Tumgik
#Eden Hain
man-kills-everything · 3 months
Text
You drive me crazy
I drive Miss Daisy
Before I take you anywhere
If I could get your smell out of my hair
You bum me out
I have my doubts
I sleep with one eye open
A toast and here's to hoping
That she'll clutch your pearls so hard that one popped off
He grinded his teeth 'til they were soft
Parking meters and laundromats ate my coins
(They ate my coins, what will I do?)
So I can't make a wish in a well, oh well
I'll sit back might as well enjoy
(I'll sit back might as well enjoy)
The part where Jack and Jill fell
They fell
You take me on
I should be gone
The doctor told me so
The doctor from that talk show
You make me wait
I hesitate
I'll pile up my books
And change my whole outlook
He drove his car right off the cliff
She wrote 'fuck you' in hieroglyphs (Fuck you, man!)
Parking meters and laundromats ate my coins
(They ate my coins, what will I do?)
So I can't make a wish in a well, oh well
I'll sit back might as well enjoy
(I'll sit back might as well enjoy)
The part where Jack and Jill fell
They fell
Jack and Jill went up the Hollywood hills
Winding canyon roads
No turning back
An earthquake shook the city of angels
And Jack and Jill fell right through the cracks
1 note · View note
crsentfairy · 9 months
Note
which one of your oc’s knows how to knit or crochet the people need to know!!!
abigail
macie
deborah
eden
jewel
8 notes · View notes
derdiderun · 19 days
Text
Tumblr media
Müslümanlar olarak bugünkü katil, hain, kalleş, terrorist yahudilerin/israilin hakkında çok düşünmeye, ateşkes için uğraşmaya beklemeye gerek yok. Hüküm Efendimiz'in (sallallahu aleyhi vesellem) nezaretinde Sad bin Muaz (radıyallahu anh) bundan 1.400 sene önceki Beni Kurayza Yahudileri için verdiği hükümdür:
"Benim hükmüm odur ki, akil ve baliğ olan bütün erkeklerin boynu vurulsun! Kadınları, çocukları esir alınsın, malları da Müslümanlar arasında taksim edilsin!"
Onlar 1.400 sene geçmiş olsa da yine aynılar o zamanda katil, hain, kalleş, teröristlerdi şimdide aynılar ama Müslümanlar 1.400 sene önceki Müslümanlar değiliz ne yazık ki...
-Beni Kurayza Yahudileri-
Beni Kurayza kabilesi ise, Uhud Savaşı sonrasına kadar Medine'de kaldı. Fakat bu kabile de Hendek Savaşı sırasında vatandaşlık anlaşmasına uymadı. Savaşın en şiddetli anında on bin kişilik bir Kureyş ordusunun yürüdüğünü gören bu kabile de Müslümanları arkadan vurmak üzere, harekete geçti.
İslam ordusu iki ateş arasında kalmıştı. Kuzey ve batıda müşrik Kureyş orduları, güneydoğuda ise Yahudiler bulunuyordu. Müslümanlar, on bin kişilik müşrik ordusu ve Yahudilerle, bir aya yakın geceli gündüzlü durup dinlenmeden çarpıştılar. Açlık, susuzluk, uykusuzluk ve şiddetli soğuklara aldırış etmeden canla başla mücadeleye devam ettiler. Sonunda müşrikler mağlub bir şekilde, fırtınalı bir gecede, geldikleri gibi perişan bir halde Medine'yi terk ettiler.
İslam ordusu, Hendek Savaşı'ndan Medine'ye döner dönmez ihanet eden Beni Kureyza Yahudilerinin üzerine yürüdü. Peygamber Efendimiz (asm)'in emriyle derhal harekete geçip Beni Kureyza kabilesinin bulunduğu kale kuşatma altına alındı.
Peygamber Efendimiz (asm) onları önce İslama davet etti. Yahudiler, bu güzel teklifi kabul etmediler, Sevgili Peygamberimiz (asm)'in; "Öyle ise, Allah Teala ve Resulünün emrine boyun eğerek kaleden inip teslim olunuz." emr-i şerifini de reddettiler...
Bir ay kuşatmadan sonra Beni Kureyza kabilesi Peygamber Efendimiz (asm)'den, haklarında hüküm vermek üzere bir kimseyi hakem tayin etmesini istediler. Resulullah Efendimiz (asm) de "Ashabımdan istediğiniz kimseyi hakem seçiniz." buyurdu. Onlar da daha önceden Medine'de meşhur kabile reislerinden olan Sad bin Muazı istediler ve "Biz Sad bin Muazın vereceği hükme razı oluruz." dediler. Peygamber Efendimiz (asm), Sad bin Muaz Hazretlerinin getirilmesini emrettiler. Sad bin Muaz, Hendek Savaşında ağır yara almıştı, sedye üzerinde getirildi.
Peygamber Efendimiz (asm);
"Ey Sad! Şunlar, senin hükmüne göre teslim olmayı kabul ettiler. Haydi, onlar hakkındaki hükmünü bana bildir."
buyurdu. Hazret-i Sad, Yahudilerden, vereceği hükme razı olacaklarına dair kesin söz aldı. Her iki taraf da verilecek hükmü merakla beklemeye başladılar.
Hazret-i Sad, hükmü açıkladı:
"Benim hükmüm odur ki, akil ve baliğ olan bütün erkeklerin boynu vurulsun! Kadınları, çocukları esir alınsın, malları da Müslümanlar arasında taksim edilsin!"
Bu kesin hüküm karşısında, Yahudiler donup kaldılar. Çünkü kendi kitaplarında (Tevrat'ta), azgınlık yapanlara verilecek ceza aynen böyleydi:
"Şehrin birine harb etmek için vardığında, onları sulha davet et. Bunu kabul edip, kapılarını açarlarsa, içindekilerin hepsi, sana haraç versinler ve hizmet etsinler. Şayet, harb etmeye karar verirlerse, onları muhasara et. Allah Tealanın ihsanı ile onlara galip geldiğin zaman, erkeklerinin hepsini kılıçtan geçir. Kadınlarını, çocuklarını ve mallarını ganimet olarak al!.." (Tesniye/Yasanın tekrarı, 10-14)
Sad bin Muaz Hazretlerinin verdiği hükmün ilahi hükme uygun gelmesinden dolayı, Âlemlerin Efendisi Sevgili Peygamberimiz (asm), onu tebrik edip; "Sen, onlar hakkında Allah Teala'nın yedi kat gökler üstünde, Levh-i Mahfuzdaki hükmüne uygun hüküm verdin!" buyurarak takdirlerini bildirdiler.
Yahudiler, kendi kitaplarında belirtilen bu hükme itiraz edemediler. Verilen hüküm yerine getirildi. Böylece, Müslümanların en sıkışık zamanlarında arkadan vuran, yapılan bütün antlaşmaları bozan, Peygamber Efendimiz (asm)'e, çocukluğundan beri düşmanlık yapan, öldürmeye uğraşan, sihirler yapan bu kavim de Medine'den temizlenmiş oldu.
