Tumgik
#iyi okumalar
engereken · 1 year
Text
Kocamanbisite - Pro+
Ebeveynler çocuklarını büyütürken onlara hayal gücü kazandırmanın yanı sıra eğitici içeriklerle bir şeyler öğretmek isterler. Çocuklara okunacak bir masal, masallar diyarına giriş yapılmasını sağlar. Bu sayede çocuğun ufku genişler, ebeveyni ile daha kolay iletişime geçer. Yatmadan önce yapılacak masal oku etkinliği çocuğun dikkatini toplamasına yardımcı olur, iyi ve kötü kavramlarıyla tanışmasını sağlar. Mutlu bir sonla bittiğini öğrendikçe kendini daha iyi hisseder.
Farklı içeriklere sahip masalları çocuklarına okuyarak çocuklarının kolaylıkla uykuya dalmalarını isteyenler www.kocamanbisite.com/uyku-masalları internet adresinden faydalanabilir. Sitede çocukları sıkmadan kısa masallar olarak başlanan okumalar yapılabilir. En güncel kütüphanenin sunulduğu sitede çocuk masalları kategorisi altında farklı yaş grupları için eğitici içerikler bulmak mümkün. İster klasikleşmiş ister yeni karakterlerin olduğu kategoriler mevcut. İndirme seçeneği sunan yapısıyla bütçeden tasarruf etmeyi sağlayan çok yönlü bir site konumunda.
2K notes · View notes
master1wayne · 8 months
Text
Gençlik Öfkesi S1 - B1
Gençlik Öfkesi S1-B1
Herkese selam! Ben Burhan Aras, 1.89 boyunda, 82 kilo, esmer, yeşil gözlü, uzun saçlı 19 yaşında hayatında sorunlar yaşayan bir gencim. Sizlere anlatacağım bu berbat hayatımda, değişen ve düzelen. Yeni hayatımın adımını attığım ve kendi yolumda ilerlemeye çalıştığım, içerisinde ailemden tutun psikoloğa evimizde çalışan hizmetçimize ve okuldaki yakın çevrem dahil. Yaşadıklarımı teker teker anlatacağım! -İyi Okumalar-
BÖLÜM 1 [İHANET]
Her şey babamın beni geceleyin dışarıda gecelik takımlarımla bıraktığı gece başlamıştı. O kadar bağırmıştım sanki megafondan konuşuyordum, babam evin kapısını kilitlemiş, bense yağmur altında bekliyordum.
Pg: Peki daha sonra ne oldu annen, ablan ve ya hizmetçi açmadı mı sana kapıyı hiç?
Hayır annem ve ablam yukarıda beni camdan izliyordu, sadece izliyordu...
Pg: Derya hanım nerede peki?
O zamanlar hizmetçimiz, yaşlı bir kadındı, aslında vicdanlıydı fakat bana kapıyı açamazdı, yoksa babam canını okurdu kadıncağızın. O da haklıydı bir nevi...
Pg: Peki hep böyle mi oldu? Baban her gece, her gün sana bunu mu yaptı?
Sadece canı istediğinde böyle yapar, keyfi yerindeyse sadece annemi ve ablamı önemserdi. Ben aslında bir sürü elmasın arasında değersiz bir demir parçası gibiydim.
Büyükdükçe, ailemle arama daha fazla set girdi. Okul yıllarında başarım arttı, hala da öyle zaten. Annem ve babam veli toplantılarında iyi bir aile rolü oynuyor, diğer insanlara örnek bir birey gibi davranıyordu.
Doğum günlerimde orta okul zamanı sadece yaşlı hizmetçimiz kutlardı. O da gittikten sonra yerine Derya hanım geldi. O gelince ilk başta uzak davranıyordum kendisine, ailem beni ona karşı bildiğin örgütlemişti...
Fakat, Derya hanım beni diğer çocuklardan farklı görmüştü aslında bunun etkisi kendisinin de genç bir kadın olmasından kaynaklıydı. Evimize ilk defa 21 yaşındayken gelmişti.
Ben orta okulu bitirip liseye geçtiğim dönemdi. O zamanlar sınavdan güzel, yüksek bir puan alınca annem hemen araya girdi ve kendi özel lisesi vardı oraya kayıt ettirmişti beni.
Pg: Güzelmiş en azından ailenin okulu ve annen seni oraya aldırarak aslında düşünmüş seni.
Hayır genel başarım ve etkinliklerden okuluma kazandırdığım ödüller hatta sanat alanındaki başarım sayesinde eski okulum bayaa tanınmıştı. Bu sebeple, kendi okuluna da bir katkım olur belki diye beni istedi.
Pandemi dönemi çıktı sonra tabi. Her şey alt üst oldu, ben de imkanım varken videolar izleyerek dövüş hareketleri öğrendim. Her sabah erkenden kalkıyor, antrenman yapıyor evdeki spor salonunda ağırlık kaldırıyor ve diyet yapıyordum.
Pg: Peki aile'nin bu tavırları hala devam ediyormuydu?
Hiç yaklaşım göstermediler ki tavırları dursun da sulh yolunu bulsunlar.
Pg: Devam edelim.
Sporlarla uğraşırken, dövüş sanatları benim için mükemmel işliyordu, bir sürü hareket öğreniyor odada kendi kendime bunları tekrar ediyordum.
Pandemi rahatlayınca ilk hedefim judo ve wing-chun'u nereden yüz yüze öğrenirim bunun için araştırma yaptım ve kendime çok iyi bir hoca buldum. Özellikle wing chun konusunda iyi hoca bulmak çok zor.
Pg: Öğrenmek istemenin asıl sebebi ne peki, bence farklı bir sebebi vardı.
Tahmin ettiğiniz gibi olduğunu düşünüyorum, olası bir durumda ona haddini bildirmek içindi.
