961 notes
·
View notes
Hayır Blake yanılıyordu. Arzulayan ve harekete geçmeyen kişi hastalık değil, ölü bir fetüs doğuruyordu. Dışarıya çıkmadan, rahimde ölmüş bir fetüs; fark edip ondan kurtulamazsınız zehirleniyordunuz, atarsanız da ruhunuzun dibindeki dipsiz kuyulara düşüyordunuz.
6 notes
·
View notes
She want peace now but she used to be full of rage and she was in love with that.
0 notes
Eski bir arkadaşın aslında arkadaş bile olmadığını anlamak gibiydi terk edilişim. Aslında hiç olmamış bir şeydi ama bitene kadar ben anlayamamıştım, başlamamış bir şey bitmezdi ki.
0 notes
Acı. Kan belki. Bariz, ifadelerine yansıyor yaraların. Ört kapılarını yabancılar girmesin. Ört yaralarını mikrop girmesin. Ört gece karanlığıyla kalbini, görmesinler. Avcıların gözleri gece karanlığındakini göremez. Görebilselerdi anlaşılmamak diye bir kelime türetilmezdi.
0 notes
Hayatta sadece tek bir gerçek yok.
İng:"There is not only one truth in life."
0 notes
1 note
·
View note
0 notes
Hayatım o kadar hızlı yaşanıyor ki kendimi yaşayamıyorum
0 notes
Ruhum ölümüne ağrıyordu, uyumaya çalıştım.
0 notes
Evvelsi gün dışım yandı doktora gittim iğne vurdu geçti. Dün içim yandı, ne nereye ne de kime gideceğimi bilemedim.
0 notes
Hayat insanı hem mutluluktan hemde üzüntüden aynı günde hatta birkaç saat arayla ağlatabilen, iğrenç bir karın ağrısı gibidir. Ne zaman ve nasıl nüks edeceği asla belli olmaz.
0 notes
Ölüm, aniden ihtimaller dahilinde olmayan bir anda çıkıveriyor insanı dumura uğratıyordu.
0 notes
Deprem öyle bir şeydir ki sığındığın güvende olmak içinde olduğun ev yıkılır. Yıkıldığında hem kendini yıkar hemde seni.
Güvende olmak için içinde olduğun ev öldürür seni.
0 notes