Tumgik
#inanış
menfur · 2 months
Text
sevildiğimi anlamak için daha ne kadar devam edebilirdim ki göz yummaya? insanları öldürmek isteme sebebim tam olarak buydu. nefret dolu hislerimi bastırıp sevgi dolu gözükmeye çalıştıkça kaybettim aklımı. aşkı bilmeyen insanların aşkı öğretmesinden, saygı göstermeyen insanların saygı görmesini beklemesinden, en çokta iyi görünümlü şeytanlardan çok sıkıldım anlıyor musun? ne desem doldurmadı yarısı boş kalan bardağımı. kaybettiğim aklımı bulması için hislerime güvenirken yarı yolda kaldım. bu ne demek bilir misin? insanın en çok kendisine güvenmesi gerekirken kendinden vazgeçmesi ne demek bilir misin? herkesin aynı olduğu şu dünyada neden kimse birbirini anlamamak için diretiyor? arkadaşlarımdan yediğim kazıklar, ailemden aldığım baskılar yüzünden körleşen hislerimi ne zaman bulurum tahminen? yoruldum anlıyor musun zafer... benimle olduğun günleri özlüyorum. aklımı seninle kaybettiğim günleri özlüyorum. kan çiçeklerimizle dolu bahçemizde ölümün kokusunu konuşmayı özlüyorum zafer. kurtar beni bu çirkin dünyadan. beni kurtarırken kaç sende kurtul. bu kez benden değil zafer. herkesten, her şeyden...
4 notes · View notes
huseyinozdemirerk · 2 years
Text
Eski bir inanışa göre; "Her iç çekişte kalp bir damla kan kaybedermiş."
-Marishka
0 notes
lust-and-coffee · 19 days
Text
Tumblr media
Gerçeklerin benim kusurum, ahlaksızlıklarımın hepsi başka türlü bir sen, yitirdikçe her şeyini;benim olmaya meyilli her bakışın, ait olmak istercesine bir erkek bedenine sürmeli iştahlı ıslanışların, boynunda çıplaklığına olan açlığımın kendini belli eden eylemeleri kol gezerken yalnızsın, kullanılmalı bu çaresizliğin, doyurmalı senin için kalkan sert yanlarımı darlığın, bir inanış tadında , bir vazgeçiş karsızlığında, içinde bir ben, dilinde küfürleri, yüzünde sevginin örtmediği haz dolu nefret, inleyişlerine değerken her gidip gelişim, saflığının öldürüldüğü bu gece, seni sevenler için sayılmalı cinayet.
9 notes · View notes
1-yolcu · 1 year
Text
Yâ Rabbi
“duamıza öyle bir tesir ver ki, kezzabın mermeri yediği gibi nefsimizin bütün oyuncak mabutlarını yakıp erittiğini, senin mücerret ve münezzeh birliğin etrafında hiçbir inanış pürüzü bırakmadığını görelim; ve sun’î teneffüsle açılan bir baygın şeklinde bu milletin yavaş yavaş doğrulduğuna şahit olalım!”
41 notes · View notes
kitaplarkelebekler · 8 months
Text
Səsimdən anlamadı, halbuki səssizliyimdən anlayacağına inanmışdım.