Pg:...
Neyse süre dolmuş herhalde, borcum ne kadar Simay Hanım?
Pg: Yok, merak etme. Bugün bana anlattıkların için bir şey ödemene gerek yok...
Teşekkürler Simay hanım! İyi günler.
Pg: Size de genç beyefendi...
Bugün de güzelce anlattıktan sonra artık evime gidebilirim. Hayatım böyle geçiyordu. Psikolog, dövüş, okul ve ev sıralama yanlış belki ama her neyse.
[Kısa bir süre sonra]
Kulaklığımı taktım, müziğimi sakince dinliyordum. Bir an kaldırımda yere bakarak yürürken aklıma Selin'i aramayı unuttuğum geldi ve hemen müziği durdurup, numarasını çevirdim ve aramaya başladım...
-Aradığınız numaraya şu an da ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz...
-The number you have called cannot be reached at the moment, please try again later...
Herhalde meşguldü ya da başka bir işi vardı yoksa şimdiye kadar arardı. Tekrar müziği açtım yolda yürürken, arkamdan bir araba kornası çaldı.
Hafifçe arkama döndüm, tabii ilk başta etrafıma baktım ama kimse yok gibiydi. Arkamı döndüğümde Haluk Abi beyaz Porsche ile durmuştu.
Yüksek bir sesle "atla dostum" dedi.
Ben de hemen bindim. Haluk abi arkadaşım Yağmur'un babası Defne hanımın kocasıydı. Klass bir adamdı.
H: Naber adamım.
İyilik abi ne olsun işlerim vardı okuldan çıktığım gibi onları hallettim şimdi eve dönüyorum.
H: Güzel güzel, akıllı adamsın oğlum sen, sen tam disiplinli bir gençsin.
Sağ ol abi.
H: Ee dostum, senin araban yok mu da yürüyerek gidip geliyorsun?
Yok abi, neden sordun ki?
H: Oğlum baban benden zengin adam, alsın sana bir araba. Misal ablanda mis gibi Bentley var. Sen de iyisine binmeyi hakediyorsun sonuçta
yanlış mı düşünüyorum?
Haklısın abi ama gerek yok, hem uzun zamandır sporla uğraşıyorum ritmimi iyi tutturmuşum. Böyle bir durumda, araba ile gidip gelirsem düzenim alt üst olur.
H: Ne diyeyim keyfin bilir.
Ee kızlarla aran nasıl?
Güzel abi, her zaman olduğu gibi.
H: Vay vay vay, bir ara yemeğe gel uzun zaman oldu, hem fifa atarız yemekten sonra.
Tamamdır abim, olur yaparız.
[5 dakika sonra villanın önünde durduk]
H: Ee adamım geldik senin yolunun sonuna, kendine iyi bak! Bir ara tekrar görüşürüz. Dediğim gibi yemeğe gelmeyi unutma...
Eyvallah tamamdır abim, en kısa sürede söz veriyorum.
Vedalaştıktan sonra güvenlikçilere kapıyı açmalarını söyledim. Kapıda duran görevliler benimle uğraşmayı seviyorlardı. Birazcık bekledi.
Aç kapıyı! Hadi lan açsana!
Gülerek kapıyı açtı. Sinirden kendimi yiyordum ama bir şey yapamıyordum.
Sonuçta babam gibi bir adama çalışan bu adamlar, babamdan farksızdı ve uğraşırsam başıma dert alırdım. Eve geçtim, kapıyı açtığımda direk Derya Hanım karşımda bitmişti.
Tatlı sesiyle "Hoş geldiniz Aras Bey!" demişti. Bu sesi duymak sanki çayırda, bir yaz gününde ağaçların içinde çimenlerin arasına yatıp, kuş sesini dinlemek gibiydi...
Aynı ses tonuyla "hoş buldum Derya Hanım!" dedim. Biraz kapının önünde sohbet ettikten sonra odama doğru çıktım. Koridordan geçerken Ablam Ayla omzuma bilerek çarptı ve dönüp "salak salak yürüme adam akıllı yürü" demişti. Ya abi bunu kırbaçlayıp götüne şişe sokmak vardı ama neyse.
Odama adımımı attım, hemen bütün kıyafetlerimi çıkardım ve kirlilerimi makinama attım. Temizleri çıkardığım gibi hemen duşa girdim. Sıcak suyun altında 10 dakika kaldıktan sonra, çıktım ve kurulanıp yemek için aşağı indim.
Herkes yemek masasında oturmuş yemeği bekliyordu, ben de gelip oturdum ve yemeği beklemeye başladım. Annem, babam ve ablam birbiri ile sohbet ediyor ben de öylece çatal ve kaşığı hareket ettiriyordum.
Yemekler geldi, Derya abla herkesin tabağına koydu ve mutfağa geçti. Masada, bir balo benzeri bir şey konuşuluyordu. Sonra kenardan bir ses.
B: Şşhh, aloo
Ne oldu?
B: Ne, ne oldu. Adam gibi cevap ver!
Sadede gel.
B: Yarın akşam bir balo var sen de maalesef ki geleceksin. Adam gibi dur bizi rezil etme sakın.
Öylece bir mal misali bakıyordum adama...
Her an kendimi kötü bir şey dememek için tutuyordum, elimde tuttuğum bıçağı iyice sıkmaya başladım, elim biraz titremeye başlamıştı. Sonra kontrolü tekrar sağladım.
Sakince, doğruldum ve "iyi tamam" dedim. Yemeğimi bu sefer bitirdim ve kalktım. Sinirli biçimde odama geçtim ve kum torbasına bugün öğrendiğim hareketleri uyguluyordum, yanına da yeni aldığım iskelet benzeri bir aleti kurdum ve üstünde çalıştım.
Kapım çaldı ve içeri Derya Abla girdi.