22 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 9 days
Text
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Bu ülkenin temel çıkmazı, celladına âşık edildiği için trajedisinin ne olduğunu bilememesi, o yüzden de trajedisinin komediye dönüşmesi. Sonra da ağlanacak hâline gülmesi, gülünecek hâline ağlayacak duruma düşmesi.
TÜRKİYE’NİN BAŞINA GELEN EN BÜYÜK FELÂKET!
“Türkiye nedir?”, “Türkiye’nin iki asırdır yaşadığı şey nedir?” sorusuna cevap olarak kurduğum daha sarsıcı, daha düşündürücü, yeri ve zamanı geldiğinde her zaman üstüne basa basa vurgulayarak tekrar ettiğim cümle şu: Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felâket başına ne gediğini bilememesidir. Daha kötüsü, bilemediğini de bilememesidir. En kötüsü ise, celladına âşık edilmesi ve tasmalı çekirgelere dönüştürülmesidir.
Yani ülkenin yok olmanın eşiğine sürüklenmesi ama ülkenin insanlarının başlarına gelen felâketin yok olmalarına neden olacak kadar alttan alta büyüyen, sinsi bir felâket olduğunu görememeleri. Güle oynaya kendi sonlarını getirecek marjinal, temelsiz, yıkıcı işlere, kendi elleriyle kendilerini intihara sürükleyen tahripkâr jakoben mühendislik projelerine imza atmaları.
Tanzimat’la başlayan ve Cumhuriyet’le birlikte ivme kazanarak süren bu süreç, İslâm’ın hayattan uzaklaştırılması felâketin başlangıcıdır. Hem kişilerin hem toplumun hem de devletin hayatından uzaklaştırması bu toplumun sonunu, yok oluşunu getirecektir kaçınılmaz olarak.
Kaçınılmaz olarak diyorum çünkü İslâm, Müslümanlara güçlü direnç noktaları verir ve Müslümanların Müslümanca hayat sürdürmeleri ölçüsünde İslâm varlığını / etkisini sürdürür. Ama Müslümanların İslâm’la ilişkileri zayıflarsa İslâm, kilisesi olmadığı için o toplumun hayatından çekilir gider. Endülüs’te yaşanan şey aynı zamanda böyle bir şeydi işte.
TÜRKİYE DIŞARIDAN DEĞİL İÇERİDEN ELE GEÇİRİLDİ
Türkiye, fiilî bir Endülüsleşme (=yok oluş) felâketi yaşamadı ama zihnî bir Endülüsleşme felâketi yaşıyor Tanzimat’tan bu yana. Dışarıdan bir saldırı değil, içeriden bir saldırı var. Devşirme çeteler, İngilizlerin desteği ile devleti ele geçirdiler: Bürokratik bir oligarşi ilan ettiler. Padişahı kuşattılar, “esir aldılar,” emperyalistlerin istediği adımları adım adım hayata geçirdiler. Osmanlı’yı borç batağına gömen, memorandum (iflas) ilan etmesine neden olan, Meclis-i Mebusan’ın kurulmasıyla da mebuslarının çoğunluğunun gayri Müslimlerden oluştuğu için devletin iç / siyasî darbe ile ele geçirilmesine yol açan bütün yıkımlara bu aşağılık, satılık, hain devşirmeler ve devşirmelerin devşirmeleri imza attılar.
“Aptal mıydı, uyuyor muydu Osmanlı, neden engel olamadı? Hep mi dış güçler suçlu?” diyecek olanlar ya salaktır ya da asalaktır.
Batılılar Osmanlı’yı çökertmek için 1396 Niğbolu Zaferi’nden itibaren hep Haçlı saldırıları düzenlediler. Osmanlı’yı durdurmak ve çökertmek için savaştılar asırlarca.
Osmanlı da asırlarca direndi, Avrupa’nın içlerine kadar yürüdü, Balkanlara İslâm’ın adaletini, kardeşlik ve barış iklimini hediye etti. Balkanlar Müslümanlaştı.
Bu durum Batılıları ürküttü. Batılılar, Amerika’nın işgalinden, yağmalanmasından ve Sanayi Devrimi’nden itibaren maddî olarak güçlendiler ve bütün medeniyetlerin kökünü kazıyan, bütün kültürleri tarumar eden, bütün dinleri paçavraya çeviren büyük bir emperyalist ve kolonyalist saldırı ürettiler. Dünyayı köleleştirdiler.
DEVŞİRMELERDEN KURTULAMADIĞIMIZ SÜRECE…
Bu ülkeyi bu ülkenin has çocukları yönetmiyor. Bu ülkeye, bu ülkenin kurumlarına ve kaderine bu toplumun has çocukları, sahici, samimi Müslüman çocukları şekil ve yön vermiyor.
Her zaman söylediğim gibi: Devşirmeler ve devşirmelerin devşirmeleri şekil ve yön veriyor: 40- 50 bin kişilik bir şebeke bunlar. Ülkenin ekonomisini (ve dolayısıyla kültürden medyaya, eğitimden yüksek bürokrasiye kadar ülkenin her şeyini kontrolleri altında tutan) 350 aile ülkenin kaderine hükmediyor. İki asırdır böyle bu.
Bu ülke iki asır önce elimizden alındı. Biz bu ülkenin geri-alınması mücadelesi veriyoruz iki asırdır. Abdülaziz’den Abdülhamid’e, Menderes’ten Özal’a, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan Erbakan’a ve Erdoğan’a kadar bu ülkenin has çocukları ülkeyi elimizden alan devşirmelerden ve onların devşirmelerinden geri alma savaşı veriyorlar. Erdoğan hâriç hepsi de ya darbe yiyerek uzaklaştırıldı ya da yok edildi, şehit edildi. Erdoğan’ı sevin sevmeyin ama gerçek şu ki, Erdoğan direniyor. Ve hatta mesafe kat ediyor ülkeyi elimizden alanları tasfiye sürecinde.
Elde edilen mesafe yeterli mi geleceğimiz adına? Bence değil ama hiç olmazsa, direniş sürüyor, o direnişin inşaya, Müslümanca bir gelecek inşasına dönüştürülmesi lazım.
Müslümanca bir gelecek inşasını siyasetten beklemek en büyük hatası bu ülkenin İslâmî kesimlerinin. Düşünce, kültür, sanat, ahlâk, estetik, şehircilik, mimari, tarım ve hepsinden önemlisi de eğitimde köklü adımların atılması, geleceğimizi inşa edecek inanmış ve adanmış kuşakların yetiştirilmesi tek çıkar yolumuzdur.
Bendeniz bunun için mücadele ediyorum MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu) ile. Önümüzü açacak öncü kuşakları yetiştirmeye, yeni Gazalî’lerin, Razî’lerin, Sinan’ların, Itrî’lerin yetişmesini sağlayacak mümbit tohumları ekmeye çalışıyoruz.
