Tumgik
#papağan sesi
erenist · 9 months
Text
Bir şeyleri bir yerlere not almaya her kalkıştığımda bunun belki biraz gülünç ama daha çok acınası bir tarafı olduğunu fark ediyorum ve küçük yakıcı tereddütler yaşıyorum son zamanlarda. Bazen kalemi elimden bıraktığım da oluyor.
Tırnaklarını dünyaya geçirmeye çalışanlardan olmadım hiç, şimdi ellerimi uzatmak bile gelmiyor içimden artık bazı şeylere. Bunca konuşma çabası ne için, bunca anlatma gayreti? Dinleyen kim? Kulak veren samimiyetle? Seni duyabilmek için yolunu değiştiren? Hem niye yapsınlar bunu? Ne var sende onları bu kadar ısrarla sana yöneltecek? Söylenmiş sözler, sadece sana söylenmese olmayacakmış gibi gelen sözler... Söylenmese oluyor işte! Sen söyledin diye söylenmiş de olmuyor zaten, havada baloncuk gibi patlayıp gidiyor bütün kelimeler... Koş istersen peşlerinden, baloncuklarını topla da götür evinde sakla! Yapabiliyor musun? Yok, sen kendine acıyorsun sadece.
Kendini taltif etmek için bir şeyler arayıp duruyorsun, geç bunları! Zaten herkes geçti, sen de geç artık bir zahmet! Yerinde sayıp gülünç olma! Kelimeler anında istiflenip alt alta üst üste raflara sıralanırken, milyonlarca hayati şey milyonlarca başka hayati şeyle yan yana getirilip rastgele ya da taammüden ıskartaya çıkarılırken, ne önemi var artık böyle köhnemiş sözlerin, güya kafa yorulmuş bütün o ifadelerin, sanki insanın bütün sırlarını çözecekmiş gibi kuruntuyla örülmüş bütün o cümlelerin? Ses sesi örtüyor artık, söz sözü görünmez, duyulmaz kılıyor. İnsan koca bir gürültüye dönüşüyor giderek, insandan çıkan her şeyle birlikte. Kimse kimseyi aramazken bulmayı ya da bulunmayı beklemek ne kadar abes! Ve ne kadar acıklı ve aslında itici bekleyenlerin hali! İnsan bir ezber artık, düşünmeden tekrar edilen bir tekerleme... Sözden elbise dikmeye gayret edenler bil ki sinek avlayacak bundan böyle. Konfeksiyon çıkınca terzilere ne oldu? O olacak sözden elbise dikenlere de, insanlar üstlerine giyebilsinler diye. Hazır alınacak kıyafet... O bizim üstümüze uymayacak, biz onun içine uyduracağız kendimizi. Hazır alınacak söz, anlam, tarif ve tasavvur... Birbirimize benzeyerek, daha çok benzeyerek, daha çok benzeyerek kurtulacağız ezberi bozan, bozması ihtimal dâhilinde olan her şeyden. Birimiz hepimiz gibi, hepimiz birimiz gibi... Hiza mesafe almış insanların insanca sürprizlerine kendini kapatmış vasatlıklar dünyası... Daha fazlasını arama, gözünün önüne konandan başkasını merak etme, artık hiç kimsenin sormadığı soruları sorma, şuraya dokun, şu tuşa bas, şuraya gülümse, şuraya sessiz harflerden bir kahkaha bırak, geceyi tamamlayacak bir söz yumurtla, günü şenlendirecek bir laf cambazlığı yap! Sana fotoşopla cennetler kuracağız, ne istersin akasya ağaçları, kiraz çiçekleri, kuru yapraklar, tam arkana gürül gürül akan bir şelale... İki tıkta tamam her şey, istersen hayatını yoran her şeyi kaldıralım arka planından, çok kolay, şuradan yeni bir katman oluşturuyorsun, falan filan... Ama insan? İnsanlar? İnsanlar kolay... Nasıl birini istiyorsan söyle, sarışın esmer... Romantik, aksiyoner... Dünyayı gezmeye meraklı, kendini gezmeye meraksız... Şu teknolojiyi dibine kadar kullanır, şu münzevi, her şeyden uzakta, ancak uydulardan erişilebilir bir keşiş, bağrı açık keten gömlekleri içinde kendini dünyalara sığdıramayan bir bilge... Varlık yokluktan ibaret diyen epeyce varlıklı biri... Ne diyorsun bütün bunlara? Hiç! Hiç mi? Bak işte o çok trendy bir kavram bugünlerde, bunu kullanabiliriz, bunu papağan gibi tekrar edebiliriz. Tekrar her şeydir, tekrar ede ede zihinlere yerleşiyor her şey! Zaten hayat tekerrürden ibaret değil mi? Tamam işte, devam böyle! Kafaya takmaların zamanı geçti.
