Lezzetiyle hayatımızın her anına eşlik eden kahve bizim için bazen bir dost bazen de en büyük sırlarımızı paylaştığımız bir sırdaşımız olmuştur. Ünlü yazarlar ve şairler de kahve hakkında pek çok şey söylemiş. Ünlü şairlerin anlamlı kahve sözleri bu başlık altında topladım size pek bişey kalmadı sanırım 😅 varsa eklerseniz sevinirim ☕❤️
“Oysa kahve içmişliğimiz de vardı. Bu ne hatır gönül bilmezlik, diyemedim.” (Orhan Veli)
"Her şeyden biraz kalır’ diyor birileri, çoğulluk haklılıktır. Kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı.” (Turgut Uyar)
“Bir hoş oldum ele güne karşı
Herkeslerden utandım
Bir yanım insanlı kahve
Dünyalar dolusuydu bir yanım” (Edip Cansever)
“Eleni’den önce
Daha ben çocuktum daha tütüne daha kahveye alışmamıştım
Sabahları, akşamları bilmiyordum daha
Bir gün bakıyorum akşam ellerimde gözlerimde
Bir gün sabah her yanım.” (İlhan Berk)
“…O nane likörüne bayılırdı ama, ben onu
sıcacık bir kahvenin dumanına benzettim…” (Haydar Ergülen)
“çok zaman sonra oturup
bir fincan kahve içebilmeli insan
eski sevgilisiyle geride bunu bırakabilmeli
yalnız ya da birlikte çekip giderken bir ilişkiden” (Murathan Mungan)
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini
Ahmet Arif
Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.
Nazım Hikmet
Farzet hiç ayrılmadık
Gözümde tütüyor
Gözümü tütsülüyorsun hala
Hep birlikteyiz sanki
Seninle ben ve DÜNYA
Can Yücel
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar Mendilimde kan sesleri.
Edip Cansever
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
Cemal Süreya
Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.
Orhan Veli Kanık
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.
Turgut Uyar
Yağmur yağıyor Ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gi- diyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar ka- tından?
Şükrü Erbaş
Ben sana mecburum bilemezsin.
Atilla İlhan
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adının gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
TEVFİK FİKRET
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
AHMET HAŞİM
Hastalık derecesindeki takıntısı ise:
Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep
gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
TOMRİS UYAR
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
CEMAL SÜREYA
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir.
Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
ORHAN VELİ
Ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
CEMİL MERİÇ
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsızmış olur bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
AHMET ARİF
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır
ve ev reçelleri yaparmış.
YAŞAR KEMAL
Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder.
Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!..
Ahmet Davutoğlu: Karşıdan karşıya geçmeye çalışan bu tavuğu şiddetle kınıyorum. Kimse asfaltımızın gücünü test etmeye kalkmasın.
Abdullah Gül: Bana böyle bir bilgi verilmedi ama karşıdan karşıya geçtiyse hükümet gereğini yapar.
Kemal Kılıçdaroğlu: Bu tavuğun böyle rahat davranmasına izin verenler bunun hesabını verecek. Bu işin peşini bırakmayacağız. Gerekirse Anayasa Mahkemesi'ne gideriz. Hodri meydan.
Selahattin Demirtaş: Seni karşıya geçirtmeyeceğiz.
Melih Gökçek: Biz yol yapmasaydık. Tavuk karşıya geçemezdi.
Cübbeli Ahmet hoca: Bırakın şimdi tavuğu yahu! Sen sırattan karşıya geçebilecek misin? Onu düşün.
Nihat Hatipoğlu: Arabalar tüm hızıyla geliyordu.. Tavuk.. Tavuk karşıya geçmeye çalışıyordu. Kornalar susmak bilmiyordu. Tavuk karşıya geçmek için her hamle yaptığında arabalardan ürküp geri kaçıyordu. Yeter diyordu tavuk. Yeter!
Turgut Uyar: Tavuğu bırak! Göğe bakalım..
Cemal Süreya: Birden nasıl oluyor sen karşıya geçiyorsun.
Attila İlhan: Tavuk, geç karşıya. Ben sana göre değilim.
Aziz Nesin: Karşıya geçemeyen tavukların yüzde altmışı aptaldır.
Seziyorum . Eskisi gibi değilim. O deli yürek tüm kayaların arkasına saklanmış sanki. Ben bunu bi saat önce farkettim ama ben aylardır bu haldeyim sanırım. Karanlıktan korkmaya başladım. Tek başıma kalmak korkutmazdı beni. Evde tek başımayken kapıyı iki kez kilitlemezdim. Ne oldu bana. Sanki eskisi gibi de gülmüyorum. Ufacık bir sahneye günlerce ağlıyorum. Ben umursamaz bi insandım ne zamandır kendimi bırakıp başkasının derdine çare olmaya başladım. Çözemediğim tüm dertlere bir dertte kendime katmaya ne zamandır yapıyorum ?
Kitap okumaya devam ediyorum ama artık 88. sayfayı bitirirken 89. sayfada ne yazdığını merak etmiyorum. Ilk kitabın sonunu okurdum ben. Son zamanlarda Turgut uyar 'ı , Atilla ilhan'ı hiç okumuyorum. Artık bana Ahmet efe ve Ümit yaşar oğuzcan filan iyi geliyor. Son zamanlarda yazdığım şiirlere baktım hiçbirinde umut yok . Hiç vuslat yok hep hicran var. Hiçbir zaman dizim kanadı diye birine gitmedim bu hayatta ama sanırım bu sefer farklı galiba.