O kadar duygusuz hissediyorum ki.
Bir gün olur da karşıma çıkıp bana "senden gitmekle hata ettim," dersen sana olan öfkem yüzünden ağlarım diye çok korkuyorum.
Aradığımız…. aradığımızı bir bilsek. Biliyoruz. aradığımız: olmayan. Bir veda daima hazindir.Ve mukaddestir.Ölüm gibi. Dönüşü yoksa tabi. Hangi vedanın dönüşü var. Gelen daima bir başkasıdır. Yaralı ve yaralayan. (Jurnal)
Kaç satır silip durdum bilmiyorum. Sadece dağlara taşlara bağırmak, sonsuz gecede kaybolmak, yorganıma sarılıp varolduğumu hissetmek istiyorum. Birileri beni anlasa, anladığını belli etse bu yaşadığım boşluğun bir saniyesi bile olmayacak gibi hissediyorum.
Her şeyi yutabilirim, inanın bana her şeyi yutarım, üzüntüm hariç… boğazıma takılan ve içimde büyüyen tek acım, üzüntülerim. İçimin yandığı onca şey…
“ifade edemediğim bir eksiklik hissi var içimde. sanki her şey başka türlü olabilirdi.”
•"seni görmek istiyordum kısacası. insan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. sen anlamazsın tabii. anlamak için insanın bazı eksik yönleri olmalı.”
• “beklenen geç geliyor, geldiği sırada insan başka yerlerde oluyor...”
•İnsan bazı güçlüklerden, ancak onları unutmak suretiyle kurtulabiliyor albayım.
Az önce bir Anna Ahmatova şiiri tarafından, göğsüme tam yedi bıçak yarası aldım ölmedim. "Sen ve ben acıdan bir dağız, sen ve ben bu dünyada bir daha hiç karşılaşmayacağız." Bazı aşkların kaderi budur. Bazı kavuşmalar mahşere kalmaz, bazı kavuşmalara mahşerde bile gerek kalmaz.