Bir şeylere takmanın, takılmanın, bir tereddüde geceler ayırmanın, bir kavrama kifayetsizce kementler atmanın, kelimelerle oynamanın, anlamları kısık ateşte pişirmenin, çayı sonuna kadar içmenin, bir şarkının sözlerinde kaybolup gitmenin, duvardaki bir noktaya oksijen tüpsüz dalıp gitmenin, hava almak için dışarı çıkmanın, yağmur içmenin, bulut yutmanın, dağların heybetine bakıp kendinden geçmenin, bodoslama âşık olup için için kavrulmanın, lodoslama her yana savrulmanın...
9 notes · View notes
nnnebula · 3 months
Text
Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer. Karanlık koridorda,
yaktığı küçük el fenerinin ışığında ilerlerken bir ses duyar:
- "İsa seni izliyor!" Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan
hırsız, bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya
devam eder. Tekrar aynı sesi duyar: - "İsa seni izliyor!"
Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye başlar
ve bir papağan görür: - "Bunu sen mi söyledin?" diye
papağana sorar. Papağan: - "Evet, yalnızca seni
uyarmak için", der. Hırsız: - "Ne! Beni uyarmak mı!
Kimsin sen? Adın ne senin?" Papağan: - "Musa", diye
cevap verir. - "Musa?" der hırsız, "hangi salak bir
papağana Musa adını koyar ki!?" Kuş cevap verir:
- "Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran dobermana
'İsa' adını veren salak olabilir..."
0 notes
papaganlarorg · 7 months
Text
0 notes
baybaykus · 2 years
Text
PİS HERİF
Mahalleye muhtar yaptık dürzüyü,
Gelip bize çullanıyor pis herif!
Gizleyerek içindeki arzuyu,
Mahalleyi kullanıyor pis herif!..
Hakkı değil o koltukta oturmak,
Götürmek şart onu ordan götürmek,
Tek arzusu mahalleyi batırmak,
O niyetle yollanıyor pis herif!..
Çok haşin, bitirim sert geçinse de,
Namertliği belli, mert geçinse de,
Sana, bana karşı kurt geçinse de,
Köpek gibi yallanıyor pis herif!..
Bir ara koltuğu gidecek diye,
O kadar korktu ki döndü kediye,
Kimler akıl veriyorsa adiye,
Mahalleden kıllanıyor pis herif!..
Sevimsizin biri, sevemiyorsun,
Söversen ceza var, sövemiyorsun,
Başından def edip kovamıyorsun,
Bir yerlerden kollanıyor pis herif!..
Kollandıkça güç buluyor kendinde,
Yer alıyor kollayanın bendinde!..
Dünkü ona sövenlerin indinde,
Sanki dersin ballanıyor pis herif!..
Bizim koyduğumuz mevkiden inip,
Elin çöplüğünü mesken edinip,
Orda horozlanıp, orda didinip,
Orda ötüp, külleniyor pis herif!..
İşkembe-i kübrasından attıkça,
Okuyup okuyup çalım sattıkça,
Üç, beş yalaka da alkış tuttukça,
Tam papağan, dilleniyor pis herif!..
Konuşurken dinle bomboş zırıltı,
Ne fikir, ne bir ders kuru gürültü,
Sesi de bir tuhaf sanki hırıltı,
Ağzı ile yelleniyor pis herif!..
Riya yapıp, göz boyayan bu puştu,
Anlat anlat ağzım dilim uyuştu,
Oturdukça koltuğunda kokuştu,
Yıllandıkça yıllanıyor pis herif!..
Dikkat et ey Arif gözünü yumma,
Hala ordan düşmemesi muamma!
Gerçi artık tamam çürüdü amma,
Hala dalda sallanıyor pis herif!..
OZAN ARİF
17 Aralık 2017,
Bad Homburg v. d. H.
