Tumgik
#Hip-Hop Yazıları
bekir1907 · 3 years
Text
Rica mı? Emir veriyorum arama beni.
5 notes · View notes
isimsizrehberrrr · 3 years
Text
Şuan daha farklı konumlarda olabilirdik... Mesela yan yana
4 notes · View notes
semtindibi · 4 years
Text
Tumblr media
Sokakta Hayat Var !
1 note · View note
cenkdurlu · 4 years
Text
Türkçe Rap - 2019.
Tumblr media
        Merhaba! 2019’un bitmesine artık günler saydığımız vakitler, Türkçe Rap için oldukça verimli, sansasyonel ve üretken geçti. Yıl içinde çıkan ve ses getiren işleri hem derleyip hem de bunlar üzerine konuşmak istiyorum. (ufak bir not: sıralama şeklinde değil rastgele bir şekilde ilerliyor çalışmalar)
Tumblr media
         Tepki  - Output NR.1
               2018’den beri M.O.B çatısıyla hareket eden Tep, M.O.B’nin ne yapabileceğine (yer yer ne yapamayacağına) güzel örneklerle üretime geçti. Tepki’nin albümü bence kariyerinin en sivrilen işi oldu, Alev Alev, Mercedes, Denedim, Ne Denli gibi akılda kalıcı ve yapı olarak başarılı parçalara karşı, albümün Kliplendirilmeleri “fabrikasyon” bir hıza ulaşarak dinleyici gözünde –sıradan- hale geldi.
         Saian – Berhava
               Uzun süredir gözümüz kulağımız gerçekten sert sesler arıyordu. Saian’ın düşürdüğü yeni albüm, Otonom Piyade duruşunu sürdürmekle beraber daha sert ve bana göre daha cesur. Ancak albümdeki Feat’leri hem beklemiyordum hem de bence Çağrı Sinci dışında oldukça sönük çalışmalar olmuşlar.
Tumblr media
         90BPM - Şehir FM
               Yılın tartışmasız en başarılı projelerinden biri Şehir FM’di.  Işıkların Altında, Kötüler gibi çalışmalarla rafine bir müzik ziyafeti olan albümde Sorgu beni çok şaşırtarak neredeyse tek başına albümü kalkındırmış. Ayrıca albümün bazı noktalarda oldukça farklı arayışlara gidişi beni sevindirtti, Ağaçkakan düeti Tekdüze ve Da Proff düeti Umut Var, iki ayrı noktadan bambaşka perspektiflere sahip olmalarına rağmen aynı tepside kalabilmiş ve hiç sırıtmamışlar
          Geldiğim Yer Soundtrack
Onedio ve Basemode işbirliğinden çıkan ve 11 Rapçinin hayatlarını anlattığı belgesel serisi Geldiğim Yer’in soundtrack albümü, senenin en sürpriz işiydi. Da Poet – 2009’la beraber her eski rap dinleyicisi kendi hikayesini dinlerken, Khontkar’ın çalışması ise sevmeyenlerine dahi ulaşıp iyi izlenimler bırakmayı başardı. Türkçe Rap’te göremediğimiz  bir çalışma olan belgesel serisi, haftalık yayınladığı bölümleriyle bence Kültürümüz için oldukça gerekli bir işti. Herkese tekrar ve tekrar saygı, sevgi sunuyorum bu çalışma için.
           Şehinşah – Pirana
               DJ Artz ile beraber başladığı tekrar üretim sürecinin artık zirvesinde olan Şehinşah, 2019’da iyice tekrara düşen Türkçe Rap’e yeni bir yol gösterdi, özellikle bir kısım tarafından dile getirilen “Rap müzik ile bir şeyler anlatabiliriz” mottosunun pratiğe dökülmüş hali olan Pirana, müthiş bir kliple beraber hem göz hem kulaklarımıza bayram ettirdi. Karma ekolünün devamı diyebileceğimiz parça bence Şehinşahın zirve çalışmalarından biriydi.
Tumblr media
           Şam - P.o.P 2
               Yılın en olaylı isimlerinden birine geldik, Istanbul Trip ile 110’u çıkaran ve Yeni Nesilin en ümitlendiren isimlerinden Şam, yaşadığı travmalar ve müzik dışı gündemlerle boğuştuktan hemen sonra, Geçen yıl başladığı P.o.P serisinin devamını bizlere sundu, bence “Sensiz” dışında başarısız bir çalışma olan 2. Albüm, tıpkı Motive gibi hayal kırıklığı oldu.
           Patron & Ati242 – Mayday.
               2019’un en koşan isimlerinden Patron ve Ati, yine oldukça ses getiren çalışmalara imza attılar. Bunların en akılda kalanıysa Mayday oldu. Ati için resmen bir slogan haline gelmiş olan “Ortalığı Taradın Lan Ati”nin çıkış parçası olan Mayday, bence Parçanın şanına yakışmayan bir kliple bizlerle buluşmuş olmasına karşın Türkçe Rap 2019’unun sembol parçalarından birisiydi.
           Ati242 - 242, Flowjob, Junkie Flow.
               Ati bu yıl bir albüm ve bolca tekli verdiği bir dönem geçirdi. Geçen yıldan başladığı çıkışını sürdürmek adına artık neredeyse eküri haline geldiği  Astral ile 242, Zen-G ile Flowjob ve Düet ağırlıklı Junkie Flow’u bizlere dinleten Ati, YİNE YENİDEN YENİ NESİL İSİMLERİN BAŞARISIZ SERÜVENİ başlığı altına taşındı, özellikle Junkie Flow Ati’den bekleneni alamadığımız bir çalışmaydı, neredeyse “yapılmış olmak için yapılmış” bir albüm diyebilirim. 242 ise hem altyapı hem de nakarat olarak oldukça başarılı, kendini dinleten bir parçaydı. Fakat Ati’nin oldukça tekrara düşmeye başladığını söylemek gerek.
           Çağrı Sinci - Çığlık - Hayırlı İşler - Küçük 1 Cinnet
               Bu yıl üretenler kervanında Çağrı Sinci de katıldı, kendisi adına unutulmaz bir sene olduğuna eminim. Set ile Hayırlı İşler, Solo olarak Küçük 1 Cinnet teklileri oldukça beğenildi, Çığlık EP’si ise İndigo düeti Flu ile önplana çıkarken, Hep Biz Öldük albümün net parlayan parçasıydı bence.  Ayrıca Sinci’nin bu yıl duruşu ve çalışmalarıyla Rap’i sert seven arkadaşlar için bir bayrak adam olmaya başladığının da altını çizmek gerek.
           Ezhel & UFO – Wir Sind Kral
               2019’un üretken isimlerinden biri Ezhel’di. Özellikle “Aya” Parçası ile oldukça farklı bir Sound deneyen MC, UFO ile olan çalışmasıyla bir anlamda eski sevenlerini de tatmin etti, sert sözler ve atak vokaller ile Wir Sind Kral, bu yazıyı yazarken çıkmak üzere olan “Ezhel x UFO” albümü için beklentileri oldukça yükseltmiş oldu
Tumblr media
           İstanbul Trip – 110
               Türkçe Rap’in önemli ekiplerinden Trip’in 110 albümü, maalesef müzik dışı olaylar sebebiyle gündemde kalamadı. Ancak bu yılın bence en güzel işlerinden biriydi, Griye İsyan – Rap Rap Rap – Bronx Side gibi işler kulaklarımızı tatmin etti. Ancak Ekiple alakalı “Şam en iyilerinden” görüşünün bu albümle beraber rafa kaldırılması gerektiğini düşünüyorum, albüm içerisinde en başarılı duran kişi Xir iken hemen ardından Maestro geliyor. Şam ise tekrara düşen kafiye örgüsü ve vokaliyle, Rap Rap Rap dışında başarısız bir performans çizmiş.
         Ege Çubukçu - Badd Trip
               Ege Çubukçu, 2019’da Badd Trip ile beni tam anlamıyla mest etti. Chill’in diplerinde dolaşan parça bence Ege Çubukçu’nun, kendisini ve müziğini yeniden tanımlaması için mükemmel bir fırsat, hala sırf isminden dolayı Ege’ye uzak olanlar varsa, mutlaka ve mutlaka şans vermeniz gerekiyor.
          Sayedar & Önder Şahin – Gölge Boksu
               Her yerden EP ve Tekli’ye boğulduğumuz, eskisi gibi tam anlamıyla “Albüm” dinleyemediğimiz yeni müzik dünyasında, Safkan Hip-Hop ile 5. Günün şafağında Gölge Boksu geldi. 12 Parçalık albüm, Ceza – Sansar Salvo – Kezzo – Killah Priest düetlerini içeriyor. O özlediğimiz 2007 – 2009 ruhunu albümde görüyor olmak oldukça güzel ve umut verici bir histi. Ancak tam anlamıyla istenen geri dönüşü alamadı albüm. Bu yıla dair gözden kaçmaması gereken albümlerden biri.
           Ağaçkakan – Gravöl 0 EP
               Solo olarak en son A Nakşvit albümü ile duyduğumuz Türkçe Rap’in gurur verici isimlerinden Ağaçkakan, bu yıla Gravöl 0 ile katıldı. A Nakşvit’e oranla oldukça farklı bir çalışma olan Gravöl benim playlistimde sadece RKS ile tutunabildi.
           Katliam 3    
               Geldik toplu çalışmalara. Benim oldukça mesafeli bulduğum bir seri Katliam serisi. Popülist bir şekilde bulabildiği kadar sanatçıyı 5 dakikalık bir altyapı üzerinde buluşturmak ne ortaya tam bir üretim çıkarıyor, ne de bir mesaj olabiliyor. Doğal olarak bir “herkesin 100 takipçisi dinlese… İyi para”dan öteye geçemiyor bu çalışmalar. Katliam bu sene başarılı bir Marketing ile oldukça dinlendi, özellikle Hayki ve Şanışer’in verse’leri bol tartışmalı gündeme yönelik söylemleriyle ilgi çekti.