Abla?
De: Nasılsın?
İyiyim geç otur! Bir sorun mu var?
De: Yok sadece seni merak ettim.
Anladım, sen nasılsın abla günün nasıl geçti.
De: Benim iyi de masada olanları duydum, senin bıçağı sıkışını görünce umarım kendini tutarsın diye dua ettim.
Artık bazı şeylerde kendimi tutabiliyorum ablam, merak etme sen.
De: Aslında sana söylemem gereken başka bir şey var ama nasıl söylerim bilmiyorum!
Nasıl bir şey?
De: Ş-şey...
Abla haydi???
De:...
A-abla!
De: Baban anneni aldatıyor!
Bu mu yani?
De: Nasıl bu mu yani? Şaşırmadın mı hiç?
Onlar ne yaşıyorsa umurumda değil. Ne halleri varsa görsün.
De: Yapma Aras! Anneni düşün azıcık canım benim.
Umurumda değil abla! Git kendisine söyle istersen, o derece takmıyorum!
De:...
Var mı başka bir şey
De: Y-yok...
İyi o zaman iyi geceler ablam ben duşumu alıp yatacağım.
De: İyi geceler...
Yanağına hemen sıcak bir öpücük bıraktım ve gitmesini bekledim. Şaşkın bir halde odadan çıktı ve gitti.
Duş alırken aklıma Derya Abla'nın anlattıkları gelmişti.
Belki de bunu babam'a karşı kullanabilirdim.
Duştan çıktım ve yatağıma giyinip yattım. Geceleyin uyumaya çalışırken kafamda fikirler dönüyordu. Sabah Güneş'i yüzüme vuruyordu. Kalktım yüzümü yıkayıp, dişimi fırçaladım ve aşağı indim Derya Abla kahvaltıyı hazırlamıştı. Güzelce kahvaltımı yaptım ve yanağına öpücük kondurdum.
Tam o esnada "merak etme bir şeyler düşündüm, dün akşam söylediklerin için" dedim ve göz kırptım sonra da hemen odama gidip eşyalarımı alıp dışarı çıktım.
[40 dakika sonra]
Okula nihayet varmıştım, sınıfa girdiğimde Teoman ve Büşra ile selamlaşıp Selin'in yanına oturdum.
S: Günaydın aşkımmm.
Günaydın canım, dün seni aradım ama herhalde bir işin vardı?
S: Aşkım dün biraz kötüydüm, erkenden yatmıştım, gece 2.30 gibi uyandım aramanı gördüm, fakat sen o saatte uyuyorsundur diye düşündüm.
Sorun değil bebeğim, senin neyin var tam olarak? Kötü bir şey değildir umarım!
S: Yok şu an iyiyim. Sadece ara sıra böyle oluyor, fazla bir sorun yok.
Tamamdır canım, yok diyorsan yoktur. Neyse hoca geldi!
[Günün sonuna doğru]
Zil artık çalınca hemen çantamı taktığım gibi hemen dövüş hocamın yerine gitmek için, otobüse bindim.
Yolda aklımda Derya abla nasıl oldu da öğrendi, ancak şu an bunu öğrenemezdim bu sebeple, tek işim şu an kursuma gitmek ve eğitimime devam etmekti.
Kursun yakınlarında otobüs durdu, kapının açılmasıyla kendimi dışarı attım, serin rüzgâr yüzüme vurdukça, içime dolu dolu havayı çekerek yürüyordum, içimi sanki bir ferahlık kapladıkça kendimi en mutlu insan gibi hissediyordum.
[Kurs için mekâna varır.]
Kapıyı açtım, yavaş ve sakin adımlarla içeri doğru ilerledim. İçeri de hocamız Nadia Hanım, diğer öğrencileri çalıştırıyordu. Ben de kenardan onları izliyordum. Baya terlemişti, yüzünde ki yorgunluk fazla olmasına rağmen, öğrencilerine bir şey gösterme ilgisi hiç bitmiyordu.
Hemen üstümü değiştirmeye gittim ve kıyafetlerimi giyip kenara geldim. Ben geldiğim vakit diğer öğrenciler ile olan işi bitmiş ve sadece ben kalmıştım. Kenarda su içiyor ve diğer yandan saatine bakıyordu.
Ben hafif bir öksürük ile geldiğimi belli etmiştim. Hemen suyunu içmeyi bıraktı ve sağına döndüğünde beni görünce ayağa kalktı ve selamlaştık.
N: Nasilsin Aras?
İyiyim hocam teşekkür ederim, siz nasılsınız?
N: İyiyim canim, geç hemen ben de ilaçlarımı yutup geliyorum.
Tamamdır hocam geçiyorum!
(Nadia 1.60 boy, mavi gözlü, turuncu saçlı, beyaz tenli, kalın bacak, ince bel, aşırı koca olmayan şekilli memeleri var, dudak yapısı ince, küçük bir burnu ve suratı var.)
N: Ee neler yapalım bakalim bugün, geçen gün öğrettiğim hareketleri evde tekrar ettin mi?
Evet hocam. Söylediğiniz aleti de aldım üstünde deniyorum çoğu hareketi.
N: Eee o zaman haydi baslayalim.
Tabii hocam buyurun.
Nadia Hanım ile karşılıklı ilk baş geçen gün öğrendiğim hareketleri tekrar etmeye başladık. Daha sonra bana öğretmek için yanına çekti ve sırayla onun, ne yaptığına bakıyor aynısını tekrar ediyordum. Her hareket durmadan tekrar ediliyor, durmadan aynı pozisyonu deniyordum.
Daha sonra, karşıma geçti ve öğrendiğim hareketi yavaşça uyguladım. Her seferinde "Tekrarr!" diyordu. Yanlış yaptığımda "Tekrarr!" diyordu. Yarım saat geçmişti artık Nadia Hanım, hareketi kendi üstünde denememi istedi.
