@khazadweek day three | petty-dwarves ● courtship | mîm and zifir
Do you remember, my light, Nulukkizdîn in the days before?
We were born in the moonlight, my jewel, in Nulukkizdîn’s halls.
Do you remember, my heart, Nulukkizdîn delved by dwarven hands?
We were young in the moonlight, my star, in Nulukkizdîn’s arms.
Have you forgotten, my flame, Nulukkizdîn before the elves were come?
I saw you in the moonlight, my spark, under Nulukkizdîn’s eaves.
Have you forgotten, my sweet, Nulukkizdîn when the world was young?
I loved you in the moonlight, my gem, under Nulukkizdîn’s eyes.
Why can I not forget, my dear, Nulukkizdîn marred by elven tools?
You washed me clean of blood, my mate, far from Nulukkizdîn’s streams.
Why can I not forget, my wife, Nulukkizdîn where our hands were stained?
You kissed away the blood, my love, far from Nulukkizdîn’s heart.
Will Nulukkizdîn die, Zifir, when I am set in silent stone?
Our sons will never know, Zifir, of Nulukkizdîn’s depths.
Will Nulukkizdîn die, Zifir, like you did in my arms that night?
Our sons will never sing, Zifir, of Nulukkizdîn’s life.
O what am I, alone and small, without Nulukkizdîn’s hearths?
Sharbhund is not enough, I fear, with Elves and Men to rule.
O what am I, afraid and frail, without Nulukkizdîn’s strength?
Sharbhund is not enough, I know; nor I, without your love.
ben filme gittim ama tercihen sevgilinizle gidin hiç yoksa arkadaşınızla. kimse yoksa gitmeyin. çünkü salon ağzına kadar dolu oluyor - ki ben hafta içi öğlen iki de gittim kimse olmaz diye- size yemin ederim tek gelen bir ben vardım. aslında sinemaya tek gitmeyi severim ama filmden çıktıktan sonra kendimi kötü hissettim.
filme gelecek olursak filmin ilk yarısı direkt kitap ama aşırı hızlı geçiyor olaylar. filmdir olur diyerek mazur görüyorum. ikinci yarısında ise bir olayın kitapla hiç alakası yok. ama sanırım böyle daha iyi olmuş. film için seçilen müzikler ise benim playlistimi kopyalamışlar resmen
geçen şarkıları kısaca söylim belki filmde sevgilinizle veya arkadaşlarınızla söylersiniz.
sırayla;
canozan - artık uyu
canozan , şenceylik - seni gördüm rüyamda
gözde öney - kavga
nova norda - pelin
nova norda - aşka çarem yok ( bu şarkıda film için bir sürpriz var)
müslüm gürses - affet
sena şener - bak bana
cem adrian, mark eliyahu - kül
can kazaz - zifir sessizlikte bulursun
zeynep bastık- bundan böyle
şimdi bir de iyiye iyi, kötüye kötü demeyi bilelim. filmdeki herkesin oyunculukları kötü. hadi izmir ve ege için bir şey demiyorum çünkü gerçekten de izmir ve ege için mükemmel seçimler olmuş ama diğer oyuncular pek olmamış. neyse umarım beğenirsiniz ben 6.5 veriyorum on üzerinden.
not: sinema salonunun yaş ortalaması 12-16 arasında değişiyordu.
Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi Hani sen iyiydin Halden anlardın Hani sen git demeyecektin bana Ve ben herşeye rağmen gelecektim İçimde bir umut Ellerimde olgun meyvalar Dünya nimetleri Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı Ama ne sen gel dedin Ne de ben gelebildim herşeye rağmen Aşkımız ayrılıklarla başladı Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman Ne yana baksak denizdi, maviydi, ışıktı Sonra bir çaresizlikti zifir Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda Öyle kendinden geçmiş öyle başıboş Öyle derin duygular içindeydik anlatılmaz Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi Aldığını geri vermez dalgalara Görmediğimiz ülkeler gördük Gün doğusunda Tatmadığımız yemişlerden tattık günahkar olduk Alevden bir tasta eridi günler Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez Paslı demir kapılar kapandı üstümüze Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık Kuşatıldık ansızın kederle, ayrılıkla Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza Uyuduk, bir daha uyanamadık Şimdi bir kutup var sana çeker beni Bir kutup var senden öteye Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım Dağ yollarında, caddelerde, sokaklarda Onun için bulup bulup yitirdim seni Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana Hangi gözümü yumduysam seni gördüm Zamandın, zamandan öte bir şeydin Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden Bu zincirleri sen vurdun ellerime Sen getirdin bunca karanlıkları Al şunu mum yak Korkuyorum Bir taş aldım attım denize Günahlarımdan kurtuldum Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim Öteye gidemem, itme beni Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Her gün bir kadın ağlar benim yüzümden Büyük dertler için benim ellerim Anlamıyor musun Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim Bütün kötü yerlerde ben korkarım biliyorum Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş Fabrika bacalarında bir kara dumanım Zehirim akrep kuyruklarında Kötüyüm sevemediğin kadar Öyle fenayım Kapanmış bıçak yaralarında Bu pis çöp tenekelerinde unut beni Unut artık Bayat bir ekmek gibi, çürümüş bir elma gibi Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır Sarı badanalı evleri sev biraz Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür, bir dirilir Anladım bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan Tosca'dan bir arya hatırlıyorum şimdi Sus biraz Ensemde bir akrep yürüyor, bırak yürüsün Sabaha asacaklar beni dokunma Yedi canım vardı, ikisi gitsin Bunca ölümler az gelir bana Kalbimi yardım bir damla kan aktı Kutuplara kar yağıyordu üşüdüm Failatun vezniyle seni çağırıyorum Bana imbiklenmiş yeşilliğini getir Dur gitme beş kuruşum vardı kaybettim Dur gitme ısırgan otlarından kurtar beni Deniz analarının gözlerini çaldım sana bakmak için Güneşi üçe böldüm al biri senin olsun Yüzümde beş bıçak yarası var Bir de sen vur Barut kokusunu severim Bir portakalı dilim dilim soy, acıktım Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde Tut ki bir marul yaprağıydım, öldüm Al şu serçe parmağım sende kalsın Ben kötüyüm, allahsızım, korkunç çirkinim Ben seksensekizinci tul dairesiyim Sağ gözümün üç kirpiğini kestim al Ben lanetlendim Chopin'in cenaze marşı çalınıyor Ölüler ayağa kalktı görüyor musun