Uşaqca bir inanış idi. :)
36 notes · View notes
naftalin2027 · 2 months
Text
Evliliklerin olmazsa olmazları diye iddialı bir giriş yapmayayım ama bazı şeyler vardır ki, sürdürülebilir bir evlilik için olmazsa olmaza yakın yerdedirler. Yoksa bir taraf mazlum olurken diğer taraf zalim olur. Herkes için geçerli olmama ihtimali olan bu şartlar nelerdir:
1. Evlilik=Geçinmeye niyeti olmaktır. Bir taraf evliliğini kurtarmaya çalışırken diğer taraf kurtarılacak kişi rolünden çıkmıyor, evliliğe benim de katkım olsun demiyor, daha da yokuşa sürüyorsa bu evlilik çok gitmez. Bir tarafın pili bitince evlilik de bitecektir.2. Evlilik sevmekle, sevmek fedakarlıkla doğru orantılıdır. Herkes sevdiği kadar fedakarlık yapar. Ağızdan çıkan seviyorum sözleri fedakarlıkla desteklenmiyorsa kuru kuruya sevmek evlilik kurtarmaz. Karşı taraf için kendinden ne kadar esniyorsan o kadar evliliğini düşünüyorsundur3. Evliliklerin temeli saygıya dayanır. Sayan insan sevmiyorsa da değer veriyordur. Değer veren de günü gelince sevecektir. Saygının ölçüsü de dışarıda sergilediğimiz tavrı evden eksik etmemektir. Dışarıda bağırmayız evde de bağırmayacağız. Nezaketi elden bırakmayacağız.4. “Ama benim karakterim bu” inanışı evlilikler için doğru inanış şekli değildir. Seni olduğun gibi annen kabullenir ve eşin annen değildir. Değişeceksin! Sessiz biriysen biraz konuşmayı öğreneceksin. Kabaysan inceleceksin. Yoksa karakterini de al da git sözüyle karşılaşırsın.5. Sürdürülebilir evlilik “ben” değil “biz” merkezli olur. Bir yarın hep karşı tarafta olacak. Bileceksin ki karşıya yaptığın muameleyi kendine yapıyorsundur. Müsamaha bekliyorsan müsamahakar olacaksın. Merhamet bekliyorsan merhamet edeceksin. Nikah tek kişilik işlem değildir.6. Evliliğin uzaktan bağlantı ile yürümesi zordur. Ayrı şehirlerde evlilik yürür ama gidilmeyen yollarda da dikenler biter. Evlilik bir çatı altında beraber yaşamaktır. Çatılar farklı ise birinde kar yağarken diğerine güneş vurur. Bu da zamanla ayrılıklara sebebiyet verir.7. İnsan evleneceği kişiyi tanımalı ama bir insanın da kolay kolay tanınamayacağını bilmeli. Evlilikle tanıma sürecinin devam ettiğini bilmeli. Evlilik ara ara şifreli kapıların açılmasıdır. Zamanla beraber tanıma süreci tamamlanır. Tanıdıkça da evlilik tamamlanır
Maddeler uzar gider. Dualar ise bitmez. Allah evliliklerimizi O’nun razı olacağı kıvama getirsin. Evlerimizden mutluluğu, bereketi, huzuru eksik etmesin. Gönlümüze genişlik versin, gönlümüzü eşimizle gül eylesin. Kaprislerden arınmış, karşıdakini anlayan bir yuva ihsan eylesin.
9 notes · View notes
fani1816 · 1 month
Text
Ne olursa olsun, ne yaşarsan yaşa; iyi ya da kötü, ne durumda olursan ol; mutlu ya da üzgün, sağlıklı ya da hasta, gideceğin kapıyı bilmek, oradan hep bir ikramla döneceğinden emin olmak, seni sana bırakmayıp senin için en hayırlısı ne ise onu takdir edeceğine iman etmek ne güzel bir inanış ne ulvi bir duygudur...
حسبنا الله ونعم الوكيل نعم المولى ونعم النصير...
16 notes · View notes
nazenderr · 4 months
Text
Sizi bilmiyorum ama ben artık şu görüntülerin sıradanlaşmasından elem duyuyorum... Tüm dünyada Filistin destekleniyor, herkes yapılan katliamın farkında, fakat tüm seslere rağmen öldürüyorlar. Çoluk, çocuk, hayvan demeden tüm canlıları yok ediyorlar. Duygusuz, merhametsiz, birer ölüm makinesi gibiler... Nasıl bir toplum, nasıl bir inanış hayretler içerisindeyim... Kim dur diyecek bunlara, kim hesap soracak? Kim mazluma, masuma yardım edecek? Her şey ahirete mi ertelenecek? Diyecek söz, yazacak ne kaldı bilmiyorum. Karınca edasında taraf olmaktan başka çare bulamıyorum...
