Bilinmeyen bir yerdeyim. Dallari kırılmış ağaçlara eşdeğer bir yürek var sol yanımda.
Ufkumun gökyüzünden göç ediyor, allı turnalar. Boyun bükmüş güne bakan misali hayallerim. İnceden esen eflatun rüzgarlara karışmış ömrüm. Geçen günler kalanlar kadar vefalı değil. Oysa uçurtmanın peşinden koşan çocuklar gibi saf ve el değmemiş sevmelerim vardı. Simdi sustuklarım o kadar çoğaldı ki, dilimden dökülecek bir cümlem bile yok. Bu yüzden öylece susup dalıyorum boşluğa.
Kim bilir sonbaharını yasayan ömrüm, belki bir gün turnaların sesleriyle kavusur yeniden baharına.
Boşaymış. Her şey boşunaymış. Özlemek,sevmek,verilen değer,o öpüşler,beraber uyanılan sabahlar... Tüm bunların sonunda sadece boşaymış diyor insan. Ne üzücü değil mi? Bir insan tüm hayatınken,bir insan tek başına koskoca ailen oluyorken birden bire hiçbir şeyin oluveriyor.
Bakıyorsun her kes özlüyo, herkes hasret içinde, herkesin kalbi kırık, herkes aşka küsmüş. Peki kim? Kim yani? Herkes tarafından özlenen, herkesin hasret kaldığı, herkesin kalbini kıran,herkesi aşka küstüren.... kim? Kim?