Tumgik
#doğru yanlış
meyuskartanesi · 2 years
Text
doğru insan sen onu ararken değil, sen kendini bulduğunda o karşına çıkar.
19 notes · View notes
serixx · 2 years
Text
İnsanlar sadece izin verdiğiniz sürece sizi üzebilir .Yok yere kızmayın kimseye .
Eğer üzülüyorsanız yüzleşmeniz gereken sadece aynadaki .
Neden üzülmeyi seçiyorsun ??
1 note · View note
seslimeram · 2 years
Text
Doğru Zayi Edilirken (Anlattırılmayanın Meramı)
Tumblr media
Doğru tahayyülü ve pratiğinin toptan zayi edildiği yerine ikame edilen yalan / yanlışların düzleminde her şey alenen çürütülüyor. Basmakalıp ezber edilmiş hep bilindik bir hal ve tavırdan ötede afaki bir devamlılıkla birlikte sosyopolitik olan gündelik yaşam hemen her gün yeniden doğrularından arındırılıyor. Sterilize bir ülkeyi var etmek adına en akla seza, en olmayacak şeylerin yoluna yürürken buluyor ülke kendisini. Sıradan insanların o hayat haklarından eser kalmıyor. Tebaa olarak görülen, sadece dolgu olarak, sistem çarklarının tam ve eksiksiz dönmesi için, adına yaşamı gözetilen halka her gün yalanlar bahşediliyor. Doğru tam anlamıyla eğilip bükülürken, yerine ikame edilen tozpembe ülke masalının bir cehennem olduğu gözlerden kaçırılmak istenir. Doğru yok edilirken o karanlıkla lebalep sahneyi ülke diye yutturmak sahicidir. Yirmi yıllık iktidar pratiğinin devamlılığı alenen var edilen bu hallerin / eylemlerin yekununda bina edilir. Çürüme her yerde, hemen her durumda apayrı bir vahameti beraberinde güncelliyor. Ne muğlak, ne mübalağa ne salt laf kalabalığı, ne uydurma her şey göründüğü halinden de betere / biçimsiz bir toplama rehin ediliyor işte. Ülke çürümenin kılınırken, cerahat, örselenmiş olan yerdeki yaşam istemini son kertede yerle yeksan eden etmek adına sürekli güncelleniyor. Doğru zayi edilirken ol cürüm, suç, kanun, düzen denilerek resmiyete kavuşturuluyor.
Suç işleri bakanlığının, düşmanlaştırma politikalarının bel kemiği kılındığı, bir yazınsalda yer bulduğu gibi savaş bakanlığının, ekonomik refah bakanlığı gibi her şeyin tastamam iş bu sahada cürümlere rehin edilip her şeyin rehin edildiği, yerle yeksan olunduğu bir yalın gerçeklik var edilir. Yalanlar sahneyi donatırken, atıldı mı mangalda kül bırakılmayan her ne varsa onun tekzibi biteviye sunula gelir. Adalet kavramı iç edilirken, hürriyet bahsinin açılması dahi söz konusu edilmez. Eşitlik lafta kılınırken, demokrasi mefhumu sandıktan sandığa anılagelen bir şaibeye evrilir. Milletin hizmetkarlığı, o millet içinden çıkagelmiş bir avuç varsıl azgın azınlığa rehin / el pençe divan bir simgelemeye dönüştürülür. İç edip daha fazla sömürüp, daha da iyi sömürüp, din, iman, ezan, vatan, bayrak diye cümlelerin biri bitmeden bir diğeri başlarken, evrensel verili hukukun tüm normları alt üst olunandır. Gerçeklik zayi edilirken yerine ikame edilmiş olan her şey daha bariz / kalıcı / kesintisiz bir yalanlar sarmalını ifşa eder. Budur halihazırda yeni ülke!