Tumblr media
0 notes
davidcuniverse · 2 years
Photo
Tumblr media
Morning hair. Don't care. . . Reposted from @kanaryadunyasitr Sarı Kanarya Beslemek ve Üretimi En Güzel Gloster Kanarya Sesi Dinlemek için En Doğru Adres Kanarya Dünyası. @kanaryadunyasitr Kafes kuşu severler tarafından türkiye'nin en çok ziyaret edilen sayfamısına HOŞGELDİNİZ. #kanarya #sarıkanarya #kuş #bird #canary #papağan #muhabbetkuşu #parakeet #canarysinging #kanaryasesi #kanaryaötüşü #kanaryavideoları #kanaryabesleme #kanaryakafesi #kanaryaerkek #kanaryadişi #gouldianfinch #hintbülbülü #goldfinch #sakakuşu #muhabbetkuşu Muhabbet Kuşu ve 🐥 Kanarya Severlerin Buluşma Noktası 📲 TAKİP ET / DESTEK OL ⏩ Sayfamı Beğenerek ❤ ⏩ Sayfamı Kaydederek 🖨 ⏩ Resmi Etiket yaparak .👥 ⏩ Sayfamı Paylaşarak ✔ Sayfama Destek Olmak İçin Takip Etmeyi ve Youtube Kanalımızı Ziyaret Etmeyi Unutmayınız. https://www.instagram.com/p/CkBPyFmuLbL/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
isvicreninsesi · 2 years
Text
İsviçre’ye dönüşte bavulunuzda olmaması gerekenler
Tumblr media
🇨🇭SESI- Çoğu kişi tatilden dönerken beraberine nakit para, alkol, tarihi özellikte eserler ya da sahte giysiler de getirebiliyor. Dönüş yolculuğunda gümrüklerde sorun yaşamamak için bazı kriterlere dikkat etmekte fayda var. KÜLTÜREL VE TARİHİ ÖZELLİKLİ ÜRÜNLER Kültürel eşyalar gümrükte ithal veya ihraç ürünler olarak beyan edilebiliyor. Ancak öncelikle bu eserlerin korunma altında olup olmadıklarını öğrenmekte fayda var. Bununla ilgili kriterler, Federal Kültür Dairesi tarafından bir kontrol listesinde açık bir şekilde belirtiliyor. Ürün, koruma altına alınan bir kültür varlığı ise ihracat izni gerekip gerekmediği açıklığa kavuşturulmalıdır. Federal Kültür Dairesi genellikle ilgili ülkenin gümrük idaresine danışılmasını tavsiye ediyor. Kültürel özellikteki ürünlere dair ihracat izninin, ithalat beyannamesi ile birlikte İsviçre gümrüğüne sunulması gerekiyor. Kültürel Malların Transferi Yasası‘nın ihlal edilmesi veya izinsiz mal ithal edilmesi durumunda, bir yıla kadar hapis veya para cezası ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Tumblr media
HAYVANLAR VE BİTKİLER Nesli Tehlike Altında Olan Türler Hakkında Washington Sözleşmesi’ne (CITES) göre 5 bin’den fazla hayvan ile 28 bin bitki türü korumaya tabi. Bunların ithalatları kimi zaman tamamen yasaktır veya menşe ülkeden izin alınmasını gerektirir. Buna ek olarak, gidilen ülkeden bir ithalat iznine de ihtiyaç vardır. Korunan hayvanlar veya hayvansal ürünler; belirli papağan, kaplumbağa, yılan, kertenkele ve çeşitli kürk türlerini içeriyor. Fildişi ithal etmek de yasa dışı olarak nitelendiriliyor. Yasaklanmış bitkiler arasında ise; orkideler, kaktüsler, bazı özel ağaç türleri, şifalı bitkiler ve korunan bitkilerden yapılan ürünler yer alıyor. Bitki ve hayvanların gümrükte beyan edilmemesi durumunda veya menşe ülkeden tür koruma sertifikanız yoksa, belirtilen numunelere el konulur. Mart ayından bu yana, uluslararası koruma altındaki hayvan ve bitki türlerinin yasa dışı ticareti için daha katı cezai yaptırımlar uygulanıyor.  Daha önce üç yıl olan hapis cezaları beş yıla kadar uzatılabiliyor. 