Pelin Karahan'ın kariyerinde bir ilk! Komedi tarzıyla dönüyor
Pelin Karahan’ın kariyerinde bir ilk! Komedi tarzıyla dönüyor
Pelin Karahan’ın mesleğinde bir birinci! Güldürü biçimiyle dönüyor
Ünlü oyuncu Pelin Karahan, uzun vakittir projelerde yer almayarak istediği projenin artık güldürü üslubunda bir rolle bulunmak istediğini belirtmişti. Şimdilerde bir tiyatro oyunu için kolları sıvayan Karahan, güldürü üslubundaki karakter oyunuyla tiyatro perdesinde yerini almaya hazırlanıyor.
Ünlü oyuncu Pelin Karahan, uzun…
Ülkemizin önemli yazarlarından ve şairlerinden olan Sabahattin Ali 25 Şubat 1907’de Eğridere Edirne’ de doğdu. İstanbul’daki Muallim Mektebi’nde aldığı nitelikli eğitim sayesinde Yozgat’ta öğretmenlik yapmaya başladı.
Birkaç yıl sonra Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yabancı dil eğitimi alması amacıyla yurtdışına gönderilen isimler arasındaydı. 1928-1930 yılları arasında yabancı dil eğitimini Almanya’daki bir dil fakültesinde aldı. Burada Ivan Turgenyev, Edgar Allan Poe, Thomas Mann gibi yazarların eserleriyle tanıştı. Sabahattin Ali’nin bu yazarlardan etkilendiği görülmektedir.
Türk Ulusu’na hakaret eden koyu milliyetçi bir Alman gencini tartakladığı gerekçesiyle Almanya’daki eğitimi sonlandırıldı ve Türkiye’ye gönderildi. Bazı kaynaklar, Ali’nin Türkiye’ye dönüşünün sebeplerini başka nedenlere bağlamaktadır.
Türkiye’ye döndükten sonra önce Bursa’da öğretmenlik yaptı; ardından Aydın’da bulunan bir okulda Almanca öğretmeni olarak çalıştı. Ali, Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle ve çeşitli politik suçlamalar nedeniyle tutuklandı ve Sabahattin Ali’nin yaşam öyküsündeki yeri iyi bilinen Sinop Cezaevi’ne gönderildi. Suçlamaların yersiz olduğunu kanıtlarcasına Atatürk’e ithaf ettiği Benim Aşkım adlı şiirini ve başka bir amaçla da Esirler adlı tiyatro oyununu yazdı. Ayrıca ülkemizde çok sevilen şarkı “Aldırma Gönül”ü de Sinop Cezaevi’nde geçirdiği günlerde yazdı.
Eşi Aliye Hanım’la 1935 yılında evlendi. Bu evlilikten Filiz Ali adında bir çocukları oldu. Filiz Ali 5 yaşındayken yazdığı, en iyi bilinen Sabahattin Ali kitaplarından olan Kuyucaklı Yusuf romanı büyük tartışmalara yol açtı. Hatta Hüseyin Nihal Atsız, bu romana karşılık olarak İçimizdeki Şeytanlar adında bir eser yazmıştı.
Sabahattin Ali, birçok kez askere alınmıştı. Askere alınma sebeplerinden biri II. Dünya Savaşı seferberliğiydi ve ülkemizde hâlen çok satan Kürk Mantolu Madonna adlı meşhur eserini bu yıllarda askerdeyken yazdı.
İlerleyen yıllarda İstanbul’a gelen yazar, arkadaşı önemli güldürü yazarımız Aziz Nesin’le beraber Marko Paşa adındaki mizah dergisini çıkardı. Dergi zamanla siyasî hicivci bir hal alınca Sabahattin Ali’nin hakkında bir takım davalar açıldı ve yeniden tutuklandı.
Sabahattin Ali, son yıllarında ekonomik bunalım yaşıyordu ve tanıdıklarının yardımıyla bir kamyon edinerek nakliyecilik yapmaya başladı. Ayrıca o dönemde Türkiye’den ayrılmak istiyordu ve yakınlarına Avrupa’ya gitmek istediğinden bahsediyordu. Pasaport sahibi olamayan Sabahattin Ali, yasa dışı yollarla ülkeden kaçmaya çalıştı; fakat sebebi hâlen netlik kazanmayan bir nedenden ötürü 2 Nisan 1948 yılında hayatını kaybetti ya da öldürüldü(Kırklareli’de).
Sabahattin Ali kitapları ve şiirleri son yıllarda ülkemizde büyük ilgi görmektedir. Yıllardır düşmediği çok satanlar listelerinde yerini koruyan en sevilen eseri Kürk Mantolu Madonna’nın yanına diğer kitapları Kuyucaklı Yusuf ve İçimizdeki Şeytan eklenmiştir.