Bu işin başka yolu yok. Çocuklarımızı ve ülkemizi yok olmaktan kurtarmanın en zekice, en sonuç getirici yolu bu: Günü kurtarmak değil, geleceği kurmak, geleceği kurtarmak.
Geleceğimizi kuracak adam yetiştirecek adamları yetiştiremezsek ülkeyi de, çocuklarımızı da küresel sistemin uşaklığını yapan, onların çıkarlarını pekiştirmek için ülkenin altını oymaktan çekinmeyen baronik masonik şebekelerin boyunduruğundan kurtaramayız. Bu meseleyi tartışmaya somut önerilerle devam edeceğim inşallah.
Vesselâm.
Yusuf Kaplan
17/05/2024 Cuma
30 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 7 months
Text
Kefeteler şeytan olup insan eziyor it soyu yahudi ermeni geçmişi unutup bir gemi ile yahiduler Filistine geliyor naziler bizim soyumuzu yok edecek bize yardım edin diyor o gün kucak açan Filistin nazilerin kovdugu yahudulere kucak açan masum bebeklere kıyan kucak açtığımız yahudi şerefsizler iyilik bilmeyen nankörler bu gün canımızı fena yakıyor çoluk çocuk demeden katletiyor birde amarikan denen orosbu çocuğu firansa İngiltere daha sayamadığım ne kadar terörist varsa bir avuç Filistine coktuler dünyada 2 milyar Müslüman var seyrediyor israilin katliamini bu kadarmi aciz muhammad mustafanin ümmeti Allahin Kutsal kulu şimdi içimden geleni söylüyorum tüküreyim sizin muslumanliginiza yazıklar olsun size amarikanin kölesi olmuş suidi Arabistan muslumanim deyip Kutsal toprakları satan şerefsizler sizi köle eden ermenilere boyun egmeye devam edin bu gün Filistine yapılan yarın suphesizki size yapılacak vahşete kör olduğunuz bu gün yarın vahşet kalbinizde göreceksiniz Allah belanızı versin hain muslumanim diye gecinenler canım yandigi kadar isyanım ondan daha büyük vahşet aksiyon filmi gibi seyreden mahlukatlar göreceğiz sizin çakala yem olduğunuz günü işte o gün bize gelecek ve zevkle seyredecegiz leş olduğunuz günü doktugunuz kanda bogulacaksiniz ebabil kuşları gün gelecek ağızlarında Bi taş tanesi ile sizi helak edecek Allaha inancı olan asla kaybetmez verdiğimiz şehitler üstünüze kabus olacak yahudi soyunu kurutacak 😡😡😡
Tumblr media Tumblr media
52 notes · View notes
mcanylm34 · 11 months
Text
15 TEMMUZ 2016🇹🇷
Bundan tam 7 yıl önceydi.😢
Bizden zannedilen,
Bu toprakla aitmiş gibi duran, İslam dairesinde olduğu yanılgısına düşülen,
Milli olduğu düşünülen,
FAKAT
Emperyalizmin bir truva atı,
Kuzu postuna gizlenmiş bir sırtlan,
İslam'ı içten içe kemiren bir kene,
Millete ait tüm değerleri iğdiş eden şarlatanlar grunbu olduğu anlaşılan hain FETÖ terör örgütü, Türkiye'nin her anlamda şahlanışa geçtiği bir dönemde, Türkiye'nin önünü kesmek ve ülkeyi eski vesayet günlerine döndürmek adına alçakça bir darbe teşebbüsünde bulunmuştur.
Allah, bir daha bu ülkeye ve aziz milletimize bu türden hainlikler yaşatmasın inşallah.🙏
Bu vesile ile 15 Temmuz'da şehit olan tüm canlarımıza Allah'tan rahmet ve minnet, gazilerimize hayırlı sa��lıklı ömürler dilerim.
Milletimizin başı sağ olsun.... 🇹🇷
Tumblr media
Tumblr media
122 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 1 year
Text
"Altında hiçbir eylem yatmayan sözlere kapılmayın. Çünkü diliyle nasihat eden nice büyük hain vardır"
Abdullah b. Hemmâm (rahmetullâhi aleyh)
67 notes · View notes
ertan2618 · 16 days
Text
Tumblr media
ÇOCUKLARIMIZI KİM EĞİTİYOR???
1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini dakika dakika sabırla çekiyorken babam,
– Hadi herkes doğruca tarlaya! dedi.
– Ama baba..
– Baba ne olursun filmi izleyelim.
– Baba gidelim ama gelip filmi izleyelim…
Yalvardık. Rahmetli babam kesin kararlıydı ve ısrarımız üzerine sesini yükselterek bizi tarlaya gönderdi. Mısır tarlasında çalışırken ağlıyordum. O filmi izleyemediğim için ağlıyordum.
Kalbimde bir yara olarak kaldı bu olay. Yıllar geçti ve ben baba oldum. Oğlum ve kızım komşulardan görünce benden de çizgi film kanalına abone olmamızı istediler. Gözyaşlarımı hatırladım ve isteklerini ikiletmeden kablo tv’ye ve özellikle o çizgi film kanalı, jetix miydi o zaman, emin değilim, ona abone olduk.
Aradan birkaç ay geçti. O beni kapıya heyecanla koşup sevinçle karşılayan çocuklarımı arıyorum. Koridorda omuzlarıma alırdım, güreşirdik, konuşurduk, beraber işler yapardık. İlgileri, zekaları gelişsin diye tamir, düzenleme vb. işlerimde işin bir ucundan onlara tuttururdum.
Fakat kayboldular. Neler oluyor?
İzliyorum. Tuhaf davranışlar gelişmeye başladı. Öf püf ediyorlar. Bizden büyüklermiş gibi hükmedici konuşuyorlar. Eleştirebiliyorlar. Bir tuhaf bencilleşme, bir acayip kibirlenme… Bir pis maddeleşme, tatminsizlik… Yemeği beğenmeme, istekleri olmayınca seslerini yükseltme, debelenme… Birbirlerini öldürmece, satırla doğrayıp kazana koyup pişirip yemece oynuyorlar. Bunları çektikleri videodan öğreniyorum. Bunlar daha 6-10 yaşlarında…
Dehşete kapıldım. Bunlar çocuk. Bunlar benim sevgili evlatlarım.
Ben terörist mi, cehennem odunu mu yetiştiriyorum. Ben hain yetiştireceksem keşke doğmasalardı. Aman Allah’ım. Korkunç bir şeyler oluyor. Adeta elim ayağım titremeye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Laf söylüyorum anlamıyorlar.
Çocukları izlemeye karar verdim. Bir hayalet gibi takip ettim. Ne gördüm… Günlerinin çoğu televizyon karşısında o kanalı izlemekle geçiyor. Bir biri ardına çizgi diziler…
Büyücüler, tanrısal gücü olan, evreni yaratıp yok eden, avuçlarından ışıklı bombalar fırlatan yaratık suretinde tanrılar. Gezegenleri yok eden şeytanlar… Birbirlerinin eteğini kaldırıp bakan çocuklar… Popo üzerine konuşmalar… Aslında kendilerini ördeklerin getirmediğini konuşup nasıl olduğunu utanılacak şekilde ifşa eden sahneler… Sadece çizgi diziler mi? Çocuk animasyonları, oyuncaklar, neredeyse hepsi felaket.