           Susamam
               Madem Toplu Parçaları bu kadar eleştirdik, bir de olaya “olmuş” bir örnekten bakalım, Şehir ve Ritim bölümünde bahsettiğim gibi, Susamam oldukça başarılı bir Toplumsal tepki içeriyor. Peki Katliam ile Susamam arasındaki “başarı” nereden kaynaklanıyor ? Çok basit; Susamam’da neredeyse her sanatçı kendi verse’lerinde anlatmak istediğini başarıyla anlatmış, mesajını vermiş ve parçayı bir bütünlükle ilerletmiş (sonlara doğru bu anlatmak istenenler biraz zorlaşmış, benim düşüncem parçanın süresinden kaynaklı olduğu) bu hem bize güzel bir “toplu parça nasıl yapılır” prototipi verdi hem de Türkçe Rap’in protest damarını tekrar harladı. 2019’un En büyük olaylarından biriydi.
Tumblr media
          Farazi & Kodes - Ölmek için Doğanlar
               Bu yıl Farazi hem twitterından bol bol tekrarladı, hem de Kodes Kahra ile birkaç teklileri yayınlandı. Dramelodi’nin Kodesinin geri dönüşü bence oldukça hatırlanabilir oldu çünkü Albüm bence oldukça doyurucu, tatmin edici bir çalışmaydı. Farazi klasik Farazi Beatleriyle Kodes Kahra’yı beslemiş; Kodes ise klasik 9 numara tarzıyla ceza sahası içinde şov yapadurmuş (bu kadar çok futbol terimi kullandığım için utanıyorum. Fakat Çakı gibi albüm.) Umarım Kodes Kahra önümüzdeki süreçte de üretmeye devam eder.
           Allame – AV
               Basemode etiketiyle çıkan yeni Allame albümü, bu yılın benim açımdan beklemediğim işlerindendi.  Benim şahsen tatmin olmaktan uzak olduğum bir albüm oldu, Allame’nin 2015 “Bu Senin Ellerinde” teklisinden bu yana kullandığı vokali bana tek boyutlu ve hissiyattan uzak geliyor. Ancak Allame’nin kendi doğrularıyla yaptığı üretimlerle oluşturduğu kendine has kitlesinin oldukça memnun olduğunu gözlemledim bu albümle alakalı, AV albümü yine senenin konuşulan işlerinden biri oldu.
           Norm Ender – Mekanın Sahibi
               Türkçe Rap’in demirbaş Toxiclerinden Norm Ender’in piyasaya 26. Geri dönüşü ülke genelinde virallerle karşılandı, yaşları küçük kitlesini adeta diğer sanatçıların üzerine salan Norm, tam olarak bildiğimiz gibiydi. Parçanın etkisiyle mainstream medyanın da gözbebeği olan Norm, “Popüler Kültür” eleştirilerini 10. Dakikasında yutup, Reklamlarda ve Magazin programlarında boy gösterdi. Neredeyse müziği ile konuşulmayan tek Müzisyen olan Norm, Beatinin çalıntı çıkmasına yönelik iddialarla bu unvanını kaybetti ve müziği ile konuşulmayı başardı.
           Ezhel – Olay & Lolo
               Mekanın Sahibi’nin magazinde getirdiği gürültü patırtı ardına tüm gözler verilecek cevaplara çevrilmişti, Lolo bu açığı kapatmaya çalışırken (daha sonraları parçanın bir cevap değil daha önce kayıt edilmiş olduğunu öğrendik) yer yer başarılı oldu. Ancak genel anlamda hayranlarının beklediği sertliğe hiçbir zaman yaklaşmadı Ezhel. Olay ise Susamam ile aynı gün çıkarak bambaşka bir hava estirdi. Özellikle Ohal uygulaması ve ülkenin toplumsal problemlerine yönelik sözlerle bol bol konuşulurken, Son yıllarda gördüğümüz en sert kliplerden biriyle herkesin dilindeydi.
           Keişan - Aranan Adam 2            
               “Lamborghini” teklisi ile dönüşünün sinyallerini veren Keişan, Aranan Adam 2 ile tekrar Türkçe Rap’e dönmüş oldu. Albüm öncesi gelen “Ne Bakıyon Dayı Dayı” parçası çok sert eleştirilerle karşılaşmış olsa da, Albümdeki Khontkar düeti “Görmedin Böylesini” bence oldukça başarılıydı. Trap sahnesinde oldukça iddialı olan Kei bakalım 2020 yılında neler yapacak.
           Stabil - Varosh & Serseri Bey
               Adım adım kendine müthiş bir kitle oluşturan Stabil, bu yıl “Varosh” ve “Serseri Bey” ile ön plana çıktı. Kendi adıma Serseri Bey parçasındaki anlatımı dinlemesi yorucu bulsam da Varosh parçası oldukça hoşuma gitti. Stabil her ne kadar yeni nesilde Şam, Ati kadar öne çıkmasa da bence Jenerasyon içerisinde oldukça güçlü isimlerden birisi, özellikle Varosh parçası bunun kanıtı diyebilirim.
           Emboli – Avangart
               Daha önce blogda incelemesini yazdığım Emboli – Avangart 2019’un en sürpriz işlerinden biriydi. Yine Yeni Nesile dair en umut verici işlerden biriydi. İnceleme için tıklayın.
Tumblr media
         Kayra – Bütün Ayazların Ortasında
               2019’da Kayra’yı tekrar dinleyebildik. Parça parça yayınlanan albüm bu açıdan oldukça negatif bir başlangıç yaptı. Zira albüm baştan sona bir hikaye anlatıyordu, belki bir dizi veya film olsa bu bölümlendirmeyi anlayabilirdim ancak Tüm hikayeye kendini kaptırmak heyecanını bölmek hoş değildi. Klibin de etkisiyle Kafamda Cehennem albümden en öne çıkan parça oldu. Ancak albümün son hali oldukça kaliteli bir hikayeyi anlatıyordu. Kayra’nın Hikaye Anlatıcılığı yeteneğinin en oturmuş hali olan Bütün Ayazların Ortasında; Kayra’nın belki en iyi değil ama en hikaye çerçeveli çalışmasıydı.
           Fuat - Omurga 1 & 2
               Rapüstad’ın dönüşü de Parça parça oldu! Yılın hatta belki de son 3 4 yılın en sert çalışmalarından “2 Pushta”, Şanışer’in önlere çıktığı “İstemem”, Saian düeti “Omzuna Al” gibi parçalarla albüm Eski kulağı kesikleri baştan sona memnun etti. Açıkçası benim müzikal anlamda en çok tatmin olduğum parça “İstemem” parçası oldu. Özellikle Şanışer’den beklemediğim performans beni şaşırttı.
         İmpala - Kim Nasıl Ölür?
               2019’da sesini yavaş yavaş duyurmaya başlayan isimlerden İmpala. İlk olarak geçen yıl çıkardığı Sosyofobi albümden “Bugün Kim Öldü?” parçasıyla tanıdım. Türkçe Rap’te değinilmekten “kaçınılan” sözler ve başarılı vokali İmpala’yı takip listeme ekletmişti, bu sene ise İmpala’dan kulağıma takılan en belirgin iş Kim Nasıl Ölür? Oldu. Şarkı ismindeki Emile Zola – Kim Nasıl Ölüyor? Kitabı göndermesiyle şaşırarak tıkladığım parça beni her anlamda tatmin etti. Bu parçayla beraber benim gözümde İmpala’nın kalemine dair bir soru işareti kalmadı.
           Hayki – Kargalar
               2018’de OL ile dinlediğimiz Hayki bu yıl müzik dışı polemiklerle bol bol gündeme geldi, Susamam ve Katliam parçalarında duyuldu. Solo çalışmalarında öne çıkan işi ise Kargalar’dı. Son dönemde yaşadıklarını açıkyüreklilikle anlatan Kargalar bir Hayki şarkısının tüm özelliklerini taşıyor fakat Müzik dışı tartışmaların gölgesinde kaldı bu parça da.
         Ceg – Şampanya & Sokaklar
               Trapanasyon ile artık bir Star statüsüne yükselen Ceg’in 2019’da önce “Şampanya”sı ardından “Sokaklar” parçası oldukça ses getirdi. Şahsen Şampanya oldukça eğlenceli bir şarkı olmasına karşı “Rap müzik nedir?” tanımının eksikliğinden yararlanmış gibi geldi bana. Rap müzik kümesinde değerlendirmezsek gayet eğlenceli bir yaz şarkısı. Sokaklar ise lirik ağırlıklı ve anlatı anlamında bir ilerleyişe sahip. Bu açıdan ikisini ayrı kümelerde oldukça beğendim.
           Contra - Hayırlara Ola & Zebani & Bir Yana
               Contra kariyerinin en üretken dönemine Anıl Piyancı & Yeşil Oda ile yakınlaşması ile girdi diyebiliriz. Geçen yıl Kibir teklisi ve Yerden Yüksek albümünü dinlediğimiz Cont, bu yıl ise 3 tekliyle bizlerleydi, Hayırlara Ola – Zebani – Bir Yana üçlüsünde Zebani daha Protest bir duruşa sahip. Bir Yana ise Contra diskografisinin sound olarak en farklı işlerinden biri. Hayırlara Ola beni yakalayamadı, bu üçlü arasında en az beğendiğim çalışma oydu.
Tumblr media
           Aspova & Tanerman - Disosiyatif
               Sahnemizin en üretken isimlerinden Aspova bu yıl; Akbabalar – Labirent – Bodrum – Of – Kapı teklilerini, Hell albümünü ve Tanerman ile Disosiyatif EP’sini dinletti. Bu çalışmalar içinde benim kulağımda en çok kalan Disosiyatif oldu. Tanerman ile uyumlarını çok beğendiğim Aspova bence Yasak Yerler parçasıyla müziğinin optimal halini ortaya koymuş.
           Motive – Output NR.1
               MOB tayfasının 2019 atılımında benim en çok heyecanlandığım isim Motive idi. Ancak İnanma dışında potansiyelini yansıtan bir parça yoktu, özellikle Peter Pan bana göre oldukça sıradan bir parça olmuş. Ki Output NR.1 sonrası MOB özelinde bir kelime dağarcığı problemi ortaya çıktı, Rolex & Mahalle arasına sıkışmış lirikler MOB’yi neredeyse bir niş haline getirdi.
           GNG – Output NR.1
               MOB’nin 2019’unun en dişe dokunur 2. Albümüydü, Telefonum Çalıyor kesinlikle başarılı bir çıkış parçasıydı, Hızlı Sokaklar – Bombay – Bağımlılar üçlüsü de albümün omurgasını oluşturan parçalardı ve kesinlikle sırıtmıyorlar. Ekiple alakalı eleştirim ise parçaların birinde UZİ ön plana çıkarken MURDA’nın geri planda kalması, diğer parçada ise tam tersi bir ön plan-arka plan eşleşmesi olması. Ancak GNG MOB 2019 özelinde başarılı bir işti.