1 Ocak 2020’den bu yana İsviçre’ye; bir bitki sağlığı sertifikası mevcut olmadıkça, AB dışından gelen tüm bitkiler, meyveler, yumrular, sebzeler, kökler, kesme çiçekler, tohumlar vb. için, ithalat yasağı uygulanıyor. Örneğin, bir havaalanında orkide çiçeği satın alındığında bunun için bir sertifika gerekiyor. Bununla birlikte, hayvansal veya bitkisel ürünlerden yapılan seyahat hediyelikleri için izin alınması gerekmiyor. Herhangi bir konuda emin olmadığınızda, seyahat ettiğiniz ülkedeki yetkili makamlardan veya Federal Gıda Güvenliği ve Veteriner Dairesi‘nden bilgi alabilirsiniz. SAHTE MARKALI ÜRÜNLER  Federal Gümrük ve Sınır Güvenliği Dairesi 2021 yılında, İsviçre’ye gelen yolculardan 2 bin 900 adet sahte ürün ele geçirdi. Çantalar, giysiler, saatler, mücevherler ve ayakkabılar İsviçre seyahatinde en sık taklit edilen markalı ürünler arasında yer alıyor. Üretim kontrol edilemediği ve çalışma koşulları genellikle kötü olduğu için, bu tür ürünlerin özel kullanım için ithalatları Temmuz 2008’den bu yana yasak. Gümrük memurları bulunan sahte mallara el koyup bunları imha etmekle yükümlüdürler. Bu ürünleri getirenler için para cezası uygulanmıyor. NAKİT PARA VE MENKUL KIYMETLER  10 bin frank veya daha fazla değerde nakit para veya menkul kıymet taşıyorsanız, bunların kaynağı, kullanımı ve sahibi hakkındaki soruları yanıtlamalısınız. Bu uygulama, Kara Para Aklama Yasası’nın ihlalini veya terörizmin finansmanını ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Paranın veya menkul kıymetlerin önceden kaydedilmesi gerekmiyor. GÜMRÜK VE KDV Kişisel ve kullanılmış eşyaların ithalatı için herhangi bir beyan veya vergi ödemek gerekmiyor. Buna müzikal enstrümanlar ile dizüstü bilgisayarlar da dahil. Koşul, eşyaların sürekli olarak yanınızda olması. Ürünler yurt dışından satın alındıysa ve özel kullanım için tasarlandıysa, kişi başına 300 franka kadar gümrük muafiyeti bulunuyor. 300 frank limitinin aşılması durumunda, malın değerinin %2,5 veya %7,7’sı oranında KDV ödersiniz. Değeri 300 franktan fazla olan malları ithal ederseniz, tüm malların toplam değeri üzerinden KDV tahsil edilir. Bu durum, mallar 302 frank değerindeyse de geçerlidir.
Tumblr media
KİŞİ VE GÜN BAŞINA İZİN VERİLEN ÜRÜNLER - Hacim yüzdesi ’e kadar olan 5 litre alkollü içecek - Hacim yüzdesi ’den fazla olan 1 litre alkollü içecek - 250 adet sigara, 250 grama kadar diğer tütün ürünleri - 1 kilo et (balık, kabuklular, yumuşakçalar, diğer suda yaşayan omurgasızlar ve av etleri hariç) - 1 kilo tereyağı veya 1 litre krema - AB üyesi olmayan ülkelerden toplam 2 kilo yumurta ve/veya bal (AB, İzlanda ve Norveç’ten sınırsız, 300 frank değerinde) - AB üyesi olmayan ülkelerden 2 kilo bebek sütü tozu veya formülü (AB, İzlanda ve Norveç’ten, 300 frank değerine kadar sınırsız), özel tibbi veya evcil hayvan maması (soğutulması gerekmeyen ambalajsız markalı ürünler olarak) - Yemek için 5 kilo veya 5 litre sıvı, katı yağ, margarin - AB üyesi olmayan ülkelerden gelen ölü midye dahil 20 kilo balık ürünü (AB, İzlanda ve Norveç’ten limitsiz, 300 frank değerine kadar)   Bu yazının içeriği ve fotoğrafları HABERPODİUM sitesinden alınmıştır.
Tumblr media
Read the full article
0 notes
mudanyaavm · 3 years
Video
youtube
MUHABBET KUŞU KONUŞTURMA 👉TURGAY 👈 MUHABBET KUŞU SESİ MUHABBET KUŞU NA...
1 note · View note
gundembizim · 4 years
Photo
Tumblr media
Oturup kahveni al ve sadece izle... Suyun sesi, arada kulağına gelen papağan ve saksağan sesleri insanı dinlendiriyor... doğa böyle bir şey işte.. #travel #traveling #vacation #visiting #instatravel #instago #instagood #trip #holiday #photooftheday #fun #travelling #tourism #tourist #instapassport #instatraveling #mytravelgram #travelgram #travelingram #igtravel (Turkey) https://www.instagram.com/p/B9fGR_wnMf_/?igshid=1vtrg6eeiwe18
1 note · View note
suyun-rengi · 5 years
Photo
Tumblr media
LEYLEKLERİN MÜSLÜMANLIĞI
Mart ayı sonlarında güneyden gelip sonbaharda geldikleri yere göçen kuşlar oldukları için halkın “hacı”lığı layık görüp kutsallık atfettiği leyleklere atalarımız özel bir ihtimam gösterirlerdi. Aslında hacılık, dolayısıyla dindarlık tasavvuru, kuşların konuşturulduğu Mantıku’t-Tayr benzeri alegorik eserlerde leyleğin üstlendiği görevle alâkalıdır.