14 notes · View notes
kalbenli · 2 years
Text
Öyle bir dönem ki
İnsanların kafaları değil İmanları dağınık
Herkes müslüman ama inanış ibadet şekilleri dağınık
Herkes aile ama ailedeki insanlık dağınık
Herkes her şeyi biliyor ama bilgileri darmadağınık
Herkes ahlaklı ama herkesin ahlak anlayışı farklı ve darmadağınık
Topla bizi Allah ‘ ım . . .
Yoksa akibetimiz darmadağınık
Kalbinizde ne besliyorsanız bereketini görün İNŞAALLAH 🤲🏻🤲🏻🤲🏻
133 notes · View notes
tozluveolagan · 10 months
Text
Tumblr media
nazar değiyor diye bir inanış var o yüzden her yerde sadece animelerimizi paylaşıyorum.
7 notes · View notes
menfur · 2 years
Text
Eski bir inanıştır dolunaya bakıp gülümsemek sahi sende döner misin bir gün?
12 notes · View notes
arieslexa · 11 months
Text
varsayım yasası 101
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Varsayım Yasası Nedir?
varsayım yasası,istediğiniz herşeyin sizde olduğuna inanan ve bu inanış doğrultusunda bunun gerçekliğinize yansıdığını savunan yasadır.
bir örnekle anlatmak istiyorum diyelim ki bir sınavınız var ve bu sınav konusunda endişelisiniz kendinize hep başarısız olacağınızı söylüyorsunuz ve her ne kadar çalışmanıza rağmen sonuç hep başarısız bir puanla sonuçlanıyor.
yani istediğin şeye sahipmiş gibi davran ve 3d'ye nasıl yansıdığını gör.
çekim yasası nedir?
Çekim yasası, kişinin pozitif düşünceler ile hayatına olumlu olaylar çekeceğine, negatif düşüncelerle ise tam tersinin olacağına inanması olarak açıklanan bir tür felsefe; inançtır. Temelinde olumlu sonuçlara odaklanma ve pozitif bir düşünce yapısına sahip olma düşüncesi yatan bu inanç biçimi son derece kolay ve herkes tarafından uygulanabilecek yöntemlere sahiptir.<<cr:thriveworks
varsayım yasası ve çekim yasası farkları
çekim yasası 3d'den istediğinizi çekiyor.Ama zaten sahipseniz nasıl çekiyorsunuz?
çekim yasası siz çekmediğiniz sürece sizin olmadığını savunuyor ama bu varsayım yasası için doğru değil biz istediğimiz şeylere herzaman sahibiz ancak ısrarcı kalmamız sonucunda bunun 3d'ye yansıyacağını söylüyor.
çekim yasası mutlu olmamız ve 7/24 olumlu düşünmemiz gerektiğini yoksa isteklerimizin gerçekleşemeyeceğini düşüncesini savunur.
7 notes · View notes
matmazelnoraliya · 2 years
Text
"unmei no akai ito" ya da "pratitya-samutpada"
Çin mitolojisinde kaderin kırmızı ipi adında bir inanış vardır. Bu inanışa göre, evlilik ve ay tanrısı Yuè Xià Lao, birbirinin kaderinde olan insanları sadece kendisinin gördüğü uzun kırmızı bir iple ayak bileklerinden birbirine bağlarmış. Araya ölüm, savaş, ayrılık, yollar girse, hatta hayatlarına başka insanlar girip onlara âşık olsalar bile, bu ip esner, kördüğüm olur fakat asla kopmazmış. Ondan kaçmaya çalışsan bile kader seni bu insanla mutlaka bir araya getirirmiş. Japon mitolojisinde ise, bu ipliğin tanrı tarafından ruh eşlerinin serçe parmaklarına bağlanıldığına inanılır. Kırmızı ip inancında, ipin bağlandığı yerler ve hikâyeler değişse de asla kopmayacağı söylenen bu bağ sayesinde kaderinizdeki insanla öyle ya da böyle yollarınız kesişir, iki yabancı bir araya gelir ve pek de yabancı olmadıklarını keşfeder, hissederlermiş. Japoncada ‘’unmei no akai ito’’ olarak ifade edilir. Bazı dinlerde de bu inanç başka şekillerde karşımıza çıkar. Örneğin, Budistler "pratitya-samutpada" fikrine veya herkesin birbirine bağlı olduğuna inanırlar. Yahudilikte ise bir "bashert" veya "bahşedilmiş", kaderin sizin için seçtiği bir partneriniz vardır.