Aman ya Rabbim. Ben çocuklarımın beynini tamamen şeytanın eline teslim etmişim. Şirk, küfür, dinsizlik, ahlaksızlık, fuhuş, kibir, bencillik, maddecilik, akla hayale gelebilecek ne kadar pislik varsa hepsi bu çizgi filmlerin içerisinde… Sürekli her gün, sabahtan akşama kadar…
Ben güya ailemizin rızkı için işe gidiyorum ve çocuklarımı evde şeytan eğitiyor.
Nasıl bir dehşet yaşadım. Derhal kabloları kestim. Aboneliği iptal ettim. Bir süre televizyonu yasakladım. Kızdılar, karşı koydular. Beton bir suratla dikildim karşılarına. Dünyada yaşayacakları en büyük acı cehennem odunu olmalarından ağır olamazdı. Çok şükür birkaç hafta içerisinde düzelip eskiye döndüler.
Büyüdüklerinde televizyon aldıksa da, çizgi film izlenmesine izin vermedim. Sonradan muhafazakar süsü verilen bir çizgi filmi izlemelerine izin verdiysem de bunun da yanlışlığını anladım. Radar gibi takip ettim. Çünkü fırsat bulunca başka çizgi film kanallarına kayıyorlardı.
Enerjilerini boşaltacak zararsız yollar aradık. Bir süre karete kursuna takıldılar. Sonra gitar çalmayı öğrenip müzikle oyalandılar.
Çocuklarınıza sahip çıkın. Onları neyin nasıl yetiştirdiğini iyi takip edin. Şimdilerde mantar gibi türeyen bacak arası meraklısı, ateizmi adamlık sanan kibir küpü, haddini bilmez insancıklar görüyoruz. Bunlar bu milletin başının belası olacaklar, çok can yakacaklar. Yazık oldu bu milletin bir nesline. Çocuk diye acımak olamaz. Acıya acıya çocuklarınızı cehenneme hazırlamayın.
Şeytani zevklerin içerisinde dinsiz yetiştirecekseniz bırakın çocuk yapmayın.
Kendi günahı insana yeter. Elbette ne yapsak da evlatlarımızın hayırlı olmalarını garanti edemeyiz. En azından kıyamet günü cenabı Allah’a verebileceğimiz cevabımız olsun. Allah herkese hayırlı evlat nasip eylesin. Evlatlarımızı koruma bilincini ve çarelerini bize nasip eylesin.
DR. MUHAMMET BOZDAĞ
... ALINTIDIR ...
9 notes · View notes
judasizm1 · 5 months
Text
Laik Türkiye Cumhuriyeti ve onun sahibi olduğu ulusa ihanet edenler..
Bir yazı dizisiz için uzun bir başlık olabilir.
Adın isterseniz siz verin ama şeyh said, saidi nursi, vahdettin, batılıların desteklediği nurcular ve alt yapıları ve de pkk, hizbullah, taliban, işid vs gibi özellikle amerikanın desteklediği terör örgütlerini anlatacağım ve tabi ki de içimizdeki bopçu hainleri.. Bu hainlerin içinde milyon dolarlık zırhlı araçlar gezen tarikat ve cemaat ceo'ları da var. Adı menzil olsıun, ismailağa olsun, süleymancı olsun, veya diğerleri.. HEPSİ HAİNDİR!.. Bunlar ve bunları destekleyen hangi siyasetçi varsa HAİNDİR!... Fetöşün çocukları ile O.Ç. (operasyon çocukları) olan ortakları hiç irtibatlarını koparmamış anlaşılan; koparmış olsalardı eski fetö bankasının müdürü devletin önemli finans kurumlarının başına getirlir miydi? Olan cahil fetöcülere oldu, hak ettiler. Sırada adalet, bürokrasi ve en önemlisi ise siyasilerde.. Dün fetö vardı bugün mencizciler, süleymancılar, ismailağacılar vs vs ve alt fraksioyonları var. Ülkemizin ulus devlet olarak her bireyinin eşit olduğu bir hukuk devleti ferdi olup, haklarını kullanabileceği bir ülke için en büyük beka sorunu bop eşbaşkanıdır. Çakma dindarlar ve onların milliyetçiyim diyen köpekleri giderse ülkemiz en geç 10 yılda kendine gelebilir (Yıpranmışlığı ve yoldan çıkmış bir devletin durumunu siz düşünün!)
Amerika dünya için en büyük sorunlardan biri çünkü 70li yıllarda başlayan enperyalist amerikan şirketleri gördüler ki "ulus" devletler yayılma ve sömürgecilikte en byük engeldi. Atatürk'ün kurduğu demokrasiyle yönetilen Türkiye en büyük sorun idi. Onlar da arap yarım adasındaki feodaliteyle yönetilen ülkere gözlerini diktiler, başardılar. Yılbaşına bir kaç gün kaldı, Filistin'de Natenyahu soykırım yaparken, araplar "Noel" kutlaması yapıyor!
Filistin diye g..tünü yırtan çakma müslümanlar İsrail'e gemilerle malzeme gönderip arapların noel kutlamalarını göremiyor! Sorun bu değil aslın, asıl sorun bu riyakarlığı, sahtekarlığı, iki yüzlülüğü göremeyen halkımızda aramak lazım.
Ey cahil sürüsü, Noel ile yılbaşı aynı değildir. Batılıların kültürü yalan ve hırsızlık üzerine kurulmuştur. Noel bile onlara ait değil! Yılbaşını Hıristiyanlık dahil bir dine bağlayarak yorum yapan, fiili bir işe kalkışanlar, gerçeği bildikleri halde manipülasyon yapanlar CAHİL YOBAZDIR. Ya da BİRİLERİNİN MAŞASIDIR.
Geçen yıl bu günlerde çatıya çıkan taliban vari bir sakallı vardı, noel babasını bekliyormuş!? 😄😄😄 Yorumum: "Ne kadar inanıyorsa noel babası için çatıya kadar çıkmış'" oldu... Beyaz tv başta olmak üzere bütün yandaş tvler bu kadar tasmalarını tutanların reklamını yaparsa olacak şey böyle gerçekleşir..
Ve siz de cahillere prim veriyorsunuz. Ülkenin bu halde olmasının en büyük nedeni muhalefet partileridir. Onca SKANDAL'a rağmen hükümet el değiştirmedi. Benim siysete ve siyasetçilere güvenim SIFIR.