Tumblr media
           Şiirbaz – Kulaklık Müziği 8
               Başarılı Kelime oyunları, Sağlam Vokal, Straight Hip-Hop. Şiirbaz tam beklediğimiz gibi. Lirisistlik kavgasını bırakmayan ender MC’lerden Şiir, Kulaklık Müziği 8 ile 2019’a güzel bir imza atmış. Harikalar Diyarı, Sokak Lambasından Kaçış ve Kaybol üçlüsünü oldukça beğendim, diğer albümlerine oranla özellikle nakaratların ilerlediğini söyleyebilirim. Negatif olarak iki düşüncem var, birincisi altyapı tarafında albümün tekdüze olduğu gerçeği. Sample’lar ve özellikle Davulların neredeyse aynı döngüde ilerliyor oluşu “Kulaklık” ile dinlerken albümle ilgili negatif bir izlenim bıraktı. İkincisi ise Üretim sıklığı, Kulaklık Müziği “8” başlı başına bir sorun göstergesi olabilir, daha büyük ve arasında zaman olan albümler belki de Şiirbazın kitlesini daha hareketli tutabilir.
           Furkan Karakılıç – FUEGO.
               Yılın süprizlerinden biriydi benim adıma. “Sabah Silah Gece Bıçak” yılın çarpıcı parçalarından biriydi. Khontkar ile olan Sikimde Değil parçası da ayrıca beğendiğim bir çalışmaydı. RedKeys’in 2019 istilasının (onlar takeover diyor) en büyük göstergesiydi bu albüm.
           Young Ouzo – Peki Peki
               Tanerman ile olan “Jordan” parçasıyla inanılmaz sert tepkilerle karşılaşan Ouzo, Peki Peki ile topu kale çizgisinden çıkarıp atağa çıktı. Ben dahil bir çok insanı çıktığı hafta kendine hapsetti. Özellikle nispeten daha isimli MC’lerin ve YT’ların paylaştığı parça, Epidemik tarafındaki en iyi çalışmalardan biri oldu.
           Server Uraz – Parmaklıklar Ardında
               En son 2018’de 52 Hertz’i yayınlayan Server Uraz’ın 2019’da beni en çok yakalayan parçası, yakın zamanda gelmiş olan “Parmaklıklar Ardında” oldu, 2019 yılı Türkçe Rap’in Hukuk sistemi tarafından anlaşılmaya çalışıldığı bir yıldı, birbiri ardına gelen davalar ve soruşturmalar tüm Rapçileri kaygıya sevk ederken, Parmaklıklar Ardında tam da bu duygu durumunu anlatan bir çalışma olmuş. İkinci Verse ile hızlandıktan sonra nakarat keskin bir düşüş yaşattı, şarkıya yönelik en elle tutulur eleştirim bu.   
3 notes · View notes
bekir1907 · 3 years
Text
Dilerim er geç anlar kimin hayatı sert hep, bekliyo' düşmemi bi' ton dost görünümlü gevşek.
Tumblr media
4 notes · View notes
bekir1907 · 3 years
Text
Yaşayıp görücen hep tek tek ihanet edenleri...
4 notes · View notes
bekir1907 · 3 years
Text
Ne kadar yıpranabilirim ki kanki sanki daha?
4 notes · View notes
cenkdurlu · 4 years
Text
Türkçe Rap 2020 - takipte kal
Tumblr media
Türkçe Rap’in 2019’unu yazdıktan sonra, bir de bu yıl ümitli olduğum isimlerden bahsetmemek olmazdı. Bazılarının nispeten bilinirliği var, bazıları henüz beklenen patlamayı gerçekleştiremedi ancak 2020 yılında benim gözüm bu isimlerin üzerinde olacak
“Spade427”
Tumblr media
               Ankara’lıların yakından tanıdığı bir isim Spade. Youtube’daki Freestyle videoları ile “Son Freestyle Bükücü” ismini kazanmasına rağmen beklenen –en azından benim oldukça uzun süredir kendisinden beklediğim- patlamayı gerçekleştiremedi. Ancak 2019’da “Panter” – “Derin Nefes” – “Hep Yarına” ve “S.B.Y.O.D” çalışmalarını yayınlayarak kariyerinin en üretken dönemine giren Spade 2020 için beni en çok heyecanlandıran isimlerden biri olmaya başladı.
“Emboli”
               Yılın en sürpriz albümünün sahibi Emboli’yi yaza yaza adeta bitiremedim ancak uzun süredir piyasanın aradığı tarzda isimlerden biri olduğuna inanıyorum. Bu yılı sağlam bir albümle geçiren Embo’nun daha sert vokaller, saldırgan bir tarzla –mümkünse polemikten uzak kalarak- bu yıl hem kitlesini oldukça genişletebileceğini hem de çok sağlam işler çıkaracağına inanıyorum 2020 yılında.
“Stratch”
               Oldukça genç isimlerden biri Stratch bu senenin şaşırtan isimlerinden biriydi, “İllegal Silüetler” bir çıkış parçası için oldukça başarılıydı, “Richie Rich” ise biraz daha “tamam” çalışmaydı, Nakarat konusunda başarılı olmasına karşın Lirikaliteye biraz daha odaklanarak çok daha başarılı işler çıkarabileceğini düşünüyorum. 2020 için gözüm Stratch’in üzerinde.
“Baneva”
Tumblr media
               Listede en fazla öne çıkmayı başaran isimlerden biri Baneva geçen yıldan sağladığı Momentum ile bu yıl üretime devam etti. “Yükseklere” – “YSIV” – “İstiyorum” ile oldukça başarılı çalışmalara imza atmasına karşın 2020 yılında kendisinden piyasanın gidişinin aksine sağlam bir albüm bekliyorum. Çünkü yayınladığı tekliler ile artık yeteneğine dair bir soru işareti bırakmadı, sırada albümle beraber saygı toplamak var.
“Ravend”
2019’da Ravend “hayat çok güzel, ama” albümü içindeki “keşke iyi ki diyebilseydim” ile beni deli gibi yakaladı. 2020 yılında çok farklı kafalara yönelebilir. Özellikle albümde benzer flowların kullanımı beni yer yer sıktı, daha hızlı Ravend’i veya daha “sakin” Ravend’i 2020 yılında merakla bekliyor olacağım, Türkçe Rap’te bence net aradığım kafalardan biriydi.
                 2020 için en heyecanlandığım 5 isim bunlardı. Elbette bana ulaşmamış oldukça fazla isim vardır ancak bir yandan da burada eklediğim isimlerin 2019 boyunca elle tutulur birkaç iş yapmış olmasına dikkat ettim. Peki sizin 2020 yılında en çok heyecanlandığınız Yeni Nesil veya Piyasa isimleri kimler ? Bana Twitter üzerinden ulaşın ve belirtin
2 notes · View notes
cenkdurlu · 5 years
Photo
Tumblr media
1977 New York Elektrik Kesintisi ve Hip-Hop Kültürü.
Grandmaster Caz, Bronx civarında hayatın kendisi için “yolunda” veya daha popüler tabirle “standart” gittiğini düşünüyordu.
Bronx’ta, Slattery Playground Basketbol sahasında MasterPlan Bunch’a karşı bi DJ Battle’ı yapacaklardı, arkadaşı Disco Wiz ile beraber tüm ekipmanları kurdular, pikapları sıraladılar. Fakat ikinci Plağa geçtiğinde bir şeyler ters gitmeye başladı.
Devamını Oku
“Pikap dönmeyi bıraktı, güç gitti. Ekipman çalışmıyordu” diyor “Açıkçası voltajla alakalı bi halt yediğimizi düşünüyorduk, “Yandık” diyordum içimden, ancak daha sonra Puf! Puf! Puf! Birbiri ardına ışıklar gitmeye başladı, tüm semt karanlıkta kalmıştı.”
Bilmediği şey, tam o anda, ışıkların New York'un her yerinde “puflamaya” başladığıydı. Günümüzde “1977 Karanlığı” olarak bilinen olayın başlangıcı aslında Bronx'taki bir sanat hareketinin gelişmesine yardımcı oldu: Hip-Hop.
77 Karanlığının Kültür üzerindeki etkisini değerlendirirken, 1977’de Hip-Hop’un ne kadar küçük çapta olduğunu anlamak önemlidir. Gruplar sadece DJ’lerden oluşuyordu neredeyse ve sayıları iki elin parmaklarını geçmezdi.
“O Dönemin isimlerinin hepsiyle bir tanışıklığım var, tabii herkesle aynı samimiyette değildim ama yine de bu kültürle alakalı olan, ekipmanı olan herkes birbirini tanırdı çünkü çok az kişiydik.”
13 Temmuz 1977 gecesi, bir doğa olayı bu işi değiştirmeye karar verdi.. Bir yıldırım yedek üniteler ve yönlendirme tesislerinin aşırı yüklenmesine sebep oldu ve ertesi sabah 09:30’a kadar New York’un çok büyük bir çoğunluğu karardı, Şehir ise kaosa sürüklendi. Resmi verilere göre 16 bin mağaza yağmalandı, Bine yakın yangın çıktı, toplam maliyeti ise 300 milyon olarak tahmin ediliyor.
Caz kendisi için bir mikser çalmak için harekete geçmişti.
“Bu olaydan sonra çok sayıda DJ çıkmaya başladı çünkü ekipmanlar ulaşılabilir hale gelmiş, sayılar artmıştı” diyor. “Bu ekipmanın çoğu satıldı veya çalındı. Ancak DJ teçhizatına erişimi olan insanların sayısını arttırdı. ”
Yazar ve hip-hop bilgini Joe Schloss'a göre, ihtiyacı  kişilerin bir şekilde pikaplar, mikserler ve hoparlörler bulabildiği, özgün bir “paylaşım ekonomisi” de ortaya çıktı.
Ve Gruplarda olan, Battle’lara hazırlanan DJ'ler sık sık kendi aralarında bir ses sistemini birlikte antrenman yapabilir hale gelmişlerdi.