... şöylede bir hikâyesi var;
Bir gece, bir çocuk eve yürürken, ay ışığının altında duran yaşlı bir adamı bir elinde kitap bir elinde de kırmızı iplerle uğraşırken görür. Yaşlı adam bir yandan elindeki kitaba bakıyor diğer yandan da torbasından kırmızı bir ip çıkarıp ikişer ikişer taşları birbirine bağlıyordur. Yaşlı adamın bu hareketi çocuğun çok ilgisini çeker ve ne yaptığını sormak için yaşlı adamın yanına gelir. ‘’Dede burada ne yapıyorsun, elindeki kitap, ipler ve taşlar nedir? ‘’ diye sorar. Bir yandan da kitaba bakar ama kitapta yazılanların hiçbirini anlayamaz. Ben üniversiteye hazırlanan eğitimli bir gencim, nasıl olur da bu kitapta yazılan tek bir kelimeyi bile anlayamam der. Evlilik ve ay tanrısı olan bu yaşlı adam gülümser ve anlatmaya başlar, öncelikle bu kitap faniler okusun diye yazılmamıştır o yüzden okuyamazsın, bu taşlar da şu an yeryüzünde olan erkek ve kadınları temsil eder, bu kitapta yazıldığı üzere ileride evlenip birlikte yaşayacak insanların kaderlerini bu kırmızı iplerle bağlıyorum. Günü geldiği zaman ne kadar güzel veya çirkin olsalar, köylü veya prenses olsalar, farklı ülkelerde dahi yaşasalar aralarındaki bu bağ oldukça bir gün mutlaka bir araya geleceklerdir. Bunun üzerine genç, yaşlı adama ilerideki eşinin kim olacağını sorar. Yaşlı adam çocuğu yanına alarak köyün manavına götürür. Bir gözü kör olan manav kadının kucağındaki üç yaşındaki kızı gösterir. Bu kız on altı yaşına geldiği zaman evleneceksiniz der yaşlı adam. Kendi maddi durumu ve ailesi kat kat üstün olan genç sinirlenir. Bu kızı öldürüp kendime uygun birisi ile evlenmem gerek diye düşünür. Bir gün küçük kızı tarlada çalışırken görür ve büyük bir taşla kıza saldırır, kız kanlar içinde yere yığılınca genç de korkuyla oradan uzaklaşır. Aradan yıllar geçer, genç üniversiteyi bitireli çok olmuş, evlensin diye tanıştırılan adayların da hiçbirini beğenmemiştir. Bir gün dünyalar güzeli bir kızla karşılaşır ve işte bu der, bana layık olabilecek güzellikte bir kız, hemen kızı isterler ve evlenirler. Baş başa kaldıkları ilk gece karısının tek kaşında takılı olan süs dikkatini çeker. Adam merak içerisinde neden bu süsü taktığını sorar. Kız anlatmaya başlar, küçükken ailemin durumu çok kötüydü ve fakirdik. Bir gün tarlada sebze toplarken sebebini bilmediğim şekilde tanımadığım bir çocuk bana saldırdı, bu yara da o zaman oldu. Kız bu yara izini kapamak için kaşına süs takmaktadır. Genç şok olmuştur, karşısındaki dünyalar güzeli kız aslında yıllar önce Ay Dede’nin ileride evleneceksiniz dediği tek gözü kör, fakir manavcının kızından başkası değildir.