Bana yavaş ataklar yapıyor, bütün öğrendiklerimi de test ediyordu.
Sırayla birbirimize hamleler ile karşılık verirken şiddetin dozu biraz artıyordu ben Nadia Hanım'a dikkatli bir şekilde yaklaşıyor şiddetten uzak duruyordum.
En son Nadia bir hareketi ile canımı çok yakmıştı, bir an kendine geldi ve hemen yerden kalkmama yardım etti.
N: Canim özür dilerim, biraz sert davrandim sana. Cidden anlamadım!
Sorun yok hocam iyiyim ben, bir otursam iyi olacak.
N: Tüh yaa özür dilerim.
Sorun yok hocam, cidden iyiyim!
Kenara geçtim ve oturdum Nadia hemen yanıma oturdu terimi siliyor teker teker vücudumun eklemlerin kontrol ediyordu.
Boyu benden kısa olduğu için hafifte olsa body'nin içini görebiliyordum. Memeleri hareketten terlemişti etraftaki ışık memesine de çarpmış bildiğin süt gibi beyaz memeleri parlak bir şekilde belli oluyordu.
O an daha fazla bakmak istemedim, bir an kendisinin hocam olduğu aklıma geldi ve kendime "ne yapıyorsun aptal" diyerek hemen diğer tarafa baktım.
5 dakika sonra kalktık ve tekrardan hareketleri birbirimizde denedik, 1 saat sonra da benim işim bitince giyinip, kapıdan çıktım ve otobüs durağına doğru yürüdüm.
Otobüsün yarım saat boyunca gelmesini bekledim.
En sonunda otobüs Allah'a şükür gelmişti, bindim ve evimin yakının da inebileceğim durağa doğru yol aldım.
[15 dakika sonra]
Otobüsten indiğim gibi hızlıca özel siteye doğru girdim. Koşar adım evime doğru gittim, ilk baş kapıda biraz aptal güvenliklerin geçmeme izin vermesini bekledikten sonra eve girdim. Derya abla beni bekliyormuş belli ki, girdiğim gibi beni karşıladı.
Hemen odama gelmesini söyledim. Beraber odama girdik, hemen kapıyı kapattım ve anlatmasını bekledim.
Nasıl anladın babamın aldattığını?
De: Kıyafetlerini makinaya atarken, bir ceketin cebinde özel bir mektup buldum, içinde belli ki hediye vardı.
Peki sonra?
De: Merakıma yenik düştüm ve mektubu açtım, zaten yırtmalı bir mektup değildi. İlk baş küçük bir kâğıt çıktı, kağıdı okumaya başladım
"Uzun zaman sonra, beni içimde bir ateş yanmış gibi hissettirdin.
Yaşattığın, yaşadığımız ve yaşayacağımız her şey için seviyorum seni. Bu adrese git (belirsiz) çiçekler olacak orada kırmızı bir gül seni ilk gördüğüm gün elinde tuttuğun güller gibi aynı. Saksıyı kaldır anahtarı al. Orası senindir artık."
De: Bu yazıyordu, ben de mektubu götüremeyeceğim için, fotoğrafını çektim al bak.
Vay vay vay babalığa bak sen, güzel bu yeter fakat kadının ismi var mı?
De: Sadece arkada senin içindir A.R yazıyordu.
A.R kısaltma kullanmış, ne diyebilirim evin adresi var, kısaltma var, mektubun fotoğrafı var. Bakalım o zaman düşündüğüm şey olacak mı.
De: Ne olacak mı?
Bu gece balo var özel hayır gibi bir şey olacak, bakalım oraya bu A.R Hanım gelecek mi.
De: Nasıl yani kadını mı bulacaksın?
Bulmayayım mı?
De: Tabii ki bul, ben sadece senden bunu beklemiyordum.
Fikrim değişti o kadar.
De: Fikrini değiştiren nedir?
Babama olan öfkem.
De:...
Neyse abla sen çık ben duş alayım.
De: Ta-tamamdır canım benim.
Derya abla çıktıktan sonra, duşumı yaptım, hemen aldığım smokini isteksiz bir şekilde giydim ve odamın kapısını kapatıp, yavaş adımlarla merdivenlerden indim sonra da yemek masasına doğru yöneldim.
Masaya oturduğumda babam, annem ve ablam bana bakıyordu. Ben aldırış etmeden yemeğimi yedim ellerimi yıkadım ve kapının önünde beklemeye başladım.
Ailemin diğer fertleride gelince, özel aracımıza bindik ve yardım balosuna yol aldık...
Arkadaşlar, herkese merhaba ya da tekrardan selamlar beni tanıyan tanıyor hemen kısa keseyim yeni bir seri uzun soluklu olabilir fakat bu gelen dönüşlere bağlı olumlu bir dönüş olursa uzun ve güzel sürebilir. Bu bölüm sex olmadı farkındayım, bu sadece bir giriş bölüm tutmazsa atmayacağım.
(Sex olacak karakterler: Anne, abla, Nadia, Derya abla, Simay, Sevgilim, Yağmur, Defne, Büşra, A.R ve bir kaç diğer karakterler.)
-İYİ SEYİRLER AMINA KOYAYIM-
53 notes · View notes
doriangray1789 · 3 months
Text
Karanlık Çağ’dan ,Kara Delik Çağına Ortaçağa gidiyoruz…
Kopernik, işkenceye uğruyor. Galileo, hapsediliyor. Lavoisier, idam ediliyor. Bruno, yakılıyor.
Bu bilim adamları skolastik zihniyet tarafından kurban edilenlerden bazıları…
Daha ilginç olanı ise şu, kendi kendini kurban eden birisi var.En azından ben öyle düşünüyorum. Francis Bacon.