“Aynı anda bu ekipmanları kullanabilmek için yerler keşfetmeye de başladık (ÇN: yangın sonrası boşaltılan yerlerden bahsediyor) bir çok insan Karanlık sırasında ekipmana ulaşmıştı ancak ulaşamayanlar yine de kullanabilir haldeydi”
Eşiyle Beraber “The Get Down”ın yazarlarından olan Allison Glcok Cooper’a göre “Karanlık, Hip-Hop’a gerekli olan kıvılcımı sağladı. Yıldırımdan gelen enerji bu enerji arayan küçük kültüre gerekli olan tüm momentumu sağladı”
Yazar ve hip-hop bilgini Joe Schloss : “Hip-Hop, toplumun geri kalanının doğru dediğine yanlış demek, o kurallara göre oynamamak” diyor. “Bu kurallar ile adil bir şekilde muamele görmeyeceksek, Neden kurallara uyalım? Neden kendi kurallarımızla oynamıyoruz?” demek” diyor.
||The 1977 NYC blackout and the hip-hop spark that ignited soon after ismiyle Robert Spuhler tarafından yazılan yazının çevirisidir||
Çeviri : Cenk Durlu @cenkdurlu
4 notes · View notes
cenkdurlu · 5 years
Photo
Tumblr media
               Selamlar, uzun süredir belli sebeplerden [işte o sebepler] dolayı yazamadığım blog yazılarının devamında, Soundcloud üzerinde bulunabilen Sanatçılara kulak kabartacağız.
Devamını Oku
Jazzquarterz.
İsviçreli Jazzquarterz, 90’lar BoomBap’ını belli noktalarda LoFi Hip-Hop ile yakınlaştırıyor. Fakat kendisine bir LoFi Artist demenin yeteneğine hakaret olacağını düşünüyorum, özellikle 2017 WRECK! Records çıkışlı Block Rockin’ Beats Vol.1’a verdiği Usual Suspects ve Cash Money parçaları bu janr genişliğinin en güzel örneği.
Kaçırmayın : Usual Suspects, Cash Money, Knocking Wheels. 2019 Çıkışlı “Wayz of Da Underground” Albümü.
AK420
Benim “Liberty City” parçasıyla tanıdığım Alman Müzisyen AK420, Özellikle Youtube taraflarında çoktan keşfedilmiş bir isim. Jazzquarterz’dan farklı olarak biraz daha spesifik bir üretime sahip Beatmaker’ın öne çıktığı alan Sample’ı işlerken öldürmeyişi. Different Perspective ve Liberty City parçalarında bu özelliği oldukça belirgin.
Kaçırmayın : Faze, Front Street (AK420 Remix), Midnight Chill
SubSkrilla
İngiliz Prodüktör SubSkrilla, listenin en şaşırtıcı ismi bana göre. Crab N-ggaz parçasındaki nakaratlar ve perküsyon ağırlığı, Allover’daki müthiş sample, kendisini gerçekten sürpriz bir isim haline getiriyor. Ancak kimi noktada bu müthiş sampleları biraz “olduğu gibi” bıraktığını da söylemek gerekir, yine de bence önü inanılmaz açık. Dinlemeden geçmeyin
Kaçırmayın : High Voltage, Allover, 41st Side, Recognise The Real
1 note · View note
cenkdurlu · 5 years
Text
Hip-Hop Modasının Kısa Tarihi -1. Bölüm-
Tumblr media
||Flow Radyo’da Haziran ayı boyunca yazdığım Hip-Hop Modasının Kısa Tarihi serisi||
2002 Yılında Stilist Rachel Johnson, Müşterisi Ja Rule’un fotoğraf çekimi için New York’ta bir Burberry mağazasına girdi, Fotoğraf çekimi için bir reklam anlaşması yapmak istiyordu, Ja Rule Burberry giyecek ve Burberry’nin reklamının yapılmasına yardımcı olacaktı. Ja Rule “Pain Is Love”ı yayınlamış, Satışlarda Üç Platin Plağı kazanmıştı bile. Bu, markaların genellikle seveceği bir anlaşma olmasına karşn Burberry Ja Rule’a yardım etmeyi reddetti.
“Üzerinde Burberry olmasını istemediler” -Marka imajına zarar geleceğini düşünüyorlardı- diyor daha sonraları Rachel Johnson. Ancak Johnson o kıyafetleri Burberry’den almayı başardı, satın aldı. Peşinden fanları da Burberry almaya başladı, bir kaç hafta sonrasında, Burberry Ja Rule’a bir teşekkür mektubu yollamıştı.
On yıl sonra, Marka kendisini Hip-Hop giyiminde farklı bir noktaya konumlandırdı, Skepta ve Nicki Minaj ile anlaşmaları var, Çinli rapçi Kris Wu ile yeni bir anlaşma imzaladılar. Burberry adım adım rap müziğin en prestijli markalarından biri olurken aynı anda Hip-Hop konusundaki memnuniyetsizliğini de aştı.  
En büyük Sokak Modası sitelerinin birisi, Highsnobiety’nin Editörlerinden Jian DeLeon şöyle söylüyor : “Hip-Hop, gençliğin ve isyanın, başkaldırışın sesi olmuşken, -Kanye, Beyonce, ASAP Rocky gibi isimler- şöyle diyor : “Neden bu şirketlere bedava reklam şansı veriyorum ki?” Lüks logolara kıyafetlerde sahip olmak, her zaman başarılı Hip-Hop’un sonuçlarından biri olmuştur, ancak Rap müziğin mainstream oluşu sanatçılarda da değişikliklere yol açtı “Artık marka olduklarını ve markalarının sahip olduğu gücü biliyorlar. Artık ne yaptıklarının bilincine sahipler.”
DJ Kool Herc’ün ilk partisinden bu yana, Hip-Hop kültür olarak, marjinal bir konumda oldu. Görünüşler en az ses ve dans kadar öz kimliğin bir ifadesiydi. Kısmen de başarının getirdiği bir sonuçtan ibaret oluyordu, Suç ve şiddet içerisinde büyüyen siyahi çocuklar, fırsat
eşitsizliğinin doğurduğu açgözlülüğü lüks markalarla doyuruyor ve aynı anda Amerikan Rüyasının yarattığı topluma orta parmaklarını doğrultuyorlardı.
Tumblr media
Gerçek Sokak Giyimi
Rap, tartışmalı şekillerde müziğin en girişimci türü, rüşvetlerle ve acelece, sokaklardan yukarıya bir serüvenin anlatısıdır. Başka hiçbir müzik türü alttan başlamaya bu kadar odaklı değildi. Rock müziğin üniforması Rock hayranlarının annelerini korkuturdu en fazla, ancak rap müzik için kıyafetler yazdıkları satırları destekleyen cephanelerdi.
Rap müziğin ticari sıçrayışı, yıldızları lükse ve finansal erişime ulaştırdı fakat yine de ırk kökenli bir noktada sıkışıp kalmışlardı. Markaların sokak kültürüne bakışı oldukça temkinliydi, çünkü Biggie Louis Vuitton’u büyütebilirdi evet, fakat LV müşterilerinin beyaz ve ortayaşlı kesim olduğunu biliyordu, pahalı kumaşlarının bir anda eski bir uyuşturucu satıcısının üzerinde olmasına hazır değillerdi.
Harlem’de bulunan gerçek uyuşturucu satıcılarına karşı daha da isteksizlerdi, Harlem bölgesinde mağaza açmamakta direndiler ve Beşinci Cadde’deki mağazalarında genç zencilere hoş davranmadılar. Bu erişilemezlik, lüksü daha da arzulanabilir hale getirdi, bu yüzden Harlem’in terzileri geçici bir çözüm buldu
Dapper Dan ve Bomber Ceket’in Doğuşu
Dapper Dan isimli bu tuhafiyeci, ki kendisi aynı zamanda kıyafet baskısı da yapıyordu. Lüks deriye çizik kumaşlar, baskı logolar yapıyor, onları bol kesim bomber ceketler veya paltolar haline getiriyordu. Yaptıkları günümüzde vintage butiklerinde gördüğünüz çakmalardan değildi, el yapımı ve bir adetti, çoğu zaman da ilham alınan eserlerden daha pahalıydı, kurşun geçirmez panelleri olan bir parka veya gizli cepler bile ekliyordu, tam harlem işiydi.
Parson Tasarım Okulunda Moda Çalışmaları Profesör Yardımcısı olan Rachel Lifter “Dapper Dan’in 80’lerde yaptığının bir ismi var, “Siyahlaştırılmış Moda” diyor. Dan’in yaptıkları, sokak kültürünü, genç ve zengin insanların ihtiyaçlarını - isteklerini içeriyordu, “yaptığı şey politik-estetik olarak moda kültürüne uzun yıllar sürecek bir stil mirası bırakmak oldu”
Gelecek yıllarda Hip-Hop giyim, bol kesim, spor kıyafetlerden etkilenmiş şekilde ve sokakta da anlamlı duracak şekilde tasarlandı. Asıl hedef Rapçilerdi ve rapçiler için Dapper Dan tarzı, başarıya ulaşmaya yaklaştığının bir işaretiydi.
Tumblr media
DeLeon, “Rapçiler uzunca süre modayı sevmiş ve arzulamışlardı ancak onunla iletişime geçemiyor, geçmek istemiyorlardı, çünkü markaya zarar vereceklerini düşünüyorlardı, çünkü marka öyle düşünüyordu. Ancak Dapper Dan’i bulduklarında onları anlayan, ihtiyaçlarının ne olduğunu bilen ve aynı dili konuştukları birini bulabildiler.”
Dan’in tasarımları albüm kapaklarında, kırmızı halılarda ve ağır siklet şampiyonlarının üzerinde ortaya çıkıyordu, Mike Tyson 1988 Ünvan maçından önce “Don’t Believe the Hype”
ceketini basın toplantısında herkesin gözünün önüne seriyor, Siyahi modası ile mesaj veriyordu...