Uyanacak olanlar sizlersiniz. Bu devletin, ülkenin, toprakların, hastanelerin, limanların, üniversitelerin, fabrikaların vs vs hepsinin sahibi sizsiniz. Tapusu size ait olan tek şey oturduğunuz ev değil, en önemli tapu Cumhuriyettir ve sizindir o tapu. Büyük tapunuza sahip çıkmazsanız o büyük tapunun sınırları içindeki küçük tapunuz da (şahsi eviniz) bir gün hain vahdettinciler tarafından alınacak.
Keşke Yunan kazansaydı diyen deli Kadir'i ziyaret eden Diyanet Başkanını ve Fransız sever Halil Konakçı imamı aklımızda. Unutulacak kişiler değilller bunlar, Kubilay'ı şehit eden hainlerle bunların hiçbir farkı yok; HEPSİ HAİN.. Bunlar her iftiralarından sonra ÖDÜLLENDİRENLER "EN BÜYÜK HAİNDİR."
Dün çok ünlü yurtdışı istihbarat gazeteciliği yapan bir değerli insanı kaybettik. Avrupalı bir fikir öncüsü adamla olan ropörtajıı okudum. Adam "Biz Avrupalı'ların kadim düşmanı Türk'lerdir." diyor ve sebebini de açıklıyor: Korku.. Bu yüzden Avrupa'da ilerlemenin tetikçisi oldunuz diyor. Ve bizden çok şey öğrendiklerini de itiraf ediyor (en başta mühendislik ve savaş teknikleri).
Biraz toparlayayım bu yazıyı;
12 şehit verdik. Tek sorumlusu ve her türlü desteği veren Amerika'dır. Onları devlet politikaları açısından İngilizler haricinde hiçbir ülke sevmiyor. Kuklanız Menderes ile başladığınız ama 61 müdahalesiyle sekteye uğrayan ve sonra 70 li yıllardaki çomaklarınız ve Kenan Evren gibi sizin askerlerinizle tekrar devam eden, cia ajanınız Fuller ile "Siyasal İslam" ucubenizi Özal ile yerleştirip teyyo ile temellerini güçlendirdiğiniz bu yoz ve İslamiyeti değiştirme çabanız (Adnan Oktar, Menzilciler, Nurcular, İsmailağacılar, Süleymancılar ve diğerleri) son bulmak üzere. Devlet bürokrasisindeki zayıf karakterli kişileri bir takım bop saltanatına yakın vakıflarca cebren ve hile ile kendi tarafınıza çekmiş olabilirsiniz. Merak etmeyin, önce onlar konuşacak, sonra siz...
Özgürlüğün bedeli vardır, yine öderiz. Peki siz hazır mısınız?
"Yurtta sulh, cihanda sulh"
Gazi Mustafa Kemal ATATÜK
10 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 4 months
Text
Tumblr media
Uzun bir yazı ama okumaya değer
Yusuf (A.S.) ile Zeliha'nın evlenmesi
İlk yedi yılın içinde olan, ne kadar hububat elde edildiyse, Yusuf (a.s.) eliyle anbarlarda, Hazret-i Yusuf'un dediği yolda saklandı. Ve anbarlara Yusuf (a.s.) kendi mührünü vurdu.
Haberde şöyle gelmiştir:
Hazret-i Yusuf, zindandan çıktıktan sonra iki yıl geçince, Zeliha'nın kocası ve Hazret-i Yusuf'un Efendisi olan Aziz-i Mısır öldü. Sultanın bütün malının defteri ve hesabı Hazreti Yusufça bilinmekteydi. Aslını da tamamiyle kaydetmişti. Bundan ötürü Sultan bütün hazinesini ona ısmarlamış, emanet etmişti. Yusuf (a.s.) Mısır Sultanının Hazinedarı olmuştu. Bu hal üzerine birkaç gün geçti. Birgün Sultan ona:
-Ey Yusuf! dedi. Şu doğruluğunu ki, sen efendin hakkında göstermiştin. Onun tuz ve ekmeğini gözettin. Evine hiyanet etmedin. Şimdi benim gönlüm şunu diliyor ki sen o hatunu helallik yolunda kabul edesin. Hazret-i Yusuf da Sultanın bu sözünü kabul etti. Sultan, adı Zeliha olan O kadını Hazret-i Yusuf'a verdi. Hz. Yusuf'la Zeliha biraraya geldikleri zaman Zeliha'nın gönlüne şöyle bir kaygı düştü:
-Ben Yusuf'u, sevdiğimden ve ona gönül verip döşeğime çağırdığımdan ötürü Yusuf öyle sanır ki ben başka kimseye de öyle yaparım. Ve beni hain ve kahpe bir kadın sanır: "Benimle böyle iş eden, başka bir kişiyle etmez mi?" der! dedi.
Zeliha, bu düşüncede iken Hz. Yusuf ona el uzattı. Zeliha, kendisini Hz. Yusuf'tan geri çekti, teslim olmadı. Ona:
-Ey Yusuf! dedi. Bana izin ver. Önce sana bir haberim var. Onu söyleyeyim. Hazret-i Yusuf da:
-Söyle ya Zeliha! dedi. Zeliha da:
-Ey Yusuf! dedi. Ben seni sevdiğimden ve sana bu yolda bağlandığımdan ötürü benim kötü ve hain bir kadın olduğumu sanma! Senden başkasına da böyle edeceğimi de zannetme. Bir erkek ki senin gibi olursa ve dünya içinde senden güzel olmazsa ve kadın ki benim gibi olur ve gençliğin, güzelliğin çağında bulunursa, kocam eksik güçte olur ve karısına erkekliğini göstermeye gücü olmazsa bu haller ile kadın senin gibi bir yiğide gönül verse onu mazur görmek gerek olduğu gibi, yaptığını ayıplamamak da gerektir. Sen bil ki, ey Yusuf, ben hiçbir zaman erkek istemedim. Ve senden başka bir kişiye gönül vermedim ve kimse bana el uzatmış değildir. Ben de Allahü Teala'nın mührü ile duruyorum. Anamdan nasıl doğdu isem, öyleyim!
Yusuf (a.s.) bu sözleri işitince sevindi. Ta ömrü sona erinceye kadar Hz. Yusuf'la birlikte yıllar yaşadı. Hak Teala bütün peygamberlerin kadınlarını zinadan korumuş, saklamıştır. Kafir kadın da olsa zinaya meyletmemişlerdir. Onlar gibi hiçbir peygamber de günah işlememiştir. Hatta peygamberlik gelmeden önce de puta secde etmemişlerdir. Nasıl ki İbrahim (a.s.) çocuk iken, babası zorlar, onu puta secde ettiremezlerdi.
