Kâküllerini hep babası kesen ve saçlarını çok seven bir kız çocuğuysanız eğer dışarıdaki dünya normal şartlardan iki kat daha fazla ızdırap oluyor size çünkü dışarıdaki dünyada kadınların saçları çekiliyor, çocuklara zulmediliyor, kediler ve köpekler öldürülüyor, parası olan her şeyde söz hakkı olduğu bir konuma getiriliyor, insanlar ihanet ediyor, değerler unutuluyor, haklılar susturuluyor, çığlıklar duyulmuyor, kitaplar yırtılıyor, tanrı reddediliyor, şiirler çalınıyor, çiçekler koparılıyor, çimenler eziliyor, kuşlar ötmüyor ve silahlar patlıyor. Öyle bir bilinmezlik ve hor görme telaşı var ki orada siz babanızın kestiği kâküllerinizle o karanlık sokağın ortasında omuzlarınız düşmüş ve nefesiniz sıkışmış şekilde kalakalıyorsunuz. Tüm bu yaşananların altında eziliyor ve kafanızı gökyüzüne çevirip sızım sızım sızlıyorsunuz kesik nefeslerinizle. Sonra da şanslıysanız eğer hızlı adımlarla evim dediğiniz yere gidiyor ve belki bir süre tüm bunların fişini çekebiliyorsunuz. Bitmiyor ama bu dünyanın makaraları. Zira saçlarınıza aşık olduğunuzu bildiğinden ilk sizden onları alıyor. Bu yüzden ki bu dünyada saçlarını çok seven tüm kız çocukları kanserdir...
"Herkes biliyor yalnızlığın ölüm, ölümünde yalnızlık olduğunu. Belki bu yüzden en çok ölenle ölünmez lafı öfkelendiriyor seni. çünkü bir gece sabaha karşı henüz güneş doğmadan öldün sen. ölenle öldün. Hayat dolu bir parçan eksildi, hayata bakan gözlerin kör oldu, alacakaranlıkta yapayalnız, çırılçıplak kaldın."
"Bir şeylerden kaçar gibisin. Soluk soluğa ama hiçbir şey anlatmayacağına yemin etmiş gibi sakinsin. Gitmek istediğin belli bir yer yok ama kalmak istemediğinden artık eminsin. Sadece biraz olsun herkesin ve her şeyin susmasını istemişsin. Kendini duyabilmek için."