Ekran gümbürtüsü içinde var edilmiş bol donatlı, evlerden ırak bir sirk sunumundan en olmadık anlarda devreye konulup, halkın gazını alsın diye sevk edilen sinematografinin en aşina kayıtlarına imzasını atmış Kemal Sunal filmlerinin heder edilmesine, bütünüyle bir memleketin dönüşümü süreğenleştirilir. Dün doğru olan bugün yalandır. Dün hakikat diye bildirilen bugün kırmızı çizgileri harekete geçirendir. Dün insan hakları mevzusunda söz sahibi ülke denilirken, işkenceye sıfır tolerans naraları atılırken, vaatten hakikate en kestirmeden geçiş sokaklardaki kadınlardan, lgbta bireylere, uygulanan / reva görülmüş o şiddet pratiklerinden haklarını savunan erkek, kadın tüm yurttaşlara bir biçimde sürekli olarak taarruzlarla var edilir. Onca şatafat, geçmişte bu yoktu, sayemizde artık sorun da değil, mesele de diye diye 1984’ün edebi karanlığında tasvir edilenler, bugünün sahnesi üstünde her gün mot-a-mot var ediliyor. 1915’in karanlığına ulaşması yıllar almış olan o ülkenin gerçekliği bir kere daha tekrar edilmeye çalışılıyor. Fethinin üstünden yüzlerce yıl geçmiş olan İstanbul’u dahi tam olarak Türk’ün (hangi Türk) kılamamış olanların birer açık yalın yok etme diskuruna rehin edilmiş ülke gerçekliği de bunlara eklenebilir. Halin, gidişatın her nasıl bir fecaat toplamından ileri geldiği, doğrunun yerine ikame edilmiş ya da edilmeye çalışılanların sonuç kabilinden sunduğu her şey pespayelik, simsiyah bir alan, güncelliktir. Biliyor muyuz?
Bianet’ten aktaralım: “Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Urfa İl Örgütü Kongresinde konuştu.
Buldan, 2 Haziran 1994 tarihinde HADEP Parti Meclisi (PM) üyesi iken katledilen Muhsin Melik’i, İbrahim Ayhan, Şenyaşar ailesinin katledilenleri, Suruç katliamında yaşamını yitirenleri ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başladı.
"HDP olmadan gelecek olmaz"
"HDP’nin yasak ve baskılara karşı mücadelesini büyüttüğünü" belirten Buldan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Bugün HDP’nin en belirgin ve belirleyici olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Tüm gözlerin HDP’nin üzerinde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Şimdi herkesin gözü HDP’nin üstünde, çünkü seçimler yaklaşıyor, çünkü bu ülkeyi yönetenler bir kez daha iktidara gelmek için yeni komplolar, başka başka spekülasyonlar ve bu halk üzerinde oynanacak oyunları devreye koymaya çalıştığını biliyoruz.
"Bir kez daha söylüyoruz, HDP olmadan gelecek olmaz, siyaset olmaz, parlamento olmaz, HDP olmadan yeni bir yaşam asla olmaz. Biz bu anlayışla yeni döneme hazırlanıyoruz.
"AKP içinde kırılmalar var"
"Şu günlerde özelliklere AKP içinde büyük kırılmaların, anlaşmazlıkların ve çatlakların yaşandığını biliyoruz. Cumhur İttifakı’nın içinde de Millet İttifakı’nın içinde de büyük anlaşmazlıkların, çatlakların olduğuna her gün tanıklık ediyoruz.
"Peki, niye böyle ayrışma yoluna gidiliyor, bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin hakların kim tanımazsa, dillerini kim yasaklarsa onun bir kez daha iktidara gelme şansı yoktur, olamaz. İşte AKP şu anda yaşadığı bütün bu anlaşmazlıkların sebebinin Kürtlere yaklaşımı olduğunu çok iyi bilmelidir.
"AKP güvenlikçi politikalarla çözüm arıyor"
"Sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin önemli oluğunu her fırsatta söyledik, bir kez daha ifade etmek isterim ancak AKP zihniyeti sorunları diyalog ve müzakere dışında operasyon ve güvenlikçi politikalarla çözme yolunu tercih ediyor. Bunu tercih etmelerinin nedeni de elbette bir kez daha iktidar olabilme ve kendi koltuklarını sağlama alma zihniyetinden kaynaklandığını biliyoruz.
"Öcalan'a tecrit sürüyor"
" İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’a karşı mutlak bir tecridin devam ettiğini hepimiz görüyoruz. Bugün bir kez daha Öcalan’ın ailesi ile görüşme yapmasına dair 3 aylık bir yasak daha getirildi. Sanki bir görüş varmış gibi, düzenli bir gidiş geliş varmış gibi, bir kez daha basına yansıyan 3 aylık bir aile görüşüne yasak getirildi.
"Öcalan ile görüşmeler yok"
"2015 yılından beri düzenli olarak yapılan bir aile görüşü yok. 2015 yılından beri düzenli yapılan bir avukat görüşü, bağımsız heyet görüşü yok. Son günlerde yazılan çizilen medyada konuşulan bir şey var. O da yeni bir çözüm sürecinin başlayıp başlamama meselesi.