Yusuf (a.s.) Zeliha ile çok zaman yaşadı. Hazret-i Yusuf'un Zeliha'dan iki oğlu oldu. Birisinin adı Efrayim ötekinin adı Menşa idi. Yusuf (a.s.) Sultanın hazinebaşı oldu. Bütün malını ve hazinelerini avucu içine aldı. Sultan, sonra, ona Hazinebaşılık görevinden başka vezirlik de verdi. Bütün Mısır ülkesini Hazret-i Yusuf'a emanet etti, ısmarladı. Ve sultan o halde idi ki Yusuf (a.s.)'ın buyruğu olmadan hiçbir iş yapmazdı. Gönlü Mısır ülkesine yapılacak her neyi dilese, Yusuf (a.s.)'a kimse engel olamazdı. Nitekim Hak Teala şöyle buyurmuştur: "Biz Mısır ilinde Hazret-i Yusuf'a o kadar güç verdik ki, O, ne dilerse onu yapardı. O bir işi nerede dilerse orada olurdu." "Biz rahmetimizi kime dilersek ona yetiştiririz. Ve biz, iyilerin iyiliğini ve ahiret mükafatını kaybettirmeyiz." (Yusuf suresi, ayet: 56)
Bir rivayete göre, Zeliha günahını itiraf edip Aziz-i Mısır kendisini boşamıştı. Çok kişiler onunla evlenmek istemişti. Fakat o kabul etmedi, varmadı, onlarla evlenmedi. O, Hazret-i Yusuf'un aşkından mest olmuştu. Tamam on sekiz yıl ağladı. Her kim Yusuf'tan haber verse, onun adını ansa o kişiye çok mal dağıtırdı. Ve Hazret-i Yusuf'un resmini duvara çizdirmişti. Daima ona bakar:
-Ey Yusuf! diye ağlardı.
O hale geldi ki gözleri görmez oldu. Beli de büküldü. Malı da kalmayarak yoksullaştı, fakir oldu. Bütün dostları ondan yüz çevirdiler. Bir gündü Hazret-i Yusuf gezintiye çıkmıştı. Geri dönüp gelirken Zeliha'ya:
-İşte Yusuf geliyor! dediler. O da:
-Beni onun yoluna götürün! dedi. Onlar da Zeliha'yı alıp Hazret-i Yusuf'un yolu üstüne ilettiler. Hz. Yusuf ona yaklaşınca Zeliha ona seslenip:
-Ey nefsine sabreden kişi! İnsan kul iken sultan olurmuş, sultan iken de kul olurmuş! dedi. Hazret-i Yusuf bu sözleri işitti:
-Şu söz söyleyeni sorun, kimdir? dedi ona:
-O, Zeliha'dır! dediler. Hazret-i Yusuf da atının başını çekti:
-Ey Zeliha! dedi. İyi misin? Hoş musun?
Zeliha da bunu işitip aklı başından gitti. Yere düştü. Az sonra da aklı başına geldi. Yusuf (a.s.) da:
-Sana ne oldu ki böyle oldun? diye sordu. Zeliha:
-Senin aşkından ötürü, işte böyle yoksul oldum! dedi. Hazret-i Yusuf :
-Ya gözlerine ne oldu? diye sordu. O da:
-Senin için ağladığımdan kör oldum! dedi.
Hz. Yusuf:
-Ya belin neden büküldü? dedi. Ve şu cevabı aldı:
-Senin derdinden büküldü?
-Ya malını neyledin?
-Senin aşkının yolunda üleştirip dağıttım! O zaman Hazret-i Yusuf:
-Senin hakkın bende çoktur! dedi. Dile benden ne dilersen? Zeliha da:
-Gözlerimi dilerim! Ta ki senin güzelliğine bakayım! dedi. Hazret-i Yusuf:
-Bunca zahmet içinde de aşkı unutmadın mı? diye sordu. O da:
-Kamçını bana ver! dedi. Hz. Yusuf da kamçısını Zeliha'ya verdi. Kadın bir kez:
-Ahhh! çekti. Kamçı bu ahtan ateş gibi oldu. Onu yine Hz. Yusuf'a geri verdi. O da elim yanmasın diye kamçıyı elinden attı. Zeliha:
-Ey Yusuf! dedi. Bunca yıldan beri ben kocamla bu ateşi, yüreğimde sakladım. Sen erliğin erkekliğinle niçin bir an için olsun tutamadın?
Yusuf (a.s.) bu halleri görünce içi yandı, özü tutuştu. Buyruk vererek Zeliha'yı saraya götürdüler. Cebrail (a.s.) geldi.
-Ey Yusuf! dedi. Zeliha'ya sor ki Cenab-ı Hak'tan dileği nedir? Hazret-i Yusuf da sordu. O da:
-Gençliğim, gözlerim ve güzelliğim, hem de senin helalin, eşin olmak! İşte dileğim bu! dedi.
Yusuf (a.s.) dua etti. Hak Teala da duasını kabul etti. Yüce Yaradan Zeliha ne dilemiş ise ona verdi. Yusuf (a.s.) sonra Zeliha'yı nikahlayıp aldı. Daha önceden Müslüman olmuştu. Yusuf (a.s.) ona din, diyanet ve şeriat öğretti. Böylece Zeliha muradına erişti, çok sevindi. İbadetle vaktini geçirdi! Ama Yusuf (a.s.) her ne zaman Zeliha ile aşk oyunları oynamak istese Zeliha razı olmazdı.
......
Kaynak: a.g.e. ; S. 281
#PeygamberlerTarihi
8 notes · View notes
Text
0 notes
veganlogicdinamo · 1 year
Text
19 MAYIS’IN 104. YILINDA ALINACAK DEVRİMCİ TAVIR
Ben anayasasında laik olduğu yazan bu ülkede artık siyasal İslamın püskürtülmesini istiyorum. Seçimden bir gün önce camiye gidip ezan okuyan, camide miting yapan, tarikatları ziyaret edip oy isteyen bir cumhurbaşkanının anayasaya aykırı olduğunu biliyorum.
Şahsım devleti”nde yaratılan “reis” modeline ve partili cumhurbaşkanına karşıyım.
Abdülhamit gibi bir gericiyi, Necip Fazıl Kısakürek gibi bir Atatürk düşmanını kendisine rol model olarak belirleyen bir cumhurbaşkanı istemiyorum.
10 yaşındaki çocuğun eline mikrofon verip ana muhalefet liderine “hain” dedirten, 15 yaşındaki evladı ölmüş bir anneyi mitingde yuhalatan bir cumhurbaşkanı istemiyorum.
Hakkını arayan çiftçiyi “Ananı da al git!” diye azarlayan, Gezi eylemlerine katılanlara “sürtük, çürük” diyen bir cumhurbaşkanı istemiyorum.
104 yıl önce 19 Mayıs günü ülke işgal altındayken devrimci direnişi örgütlemek için Bandırma Vapuru ile Samsun’a giden, canını ortaya koyarak Kurtuluş Savaşı’na liderlik eden, saltanatı ve hilafeti kaldırıp şeriat hukukuna son veren, TBMM’yi kurup Cumhuriyeti ilan eden, laikliği anayasaya sokan, ülkede bir kalkınma hamlesi başlatıp kadın haklarının öncülüğünü yapan bir lidere ve onun en yakınındaki silah arkadaşına “ayyaş” diyen bir cumhurbaşkanı istemiyorum!