Leylek, Mevlânâ’nın tabiriyle “şeyh-i mürgaan”, yani kuşların şeyhi kabul edilir. Dîvân-ı Kebîr’deki şu beyit, eski edebiyatın ve halkın leylekle ilgili tasavvurlarının kökleri hakkında açık bir fikir vermektedir. “Kuşların şeyhi olan leylek, laklakasıyla ne diyor, biliyor musun? Hamd sana, şükür sana; mülk senindir ey bizlere yardım eden!”
Mevlânâ bu beytin ikinci mısraında leyleklerin gagalarıyla çıkardıkları sesi ustaca taklit etmiştir: “Hamd lek ve’ş-şükr lek ve’l-mülk lek yâ Müsteân…”
***
Derviş Şemseddin adında bir şair, Yavuz Sultan Selim’e sunduğu Deh Murg isimli alegorik mesnevide, güzel bir bahçede bir araya gelen kuşlar arasındaki münazarayı anlatır. Bu kuşlardan on tanesi, belli başlı insan karakterlerini temsil etmektedir. Baykuş sufi, karga şair ve kıssahan, papağan âlim, akbaba kalender, bülbül hanende, hüdhüd filozof, kırlangıç müneccim, tavus tüccar, keklik âşık bir çiftçi, leylek ise dindar insandır.
Bahçede kuşlar tek tek öne çıkarak görüşlerini anlatır, diğerlerine nasihat ve tavsiyelerde bulunur, fakat hepsi itirazlarla karşılaşırlar, leylek hariç... Servi boylu ve gümüş bedenli bir kuş olan leyleğin görevi, bütün kuşlara öğüt vermek, onların dinle ilişkilerini anlamak, namaz ve hac gibi ibadetleri öğretmek, kısacası gafilleri gafletten uyandırmaktır.
Deh Murg’deki şu beyit, leyleklerin hacılığına dair tasavvurun çok eskilere dayandığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir:
Kuşların şâdânıyam hüccâcıyam Kâbe’den geldim misâfir hâcıyam
Alegorik eserlerdeki dindar leylek tasavvurunun zamanla bir çeşit halk inancına dönüştüğü ve leyleklere hacılık yakıştırıldığı anlaşılıyor. Bu inanç İstanbul folkloruna da mal olmuş, leyleklerin İstanbul’da sur içini değil, özellikle Eyüp semtini tercih etmeleri dindarlıklarına yorulmuştur. Bu masumane inanç, çeşitli sebeplerle göçmeyen leyleklere ve onların hatırına bütün sakat kuşlara merhamet olarak tezahür eder.
***
Bu yazıyı niçin yazdığıma gelince... Geçenlerde Haldun Taner’in On İkiye Bir Varisimli hikâye kitabını okuyordum; hikâyeden çok denemeye benzeyen “İznikli Leylek”indeki tuhaf yaklaşıma şaşırdım kaldım. Leyleklerin hacılığına dair halk telakkisini ciddiye alan değerli yazar, zavallı kuşların Müslüman olmadıklarını ispat etmek için diller döküyor. Onun gibi bir entelektüelin şu cümleleri yazabilmiş olması hakikaten şaşırtıcıdır:
“Hacı leyleği biz kuşların en Müslümanı biliriz. Acaba gerçekten öyle mi? Ermişlerle sihirli bir ilişiği olduğuna delil olarak türbeleri, tekkeleri bekleyişi gösteriliyor. Hacılığı ise, bilindiği gibi güneyden gelişinden, bir de dinî anıtları tepeden tavaf edişinden kinayedir. Ama ben leyleklerin Süleymaniye’yi olduğu kadar, Köln katedralini de aynı huşu ile tavaf ettiklerini gördüm. Bu hesaba göre, oradakiler Protestan, Saint-Pierre üzerinde dolaşanları Katolik, Trafalgar Meydanı’nda uçuşanları emperyalist, Kremlin kulelerine konanları da komünist mi sayacağız? Biri çıkıp da ‘Leyleklerin böyle dinle, ideoloji ile pek alışverişleri yoktur. Onlar sadece, sanat meraklısı kuşlardır. Eli rehberli Amerikan turistleri gibi, geldikleri şehrin önce tarihî anıtlarını ziyaret ederler’ dese, herhalde akla daha yakın bir laf etmiş olur.”