Sıradaki bölümde : “Hİp-Hop Modasının Kırılışı ve 7 İkonik Hip-Hop tarzının Günümüzdeki Hali”..
|| Bu yazı, Fashionbeans.com’da Tom Banhan tarafından yazılan “The Story Of Hip-Hop Style, From Run DMC To ASAP Rocky” yazısının çevirisidir ||
1 note · View note
cenkdurlu · 5 years
Text
5Element Tartışma Günlükleri - HAFTA 1
Tumblr media
 Selamlar, 5Element isimli Discord sunucumuzun  nevi şahsına münhasır kanalı, “Tartışma”nın, geçtiğimiz haftalarda konuşulan konularının “önemli” noktalarının arşivlendiği seriye hoşgeldiniz. Peki tam olarak ne yapıyoruz ?   “Tartışma” içerisinde, her hafta belli bir “tema” veya “soru” belirliyoruz. Ardından bu sunucumuzun üyeleri bu konu hakkında tartışıyor, fikir yürütüyorlar. Sunucuya ve bu tartışmalara katılmak için şu linke tıklayıp kayıt olmanız yeterli. LİNK
Buyrun, ilk haftanın kayıtları ile başlayalım
HAFTA 1 - "Boom-Bap Rap, Türkiye'de Ana-Akım olabilir mi ? Neden ve Nasıl ?"
cenkdurlu  19.04.2019 : Ben bariz bir şekilde, olamayacağına inanıyorum. Zira Türkiye'nin sosyolojik yapısı bariz bir şekilde 80'lerden bu yana Apolitik, Düşünceden uzaktır. Bildiğimiz anlamıyla, Protest veya Edebi ağırlıklı bir Boom Bap Türkiye sınırlarında dinlenmez 
alparslan 19.04.2019 : Siyasi görüş bir yana ben Boom-Bap Rap olayı için ana akım içinde epey geç kalındığını düşünüyorum, o tren kaçtı demek istediğim, zamanında bunu başarabilecek MC’ler ve ortam vardı, Kral TV’de, Dream TV’de klipleri dönüyordu rapçilerin, fakat hem imkansızlık hem destek alamadıklarından ötürü bu işin devamını getiremediler, şirketler bu kadar pompalamasa ve stream odaklı dinleme bu kadar yaygın olmazsa, TRAP vs gibi janralarda bu günleri göremezdi.  
tardusemre 19.04.2019 : Kişisel düşüncem boom bap-rape bence kurtarıcı bir mesih rolü biçilmemeli sonuçta Türkiye Cezayı fark var ile Neyim Varki ile tanıdı bence bu şarkılar gayet populist ve bahsedilen protest ve şiir pontansiyeli olan rapten ayrı parçalar müzik sonuçta sonsuz sayıda kombinasyon demek ve rap kültürü de bence bu sonsuz sayıda kombinasyon durumunu içinde en iyi yansıtabilen genre olduğu için bugünlere geldi 
`QuasimodoQuasieucalypts - 19.04.2019 : bana kalırsa, ne türkiye'de ne de dünyanın herhangi bir yerinde, ne yazık ki hiçbir zaman toplumun büyük bir kısmı tarafından kabul görecek bir sound olmayacak. rap sound olarak sürekli değişecektir, tahtı da tekrar devralabilir fakat bu yeni akımlar kadar büyük bir kitleye hitap edebileceğini düşünmüyorum. 
mhmetalikartal 19.04.2019 :Bir müzik türünün ana-akım olabilmesi için kesinlikle eğlence sektörüne belli oranlarda katkısının olması gerekiyor. xalicam 19.04.2019 : boombap rap tanımı da detaylı tartışılabilir de herkesin aklına ilk gelen haliyle düşünürsek protest bir çizgiye koyuyoruz ve şu an için oldukça zor görünüyor. @mhmetalikartal ın dediği gibi eğlence sektörü benim de ilk aklıma gelen nedenlerden biriydi ama bunu düşünürken poptan önce arabesk,fantezi müzikler ana-akımdı. tabi bir yandan da globalleşmeyi ve tüketim kültürünün bu kadar yaygınlaşmasını da göz önüne alırsak yeniden ana-akımın eğlenceden başka bir yöne kayması imkansıza yakın görünüyor. (yazıyı yazarken düşünerek kendimi çürüttüm :smile: )  burada bizim ülkede yakalanılabilecek en kolay nokta hiciv kültürü. bu da toplumun apolitik çizgiden çıkıp tabana yayılmış bir vaziyette sesini duyurabilmesiyle alakalı. ve gerçek manada medyanın tekelden çıkıp daha çok sesli bi mecraya dönüşmesiyle alakalı. ben @cenkdurlu kadar karamsar değilim bu konuda bundan on sene sonra çok daha politik bir topluma dönüşeceğimize inanıyorum.  boombap ana akım olur mu olmaz mı sorusuna çok zor diyebilirim ama sanki olursa da tek yolu politik ortamdan geçiyor gibi. o da ne kadar kalıcı olabilir soru işareti :/
GuerrillaFam 19.04.2019 : Ben bu konuda @tardusemre arkadaşımıza katılıyorum. Boom Bap rap'in kesinlikle kurtarıcı rolüne yükseltilmesine gerek yok ki bunun dayandırılabilecek bir mantığı da yok zaten. Boom Bap tarzından duyduğumuz şarkılar hepimizin aklında bu tanım için bir iz bırakmış gibi lakin aslen bunun bir sound olduğunu unutmayalım. Ben boom bap'in ne aktivistliği ne de lirisistliği içerdiğini düşünmüyorum, çünkü bu bir rap türü değil rap sound'u. Peki bu sound ülkemizde popüler olur mu? Neden olmasın, her şey okyanus ötesine bakar. Artık bizim piyasayı, Amerikan piyasasından ayrı değerlendirmek ne yazık ki zor, popüler kültür ögesi haline gelen her şeyin başına geldiği gibi, rap müziği de artık Amerikan piyasası pazarlamakta. Bir bakmışız orada boom bap tarzı işler tekrar tutmaya başladı, etkisinin 1 ay içinde burada görürüz. Ve ayrıca şunu da belirteyim, bahsettiğimiz boom bap sound'u gayet evrimleşebilecek bir sound. Bu saatten sonra tutmaz diye düşünmemek lazım, lo-fi boom bap tarzında bile yapılabiliyorsa, elbette kendine daha yenilikçi ve dikkat çekici bir şerit yaratıp oradan ilerleyerek ses getirebilir tekrar..
antimatter 19.04.2019 : Benim bu konu hakkındaki dusumcem, hiphop ın bir alt dalı mevzusunu kenara atarsak her türlü müzik türü için geçerli, eğer bir müzik, müzikal ve lirikal anlamda insanların nezdinde bir karşılık yaratıyorsa o müzik gayet iyi dinlenir.  İster siyasî,ister toplumsal isterse bu konulardan alakasız olarak çok daha farklı bir konuya deginsin, eğer o müzik lirikal ve müzikal anlamda insanlarda bir beğeni oluşturuyorsa o müzik her turlu kendine geniş kitleler tarafından alıcı bulacaktır. Boombap altyapı bazında ne kadar müzikal (nakaratida olaya dahil edelim) ? Bence ilk önce bu konuyu tartışmasız lazım
antimatter 19.04.2019 : aslinda "müzikalite" den kastettiğimi biraz daha acmaliyim. Boombap rapler, genelde loop şeklinde ilerliyor ve tek değişim davul elementleri olan kick snare hi hatlerin eklenip çıkarılması ve ekolayzır üzerinden yapılan frekansl değişiklikleri oluyor. Böyle monoton giden bir altyapının üzerine barlar dolusu söz okununca, genele hitap etmeyecek bir tür ortaya çıkıyor ve bundan dolayı bu turu sadece bizim gibi bu müziği seven insanlar dinliyor
xalicam 19.04.2019 : boombapi sırf lirikal algılamak bizim ülkemizde sıkça düşülen hata (battle raple protest rapi aynı şey sanmak gibi) ancak ben nedense tamamen lirakaliteden bağımsız da kafamda tahayyül edemiyorum. bu soundu kullananların çoğunun bir çok ortak paydada buluşabileceğini ve tabiri caizse ''daha aklı başında'' rapler yapacağını düşünüyorum.  @antimatter in değindiği nokta çok doğru. müzik zaten mc yi bir şeyler anlatmaya zorluyor gibi biraz
`QuasimodoQuasieucalypts 19.04.2019 : yani booming kick + sert snare'ler ile kalsa iyi de hi-hat'ler vs. giriyor hatta hi-hat'ini geçtim müzikal olarak da MC'nin flow'u büyük önem arz ediyor bence
`QuasimodoQuasieucalypts 19.04.2019 : mc'nin flow'unu rap müzik için bir enstrüman olarak görüyorum ben
cenkdurlu 19.04.2019 : Öncelikle şu perdeye geçmek lazım, @GuerrillaFam değinmiş buna zaten, sadece biraz daha genişletmek istiyorum, BoomBap-Lofi birnevi alt kültür haline geldi, Sizce ileride Rap müziğin altında, sounddan ziyade, lofi'ı da eklemleyerek ek bir kültür olabilir mi BoomBap ? örneğin Türkiye'deki Anti-Trap faşizminin bir ucu da aslında bu "ek kültürleşme" diyebilir miyiz?
WuTangBee 19.04.2019 : Boombap in çok daha muhafazakâr olduğu kanısındayım ama modernize olmuş bir boombap anlayışı da gelişecektir diye düşünüyorum. Sadece üreten ve mainstream a göz kırpan starlara ihtiyacı var.
GuerrillaFam 19.04.2019 : Laf lafı açtığı için tabii normal olarak konu dışına çıkıyoruz ama ben bunları bir başka zaman, uygun başlık geldiğinde onun altında tartışmayı uygun görüyorum. Lakin şunu belirtmek isterim, trap olarak ele aldığımız alt-kültür ve rap-janrası en az 20 yıllık bir süreci kapsamakta, hatta 25 küsür sene öncesine de gidip izlerini görebiliriz. Biz trap'i bir nevi sürekli bize öyle yansıtıldığı için yanlış şeylerle bağdaştırıyoruz.
WuTangBee 19.04.2019 : Tabii ki konuşur tartışırız. Lakin ben nüfuzu bu kadar artan bir janranın özerklik ve hatta bağımsızlık kazanacağına inanıyorum.