"AKP ve HDP arasında gizli bir anlaşma var mı yok çokça konuşulduğu bir dönem. Sanki AKP ile HDP kapalı kapalı kapılar ardında bir araya geliyor, Sayın Öcalan ile bir görüşme yapıyor ve kamuoyundan gizleniyor gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Şunu özellikle ifade etmek isterim.
"Dokunulmazlıkları kaldıranlar AKP ile ortak"
"Biz AKP ile hiçbir konuda herhangi bir konuda bir anlaşma yapmadık, yapmayız. AKP ile anlaşma yapanlar bellidir. Milletvekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılmasında AKP ile birlikte ellerini havaya kaldıranlar AKP’nin ortakladır. Tezkerelerde AKP ile birlikte evet oyu kullananlar AKP’nin ortaklarıdır.
"AKP’nin bütün hukuksuzluklarının altına imza atanlar, AKP’nin her türlü hukuksuzluğunun yanına boncuk gibi dizinlerler AKP’nin gerçek ortaklarıdır. Biz barış meselesinden samimiyiz, ülkeye barışın gelmesi, hüküm sürmesi için çok samimi çok cesaretli ve çok haklı bir yerden politikalarımızı sürdürüyoruz.
"Kimse HDP'yi suçlamasın"
"Çünkü barış programımızdır, mücadelemizdir, ilkemizdir. Şunu da açık yüreklilikle iade etmek isterim ki Türkiye’de barışa, demokrasi, insan hakları ve adalet dair AKP iktidarının herhangi bir şekilde adım atmadığını biliyoruz. Bunun için hiç kimse HDP’yi suçlamasın.
"Hiç kimse HDP’nin Türkiye haklarına rağmen Kürtlere rağmen farklı bir yol yöntem izleyeceğini düşünmesin. Biz ne yapacaksak sizlerle birlikte yapacağız. Biz ne yapacaksak, ne karar alacaksak sizlerle birlikte yapacağız. Buna kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkenin Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesine, adalete büyük ihtiyacı var.
3 Temmuz'da büyük kongre
"3 Temmuz'da Ankara da büyük kongremize gerçekleştireceğiz, büyük kongremize bir kez daha adalet olan güvenimiz barışa olan ihtiyacı, özgürlüklere olan ihtiyacımızı hep birlikte kongre salondan haykıracağız. Urfa’dan büyük bir katılımın olacağını, sizin de katkı ve emeğinizin olacağını biliyoruz. Hepimizin yolu açık olsun, mutlaka kazanacağımızı, büyük bir zaferle barışı getireceğimizin herkesin bilmesini istiyorum. Serkeftin diyorum.”
Kongre, faaliyet raporlarının okunmasıyla devam etti. Ardından gidilen seçimde, HDP Urfa İl Eşbaşkanlığına Ahmet Atış ve Aliye Kızıldamar seçildi.”
Kötülüğün arşı alaya çıktığı bir zeminde Halkların Demokratik Partisinin verdiği tüm ol mücadele bu yalan / yanlışlar düzleminde asıl meselleri de konuşabilmenin her ne kadar acil ve ivedi olduğunu da bildirir. Buldan ve yoldaşlarının suna geldiği perspektif, tümü birden Bakur Kürdistan’ının hakikati olduğu kadar da bir asırdır yerinde saymalarla gün geçiren bir Batı Türkiye’nin de nasıl alelacele yola koyulması gerektiğinin de ifşaatını tam olarak var eder. Yanında, yöresindeki komşusu olanın meramını, meselini duymayan, iktidar ve yancısı olagelen güdümlü yaygın medya, kanaatler vesair adlandırmalarla bir biçimde “öcü” ilan edilip “terörize” edilmiş bir yapı, bugünün haline, bunca çaresizliğin tam da ortasında çözümü her nerelerde bulabileceğimize dair bir çabayı görünür kılar. Yalanın ve vahim olagelen şiddet pratiklerini dört bir yandan yeniden imal etmenin tam da karşısında sözle / dirençle / muhalefetin muhalefet olduğunu bildirerek, eyleyip sorgu ve sual ederek bir yol / yön tayinine girişilir. Bugün her şeyin hızlıca tüketildiği bir zaman aralığında olabildiğince yalın bir biçimde Kürd’ün kurtuluşunun pek çok öteki için olduğu gibi aynı zamanda da Türk’ün ta kendisi için de bir reçete olduğu, gerekliliği bir kere daha hatırlatılır. Bugünün ülkesinin ekonomik yıkıcılığını örselemek adına yol verdiği ol Kürd düşmanlığı, ayrımcılığın her kesime uğrayan sureti, bitimsiz ırkçılık ve dahi nefret / şiddet tezahürleri karşısında propagandanın değil hayattaki hakikatin kazanabilmesi için bir çaba sürdürülür. Yanlışın dört bir yanda olduğu zeminde en azından bu çaba dahi, gelecek için nasıl bir eşikte bulunduğumuzu da anlatır. Ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Yüksekova’da köyleri bombardıman altına alan askerlerin, çocuk ve yaşlı kadınların da aralarında bulunduğu en az 20 kişiyi darp ederek operasyon bölgesine götürdüğü belirtildi. Operasyon bölgesine götürülen 13 kişi gözaltına alınırken, diğer köylülerden haber alınamıyor.