Haldun Taner, leyleklerin dinî mekânlarla, özellikle Eyüp Sultan’la ilişkisi hakkında da şunları yazmış:
“Peki ama, o zaman leyleklerin Emir Sultan, İsabey, Eyüp Sultan gibi koyu Müslüman yerleri sevişlerini nasıl izah etmeli? Hele Eyüp’ü... İstanbul semtlerinin her birine bir arma seçilecek olsa Eyüp’ünkinde muhakkak bir leylek resmi bulunurdu. Bulunmalıdır da. Her sonbahar, leylekler göç ederken içlerinden en yaşlı birini Eyüp’e bırakmalarını, oralılar kendileri için büyük bir teveccüh sayıyorlar. Bir Eyüplü emekli tanırım: ‘Leylek namaz bile kılar, sen ne konuşuyorsun efendi!’ diyor.”
Uzun yıllar Milliyet’te “Devekuşuna Mektuplar” yazan Haldun Taner hayatta olsaydı, kendisine derdim ki:
“Aziz üstad, sizin mitolojiye haddinden fazla ilgi duyan bir yazar olduğunuzu biliyorum. Yunan mitolojisinde de kuşların temsil ettikleri değerler vardır. Mesela baykuş zekâyı ve bilgeliği temsil eder. Bu, baykuşların gerçekten zeki ve bilge oldukları anlamına mı gelir? Müslümanların, eski edebiyatta dindarlığı temsil eden leyleğin gerçekten Müslüman olduğuna inandıklarını nasıl düşünebilirsiniz? Eyüplü emekli gibi bazı saf ve temiz Müslümanlar bırakın inansınlar. Size ne zararı var?”
Leylekler hakkındaki ilk yazımın sonunda “Şu sıralarda Eyüp Sultan’a yolumu düşürmek niyetindeyim. Belki birkaç hacı leylek görür, hâlleşirim,” demiştim. Mümkün olmadı. İlk fırsatta gidip Eyüplü emeklilere “Leylekler Eyüp Sultan Camii’nde saf tutuyorlar mı?” diye soracağım.
Beşir Ayvazoğlu
5 notes · View notes
piggysaurus · 5 years
Text
Mazhar Alanson, Acun'un sıradan bir manyakken alıp ünlü ve daha tehlikeli bir manyak haline getirdiği Murat Özdemir’in işkence yaptığı papağanın ölümüne üzülenler için zavallıca vicdana sığmaz cümleler sarf etti “Genç, babayiğit çocuk şehit olmuş, 6 aylık hamile karısı. Hayır, o öyle sayfada geçiyor. Papağan öldü, 1 haftadır Türkiye konuşuyor. Konuşuluyor” dedi.
Bunun üzerine Ceylan Ertem benim adıma da konuşur nitelikte bir paylaşım yapmış.
Bence Mazhar bey’in şarkılarını ne için yazdığı o kadar önemli değil. Ama “Gençler şehit olmuş, Türkiye bir haftadır papağan konuşuyor” gibi bir cümle kurması çok acı. Sen de mi acı yarıştırıyorsun? Elbette şehitlerimize de ciğerimiz yanıyor ama önemsemeyelim mi başka canilikleri? “Onun için üzül, buna üzülme, buna ses çıkar, buna sessiz kal…” Ne kadar tuhaf değil mi?
Bir hayvanın vahşice eziyet çekmiş ve sonunda öldürülmüş olmasını protesto etmemizi eleştirmeye kimin hakkı var arkadaş? Elbette o masumlar için de ses çıkaracağız!!! Her olaya, sempati toplamak için, Şehitlerimizin alet edilmesine de ben karşıyım. Ölümleri yarıştırmak kadar ayıp, saçma ve zavallıca bir davranışa yıllardır maruz kalmamız ne yazık! Hele de saygı duyduğumuz kişilerce yapılırsa bu, daha da üzüyor.
Ceylan Ertem'in dediklerine ek olarak şunları söylemek isterim ki acı acıdır, hiç bir acı diğeriyle kıyaslanamaz hiç biri diğerinden daha az acı değil.
Öte yandan Mahzar Alanson gibi pek çok insan daha var, aynı düşünceyi paylaşan ama belki bu denli dile getiremeyen. Çabamızı bilmiyor ve anlamıyorlar, sesimizi duymuyorlar. Alt tarafı papağan işte dediklerinin çalınmış 60 yıllık bir ömür olduğunu bilmiyorlar. Yurdundan, özgürlüğünden koparılmanın bir kafese tıkılıp insan eline oyuncak olmanın ne olduğunu bilmiyorlar. Sadece yasalara karşı değil koca bir insanlığa karşı sessizlerin sesi olmaya çalışmanın ne anlama geldiğini ne kadar zor olduğunu bilmiyorlar. Biz o papağanın sesini o aşağılık varlık sosyal medyada duyurana kadar duymadık, Bahtiyar gibi pek çok hayvan (kedi, kuş, köpek, domuz, inek, at, yunus...) her gün, her an türlü çığlıklar atmakta ve duymuyoruz. Duyacak mıyız peki? Onların da ömürleri ellerinden alınmadan?