GuerrillaFam : 19.04.2019 : Aslında bağımsızlık kazanırsa çok hoşnut olurum ben. Çünkü Trap ve Boom Bap bir araya konacak seviyede değil bence, boom bap alt kültür değilken trap bir alt kültür olarak da yer alıyor. Ve ben kendi Hip-Hop anlayışım çerçevesinde trap alt kültürünü kesinlikle Hip-Hop'a yakıştırmıyorum. Ha sanatçılar trap altyapılara girer, o şekilde rap yapar, bunlar gayet olası ve olması gereken renklilikler. Rap sub-janrası olarak tarihini sevmeme ve hâlâ dinlememe rağmen tasvip etmediğim sayılı alt kültürlerden biridir Trap. Bu açıdan da bakıldığı zaman ben aslında Trap'in ülkemiz rap camiasında çok uzun soluklu olacağını sanmıyorum. En azından zamanın boom bap tarzı işlerinin yakaladığı o uzun soluklu maratonu koşmaya trap'in gücü yetmez. Çünkü bizler her ne kadar müzikal olarak incelesek dahi, alttan alttan trap kültürü de geliyor ülkeye. Bir bakıma müzik böyle bir işleve de sahip, kültür erozyonu yaratır. Ve ben o gelen trap kültürünü bu ülkenin benimseyeceğini sanmıyorum, ki benimsememesini de umuyorum.
WuTangBee 19.04.2019 : O kadar güzel ifade etmişsin ki helal olsun. Bu olayın saygınlık ve ötekileştirme tarafı da var ki esas birliği ve barışı parçalayan da o olacak zaten. Trap müziğinin sürdürdüğü iktidarın ülkemizdeki etkisi elbet uzun soluklu olmayacaktır. Bir gün ya bitecek ya da parçalanacaktır çünkü backgroundu hip hop kadar güçlü değil. Sanıyorum ki aramızdan kimse drake ve nas i aynı kefeye koymaz. Wu tang ve migosun aynı müziği üretmediğinin bilincindeyiz Ve rap diyince, en iyi mc ler diyince aklımıza gelen rapçiler asla trap tracklerle anılmayacak Hala still dre, hypnotize, ny state of mind ve cream gibi şarkıları hatırlayacağız
cenkdurlu 19.04.2019 : Yalnız Hip-Hop içerisinde önplana çıkan TRAP olduğu için şuan bu iki sokak birleşti dinleyici özelinde, ben ülkedeki rap anlayışının çok uzun süre TRAP olacağına inanıyorum. Ki bu trap kültürü 80 sonrası gençlik tarafından ölümüne seviliyor. Aslında boombap önce hiphop içinde mainstream'e dönmeli ki bunun için TR'de harun adil & onur uğur ikilisinin yaptığı "Sözlü Dövüş Sanatı" gibi bir albüm, tekrar sert protest damarı harlayabilir, dünyadan da bir çok tarzda albüm yaşatabilir
xalicam 19.04.2019 : önce hiphop içinde main olmalı da mclerin ana motivasyonu -kısmen haklı olarak- para kazanmak olduğu için ana-akımda tutan başka bir tür varken hiphopun içinde o değişimi göstermeleri de çok zor. yani önce hiphopta mainstreame dönüp orada yerleşip ondan sonra ana-akıma sıçrar mı bilemiyorum bu ikisi gerçekleşecekse çok zaman geçmeden ard arda gerçekleşebilir hatta tabiri caizse ''patlama'' olması gerekiyor bence. tabi bu patlamadan önce bir çok faktörün doğru yerde doğru zamanda birbirini tamamlaması gerekiyor konudan bağımsız, sözlü dövüş sanatı dinleyicilerden çok camiaya ve ustalara kendini kabul ettirme,saygı duruşu albümü gibi gelmiştir bana hep dinlerken bunu hissederim. şu anki genç mclerin üslubu çok daha farklı tabi daha kendini ön plana çıkarma ve dinleyiciyle de piyasayla da arasına mesafe koyma ,yukardan bakma üzerine. bu da kuşak farkından kaynaklanıyor tabi.
HiPHOPotamus 20.04.2019 : Boombap le trap karışır mı? Bence bal gibi karışır ki karıştırmasanız bile şuan çıkan yine boombap diye adlandıracağınız müziklerde hi hat leri gayet trap düzeninde kullanıyorlar harmanlayarak (Solomon Faye 2015 albümü,Coops, Da Flyy Hooligan) gibi isimler onun dışında (Dot Demo, Mike Floss, Deezy Hallow) gibi trap beatlere güzel barlar yazan ve hala o gerçek boombap havasını verebilenler var ama biz takip etmiyoruz sadece ve  bu adamlar özüne sadık kalarak soundları sentezliyorlsr ve sürekli gelişiyor soundlar biz mainstream olur mu derken sadece 90lardaki halinden bahsediyoruz o zaten olmaz ki belirtildiği üzere olmamalı da
1 note · View note
cenkdurlu · 5 years
Text
MODERN ÇAĞIN OZANLARI
 Muhammed Said Tatar’ın “Harekete Kimse Mani Olamaz” yazı çağrısı için hazırladığı yazısıdır.
 Müzik ve şiir, yüzyıllardan beri farklı toplumlarda birçok önemli görevi üstlenmiştir. Dini törenlerde, düğünlerde, bayramlarda, savaşlarda sazlarını ellerine alan ozanlar, halkın duygularına tercüman olmuşlardır. Kimi zaman halkı eğitmeyi misyon edinmişler kimi zamansa bozulan düzene karşı uyuyan halkı uyandırmaya çalışmışlardır.
Sanayi Devrimi'nden sonra yavaş yavaş önüne çıkan her şeyi metalaştıran akımın kurbanlarından biri de şüphesiz duygular olmuştur. Buna binaen şiir de mânâ kaybına uğramış ve nihayetinde içi boş, şekilden de uzak olan bugünkü halini almıştır. Ancak tarih boyunca hep görülmüştür ki haksızlığa uğrayan, duygusal olarak incinen insanlar kaçınılmaz olarak sanata yönlenmişlerdir. Özellikle de şiire... Fakat değişmeyen tek şeyin değişim olduğu bu dünyada sanat anlayışı da mutlak olarak bu değişimden payını almıştır. Neticede; haksızlığa, ölüme, şiddete tahammül edemeyen insanlar duygularını yine ifade etme ihtiyacı duymuş ve bu ihtiyaç rap müziği doğurmuştur. Yirminci yüzyılın geç ortalarında doğan bu tür, şiirin ve müziğin harmanlanmasının sonucudur. Amerika gettolarından yükselen bu ses önce Avrupa'ya, Avrupa üzerinden de Anadolu'ya ulaşmıştır.
Anadolu halkı bu yeni müzik türüne alışmakta zorlansa da o zaman sayıları gerçekten az olan bir grup genç bu müziği benimsemiş ve bu coğrafyada tutunabilmesini sağlamışlardır. Zamanla duygularını rap müzikle ifade edenlerin sayısı artmış ve rap müzik bugünkü konumuna gelmiştir.
Gerek yüklendikleri misyon gerekse de zamanla gösterdikleri değişim acısından rap müzik ve şiir birbirine son derece benzemektedirler. Başlangıç aşaması atlatıldıktan sonra bin bir emekle uğraşıp didinen gençler, isyanlarını, duygularını, düşüncelerini rap müzikle anlatmaya başlamışlar sonrasında da toplumun eksik gördükleri yanlarını insanlara göstermeye çalışmışlardır. Bir manada ozanların görevlerini üstlenmişlerdir. Dolayısıyla rap müzik sanatçılarına “modern çağın ozanları” demek gayet doğru bir ifade olacaktır.
Zaman içinde teknolojinin gelişmesine bağlantılı olarak harcanan emek azalmış, emeğin azalması da rap müziğin daha hızlı yayılmasını sağlamıştır. Ancak bunun yanında birtakım önemli görüntüleri de olmuştur. Emeğin azalması ve gelişen stüdyo teknikleri üretimi kolaylaştırdığından bu işte kabiliyetli olana da olmayana da üretme şansı tanımıştır. Ayrıca sadece rap müzikte değil, tüm müziklerde önemli olan ses faktörü stüdyolar sayesinde gerçeklikten uzaklaşıp yapaylaşmıştır. Tüm bu gelişmelerin sonucunda rap müziklerdeki fikir arka planda kalmaya başlamış hatta tamamen fikirden yoksun, şekilci bir rap müzik doğmaya başlamıştır.
İşte, rap müzik tüm bu serüveniyle bana şiiri; icracıları ise ozanları hatırlatır. Rap müziğin günümüzdeki haliyle şiirin günümüzdeki hali hemen hemen aynıdır. Tek farkı şiirin, fikrin yanında şekilden de uzak olmasıdır. Fakat ben, şiirin ve rapin üzerindeki kara bulutların yeniden dağılacağına inanıyorum. Şiiri ve müziği hâlâ hakkını vererek icra eden herkese selam olsun!
2 notes · View notes
cenkdurlu · 5 years
Text
Sansar Salvo ve Türkçe Rap’in Nostalji saplantısı.
Tumblr media
               Türkçe Rap kitlesi 2013’ten bu yana bir çok durumu yavaş yavaş kabul etti, sindirdi. Ancak Türk toplumunun sanatçı algısının yamukluğu, bir durumu kesinlikle neredeyse imkansız ve zorlu kılıyor. Durum şu; Sanatçı kendi perspektifi ile durumları yorumlayan, ne olursa olsun kreatif tarafta kimseyi dinlemek zorunda olmayan bir canlı. Dünya’da bu böyle. Ancak Türkiye, televizyonda yayınlanan dizi karakteri ölünce insanların üzüldüğü bir ülke. Somut dünya ile Sanatsal dünya arasındaki geçimsizlik bir çok noktada ülkemizde tıkanmış bir durumda. Bu konunun Türkçe Rap özelinde En büyük örneği ise; Sansar Salvo.
               Sansar Salvo, kariyerinin en parlak dönemini 2007 – 2017 arasındaki 10 yıllık dönemde yaşadı, Kariyerinde tutturduğu ve kendi Myspace’inde, sözlerinde belirttiği “Duygusal Müziğe Sert Söz” tarzı, Türkçe Rap’in toparlanma döneminde onu Rap dinleyen tayfa dışında bilinen bir isim haline getirdi, özellikle 21 Gram Mixtape çalışması, Saian ve Karaçalı’nın “Battle Royale” albümü ile bir klasik haline geldi. Fakat Sansar Salvo’nun bir mentor ve sanatçı kimliğinin henüz oturmadığı, oldukça genç olduğu dönemde şekillendirdiği, 2. Bandrollü çalışması “Seremoni Efendisi”ne kadar devam ettirdiği tarz, hayranları tarafından kendisinden ve kimliğinden daha çok benimsendi.