Bacon, soğuk bir kış gününde, bir tavuğu karla doldurma deneyi yapması sonucu donarak ölmüş…(Zatürre diyenlerde var)
Genellikle Yakın Çağ öncesi (1789), batıda vuku bulan bu gelişmeleri bilim tarihi açısından önemli kayıplar olarak nitelendirebiliriz.
Peki Bu yazılanların şuan ne önemi var ?
Önemli olan nokta şu, okuduğum kitapta, bilim adına (fizik, evren, uzay vs) çalışma yapan genellikle bütün bilim adamları nobel veya benzeri ödüllere layık görülmüşler… Yani çalışmaları desteklenmiş.
Bilim tarihin seyri açısından güzel bir olay.
Stephen Hawking, Einstein'dan sonra dünyanın en zeki insanı kabul edilip, aynı çağda yaşadığımız en önemli bilim adamıydı. Özellikle yaptığı çalışmalar bilim tarihi açısından çok kıymetlidir.
2013 yılında yazdığı ve “Benim Kısa tarihim” adını verdiği otobiyografisini okuduğumuzda kendi ağzından ‘Zamanın Kısa Tarihi’ kitabının serüvenine ve incelemesine tanıklık etmekteyiz.
Kitap hakkındaki düşüncelerinden bazı pasajları sizlere kendi yorumumla sunmak istiyorum :
Kızının okul masraflarını karşılamak amacıyla evren hakkında popüler bir kitap yazma düşüncesi 1982 yılına dayanmakta.Kitabın taslağını yayınevlerine sunarken havaalanı kitapçılarında satılacak türde bir kitap olmasını söylüyor,fakat yayınevi temsilcileri bu kitabın akademisyenler ve öğrenciler tarafından iyi satın alınsa'da , beklenen satış patlamasını gerçekleştirecek düzeyde anlaşılır olmadığı öngörüyorlar.Okuyucuların daha iyi anlayabilmesi için zamanla editörler tarafından kendisine bazı yerlerin düzeltilmesi gerektiği belirtiliyor.Hatta dahada önemlisi Kitabın orijinal başlığı' Büyük Patlama’dan Kara Deliklere: Bir Zaman Tarihçesi 'olacakken, editörün bunu 'Zamanın Kısa Tarihi 'olarak değiştirmesi.
Sorunsuz basımı yapıldıktan sonra kitap,
New York Times çok satan listesinde 147 hafta, Londorı Times çok satan listesinde ise 237 hafta gibi rekor bir sürede kalıyor, 40 dile çevrilip ve dünya çapında on milyondan fazla satış yapıyor.
Kitabın amacını ise tek cümleyle özetliyor aslında ‘’ Amacım evrenin tarihini yazmaktı, kendi tarihimi değil ‘’
Sonuçta, okuduğumuz kitap, yazarından dolayı çok satılan, sanırım içeriğinden dolayı ise az okunan bir eser.. Dilini çok ağır buldum , ne kadar da yalın bir şekilde konuları ele alsada, uzay, evren, karadelik, kuramlar vs gibi konular hakkında altyapısı olmayanların pek anlayabileceği türden değil. Okurken zorlandım, ama güzel bir deneyim oldu. Keyifli okumalar dilerim.
Tumblr media
21 notes · View notes
bsd-wan · 6 months
Text
Herkese iyi günler,
Son günlerde herkes zor zamanlar geçiryor, bunun hakkında konuşmayacağım ama herkese sabır diliyorum. Ne diyebilirm ki...
Neyse, çeviri işlerini çok yavaş yapıyorum ve bu yüzden yakında diyemeyeceğim bir zamanda, manganın 40. -OVA'ya denk gelen- bölümünü çevirip atabilirim.
İyi okumalar
Tumblr media
28 notes · View notes
oylesine-bir-kadin · 28 days
Text
I think you'd like this story: " BU BİR SIR " by benibisen-anlarsin on Wattpad https://www.wattpad.com/story/365615926?utm_source=android&utm_medium=com.tumblr&utm_content=share_writing&wp_page=create&wp_uname=benibisen-anlarsin
Selamm,
Bu kitap çok sevdiğim biri tarafından yazılıyor. Okursanız ve oy verirseniz çok sevinirim.
Şimiden iyi okumalar ve teşekkür ederim.
9 notes · View notes
Text
Merhaba herkese,
Nihavent adlı romanım, Trendyol'da satışa sunuldu. Herkese iyi okumalar dilerim.
57 notes · View notes
acid-gramma · 18 days
Note
psikoloji okumanın ve sosyoloji, feminizm üzerine okumalar yapmanın bana kattığı en büyük şeylerden biri insanların evrimsel psikoloji adı altında yıkmaya çalıştığımız tabuları yeniden inşa etme çabasını fark etmek oldu. sosyal psikolojiyle tanıştığım ilk yıldan beri “içgüdü” kelimesini duymaya katlanamıyorum ve hiçbir hocam da kullanmazdı, çoğu içgüdü kavramının artık kullanılmadığını söylerdi (buna sadece sosyal psikologlar değil birçok yeni-freudcu da dahil), ananskm darwin kadın düşmanı bi oc zaten
e iyi de evrimsel psikoloji neyin neden oldugunu sebeplerini isleyip temele oturtuyor, yikilan tabular insa edilsin ataerkil maskulist ortacag yasami bize hukmetsin gibi bi gaye tasimiyor kendi icinde. simdiye ksdar boyle olmus bunun temeli hayvan olmamiz o yuzden bundan sonra da oyle olsun da demiyor kimse. (herhalde) gelisiyoruz baskiliyoruz koreltmemiz gereken seyleri insan ellerimizle koreltiyoruz toplumumuzla yontuyoruz zaten. ama tutup da kadin erkek ayni hatta kadinlarin daha cok sex drivei var baskilaniyor yazik gibi sacmalamaya gerek yok hic ilerici toplum insa edicez diye yozlasmis mutsuz kadin ve erkekler yetistiriyoruz. ideallerdeki gibi olmaz hicbisi ve dengeyle oynamak hem tehlikeli hem ne yaptigini bilmen gerekir aksi halde ayni asiri uc feminizm ya da komunizmde olduhu gibi sacmalamalar meydana geliyo. icgudu yerine durtu diyebilirim sen ve hocalarin tetikleniyorsa🥰🌹
14 notes · View notes
mutlulukhirsizi · 21 days
Text
Yeni bölüm yayında iyi okumalar
7 notes · View notes
Text
Yeni bölüm geldiii, şimdiden iyi okumalar🦥✨
9 notes · View notes
iiremliy · 10 days
Text
İyi okumalar…
6 notes · View notes
saireyn · 1 year
Text
Vadideki Zambak - Honoré de Balzac
Tumblr media
Asıl adı Honore Balssa olan Honoré de Balzac, 20 Mayıs 1799 tarihinde Fransa’nın Tours şehrinde dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlardan beri yazına olan ilgisiyle bilinen Balzac, kariyerine trajedi türünde eserler üreterek başlamıştır. Ancak, bu türdeki eserlerinin beğenilmemesi neticesinde roman türüne yönelmiştir.