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Şîşemzîn, Xurekana Seyîda ve Xurekana Temo köyleri çevresinde bulunan Astenga Reş bölgesinde başlatılan askeri operasyon sürüyor. Şiddetli çatışmaların yaşandığı bölgeye, 3 ambulansın sevk edildiği öğrenildi. Bölgede bulunan köylere zırhlı araçlarla baskın yapan askerler, yaşları 11 ile 14 arasında değişen çocukların da aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyi darp ettiği belirtildi. Askerler, darp ederek sonra evlerinin önüne atılan çocuklara, hakaret ettiği aktarıldı. Askerler, köy baskını sırasında 8 yaşındaki bir çocuk ve yaşlı kadınların da aralarında bulunduğu en az 20 kişiyi zorla operasyon bölgesine götürdüğü bildirildi.
Telefonlara El Konuldu
Köyde bulunan yurttaşların aktardığı bilgilere göre, operasyon bölgesine götürülenlerin telefonlarına askerlerce el konuldu. Operasyon bölgesinde bulunan Şîşemzin köyünden çobanların da askerlerce gözaltına alındığı ve “Siz dua edin yanınızda kadınlar var; yoksa size neler yapacağımızı iyi bilirdik” şeklinde tehdit edildikleri belirtildi.
2’si Çocuk, 4’ü Çoban 20 Kişi Alıkonuldu
Operasyon bölgesine zorla götürülen 20’ye yakın köylüden 4’nün İran uyruklu olup köyde çobanlık yaptığı, 2’sinin ise çocuk olduğu öğrenildi. Askerlerce operasyon götürülen ve daha sonra gözaltına alındığı öğrenilen 13 kişinin isimleri şöyle: “Zozan Turgut (45), Nevin Turgut (8), Rahmi Turgut, Rojhat Turgut, Deniz Turgut, Necmettin Turgut, Nedim Turgut, İzzettin Turgut, Behçet Engüdar, Fırat Engüdar, Demhat Engüdar, Birhat Engüdar ve Özgür Engüdar.”
Gözaltına alınanların Kısıklı Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğü belirtildi. Edinilen bilgilere göre, gözaltına alınan 13 kişinin Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürülecek.
Kamuoyuna Harekete Geçme Çağrısı
Operasyon bölgesine götürülen Zozan Turgut ve Nevin Turgut ile ismi öğrenilemeyen iki kadın serbest bırakıldı. Diğer yurttaşların ise nereye götürüldüğü hakkında bilgi edinilemedi. Giriş çıkışların yasaklandığı ve askeri ablukanın sürdüğü Şîşemzîn köyündeki yurttaşlar ise gözaltına alınanların yaşamlarından endişe duyduklarını belirterek, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
Çobanların gözaltına alınmasıyla, bölgede küçükbaş hayvanların sahipsiz kaldığı ve çoğunun kayıp olduğu bildirildi.”
