikayetleri ve geri bildirimleri dikkatle ele alınır ve hizmetlerini sürekli olarak iyileştirmek için kullanılır. Gaziemir Bosch Servis kombi için arızaların yanı sıra periyodik bakım hizmetleri de sunarlar. Düzenli bakım, kombi cihazlarının performansını yüksek tutar, enerji verimliliğini artırır ve uzun ömürlü olmalarını sağlar. Kullanıcılar, kombi tamir servislerine düzenli bakım konusunda da başvurarak cihazlarının sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayabilirler. Bosch Gaziemir Servisi genellikle orijinal yedek parça kullanımına özen gösterirler. Bu, kombi cihazlarının onarımlarında kaliteyi ve dayanıklılığı artırır. Ayrıca, orijinal parça kullanımı, cihazın garanti kapsamında kalmasını sağlar. Bosch Gaziemir servis olarak buzdolabı yaşam alanlarının vazgeçilmez cihazı olmuştur her zaman olmadık vakitte çıkan arızalar haliyle korumakta olduğu yiyeceklerde kayıplara neden olmakla beraber doğru müdahale arızanın giderilmesi bu yiyecek kayıplarının önüne geçmektedir. Süreklilik gerektiren teknik destek servisi arıza giderilmesi ve sonrası hizmet dikkat edilmesi gereken önemli hususlardandır.
Tumblr media
0 notes
lutfiyenet · 30 days
Text
Bağışıklık sisteminizi güçlendiren 10 yiyecek
Marketlerde ve pazarda bulabileceğiniz birçok yiyecek, yıl boyunca sağlıklı kalmanıza yardımcı olabilir. Çeşitli araştırmalardan derlenen bu bilgilere göre, bağışıklığı güçlendiren en iyi gıdaları beslenmenize nasıl dahil edebileceğinizi ve özellikle bu gıdaların neden sağlığınızı korumaya yardımcı olduğunu öğrenebilirsiniz. İşte doğanın size sunduğu en iyi hastalık savaşçıları… 1.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
onlinefirmam · 5 months
Text
Gıda Vakum Makinası
Tumblr media
Gıda Vakum Makinası: Tazeliği ve Dayanıklılığı Korumanın Anahtarı
Gıda vakum makinaları, mutfakların vazgeçilmez yardımcıları arasında yer alırken, gıda tazeliğini ve dayanıklılığını korumanın en etkili yollarından birini sunarlar. Bu cihazlar, yiyecekleri vakumlu poşetlerde saklayarak havadan izole ederler, böylece oksijen temasını sınırlarlar. Bu, gıdaların daha uzun süre taze kalmasını sağlayarak israfı azaltırken aynı zamanda lezzetin ve besin değerinin korunmasına yardımcı olur.
Gıda vakum makinaları, ev kullanımı için tasarlanmış küçük modellerden, restoranlar ve gıda işletmeleri için profesyonel büyük makinelerine kadar geniş bir yelpazede bulunur. Temel olarak, bu cihazlar bir vakum pompası ve vakumlanacak yiyecekleri yerleştirmek için bir vakum poşeti veya rulo içerir.
Gıda vakum makinalarının sağladığı avantajlar nelerdir?
Tazeliği Korur: Vakum ambalaj, yiyeceklerin hava ile temasını keser, bu da oksidasyonu ve bakteri üremesini engeller. Sonuç olarak, meyve, sebze, et, balık ve peynir gibi gıdalar daha uzun süre taze kalır.
Gıda İsrafını Azaltır: Gıda vakum makinaları, yiyeceklerin daha uzun süre dayanmasını sağladığı için atılmasını gerektiren gıda israfını azaltır. Bu, hem bireylerin hem de işletmelerin bütçelerine katkı sağlar.
Daha Uzun Süre Depolanabilirlik: Vakumlanmış gıdaların dondurucuda veya oda sıcaklığında daha uzun süre depolanabilmesi, hazırlanan yemekleri ileri tarihlerde tüketmek veya gıdaları mevsim dışı dönemlerde saklamak için büyük bir avantajdır.
Lezzeti ve Besin Değerini Korur: Vakum ambalaj, gıdalardaki lezzet ve besin değeri kaybını minimize eder. Bu sayede gıdalar daha lezzetli ve besleyici kalır.
Marinasyonu Hızlandırır: Vakumlanmış yiyecekleri marine etmek, lezzetlerin daha hızlı emilmesine yardımcı olur. Bu, etlerin veya sebzelerin daha lezzetli ve aromatik hale gelmesini sağlar.