Edebiyat dünyasının en ünlü eserlerinden biri olarak kabul edilen ünlü eseri “Vadideki Zambak”, ilk kez Fransız yazar Honoré de Balzac tarafından 1835'te yayınlanmıştır. Yıllar içinde onlarca dile çevrilen bu eser edebiyat tutkunlarına ilham vermeye devam ediyor.
“Bir yürek sizin için açıldığında, bir kulak sizi dinlediğinde, bir bakış size karşılık verdiğinde mutluluğun sonsuzluğunu ancak siz hissedebilirsiniz.”
Vadideki Zambak Romandaki Karakterler
Félix de Vandenesse: 20 yaşında olan Felix romanın ana karakteridir. Roman Félix'in bakış açısıyla anlatılır.
Madame de Mortsauf (Henriette): Lenoncourt Dükü'nün kızı ve Monsiuer de Mortsauf'un eşidir.
Monsieur de Mortsauf: Henriette'in kocasıdır. Oldukça huysuz ve zor bir kişiliğe sahiptir.
Lady Dudley: Félix'le aşk yaşayan bir İngiliz soylusudur.
Natalie de Manerville: Félix'in Henriette ve Lady Dudley den sonraki sevgilisidir.
Vadideki Zambak Romanının Teması
Realist ve natüralist bir tarza sahip olan Balzac’ın bu romanında da kır yaşamını, felsefik bakış açılarını ve özel yaşamı işler. Roman, aile yaşamında kimi zorluklar yaşayan bir genç olan Félix'in, mutsuz bir evlilik sürdüren Henriette ile aralarındaki ilişkiye odaklanır. Romanın başlıca temaları; karakterler arasındaki karmaşık ilişkilerin yanı sıra sınıf yapıları, toplumsal normlar, aşk, ihanet ve hırsı içerir.
“Dakikalar, mutluluk getirmesi beklenen yüzyıllardır...”
Vadideki Zambak, Louis-Philippe dönemindeki tarihi Paris atmosferinde, karakterlerin kişisel ilişkilerini ve ahlaki açmazlarını araştırır. Balzac'ın tarihsel kavrayışı ve derinliği, bu kitabın çok beğenilmesine ve onun en ünlü eserlerinden biri haline gelmesine neden olur.
Balzac, bu eseriyle birlikte edebiyat çevrelerinde büyük saygınlık kazanmıştır. Balzac'ın benzersiz yazı stilinin klasik bir örneği olan Vadideki Zambak, günümüzde de Fransız edebiyatının önemli başyapıtlarından biri olarak görülmektedir.
“İnsanlarda gerçekleşmeyecek umutlar uyandırmayın.”
Bu yazımda, Fransız edebiyatının başyapıtlarından biri olan Vadideki Zambak romanını tanıtmaya çalıştım. Kitap incelemelerine ve tanıtımlarına yer verdiğim yazılarımdan haberdar olmak için takipte kalın. İyi okumalar dilerim…
Yıldız TOKMAK
Kaynaklar:
Honoré de Balzac, Vadideki Zambak
Vikipedi
https://www.turkedebiyati.org/vadideki-zambak-balzac/
31 notes · View notes
master1wayne · 8 months
Text
Gençlik Öfkesi S1 - B3
Uyarı bu bölüm genel olarak Derya karakterinin bakış açısından yazılmıştır. Bunu dikkate alarak okuyun. -İyi Okumalar-
BÖLÜM 3 [YANIYOR]
A: Yok abla, hatta ben gideyim!
Nereye?
A:...
O an Aras'a ne oldu bilmiyordum. Gömleğini ve ceketini alıp kapıyı açtı sonra da sertçe çarparak çıktı.
Hemen arkasından kapıya koştum ama çoktan aşağıya inmişti.
Saat gece 1.42 bu saatte nasıl taksi bulacaktı, hem dışarıda dolu yağar gibi yağan yağmur'a çıkarsa ıslanarak ağır bir şekilde hasta olabilirdi.
Hemen salona gittim ve perdeyi çekip aşağı bakmaya başladım. Daha Aras'ı dışarıda göremiyordum. Belki de çoktan gitmişti.
Biraz daha bekledim. Tam perdeyi kapatıp içeri dönecekken, Aras yolun karşısına doğru yoğun yağmurun altında yürüyordu.
Kaldırıma çıktı ve bir sağına bir soluna bakarak bir taksi'nin gelmesini bekliyordu, yağmur bir mermi gibi vücuduna düşüyordu.