Tumblr media
               Ancak öncesinde bu “tarz”ı biraz açmak gerekiyor, Bu dönem yarattığı ve kullandığı tarz, sert vokaller ve sert sözlerden, mahalle argosundan oluşuyordu. Kaş çatan sözlere sahip bu Sansi Salvo Kafiyesi, dönem içerisinde zaten kullanılan vokallerden çok, hayranları tarafından “sert ve kin dolu salvo” olarak tanımlandı, sahiplenildi. Aslında bu, Türk Halkının sanata “Eşzamanlı” olarak bakışından ibaret.
“Eşzamanlı yöntem =  Dil olaylarını belirli bir süre içinde ve tarihî değişme ve gelişmelere bağlı olmadan durağan (statique) olarak inceleme”
               Türk halkı sanatı olduğu gibi kabul etmek istiyor. Orada hep aynı, bildiği şekilde durmasından yana, bir çok noktada olduğumuz gibi sanat alanında da muhafazakar bir yapıya sahibiz. Bu muhafazakar yapı tekrar söylemek gerekirse, Türkçe Rap’te en çok Sansar Salvo örneğinde görünüyor. Türkçe Rap dinleyicisi Sansar Salvo’nun psikolojik durumu, hayatında başına gelenler ne olursa olsun, aynı içeriği tekrar ve tekrar üretmesini bekliyor. Hayatının birçok alanında olduğu gibi, aynı şeyi istiyor.
“Keder ve mutluluk gibi, nostalji de evrensel bir duygudur. Bu hissi tüm ırklardan, tüm kültürlerden ve tüm yaştan insanlar paylaşır. Her ne kadar aynı geçmişi paylaşıyor olmasak da, hepimiz geçmişe karşı nostalji hissederiz.” -Lauren Martin
               Bugün, Sansar Salvo “markası” ve personası düzenli üretim sürecinde birden fazla şey deniyor, kimi noktalarda oldukça sert ve sabit eleştiriler alsa da, hala ne kadar başarılı ve güzeldir ki, yeni yollar aramaya devam ediyor. En son DJ Suppa ile beraber “İlelebet” parçası da bu yeni yolların bir gösterimi, tıpkı bir önceki single’ı “Şehir Arabası” gibi, diğer üretimlerinden farklı bir sound arıyor. Bu benim gözümde sanatçının açlığının bir tezahürü. Ancak Bu saplantı hali, Salvo’nun kariyerini aşağıya çekmeye neden devam ediyor ? bu sorunun cevabı; Sansar Salvo’nun üretim sürecinin yavaşlığı ile alakalı olabilir. Bir önceki yazıda Server Uraz örneğindeki arayış neden piyasadan böyle bir tepki çekmedi ancak Sansar hayranları “Psikopat Yazar” personasını bu kadar şiddetle geri istiyor ? Server Uraz üretimi Salvo kadar yavaş tutmadı.
               Bu durum Eminem özelinde de yaşandı, bir dönem Eminem hayranları “Slim Shady” personası için ölüp bitiyordu ve ne yaparsa yapsın Albümleri eleştirmenler, dinleyiciler ve diğer rapperlar tarafından eleştiriliyordu, ardından aniden “KAMIKAZE” geldi ve tekrar üst seviye övgülere mazhar oldu Em. Peki onun bu durumda stratejisi neydi ? Kendisi albümden sonra kanalında yayınladığı “Kamikaze Özel Röportajı”nda şöyle açıklıyor:
youtube
“Albüm aniden çıktı çünkü doğru havanın bu olduğunu hissettim, eğer insanlara yeterince düşünme zamanı verirsen şöyle şeyler düşünmeye başlıyorlar “Umarım şöyle bi şarkı vardır, Umarım X gibi yapmıştır, Umarım Y gibi yapmıştır, Şunun hakkında rap yapsa iyi olur” Bunun hakkında düşünmek istemedim, o durumda albümün içine girdiğinde hep “bu boktan olabilir” düşüncesine sahip oluyorsun. Revival’ın albüm listesi gökten düştü internete ve çıkış zamanı yaklaştıkça insanların albüm için düşünceleri çoktan hazırdı.” – Eminem Kamikaze Özel Röportajı (TÜRKÇE)
               Salvo’nun dinleyicisine şarkılar öncesi -doğal olarak- verdiği haber, “Psikopat yazar geri gel, gelicem tabii” durumunu harlıyor ve yukarıdaki düşünceye sahip oluyorlar, bu durum Sansar Salvo için zorlayıcı olmasıyla beraber, hayatın gerçekliği ve hesaplanamaz akışından bi’ haber Türkçe Rap kitlesinin en büyük sorunlarından bir tanesi. Bunun sebebi doğrudan doğruya, Türkçe Rap kitlesinin eğitim ve yaşıyla açıklanabilir, Türkiye’nin eğitim sistemi veya sosyopolitik düşünce durumu ile de açıklanabilir. Ancak Müzik açısından bakarsak, Yakında Sans’ın hayranları için yutulması zor bir lokma olduğunu kabul etmek gerekir ve Salvo bu deri değişimini piyasanın istediği yöne değil, kendi istediği yöne gitmekle, ancak hızlı adımlarla bu yöne gitmekle başarabilir.
Tumblr media
               Şahsen Chill beatler ve yorgun vokali, yani Olgun Salvo benim kişisel olarak listemde çok daha yer verdiğim bir persona, evet 21 Gram, Son Nesil, Adrenalin Türkçe Rap’in köşe taşları olabilecek albümler, fakat Salvo’nun şahsımca müzikalite olarak bu hali çok daha oturaklı ve kompozisyona sahip bir üretim halinde. “Peki”, “Bildiğin Gibi”, “Akasyalar” ve özellikle “Bu Dünyada…” gibi parçalar bir noktadan bir noktaya varmaya çalışan ve bir “Anlatım” durumuna sahip şarkılar. Bu, benim açımdan Türkçe Rap’in liriksel gelişimi için çok önemli bir nokta, kariyerinde yapacağı kötü şarkılar olabilir, lirikal olarak bu bahsettiğim duruma sahip olmayabilirler. Ancak bu başlangıç paragrafına geri döndürüyor bizi, Sanatçı bu serüvende tüm kararlarını bir birey olarak veriyor ve geminin kaptanlığını yapıyor. Varacağı adalarda gördükleri ve beğendiklerini biz beğenmeme hakkına sahibiz, ancak o da bu yolculuğu yapma hakkına sahip.
4 notes · View notes
cenkdurlu · 5 years
Text
“Türkçe Rap Ölürken”
Tumblr media
 Türk Hip-Hop’u tarihi boyunca inişli çıkışlı dönemler geçirdi, önce toplumsal bir fenomene dönüşen Cartel, bir kaç yıl kadar sonra Ceza & Sagopa Kajmer gibi başarılı patlamaların ardından, Türkçe Rap yanlış pazarlanmasının sonucu olarak, bıçak gibi kesildi. Öyle bir kesilişti ki bu, Ankara’nın bağrından çıkan Rastalı bir gencin başarısına kadar, Türkçe Sözlü Rap Müzik Sanatçıları, açız diye sahnelerde bağırdı, videolarda ağladı ve bu kültüre ne kadar aşık olduklarını dile getirip durdular. Ancak bu Rastalı Ankara’lı genç, şimdilerin süperstarı olduğundan beri, Türkçe Sözlü Rap Müzik sanki POP’un tahtına oturmuş gibi bir hava var Türk Rapçilerinde, ancak aslında; her 10 yılda bir olan bi’ olay bu.
Ancak bizim Rapçilerimiz, mainstream’den gelen paranın etkisiyle, gerçek bir dev aynasına bakmaya başladılar. Evet kabul, artık kendimize ait 4 veya 5 şirketimiz var ancak durum hiç pazarladığınız gibi değil. Bugün buna değinmek istiyorum, Türk Hip-Hop’u Akım olarak nereye varabilir ?
Türkçe Sözlü Rap Müzik tüm gayreti ile kendine has olanı eriterek yoluna devam ediyor, önce kimse fark etmedi fakat satır sayıları azaldı, altyapılar “basit”leşti ve sözlere bol bol dinleyicinin bağırabileceği marş kısımları eklendi. Öyle ki piyasa sadece bu marşımsı şeylerle listelerin birinci sırasına oturan bir adam ile karşı karşıya ve bu adamın kültüre yaptığı tüm hakareti sineye çekiyor, çekmek zorunda kalıyor.
Marş haline gelen verse’ler artık iyiden iyiye Sosyo-ekonomik konulardan, Tarih’ten ve bireyin iç dünyasından uzaklaştı, Akım-Rap’in bir numaralı hedefi bir ütopya pazarlamak, bu akımdaki herkes Marijuanasından fırt alıyor, parlak cafcaflı ayakkabılar giyiyor ve “başarıyor”lar, endorfin aşığı bir gençlik var karşımızda, sosyal medya sayesinde 0dan herhangi bir şey başarmayı tatmadılar. Başarı duygusu onlar için like - izlenme’den ibaret. İşte bu akım bu gençlere, “Başarma” duygusunu satıyor. “Gucci-Prada, bunları istiyorum. Altımdaki Dolce Gabbana” derken, D&G giyebilme başarısı ve Gucci-Prada giyecek olma hırsı var. Olay gerçekten isteyip istememeleri değil, dinleyenin bunu hedeflediğinin gayet bilincindeler. Peki ama, burada kötü olan şey ne? Bu iş sonuçta bir ticaret değil mi ?
Olayın en üst tarafına bakarsak evet, başarılı bir ticaret. Ancak Pop kültürü kendisini tam olarak “tüketim” ile endeksledi, o popçu mankenler zaten arkalarında onlarca yıldır süregelen şirketlerin güçleri ile oradalardı ve tüketilmek için yaratıldılar, Peki bu Rapçi arkadaşların 12 şarkılık bir Albüm boyunca anlatabilecekleri ne var ? Bu formül ile olabilecek olan 1 intro, 4 şarkı, 1 düet olabilir en fazla. Peki sonrası ? Sonrası bir tür çakılış olacak, çünkü bu ticaret kalıcı bir ticaret değil, bir çocuğun şekeri gibi düşünün, eriyecek.