42 notes · View notes
Papağan için haklı olarak tepki gösterenler, niye mezbahalardaki hayvanların çığlıklarını duymuyorsunuz? Açın sesi dinleyin. Bu video, geçen yıl Türkiye’de bir mezbahada çekildi. Bu vahşete göz yummanız için size sağlık açısından hayvan yemeniz gerektiği söyleniyor. Oysa tam tersi! Kalp, damar hastalıkları, obezite, şeker, kolesterol ve kanser başta olmak üzere birçok hastalığa yol açıyor bu. Ağız tadı, gelenek, alışkanlık diyerek sürdürülen hayvan katliamı, hayvansal ürünler yenilip tüketildikçe sürecek. Hemen şimdi bu zulmü desteklemeye son verebilirsiniz. #vegan #veganol #yaşamhaktır #hayvanaşiddetsuçtur #mezbaha #slaughterhouse #cruelty #violence https://www.instagram.com/p/Brj91rbhSCd/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=ldmnliohn33s
3 notes · View notes
nnnebula · 5 months
Text
Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer. Karanlık koridorda,
yaktığı küçük el fenerinin ışığında ilerlerken bir ses duyar:
- "İsa seni izliyor!" Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan
hırsız, bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya
devam eder. Tekrar aynı sesi duyar: - "İsa seni izliyor!"
Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye başlar
ve bir papağan görür: - "Bunu sen mi söyledin?" diye
papağana sorar. Papağan: - "Evet, yalnızca seni
uyarmak için", der. Hırsız: - "Ne! Beni uyarmak mı!
Kimsin sen? Adın ne senin?" Papağan: - "Musa", diye
cevap verir. - "Musa?" der hırsız, "hangi salak bir
papağana Musa adını koyar ki!?" Kuş cevap verir:
- "Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran dobermana
'İsa' adını veren salak olabilir..."😃
0 notes
tferyal · 2 years
Video
iPhone zil sesi yapan papağan...🦜
0 notes
baybaykus · 4 years
Text
PİS HERİF
Mahalleye muhtar yaptık dürzüyü,
Gelip bize çullanıyor pis herif!
Gizleyerek içindeki arzuyu,
Mahalleyi kullanıyor pis herif!..
Hakkı değil o koltukta oturmak,
Götürmek şart onu ordan götürmek,
Tek arzusu mahalleyi batırmak,
O niyetle yollanıyor pis herif!..
Çok haşin, bitirim sert geçinse de,
Namertliği belli, mert geçinse de,
Sana, bana karşı kurt geçinse de,
Köpek gibi yallanıyor pis herif!..
Bir ara koltuğu gidecek diye,
O kadar korktu ki döndü kediye,
Kimler akıl veriyorsa adiye,
Mahalleden kıllanıyor pis herif!..
Sevimsizin biri, sevemiyorsun,
Söversen ceza var, sövemiyorsun,
Başından def edip kovamıyorsun,
Bir yerlerden kollanıyor pis herif!..
Kollandıkça güç buluyor kendinde,
Yer alıyor kollayanın bendinde!..
Dünkü ona sövenlerin indinde,
Sanki dersin ballanıyor pis herif!..
Bizim koyduğumuz mevkiden inip,
Elin çöplüğünü mesken edinip,
Orda horozlanıp, orda didinip,
Orda ötüp, külleniyor pis herif!..
İşkembe-i kübrasından attıkça,
Okuyup okuyup çalım sattıkça,
Üç, beş yalaka da alkış tuttukça,
Tam papağan, dilleniyor pis herif!..
Konuşurken dinle bomboş zırıltı,
Ne fikir, ne bir ders kuru gürültü,
Sesi de bir tuhaf sanki hırıltı,
Ağzı ile yelleniyor pis herif!..
Riya yapıp, göz boyayan bu puştu,
Anlat anlat ağzım dilim uyuştu,
Oturdukça koltuğunda kokuştu,
Yıllandıkça yıllanıyor pis herif!..
Dikkat et ey Arif gözünü yumma,
Hala ordan düşmemesi muamma!
Gerçi artık tamam çürüdü amma,
Hala dalda sallanıyor pis herif!..
OZAN ARİF
17 Aralık 2017,
Bad Homburg v. d. H.
———————————-
Tumblr media
Ruhun şad olsun ozanım !
1 note · View note
gel-bilibili · 2 years
Text
Jako papağanı özellikleri nelerdir?
Jako papağanının konuşma ve bu orta boy kuşun sesini taklit etme yeteneği, onu çekici bir arkadaş haline getirmiştir.