Ayriyeten buradan gördüğüm kadarıyla bir şey onu etkilemiş olmalı ki, huzursuz görüntüsü iyice artmıştı.
Bir an kafasını yukarı doğru kaldırdı ve pencereden onu izleyen bana doğru, baktı.
Sonra da Aras bildiğin etrafında bir deli gibi dönmeye ve dengesiz hareketler etmeye başlamıştı.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken, gözlerimin önünde tam o esnada yere çivi gibi çakıldı.
Hemen, anahtarımı aldım ve hızlıca merdivenlerden koşarak indim.
Kapıyı açtığımda, yağmur daha fazla şiddetlenmiş yol bildiğin sulama kanalı gibi olmuştu.
Fakat, buna aldırış etmeden ayaklarım suyun içine gire çıka karşı kaldırıma koştum. Kaldırıma geldiğimde Aras'ı sırtüstü çevirdim ve ilk baş nefes alıyor mu diye kontrol ettim.
Çok şükür! Bir sorun yoktu hemen telefonumu açıp ambulansı arayacakken bir anda Aras elini koluma attı.
-----
Aras:
Birisi'nin yağmur suyuna çarparak çıkan, karışık adım atma seslerini duymuştum, beni sırtüstü çevirdi.
Kim olduğuna bakmak istiyordum ancak içimdeki o şey benim gücümü emmişti gözümü bile açamıyordum.
Bir anda tuş seslerini duymamla ne kadar zorlansam bile elimi ona attım ağzımdan tek çıkan şey o an "bir şey yok sadece beni evime gitmek istiyorum lütfen" diyebilmiştim.
Çok yorgun ve umutsuz bir halde yatıyordum. Belki gelen kişi bir soyguncu ya da öylesine geçen biri olabilir.
Belki bana yardım bile etmeyebilirdi ama yüzünü görmediğim için ne amaçla gelebilir düşünemiyordum.
Güzel bir ses kafamın içinde "Aras haydi kalk canım lütfen" diyordu.
Rüya gibiydi aslında her şey. Fakat, fakat? Evet bu sesi yine duydum!
Ve tekrar daha duydum. Birisi beni kaldırmaya çalışınca gözlerim bütün ağırlığa rağmen açılabilmişti ve gördüğüm tek şey Derya abla'nın güzelliğiydi...
-----
Derya:
Aras Canım lütfen birazcık bile kendini hareket ettirebilsen gerisi kolay haydi canım.
Birazcık adım atabilse onu evime götürebilirdim. Aras bir dakika ardından biraz da olsa kendine geldi ve benden destek alarak kısa adımlar atmaya başladı.
O an nasıl oldu bilmiyorum ama ağır olmasına rağmen ona destek olabiliyordum. Ayaklarımız yolda suya bata çıka karşıya geçiyorduk.
Ara sıra, Aras'ın ayakları sendeliyordu.
Sonunda iki adım daha attık ve apartmanın kapısından içeri girdik.
Aras'a baktığımda gözleri yarım açık halde bana bakıyordu "Hadi biraz daha adım atalım çok az kaldı şu merdivenleri de hallettik mi evdeyiz" dedim.
[5 dakika sonra]
Oh sonunda! Vardık Aras geldik evimize canım!
Kapıyı açmamla beraber Aras ile birlikte yere yıkıldık. İkimizde derin derin nefes alıyorduk.
Bir an Arasın yüzüne baktığımda hafif hafif gülüyordu.
O gülünce, ben de deliler gibi gülmeye başladım.
Bir süre güldükten sonra Aras'ın tekrar kalkmasını sağlayıp banyo'ya doğru götürdüm. Aras yine gözleri kapanacak gibi olduğu için üstünü ben çıkarıyordum, kendisi de itiraz etmiyordu.
Üstünü çıkarmıştım fakat altı kalmıştı. Ya çıkaracaktım ya da böyle ona su tutacaktım.
Aslında çıkarsam sorun olmazdı, daha önce eski sevgililerimin vücudunu görmüştüm Aras benim kardeşim gibiydi ne sorun olabilir di?
Aras ilk baş pantalonuna el atınca ellerimi bileklerinden tuttu.
Ben de ona "Merak etme yıkanman lazım çok ıslaksın hasta olabilirsin" demiştim.
Yavaşça ellerini bileklerimden çekti. Altını da çıkarınca sadece boxer ile kaldı. Sıcak suyu açtım ve Aras'ı küvete soktum.
[10 dk sonra]
Aras'ı yıkarken bir nebze olsa bile kendine gelmişti, duş aldırdıktan sonra yavaştan ellerimden destek almıştı. Hâlâ gücünü toplayamamıştı.
Ayağa kalkınca istemsizce gözüm aletine takılmıştı, hemen gözlerimi o taraftan çekip, kendi kendime başka bir tarafa bakıp öylece duruyordum.
Aras bir ara seslenmişti fakat kafamda hâlâ kendimle çatışıyordum.
Bir an eliyle bana dokununca kendime gelmiş ve hafifçe irkilmiştim.
A: Abla iyi misin?
!... İyiyim, iyiyim sadece bir an daldım kardeşim. Sen iyi misin?
A: Abla iyiyim ama, ş-şey boxer var mı fazlalık?
Ben yine bir aptal gibi sanki az önce görmemiş ve bilmiyormuş gibi yine altına doğru baktım.
Aras'ın cinsel organı hala ayaktaydı ve hafifçe boxer'ı delecek gibi hareket edince hemen elimi saçıma attım ve birazcık kaşıdım.
A: Abla var mı yok mu?
E-evet var özür dilerim düşünüyordum.
Hemen getiriyorum 1 dakika bekler misin canım?
A: Tamam Abla'm bekliyorum.