Tumblr media
Gıda vakum makinaları, modern mutfaklarda vazgeçilmez bir yardımcıdır. Hem ev kullanıcıları hem de ticari işletmeler için yiyeceklerin tazeliğini ve dayanıklılığını artırmanın etkili bir yolunu sunarlar. Ayrıca, bu makinelerin çevresel etkileri de göz önünde bulundurularak doğru kullanımı, yiyecek israfını azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Gıda vakum makinaları, hem pratik hem de ekonomik bir çözüm sunarak mutfaklara değer katar.
Gıda vakum makinası, gıdaların uzun süre taze kalmasını sağlamak, besin değerini korumak ve gıda israfını azaltmak amacıyla kullanılan bir cihazdır. Bu makinalar genellikle evde ve endüstriyel mutfaklarda kullanılır. İşlevselliği, kullanım kolaylığı ve sağladığı avantajlar nedeniyle giderek daha popüler hale gelmektedir.
Gıda vakum makinaları, ambalajlanacak gıdaların içindeki hava miktarını azaltarak oksidasyonu önler. Oksidasyon, gıdaların renk, tat ve besin değeri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olabilir. Ayrıca, vakum ambalajı, gıdaların mikroorganizma büyümesini ve bozulmasını önleyerek raf ömrünü uzatır.
Bu makineler genellikle şu temel prensiplere dayanır: Gıdalar özel vakum torbalarına yerleştirilir, makina hava emer ve torbayı sıkıca kapatır. Bu işlem, gıdaların çevresindeki oksijen miktarını azaltarak bozulmayı önler. Ayrıca, bu yöntem, dondurulmuş gıdaların dondurulmuş halde daha uzun süre taze kalmasına da yardımcı olabilir.
Gıda vakum makinalarının birçok avantajı vardır. İlk olarak, bu makineler gıda israfını azaltabilir. Çünkü vakumlu ambalaj, gıdaların daha uzun süre taze kalmasını sağlar, bu da kullanıcıların gıdalarını daha uzun süre saklamasına olanak tanır. Ayrıca, özellikle sezon dışı meyve ve sebzelerin taze lezzetini korumak için kullanılabilir.
Bu makineler aynı zamanda gıda hazırlığı ve saklaması konusunda pratik bir çözüm sunar. Evde yemek hazırlayan kişiler, önceden hazırlanan yemekleri vakumlayarak buzdolabında veya dondurucuda saklayabilirler. Böylece, yoğun bir iş gününde bile sağlıklı bir yemek hazırlamak daha kolay olur.
Gıda vakum makinaları, evde veya restoranlarda kullanıldığında, toplu alışveriş yapıldığında veya özel bir sebze/meyve hasadı olduğunda da oldukça kullanışlıdır. Bu makineler, büyük miktarlarda gıda satın alındığında veya üretildiğinde, ürünlerin taze kalmasını sağlayarak maliyet tasarrufu yapılmasına yardımcı olabilir.
Gıda vakum makinaları, gıdaların daha uzun süre taze kalmasını sağlayarak besin değerini korur, gıda israfını azaltır ve genel olarak mutfak işlerini kolaylaştırır. Ev kullanıcılarından profesyonel şeflere kadar birçok kişi için pratik ve faydalı bir mutfak aracıdır.
Tumblr media
#vakummakinasi #gidavakummakinasi #vakumlama #endustriyelmutfak #etvakum #gidavakum #vakumlamamakinasi #vakum #makpack #akseendustriyel #mutfakmalzemesi #mutfakekipmani
2 notes · View notes
falancaportal · 2 months
Text
Vücutta Çinko ve Magnezyum Eksikliğinin Etkileri ve Tedavisi
New Post has been published on https://renklihobi.com/vucutta-cinko-ve-magnezyum-eksikligi/
Vücutta Çinko ve Magnezyum Eksikliğinin Etkileri ve Tedavisi
Tumblr media
Vücutta çinko ve magnezyum eksikliği, sağlık açısından oldukça önemli bir durumdur. Bu eksikliklerin belirtileri genellikle hafife alınabilir veya diğer sağlık sorunlarıyla karıştırılabilir. Çinko ve magnezyum, vücutta birçok önemli fonksiyonu yerine getirir. Bu nedenle eksikliklerinin nedenleri ve belirtileri hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir.
Çinko ve magnezyum eksikliğinin belirtileri nelerdir?
Eksikliklerin nedenleri neler olabilir?
Eksikliklerin vücutta yarattığı olumsuz etkiler nelerdir?
Çinko ve magnezyum eksikliğini gidermek için nelere dikkat etmek gerekir?
Çinko Eksikliğinin Belirtileri ve Nedenleri
Çinko, vücut için hayati öneme sahip bir mineraldir. Çinko eksikliği, çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle çinko eksikliğinin belirtileri ve nedenleri hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir.