Birçok dile çevrilen Kürk Mantolu Madonna, 2016 yılında İngilizceye çevrilerek bir dünya klasiği olma yolunda büyük bir adım atmıştır ve yediden yetmişe herkesin severek okuduğu bir kitap olarak başka kitaplarda ve filmlerde de adından bahsettirmiştir.
Normalde bunu post atacaktım ama seninle paylaşasım geldi, burda beni irite eden bir olay var. Normalde her hangi yaşta cinsiyette bir insanın küfretmesi hatta çok fazla kullanması dahi benim içinde olmadığım bir ortamsa ırgalamaz. Fakat birinin ailesine annesine yahut soyuna söylenen hakaretvari alaylar belki espirisine dahi olsa beni irkiltiyor Hangi inançta yada anlayışta olduğu fark etmez annelik kavramının şahsından bahsetmiyorum kavramının bir noktada saygıdan kaynaklı dokunulmazlığı doğru geliyor. Belki çok irdeliyorum bilemiyorum.
Merhabaa, öncelikle görüşlerini çekinmeden belirttiğin ve paylaştığın için çokça teşekkür ederiim. Senin aksine günlük hayatta çok küfür kullanan, bunu özellikle insan içinde yapan bireyler beni çok irrite edebiliyor. Bazı içeriklerin, bunların sunulma biçiminin sana uygun olmaması, seni rahatsız etmesi de çok normal. Gel gelelim, bu postun bir önceki paylaşımla da bağlantılı olduğundan yola çıkacak olursam, o içerikte güldürü küfürde değil, yaşanan hafif saflık barındıran yanlış anlaşılma. Bireyin kendisine olsa da aynı şekilde tepki verirdik diye düşünüyorum.
Bunun haricinde tabi ki Cem Yılmaz'ın dediği gibi "Küfürle Güldürü" diye bir şeyin olmadığının da altını çizmek gerek. Espriyi tamamlayacak bir imla gibi kullanılması olabilir belki, ama sadece küfürle güldürünün olabileceğini sanmıyorum. Tekrar da belirtmiş olayım, bunu çok irdeleme, duyar kasma gibi bir konseptten ziyade görmek istediğin içerikler konusundaki tercihin olarak almayı tercih ediyorum çünkü kendi adıma olan bu.
Ortak bir zeminde buluşabileceğimize de inanıyorum :)
Papuli söylencesi; uykunun, papuli denen birtakım olağanüstü mitolojik varlıklarca getirildiğine ilişkin bir söylencedir. Nasıl, insan bir varlık türüyse, papuli de bu söylencede bir varlık türü durumundadır. Bu varlıklar, insanların çoğu için elle tutulamaz ve görülemezdir. Buna rağmen, onlar gelirler ve insanlara dokunabilirler.
Bu kitap yazılmadan önce; Papuli söylencesi, sözel aktarımla varlığını sürdüren, az bilinen bir Karadeniz söylencesi durumundaydı.
Bu kitapta, önceki iki paragrafta sözü edilen söylencenin ayrıntılarının yanı sıra, papulilerin baş karakterleri oldukları bir içerik bulunuyor. Kitabın yazarının çizdiği karikatürlerin de yer yer metne eşlik ettiği bu içerikte, kitabın ana ögesi durumunda, fantastik bir bilimkurgu öyküsü bulunuyor. Öykü; güldürü, macera, gibi özellikler de barındırıyor.
Sana daha önce her şeyin mizahı olur mu diye sormuşlardı. Peki epi bir filmde stand up da küfür kullanmak daha doğrusu bu tür sözlerle güldürmeye çalışmak komik mi sana ne kadar doğru geliyor?
Bir şey genel anlamda komik olmak zorunda değil, ben tamamen küfretmenin kendisi üzerine kurulu bir mizaha pek gülen biri değilim. Ancak bu tarz ıslak sözcüklerin yarattığı primitif gerginliğin çözünmesi sonucu bir çeşit güldürü pekala sunulabilir, çok da alakasız gelmiyor buradaki gerilim ve çözülme sonucu insanların gülme tepkisi vermeleri.
Yasemin Sakallıoğlu’ndan kahkaha tufanı
Türkiye’nin başarılı komedyenlerinden Yasemin Sakallıoğlu, biletleri günler öncesinden tükenen gösterisiyle, Maximum Uniq Hall’da seyirciyle buluştu. İki saat boyunca kahkaha dolu bir gösteri sunan komedyen; dansları, tiplemeleri, şakalarıyla unutulmaz bir gece yaşattı.
https://www.fisiltihaberleri.com/haber/yasemin-sakallioglundan-kahkaha-tufani-10970.html