Kaderin Kırmızı İpi
39 notes · View notes
1-yolcu · 1 year
Text
Allahım!.. Duamıza öyle bir tesir ver ki, kezzabın mermeri yediği gibi nefesimizin bütün oyuncak mabutları yakıp erittiğini, senin mücerret ve münezzeh birliğin etrafında hiçbir inanış pürüzü bırakmadığını görelim; ve sun'i teneffüsle açılan bir baygın seklinde bu milletin yavaș yavaș doğrulduğuna şahit olalım!..
Necip Fazıl
40 notes · View notes
mistikyol · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
PARA AĞAÇLARINDA BİRİNİ SEÇ! BOLLUK VE BEREKETİ KENDİNE ÇEKMEN İÇİN NE YAPMAN LAZIM?
BİRİNCİ AĞAÇ: PARANIN GETİRECEĞİ GÜVENLİK VE RAHATI HAK EDİYORUM. Çok derinlerde bir yerlerde güvende olmadığına dair rahatsız edici bir kök inancın olabilir. Oysa bil ki ne olursa olsun sen sevilen ve şefkatle gözetilen değerli bir varlıksın. Kendi değerini yükseltecek yaşam tercihleri yap ve kendin için para harcarken endişe duyma. Bil ki kendine duyduğun sevginin bir yansıması olarak hayat da sana cömert davranacak. Gün içinde endişeli ruh halinden uzak durmalısın. Bunun için seni gülümseten mizahı hayatının bir parçası haline getir.
İKİNCİ AĞAÇ: PARANIN GETİRECEĞİ PIRILTILI MUTLULUĞU HAK EDİYORUM. Maddi zenginlik aslında ruhsal bir bereketin dış dünyadaki yansımasıdır ve senin ışıltılı ve özel enerjin bereketi kendine doğal olarak çekiyor. Tek yapman gereken ışıltını söndürecek durumlardan ve insanlardan uzak durmak ve özellikle bu insanlara kendine ait sırlarını anlatmamak. Maddi konularda niyetlerine ve hayallerine sınır koyma çünkü gözünün önüne getirebildiğin her şeye ulaşabilirsin. Yenilenmek için maddi harcamalar yapmak daha çok parayı kendine çekmene neden olacak.
ÜÇÜNCÜ AĞAÇ: PARANIN GETİRECEĞİ İÇSEL RAHATLIĞI HAK EDİYORUM. Senin için maddi anlamda rahat hissetmek çok önemli çünkü zihnini artık daha farklı konulara odaklamak istiyorsun. Artık odak noktası olarak ruhsal konularda gelişim senin için daha önemli. Huzurla paylaştığın ve sevgiyle güzelleşen anların parasal endişelerle gölgelenmesini istemiyorsun. İşte bu isteğin gerçek oluyor ve artık para gündeminden uzaklaşıyor. Bolluk ve bereket senin oluyor ve bundan böyle zihnin sadece güzel paylaşımlara odaklanıyor.
DÖRDÜNCÜ AĞAÇ: PARANIN GETİRECEĞİ GÜZEL DENEYİMLERİ HAK EDİYORUM. Para özünde senin için özgürlük demek ve özgürlük ruhunun en çok ihtiyacı olan şey. Detaylara takılmadan dünyayı gezip görebilmek, farklı deneyimlerle hayatın monoton gidişatından uzaklaşmak ve ruhsal dünyanı zenginleştirmek paranın sana sunabileceği mutluluklar. Özgür bir ruh olarak maddi sıkıntılardan doğan kısıtlamalar seni rahatsız ediyor. İşte sana güzel haber. Tüm bu ruhsal deneyim ihtiyacını karşılayabileceğin para sana geliyor. Bundan böyle hayatında kısıtlamalara yer yok.