Bu köşeye sığmayacak daha pek çok itirazım var. Son 21 yılda tanık olduğumuz yolsuzlukları, sömürüleri, adaletsizlikleri ve her alanda kurulan faşizan baskıyı da istemiyorum.
Bu nedenle oyumu Erdoğan’a hayır demek için kullanacağım. Ondan sonra da halkı sermayenin, çetelerin, emperyalistlerin, tarikat ve cemaatlerin cenderesinden kurtarmak için, tüm devrimci ve ilerici güçlerin mücadelesine omuz vermeye devam edeceğim.
28 Mayıs’ta alınacak devrimci tavır, sandığa gidip Erdoğan’a, karşıdevrime hayır demektir!
22 notes · View notes
polycule-playoff · 11 months
Text
Last Edited: 19 May 2024
Polycules that are in the running:
My Little Pony: Friendship Is Magic
Twilight Sparkle, Pinkie Pie, Applejack, Rainbow Dash, Rarity and Fluttershy
Stephen King's It
Richie Tozier, Eddie Kaspbrak, Beverly Marsh, Bill Denbrough, Ben Hanscom, Stan Uris, Mike Hanlon, Kay McCall, Audra Phillips and Patty Blum
Sherlock Holmes
Irene Adler, Sherlock Holmes, John Watson, Mary Morstan, and Godfrey Norton
Doki Doki Precure
Cure Heart, Cure Diamond, Cure Rosetta, Cure Sword and Regina
A3!
Tsumugi Tsukioka, Tasuku Takato, Hisoka Mikage, Homare Arisugawa, Azuma Yukishiro and Guy
Persona 5
Akira Kurusu/Ren Amamiya, Ryuji Sakamoto, Ann Takamaki, Yusuke Kitagawa, Makoto Niijima, Futaba Sakura, Haru Okumura, Goro Akechi, Sumire Yoshizawa, Morgana and Yuuki Mishima
Akira Kurusu/Ren Amamiya, Hifumi Togo, Chihaya Mifune, and Lavenza
Witch's Heart
Claire Elford, Noel Levine, Ashe Bradley, Wilardo Adler and Sirius Gibson
Ensemble Stars!!
Leo Tsukinaga, Tsukasa Suou, Arashi Narukami, Izumi Sena, Ritsu Sakuma, Mao Isara, Hokuto Hidaka, Subaru Akehoshi and Makoto Yuuki
Stranger Things
Steve Harrington, Eddie Munson, Jonathan Byers, Nancy Wheeler, Robin Buckley, Argyle, Chrissy Cunningham, Eden Bingham, and Vickie.
Star Trek DS9
Elim Garak, Julian Bashir, Miles O'Brien, Keiko O'Brien, Kira Nerys, Jadzia Dax, Odo Ital, Quark, Worf, Ezri, Sisko, Lwaxana Troi, Kasidy Yates-Sisko, and Lenara Kahn
The Owl House
Luz Noceda, Amity Blight, Willow Park, Hunter, and Gus Porter
Dracula
Jonathan Harker, Mina Harker, Lucy Westenra, Quincey Morris, Jack Seward, Arthur Holmwood, and Abraham Van Helsing
The Breakfast Club
Brian Johnson, Andrew Clark, Allison Reynolds, Claire Standish, and John Bender
Winx Club
Bloom, Stella, Tecna, Musa, Flora, Aisha, Sky, Brandon, Timmy, Riven, Helia, Nex and Nabu
Resident Evil
Leon S Kennedy, Claire Redfield, Ada Wong and Helena Harper
The Case Study of Vanitas
Vanitas, Noe Archiviste, Dominique de Sade and Jeanne
Scooby Doo
Fred Jones, Daphne Blake, Shaggy Rogers, Velma Dinkley, Hot Dog Water, and Crystal.
Buffy The Vampire Slayer
Darla, Angel(us), Drusilla, and Spike/William
The Legend of Zelda
Revali, Zelda, Link, Mipha, Sidon, Yona, Paya and Tauro
The Magicians
Fen, Eliot Waugh, Margo Hanson, Josh Hoberman, Quentin Coldwater, and Arielle
Haikyū!!
Kiyoko Shimizu, Yachi Hitoka, Yamaguchi Tadashi, Tsukishima Kei, Bokuto Kōtarō, Akaashi Keiji, Kuroo Tetsurō, Kozume Kenma, Hinata Shōyō, Daichi Sawamura, Kageyama Tobio, Oikawa Tooru, Iwaizumi Hajime, Terushima Yuuji, and Ushijima Wakatoshi
Genshin Impact
Cyno, Alhaitham, Kaveh, Tighnari, Dehya, Nilou, Faruzan, Dunyarzad, and Candace
Kaeya, Rosaria, Albedo, and Sucrose
Neuvillette, Wriothesley, Navia, Clorinde, Zhongli, and Childe
Arataki Itto, Kujou Sara, Kamisato Ayato, Gorou, Thoma, and Sangonomiya Kokomi
Heaven Official's Blessing
Xie Lan, Hua Cheng, Mu Qing, Feng Xin, Yin Yu, and Quan Yizhen
Torchwood
Jack Harkness, Gwen Cooper, Rhys Williams, Owen Harper, Ianto Jones, and Toshiko Sato
Spiderman
Peter Parker, Harry Osborn, Mary-Jane Watson, Gwen Stacy, Liz Allan, Felicia Hardy, and Johnny Storm
Beastars
Legosi, Louis, Haru, and Juno
Lupin III
Lupin III, Goemon Ishikawa XIII, Daisuke Jigen, and Fujiko Mine
Demon Slayer
Tengen, Makio, Suma, and Hinatsuru
Omori
Sunny, Kel, Basil, and Aubrey
Cookie Run
Herb Cookie, Vampire Cookie, Sparkling Cookie, Mint Choco Cookie, and Cocoa Cookie
The Grail Quest
Percival, Galahad, Bors, Dinadrane, and Blanchefleur
Danganronpa 2: Goodbye Despair/Super Danganronpa 2
Hajime Hinata, Kazuichi Soda, Fuyuhiko Kuzuryu, Sonia Nevermind, and Akane Owari
Zero Escape
Akane Kurashiki, Junpei, Sigma Klim, Carlos, Diana, and Snake
Roswell New Mexico
Nora Truman, Louise Truman, Theo, Tripp Manes and Roy Bronson
Max Evans, Isobel Evans, Michael Guerin, Liz Ortecho, Kyle Valenti, Maria DeLuca, Alex Manes, Jenna "Cam" Cameron, Heath, Dallas Haines, Greg Manes and Anatsa
The Raven Cycle
Blue Sargent, Richard Gansey, Ronan Lynch, Adam Parrish, Noah Czerny, and Henry Cheng
Warcraft
Khadgar, Kalecgos, Illidan, Kael'thas Sunstrider, Vashj, Arthas Menethil, Jaina Proudmoore, Nathanos Blightcaller, Sylvanas Windrunner, Tiffin Wrynn, Varian Wrynn, Halduron Brightwing, Thalyssra, Lor'themar Theron, and Rommath
Welcome to Demon School Iruma-kun
