Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
Bir kış güneşliğinde
Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
Tabiatı aşan bir diriliştir.
Ne demiş şair Sezai Karakoç👇
Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.
Yıldızlara ışığını mı verdin bilmem ki? Nasıl da ışıl ışıl yanıyorlar. Ay'a yüzünü mü döndün yoksa ? Nasıl da aşk ile gülümsüyor Ay'daki yüzün. Bütün nergisleri mi kucakladın? Tıpkı sen gibi kokuyorlar. Sanki bütün dünya birleşmiş sen olmuşlar, seviyorum o yüzden dünyayı da sana benzediği için...
Seviyorum her gün doğumunu, dünyanın bir yerinde yaşıyorsun diye, hem, gün doğmuyor belki de, sen uyanıyorsundur erkenden diyorum ya,da her sabah günaydın diyorsun komşu çocuklarına ya, İnsanlar gün doğdu sanıyorlar.
Ve Güneş, gece ve yıldızlar...Ve nergisler ve Ay. Yaşamın her zerresindeki sensin diyorum tüm varlık seninle kendi gibi oluyor ve gözlerime bir tek senden yansıyanlar doluyor.
Beni sorarsan, ne kadar yoksan O kadar noksanım!
Ne kadar yoksan O kadar noksan her şey!
Aklım, fikrim sen! Ve sen her şeydeysen. Her şey de sen.
İşte yaşam insana böyle kazıklar da atar. Ruhun bile duymadan seni kıskıvrak yakalar ve içine bir imge, bir koku, bir ses tohumu atıverir, ondan sonra çıkarabilene aşk olsun. İşte mutluluk budur. Ama çok geç, iş işten geçtikten sonra bunun bilincine varırsın. Artık sonsuza dek bir sürgünsün: O imgeden, o sesten, o kokudan kilometrelerce uzakta, akıntıya kapılmış sürüklenmektesin.
İA HABER AJANSI Üç çocuğu engelliydi: Polise ‘İmamoğlu’ndan yardım aldın’ sürgünü https://bbcturk.com/uc-cocugu-engelliydi-polise-imamoglundan-yardim-aldin-surgunu/3063/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr https://iahaber.com
“Köpekler de sürgün edildi” şeklinde bir başlığın herhangi bir insana hakaret etmek anlamında olduğu yanılgısına düşmeyin sakın…
Tarihimizde içimizi sıkan, yüreğimizi buran, gözyaşlarına engel olamadığımız birçok sürgün hikayesi vardır.
Sürgün, Eski Türkçe’ den beri kullanılan bir kelime;
Esasen “sür”, yani “gütmek, yürütmek, kovmak” fiilinden evrilmiştir.
Ve,
Hepimizin bildiği gibi…
14 Kasım 1944: Kardeş kardeşten ayrıldı, hepsini başka köylere yolladılar. Aç da kaldılar, susuz da…
Gürcistan’ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından imzalanan antlaşmayla Rusya’ya bırakıldı.
Çarlık’ta başlayan zulüm, SSCB’de de devam etti
Ahıska, Çarlık Rusya’sının hakimiyetine girmişti…
Ahıska Türklerine Çarlık Rusya’sı döneminde yapılan baskı ve…