BEŞİNCİ AĞAÇ: PARANIN GETİRECEĞİ GÜÇLE ŞİFA ALMAYI VE VERMEYİ HAK EDİYORUM. Gerçek bir şifacı ruh olarak paranın azlığı senin için kendi içine kapanmak demek ve bu genişlemeni engelliyor. Oysa sen özel şifalı enerjini ihtiyacı olanlarla sınırsızca paylaşabilmelisin. Para ilk önce sana şifa vererek geliyor ve ardından yapmak istediğin iyiliklerin kapısını açıyor. Meleksi enerjinle elinin uzanabildiği tüm sevgi dolu varlıklara uzanıyorsun. En güzeli ise paranın bolca hayatına gelmesi ile birlikte içindeki ruhsal gücü çok daha net bir şekilde hayata geçiriyorsun.
ALTINCI AĞAÇ: PARANIN GETİRECEĞİ NİMETLERLE KENDİ CENNETİMDE YAŞAMAYI HAK EDİYORUM. Çok derinlerde bir yerlerde paranın kötülük getireceği veya paranın çıkar dolu ilişkileri kendine çekeceğine dair negatif bir kök inancın olabilir. Oysa yüksek titreşiminle birlikte hem bol para hem de sevgi dolu ilişkileri kendine çekebilirsin. Biri varken diğeri olmaz diye bir inanış çelişkili enerjiler doğurur. Sen de hayatına hem bol para hem de bu paranın getireceği mutluluğu paylaşabileceğin sevgi dolu insanları çekiyorsun. Cömert maddi hayat cömert güzellikler ve duygularla beraber gelebilir. Kendin için her şeyin en güzelini yaşamayı hak ettiğine derinden inan.
#mistikyol #mistikyolyoutube #paraağaçlarındanbiriniseç #ruhsalmesaj #mistikyolruhsalmesaj #bollukvebereket #bolluk #bereket #olumlama #olumlamalar #paraolumlamaları #çekimyasası #parayıkendineçek #maddizenginliğikendineçek #meditasyon #kişiselgelişim #ruhsalgelişim #didemçiloğlu #cemçiloğlu
3 notes · View notes
mutsuzsonn · 2 years
Text
Dua etmeyi ve edilmesini küçümseyen küçük beyinler,mutlu yuvamıza bir çocuk bağışla diyerek dua eden anne-babalarının kabul olmuş duası olduğunu elbetteki idrak edemezler.. Akşamına uyuyup sabaha doğmadın be çocuk..Sabret.. Bilim sahibi olmak için ilim sahibi olmak gerekir ki ilmin başı da sabırdır tıpkı dua edip sabr ile kabul olunmasını teslimiyet ile beklemek gibi..Hiç bir bilim adamı olmuş olmasın ki yaptığı bir şeyi ilk deneyinde gerçekleştirebilmiş olsun..!Sabr ile onlarca ve yüzlerce defalık deneylerden sonra buluşlara ancak imza atılmış ve insanlığın hizmetine sunulmuştur..Bu sebeple,teslimiyetçi bir inanış ile dua etmek ve duada ısrarcı olmakta böyledir.. Kör ve topal olan biri insanlık için pek bir şey yapamaz lakin kendisini var eden mutlak iradeye nasip olunduğu süre zarfında bilimde, teknolojide,askeri gelişimde, insanlık barışı adına güzel şeyleri yapabilecek, gören ve yürüyen birinin ortaya çıkması için dua edebilir..Ortaya çıkmış olanların kabul olmuş bir dua olduğunu kim yok sayabilir?Akıl akıldan üstündür.. Bu durumu beşeri sistemde şöyle düşünelim..Bir sorun olur gücünüz yetmez buna ancak devletin bir çözüm getireceğini düşünerek devletin ilgili kurumlarına dilekçe ile müracaat edersiniz.. Devlette bu dilekçeyi sırası geldiğinde görür ve sorunu çözer..! Bizler,gücümüzün yettiğini aklımızın kestiğini kendimiz yapıyoruz lakin gücümüzün ve aklımızın üzerinde olan durumların çözümü için duaya yani Allah'a sığınıyoruz,yardımı için...!Dua,yaratıcıya karşı ,kulluğun gerekliliğidir..
(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.. Furkan suresi 77
Tumblr media Tumblr media
29 notes · View notes