Suzuki Iruma, Asmodeus Alice, Valac Clara, Azazel Ameri, and Purson Soi
My School President
Gun, Tinn, Sound, Win, Tiw, Por, Yo, Nook, Pat, and Kajorn
Bad Buddy
Pat, Pran, Korn, and Wai
Guardian Tales
Knight, Elvira, Arabelle, Beth, Priscilla, Yuze, Bianca, Loraine, Eva, and Camilla
Word of Honor/Faraway Wanders
Wen Kexing, Zhou Zishu, Han Ying, Jing Beiyuan, and Wuxi
The New Teen Titans
Dick Grayson, Koriand'r, Victor Stone, Rachel Roth, Joseph Wilson, Donna Troy, and Garfield Logan
Baldur's Gate 3
Astarion, Gale, Lae'zel, Karlach, Shadowheart, Wyll, and Durge
Kagerou Project
Ayano Tateyama, Shintaro Kisaragi, Takane Enomoto, and Haruka Kokonose
NU Carnival
Eiden, Aster, Morvay, Yakumo, Edmond, Olivine, Quincy, Kuya, Garu, Blade, Dante, Rei, and Karu/Garu
Project Sekai
Kanade Yoisaki, Mafuyu Asahina, Mizuki Akiyama, and Ena Shinonome
17 notes · View notes
alperanayurduart · 2 months
Text
Tumblr media
Onlar, Osmanlının keskin kılıcı, savaş makineleri olarak adlandırıldılar. Osmanlının yaya yürüyen neferleri, piyade birliklerinin ilk örneğiydiler. Düşmanın üzerine yürüyüşe geçtiklerinde çıkardıkları zelzele yüreklere korku salardı. Belgrad'a, Viyana'ya, Bağdat'a, Tebriz'e, Karabağ'a, Polonya ovalarına, Sina çöllerine, Rusya bozkırlarına, Halep'e, Kahire'ye yürüdüler. Osmanlı ordusunda azınlık olmalarına rağmen devleti büyük zaferlere taşıdılar. Taki ocak disiplini bozulana kadar.
Doğru bir şekilde kontrol edildiklerinde, devletini zaferden zafere götüren, kahraman, yenilmez bir ordu; azdığında ise kendi devletine, milletine, düşmandan bile daha çok zarar verebilen, zalim, hain bir başıbozuk sürüsü haline geldiler. Güçlü, zeki ve baskın olan padişahların elinde çok iyi idare edilirken; istikrarsız, pasif ve başarısız padişahlar geldiğinde devleti yıkıma sürüklemişlerdir.
Ocak, arada isyan edip tekrar kontrol altına alınsa da imparatorluğun ilerleyen dönemlerinde iyice zıvanadan çıkmıştı. Cesur ve kahraman savaşçıların yerini, savaştan kaçan, rüşvetçi, zorba, halkın malına, canına, hatta namusuna bile kast eden çeteler almıştı. Kendileri fayda sağlamak yerine zarar verdikleri gibi, devletin ilerlemesine ve yeni ordu kurmasına da engel olmuşlardır. Hatta daha ileri gidip padişah katletmişlikleri bile vardır. Sultan Genç Osman faciasından sonra yeniçeriler iyice yüz bulmuş, çıkarlarına ters düşen devlet adamlarını ve sultanları yine bertaraf edip katletmişlerdir. Bir çok devlet adamı ve padişah bu ocağı kapatmak istese de başarılı olamamış ve canlarından olmuşlardır. Ta ki Sultan 2.Mahmud'a kadar. Yenilikçi bir padişah olan 2.Mahmudun, devletin diğer askeri birimlerini ve halkı arkasına alıp yürüttüğü bu topyekün kanlı harekatta yeniçeriler, karakollarına kadar sürülmüş, ardından ocağın tüm karakolları topa tutulmuş, içerideki tüm yeniçeriler canlı canlı kızartılmış , kıtır kıtır doğranmıştır. Halk bu zorba paralı askerlerden o kadar bıkmıştı ki bu kanlı vahşet gecesini vaka-i hayriye (hayırlı olay) olarak adlandırmışlardır. .Nihayetinde, Osmanlı İmparatorluğu'nu hem zaferden zafere taşıyan hem de yoldan çıkarak, zirveye taşıdıkları devletlerini çöküşe sürükleyen paralı asker ordusu yeniçeriler tarih oldu.
© Alper Anayurdu
deviantart.com/alperanayurdu
instagram.com/alperanayurdu.art
behance.net/alperanayurdu
artstation.com/alper_anayurdu
3 notes · View notes
nefretim-kazand · 8 months
Text
Tumblr media
Bu kutsal Vatanda yine biz olduk
Uğrunda ölecek yine söz olduk
Çakala baykuşa nefesi salıp
Bozkurt un sesiyle atasöz olduk
Yusuf yüzlü şehitlerimizin ve vatana canını feda eden tüm aziz şehitlerimizin ruhları şad mekanları Cennet olsun AMİN
BİR ŞİİR DAHA DÜŞTÜ VATANA
Yüce Yaradan bir yüz vermiş bize
Onla bunla şunla dolaşamayız
Şuara süresi söz vermiş bize
Menfaat peşinde yılışamayız
Ol demiş olmuşuz iman dolmuşuz
Mesele Türk demiş Türk'ü bilmişiz
Tarih boyu nice hain silmişiz
Münafık adrese ilişemeyiz
Ülkücüler yaşar her cengaveri
Zira miskinliğe alışamayız
Meşakkat toplanıp verirse veri
Cenklerin içinde gülüşemeyiz
Davam var acunda ağıttır ismi
Sonsuza yazılan kağıttır ismi
Türk olmayanların neydi ki cismi
Kurumuş bedende oluşamayız
Bu bedende bir el bayrakta oldu
Bir el şehitlerle acılar doldu
Attığımız adım ülküye yoldu
Hilalsiz fikirde buluşamayız
Yüreğin gönderinde bayraktır adım
Nefesi tarihe vatana saldım
Can korkusu değil amelde kaldım
Cennet kapısıdır bölüşemeyiz
Nice şehit yatar toprağımızda
İman eden ova ve dağımızda
Kâm alıp can veren bu bağımızda
Boğulursak Hakk la yüzleşemeyiz
Bir şi r daha düştü bugün vatana
Ne mutlu ismini şana katana
Şehidin namını yazdı destana
Ziyadır o bize körleşemeyiz
Bu acıyla artık eğleşemeyiz
eğleşmek eğlenmek
10 notes · View notes
hepeksikk · 9 months
Text
Arkadan vuran, kahpedir. O'na "sırtımdan vurdu" demek bir seçim... İhanet edene, kalleş denir. O'na "hain" demek de bir seçimdir. Seçimler daima bizler içindir. Ve kim neyi, ne kadar hak ediyorsa, öyle söylememiz gerekir.
9 notes · View notes