Ancak bunun içine “kültür”ü empoze edebilirsek, bilinçli bir nesil yaratmayı başarabilirsek, hem autotune’lu Akım-Rapçiler, Hem Boom-Bap dinleyicileri hem DJ’ler rahatça özgür üretim sahibi olacaklar, daha açıkça söylersek, Kültürden kazanılan para devamlı ve daha geniş olacak.
PMC-EPİDEMİK-HİPHOPLİFEPRO-BASEMODE gibi Hip-Hop şirketlerinin tamamının, belli başlı isimler dışında dişe dokunabilir bir dinlenme sayısına ulaşamadığını görüyoruz. Öyle ki, 4-10bin arası dinlenmeler artık bu kanallar için oldukça normal zira amaçları seri üretim ile adeta bir “unkapanı” modeli kurmak.
Şimdi burada karşımıza iki soru çıkıyor, birincisi: Bu şirketler kalitesiz isimlerle çalıştıkları için mi dinlenmeleri bu kadar az ? ikincisi: yoksa bu isimlerin yaptığı müziğin ne yeraltında ne mainstream camiada bir karşılığı yok mı ? Bu iki sorunun cevabı hemen hemen aynı noktada, gelin cevaplayalım
Bu isimlerin kalitesiz olma ihtimali şunu doğuruyor, bir noktadan sonra “Türkçe Rap” tekrar bitecek, aynı Cartel sonrası dönem gibi, yani Türkçe Rap bir akımdır. Eğer bu müziğin alıcısı yoksa şuan popüler olan şey Rap değildir, Rapçilerin kendileridir. Yani bu rapçilerden piyasa doyduğu anda “Rap Akımı” bitecektir.
İşte şuan piyasaya hükmeden Hip-Hop şirketleri, gittikleri yolun çıkacağı noktayı “Poplaşmış Rap” olarak hayal etseler dahi, geldikleri yer “Pop Müzik” oldu. Yapılan müzik ile çok değil, 3 yıl önce yapılan müzik arasındaki uçurumvari fark artık kemik kitleyi kendine çekmiyor, ancak inşa edilen yapı mainstream kitle için oldukça uçucu, kalıcı olabilmekten uzak bir nokta. Burada bu şirketlerin yapması gereken, Poplaşma skalasında biraz daha tutucu bir noktaya kaymak, İşin içine hızlıca eklenen “Günlük Müzik” yerini biraz daha Hip-Hop’a biraz daha ruhu olan işlere bırakmak zorunda. Bırakmalıdır önermesinin artık bir etkisi olmayacağı için, “bırakmak zorunda”
1 note · View note
cenkdurlu · 5 years
Text
Hip-Hop’un Genelleşme Sorunu
Tumblr media
1970’lerdeki doğuşundan itibaren, Hip-Hop Amerikan toplumunu 1950’lerin RockNRoll’unun yaptığı gibi yansıtmaktadır, 50’lerde RockNRoll dönemin Beyaz düzeni ve zevkleri üzerinden bir eğlence, bir refah ve parti kültürü pazarlamış, Hip-Hop ise bu defa Siyahın düzenii yansıtmıştır.
               Ancak, 2014 yılında Hip-Hop albüm satışları neden %25 düştü ? Bu düşüş son üç ile dört yıl arasında gözlemlenen bir eğilim ve birçok hiphop aşığını meraklandırdı. “National Monitor Website” bu düşüşün nedenlerini belirtmeye çalışmıştı:
“Batı Yakasının Rapçilerinden Kendrick Lamar dahi, siyahi nüfusun artık Hip-Hop endüstrisini desteklememeye başladığını söylüyor, artık bu kültürün kendilerini yansıttığına inanmıyorlar. Günümüz Ana-Akım Rap’i -Özellikle Radyo/Kulüplere yönelik olanlar- Tamamiyle basit, dile takılmaya yönelik nakaratlara, basit sözlerle oluşuyor. Bu Siyahi yaşam ile alakası olmayan bir nokta.”
Tumblr media
               Satışlardaki bu büyük düşüşün nedenlerinden biri, Hip-Hop kültürünün Pop Müziğe benzeyen genelleştirilmiş ve kendini tekrarlayan, sıradan bir hale gelmesidir. Bu genelleme bir çok dinleyicinin artık bu kültürden sıkılmasına ve satışların düşmesine sebep oluyor.
               Çözüm olarak, albümlerin satışlarını arttırmak için ve ana-akım hip-hop’u tekrar tanımlamak için, türün “Anlamlı” ve “Popüler Hip-Hop” olarak iki etikete ayrılması gerekiyor. Anlamlı Hip-Hop bu kültürün asıl yüzü haline gelmeli. Bu önergemin başlıca sebebi, Anlamlı Hip-Hop 90’larda Hip-Hop’u şu an olduğu yere getirmesidir. Demek ki bu, doğru ve sosyolojik olarak karşılık görendir.
                 ALTIN ÇAĞ
               Öncelikle, Hip-Hop’un tüm dünyayı sardığı Golden Age – Altın Çağ, anlamlı sözlerle doluydu. Dönemin bir çok lirik MC’si -Nas, 2Pac, Eminem, Ice Cube, Notorious BIG- gelmiş geçmiş en iyi rapçiler sıralamasına en üstte oluyor.
               Hip-Hop’a bu yolda şöhret kazandıran sanatçıların ortak noktası, Amerikan toplumundaki siyasi konular, yolsuzluk, hükümet – yargı sistemlerinde oluşan siyahi önyargısı, ırk grupları ve sosyal yapı arasındaki uçurumlar’ı anlatıyordu bu sanatçılar.
youtube
Eminem, Bu şarkısında, Toplumun nasıl, yeteneğinden ziyade deri rengine ve onun “çılgınlığına” hayran kaldığından bahsediyor. Aynı zamanda şarkıda bulundurduğu ironi ile dinleyen ana akım dinleyiciye bunun yanlışlığını hissetitmeye çalışıyor.
youtube
The Notorious BIG bu parçada, Eğitim sistemi ve Yönetimin nasıl Genç Siyahi erkekleri başarısızlığa zorladığını, ama herşeye rağmen tayfasının bunu başardığını anlatıyor.
Bu sanatçıların başarısı ile mesajı iletme arasındaki korelasyonu ve bu korelasyonun hip-hop’un asıl “sattığı” şey olduğunun ortada olduğunu düşünüyorum. Bu, aynı zamanda bugünlerde yaşanan düşüşün sebebi olur. Bu nedenle, piyasa hip-hop satışının tekrar yükselişi için anlam barındıran rap müziğe dönmek zorundadır.
                  GÜNÜMÜZDE LİRİKAL BAŞARI.
Bu dönüş için, son zamanlarda büyük satış başarısı yakalamış, manalı rap müzik üreten sanatçlara tekrar bakmalıyız. J.Cole, Logic ve Kendrick Lamar. 2009’dan beri çok az Hip-Hop Albümü platin plağa ulaştı. Bunlardan dört tanesi; “Good Kid Maad City” – Kendrick Lamar. “Under Pressure” – Logic, “Born Sinner” – J.Cole ve “2014 Forest Hills Drive” – J.Cole’du. Bu albümlerin tümü, Hayatın içerisindeki duygusal mücadeleler, çocukluk travmaları, ırksal bazda eşitsizlik ve günümüz ekonomik problemleri özelinde eleştiri ve mesajlar barındırıyor. Bu mesaj, birçok Afrikalı Amerikan vatandaşı, eşitlik destekçisi ve Hip-Hop hayranı için de anlamlı. Bu anlam, Bu albümlerin Platin’e gidişinin temel nedeni ve aynı zamanda neden Anlam taşıyan Rap müziğin ön plana çıkmasını istememin de nedenidir. 
youtube
Burada, Kendrick Afrikalı Amerikalıların Compton bölgesinde nasıl bir ekonomik çıkmazda olduğundan bahsediyor
               Zenginler Paçavra!
               Kendrick Lamar, Amerika’da aşırı derecede fakir ve şiddet barındıran Compton’da büyüdü ve emin olun, çok az insan orada bulunan ekonomik çıkmazdan kurtulur ve çoğu çete şiddeti olmadan büyüyebilir. Kendrick 2012’de Aftermath ve Interscope şirketleri ile anlaşma imzaladı. Good Kid Maad City albümü ile Compton’a dönük bir hikaye anlattı, ardından da “To Pimp a Butterfly” albümüne imza attı, albüm Afrika kökenli Amerikalıların Amerikan Tarihi boyunca süregelen mücadelesinden, hayranlarından birinde gördüğü intihar depresyon düşüncesine çok geniş bir skalada hikayeler barındırıyordu. Lamar’ın durumunda ortaya koyulup düşünülmesi gereken, müziğin nasıl insanlar olumlu yönde etkilediği ve hip-hop’a bu mesajlarla beraber nasıl katkıda bulunmaya devam edebileceğidir.
                 Hip-Hop satışları ve Dikenler..
               Son olarak, daha önce “Popüler Hip-Hop” olarak tanımlanan şey, akılda kalıcı nakarat ve sınıflandırılmış biçimde basit beatler kültürü ve endüstriyi aşağıya çekiyor, Commonplace isimli blogda Sam Rakoczy Hip-Hop’un neden Amerika’da popülerlik ve satış kaybettiğini kendince açıklamaya çalıştı :
               On Yıl Önce olmasına rağmen, “Marshall Mathers LP” hala tüm zamanların en hızlı satan albümü. Bir yılda on milyondan fazla kopya sattı ve bu hiç duyulmamış bir rakamdı, onunla hemen hemen aynı rakamlarda Nelly sattı, 9 Milyon. Müzik Ticaret Dergisi Billboard’a göre, rap müziğin satışları 2000 yılından bu zamana %44 düşüş gösterdi, aynı zamanda Dünya çapındaki Rap müzik satışları %13’ten %10’a geriledi. Hip-Hop’un neredeyse tükeniş safhasına geçmeye başlamak üzere olduğu bu günlerde, Rapçiler medyayı suçlamayı tercih ediyorlar ancak suçlu kendileri. Konu nerede ? Yaratıcılık nerede ? Günümüzde artık sözlerden çok beatler ön plana çıkıyor. Gerçek Hip-Hop aşıkları asıl olayın sıradan beatleri hareketlendiren sözler ve yaratıcılık olduğunun farkında.
//Jon Dough’un Medium’da yayınladığı yazının çevirisidir\\\
2 notes · View notes