Çinko Eksikliğinin Belirtileri
Cilt problemleri: Çinko eksikliği ciltte kuruluk, kaşıntı ve döküntülere neden olabilir.
İştahsızlık: Çinko eksikliği iştahsızlık ve kilo kaybına neden olabilir.
Bağışıklık sistemi zayıflığı: Çinko eksikliği bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve sık sık enfeksiyonlara yakalanmaya neden olabilir.
Zihinsel ve fiziksel gelişme geriliği: Çinko eksikliği çocuklarda zihinsel ve fiziksel gelişme geriliğine yol açabilir.
Çinko Eksikliğinin Nedenleri
Çinko eksikliği genellikle yetersiz beslenme veya vücudun çinko emiliminde sorun yaşaması sonucu ortaya çıkar. Çinko eksikliğine neden olan bazı faktörler şunlardır:
Dengesiz beslenme: Çinko içeriği düşük beslenme alışkanlıkları çinko eksikliğine neden olabilir.
Gastrointestinal sorunlar: Barsak hastalıkları çinko emilimini etkileyerek eksikliğe yol açabilir.
Yetersiz emzirme: Bebeklerin yetersiz emzirilmesi çinko eksikliğine neden olabilir.
Yüksek stres düzeyi: Yüksek stres düzeyi vücudun çinko depolarını tüketebilir.
Çinko eksikliği, mutlaka tıbbi olarak değerlendirilmeli ve doktor önerisi doğrultusunda tedavi edilmelidir. Dengeli beslenme ve çinko takviyeleri, eksikliğin giderilmesinde yardımcı olabilir.
Magnezyum Eksikliğinin Etkileri ve Tedavisi
Magnezyum, vücudumuz için oldukça önemli bir mineraldir. Bununla birlikte, magnezyum eksikliği birçok olumsuz etkiye neden olabilir. Magnezyum eksikliği, kas krampları, yorgunluk, sinirlilik, düşük enerji seviyeleri ve hatta kalp sağlığı sorunları gibi problemlere yol açabilir. Bu nedenle, magnezyum eksikliğinin erken teşhisi ve tedavisi oldukça önemlidir.
Magnezyum Eksikliğinin Etkileri
Birçok insanın günlük magnezyum ihtiyacını karşılamadığı bilinmektedir. Magnezyum eksikliği, birçok olumsuz etkiye neden olabilir. Bunlar arasında kas krampları, halsizlik, kas zayıflığı, mide bulantısı, kusma, sinirlilik, düşük enerji seviyeleri, uykusuzluk, migren, kalp çarpıntısı ve hatta kalp rahatsızlıkları gibi belirtiler bulunmaktadır.
Magnezyum Eksikliği Nasıl Tedavi Edilir?
Magnezyum eksikliği genellikle dengeli bir beslenme programı ve takviyelerle tedavi edilebilir. Magnezyum açısından zengin gıdalar tüketmek, magnezyum takviyeleri almak ve gerektiğinde doktor kontrolünde magnezyum enjeksiyonları kullanmak magnezyum eksikliğinin tedavisinde etkili olabilir. Ancak, magnezyum takviyeleri kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışmak önemlidir.
Magnezyum Bakımından Zengin Yiyecekler
Yiyecek Magnezyum Miktarı (mg) Badem 77 Ispanak 79 Yer fıstığı 49 Kaju fıstığı 77 Fasulye (kuru) 86
Unutulmaması gereken en önemli nokta, magnezyum eksikliğinin tedavisi için beslenmenin de önemli bir faktör olduğudur. Magnezyum bakımından zengin yiyecekleri tüketerek ve gerektiğinde takviyeler kullanarak, magnezyum seviyelerinin dengede tutulması sağlanabilir.
Sağlıklı bir yaşam için magnezyum eksikliğini önlemek oldukça önemlidir. Bu nedenle, düzenli olarak magnezyum seviyelerini kontrol etmek ve gerektiğinde tedavi yöntemlerine başvurmak, olası sağlık sorunlarının önüne geçebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Çinko eksikliği nasıl anlaşılır?
Çinko eksikliği genellikle cilt problemleri, zayıf bağışıklık sistemi, yorgunluk gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Hangi besinler çinko içerir?
Kabak çekirdeği, kırmızı et, tavuk, balık, süt ürünleri gibi besinler çinko açısından zengin kaynaklardır.
Magnezyum eksikliği nasıl giderilir?
Magnezyum eksikliği genellikle magnezyum zengini yiyecekler tüketerek veya magnezyum takviyesi alarak giderilebilir.
0 notes