Jako sahibi olan insanlar, kuşlarının genellikle anlamlı bir şekilde konuştuğunu ve insanların duygularıyla çok uyumlu olduğunu söyler.
Jako papağanlarının özellikleri
Jako sadece konuşan bir kuş değil, aynı zamanda Kuşların Einstein’ı olarak adlandırılan büyük zekasıyla da bilinir.
Jako, konuşma ve sesi taklit etmede en yetenekli kuşlardan biridir ve kuş severler arasında oldukça popülerdir.
Bu zeki kuşu sadece kuş sahipleri sevmekle kalmaz, aynı zamanda yeni başlayanlar için en popüler türlerden biridir.
Jakoyu herkes bilir. Bu kuş, insanların beslediği en eski papağan türlerinden biridir ve bu bilgi M.Ö.
Kuşun anlama gücü ve güzelliği ile hiçbir şekilde anlamsız olmayan davranışları, onu popüler kuşlar listesinin başına yerleştirmiştir.
İlk bakışta, Jako kirli gri renkli orta boy bir kuştur, ancak daha sonra kırmızı bir kuyruk, zeki turuncu gözler ve çarpıcı güzelliğe sahip yalıçapkını görülebilir.
Tumblr media
Yaşam bölgesi
Jakolar genellikle Orta ve Batı Afrika’daki savanlarda, kıyı mangrov ormanlarında ve temizlenmiş orman kıyılarında yaşar.
Jako’nun daha büyük alt grubu Kongo Jakodur. Bununla birlikte, bu kuşun Afrika’da, Fildişi Sahili, Kenya ve Tanzanya’nın güneydoğu kıyılarını içeren daha geniş bir doğal yaşam alanı vardır.
Jako Timine, Fildişi Sahili’nin batı kesiminde ve güney Gine’de daha küçük bir mantıkta yer almaktadır. Diyetleri hurma meyvesi, tohumlar, meyveler ve bazı yaprakları içerir.
Bakım ve beslenme
Jako’nun zeki bir kuş olarak kabul edilmesinin sebeplerinden biri, sadece birçok kelimeyi öğrenip kullanabilmesi değil, aynı zamanda bu kelime ve deyimlerin anlamlarını da öğrenme isteğidir. Bu kuşun zekasına meydan okuyabilmesi için yapboz gibi birçok oyuncağa ihtiyacı var.
Jako, çevrenin stresinden ve endişesinden etkilenmiş gibi görünüyor ve kafesinin bir köşesini duvara dayamak en iyisi.
Jako, A vitamini / beta-karoten eksikliğine daha yatkındır, bu nedenle beta-karoten bakımından yüksek sebzeleri yemek bu kuş için iyidir. Tatlı patates ve taze lahana gibi sebzeler onun diyeti için iyidir.
D vitamini eksikliği, özellikle kuş zayıf bir diyet yapıyorsa, Jako için başka bir sorundur.
Davranış
Birçok kuş sahibi, yalnızca kuş sahibi olma deneyimine sahip bir kişinin Jako’ya sahip olabileceğine inanır.
Jako karmaşık ve çok hassas bir papağandır. Ayrıca diğer papağanlardan biraz daha fazla bakıma ihtiyaçları vardır. Aynı zamanda zeki ve çekici kuşlardır, ancak duyarlılıkları ve zekalarının uyuşması davranış sorunlarına neden olabilir.
Alışkanlıklarıyla çok fazla yaşarlar ve günlük yaşamlarında küçük bir değişiklik bile onları üzebilir. Tüylerini yolmaya ve çiğnemeye eğilimlidirler ve elbette başka kötü davranışları da vardır.
Jako genellikle çok sayıda insanın hareket ettiği evler için daha iyidir ve Jako daha az kaosu olan yerleri tercih eder.
Jako sosyal bir kuştur ve sevimli olmaları gerekir. Ancak başını hafifçe okşamaya veya dokunmaya tepkigösterir ve fazla fiziksel temastan hoşlanmaz. Tabii ki, bazı büyük kuşlar kucaklanmayı sever.
Bir Jako, kendisini yalnızca bir kişiye ait olarak görebilir veya ailenin tüm üyeleri başlangıçtan itibaren ona iyi davranırsa herkesle rahat olabilir.
https://papaganlargezegeni.wordpress.com/2021/08/26/jako-papagani-ozellikleri-nelerdir/
0 notes
mudanyaavm · 3 years
Video
youtube
MUHABBET KUŞU KONUŞTURMA TEKNİKLERİ 👉 EBRU 👈 MUHABBET KUŞU SESİ EĞİTİMİ ...
1 note · View note