Darbeci Evren ile yüzleşildi. Bir daha Amed zindanları gibisi var edilmeyecek. Bizim Kürd sorunumuz yoktur. Doksanlar geride kaldı. Bir dolu pejmürde laf salatasının tam da dibinde, Pervin Buldan’ın aksettirdiği o barışı esas kimin / kimlerin istemediğinin de yanıtı var edilir bir kere daha. Siyasal erkanın emir eri olmuş çıkmış bir askeri personelin var ettiği yegane şeyin ucube bir işkencecilik olduğu gözler önüne serilir. Köy basmaların insan kaçırmaların, yine yeniden göz dağı niyetine çocuk / kadınlar ile uğraşmanın bir başka tezahürü var edilir. Daha önce Van’da geçen hafta gördüğümüz şiddetin kameralar tarafından kaydedilemeyen suretinde insanların alıkonulması, operasyon bölgesine bir biçimde taşınması gibi nice insanlık suçu var edilir. Her şey eğriyi, yanlışı bildirirken hep bunu göstere gelirken bir kere daha çözümü değil, mutlak sabit ilan edilmeye çalışılan o çözümsüzlüğü masaya getirir Akp ve devletinin şimdisi. Şîşemzîn köyünde her ne oluyor, her ne var edilmek isteniyor bunu anlayabilmek onca acı tecrübeye rağmen halen imkansız mıdır, nedir allasen? Yüksekova İlçesi’nde gözaltına alınan köylülerle görüşmek için İlçe Jandarma Komutanlığı’na giden ÖHD Hakkari Şubesi Eşbaşkanı Harika Günay Karataş, “Darp edildik, işkenceyle karakoldan çıkarıldık, yerlerde sürüklendik” dedi. Darp raporu alan avukatlar, suç duyurusunda bulunacak. Zorla askeri aracın takibi, taciz ve küfürleriyle birlikte karakol komutanlığından çıkarıldıkları bir zeminde doğru nerede, hangi arafta yer almaktadır? Kimsenin hiçbir şeye dair en ufak bir hesabı dahi vermediği bir zeminde bunca açık linç / kötücül tehdit / yıkıcı şiddet ve ötekisine düşmanlık anbean güncellenirken, olan biteni fark etmek ne zamandır, hangi zaman? Doğru zayi edilirken bir yandan, hakikat yerle bir edilirken öte yandan, dezenformasyon diye geçiştirilirken her şey ama her bir şey, yaralar, bereler, eksiltmelerin akıbeti, bunca ağır yük ne olacaktır ki sahiden?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: Dietrich HACKENBERG
Sonradan gelen ek: “Gözaltında tutulan 13 kişiden 11’i, 26 Haziran akşamı Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığı’nda ifade işlemleri tamamlandıktan sonra serbest bırakıldı. 3 gündür ilçe jandarmada gözaltında tutulan Birhat ve Behçet Engüdar kardeşler Jandarma Komutanlığı’nda alınan ifadelerinin ardından savcılık ifadeleri alınmak üzere Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edildi. Engüdar kardeşler yoğun polis ve jandarma ablukasıyla Yüksekova Adliyesi’ne getirildi. İfade işlemleri alınmak üzere adliyeye getirilen Engüdar kardeşler, Savcılık ifadeleri tamamlandıktan sonra, “Örgüt üyesi” olma ve “örgüte yardım ve yataklık” yaptıkları iddiasıyla tutuklama talebiyle Yüksekova Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Sulh Ceza Hakimliği’nde yapılan kimlik tespitlerinin ardından savcılık ifadelerini tekrar eden Engüdar kardeşler Hakimlik tarafından, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.”
0 notes
yerdekiy1ld1z · 1 year
Text
düzeltmeye değil de her şey dağılmaya daha müsait artık
100 notes · View notes
mecnun1cinar · 10 months
Text
Doğrusunu bildiğim yanlışları dinliyorum
Tumblr media
60 notes · View notes
mehfem · 7 months
Text
"99 doğru ve 1 yanlış getirsen de insanlar 99 doğruyu görmezden gelip, 1 yanlışını yayarlar."
.
.
Öyle işte :')
23 notes · View notes
gokyuzundekiays · 2 months
Text
“Yanlış insanlar, doğru kararlar almana yol açar.”
19 notes · View notes
dinginsel · 10 months
Text
"Aile: Bütün kötülüklerin iyi niyetle yapıldığı yer."
23 notes · View notes
kalopcia · 3 months
Text
çok fazla sevgiye ihtiyacım var
6 notes · View notes
yokrahatuyku · 4 months
Text
Tumblr media
7 notes · View notes
msoylesinebirii · 5 months
Text
Peki gün içerisindeki tüm güzel anılarının 1 tane kötü anıyla silinmesi.. Hani 3 yanlış sadece 1 doğruyu götürüyor du ?
7 notes · View notes
Text
Tumblr media
117 notes · View notes
melindaisblog · 11 months
Text
Bunca gürültünün içinde senin sessizliğini affetmek zor
9 notes · View notes
limonyesili · 3 months
Text
Annem ve babamla görüntülü konuştum az önce. Babam bi yandan annem hakkında şikayetleniyo annem konudan bağımsız teyzeleri ravzaya nasıl götürdüğünden bahsediyo tatlı güzel bi andı <3
4 notes · View notes
onderkaracay · 11 months
Text
Tumblr media
8 notes · View notes
gecelereaitim · 3 months
Text
"Ben Mecnun, sen Şirin, tesadüf değil.
Biz bize kurulmuş tuzak gibiyiz."
Bir şarkının her sözü koyar mı ya?
3 notes · View notes