Hemen kapıdan çıktım ve arkamdan da kapattım. Hızlı adımlarla giderken içimde bir gariplik hissettim. Tatlı bir ateş vücudumu ısıtıyor ve zevk veriyordu.
Odama varınca hemen babamın eski eşyalarına baktım ve çekmecede 3 tane boxer buldum.
Aldığım gibi tanesini aldım ve hızlıca banyo'ya döndüm.
Döndüğümde Aras ayakta beni bekliyordu ve elini bana uzattı bir an öyle durdum sonra Aras'a bakınca boxer'ı istediğini anladım.
Eline bıraktığım gibi, bornozu da makine'nin üstüne bıraktım ve sonra da odama geçtim.
Yatağın üstüne oturunca son 5 dakika içerisinde sanki 5 dakika'dan daha fazla fazla şeyler yaşamış gibiydim.
Kendi kendime soru sorar hale gelmiştim "acaba oraya baktığımı gördü mü? -Yok canım ne görmesi zaten farketmeyecek kadar yorgun ve halsiz." bunu tekrar tekrar kendime diyerek, sadece kendimi avuttum.
Dışarıdan Aras bana "abla nereye geçeyim?" dedi.
Aras, sesime doğru gel balım.
[Kapıyı tıklatır]
Girebilirsin canım, gel içeri!
Otur bakalım temiz kıyafetler ayarladım sana. Saç kurutma makinesi de burada!
A: Teşekkür ederim abla. Yani nasıl oldu bilmiyorum ama kendimi çok kötü hissettim ve son gördüğüm şey senin suratındı.
Şu an biraz iyi gibisin canım! İyi ki seni yukarıdan izliyordum yoksa bakmasam belki orada başkası seni ya görecek ya da üstünde ne varsa alıp kaçabilirdi.
A: Haklısın abla...
Hem Aras neden gitmek istedin, sana kalma dedim mi ki ben? (sinirli)
A:...
Nasıl yağmur yağıyor saat kaç ıslanıp hasta olabilirsin bunu da mı görmüyorsun, düşünmüyorsun canım? (sinirli)
A: Ne desem şu an o kadar saçma gelir ki abla. Yani neden bilmiyorum kendimi iyi hissedemedim ve çıktım gittim.
Neyse, neyse ne olur ne olmaz sana ben bir çorba yapayım. Sen giyin hapta vereyim sana yemekten sonra ne olur, ne olmaz.
(KAMU SPOTU: SADECE DOKTOR KONTROLÜNDE İLAÇ KULLANINIZ)
Odadan çıktım ve mutfağa gidip hemen bir tarhana çorbası yapmaya başladım.
-----
Aras:
Derya abla odadan çıkınca giyinmeye başladım üzerimde bitmeyen büyük bir yorgunluk ayriyeten de sanki koca bir ağırlık var gibiydi.
Kendi kendime yaptığım şey aklıma geliyor gözlerimi açıp kapattığımda aklıma Derya abla'nın külotunun kokladığım geliyordu.
Giyinirken bile verdiği kıyafetlere de acaba bu koku bulaşmış mı diye hepsini bir köpek gibi kokluyordum.
Ama o güzel ve azdırıcı koku sadece onun külotunda olmalıydı...
Üstümü giydim ve ümitsiz bir şekilde saç kurutmayı fişine takıp saçlarımı 5 dakika boyunca fönleyip kuruttum.
Haydi kalabalık olmasın da şu saç kurutma makinesini yerine koyayım...
Kalktım ve etrafıma baktım bir sürü çekmece yoktu aslında sadece bir dolap vardı, yani bu oda'nın içinde.
O zaman dolabına koyayım sorun olmaz galiba?
Kapağı açtığım da bir sürü eşya vardı küçücük saç kurutma makinesini nereye koyabilirdim ki?
Dolapların bazılarında çekmece bölümü olur normalde, evet bunda da var ama ağzına kadar tişörle dolu.
Acaba şu kapı neyin nesi?
Denemekten zarar gelmez bir oraya bakayım...
[Kapıyı açar ve...]
(yutkunma sesi)
... Bu b-bu ne böyle be. Oğf fena bir sürü fantazi iç giyim malzemesi!
Koca bir oda bunlarla doluydu.
Hayır Derya abla'nın böyle fantezileri olamaz ki? Yıllardır beraberiz azgın biri gibi görünmezdi yani evet ateşliydi ama böyle bir kafa yapısı ve ruhu yok gibiydi???
Misal bunlar ne yani?
Çıt çıtlı transparan badi, jartiyer takımları, vücudu saran külotlu çoraplar.
Küçük aralıklı fileli çoraplar ve daha fazlası. En güzelleri de dantelli külotlar. Yani aklım almıyor ki?
Ayrıca bunlar Derya Abla'nın götüne nasıl oturuyor acaba? Aklım almıyor?
[1.68 boy, ela göz, hafif buğday ten, beline uzanan ince tel saçları, ince beli, orta boy memeler, lana rhoades gibi bir kalça yapısına ve ince ama şekilli bacaklara, küçük ayakları vardı]
Abi bu ne böyle?
Şaka mı bu elektrikli dildo, pembe kırbaç bile vardı. A-acaba Derya abla kendine mi yoksa varsa birilerine mi vuruyordu ya da vurdurtuyordu?
Daha baksam mı yoksa farketmeden çıksam mı? Ne yapsam bilmiyorum ki.
Şu an Derya abla kafamda çok değişti, annesi'nin olabilir mi demek istemiyorum zaten annesi öldü?
Yani bazıları neredeyse sıfır gibi zaten bu sebeple bunlar annesine ait olması imkansız.
-----
Derya:
Kolum koptu be sonunda pişti.
Hemen tabağını koyayım Aras'ın.
Limon ve ekmekte keseyim az bir şey.
Tamamdır hazır.
(Bağırarak) Arasss! Arasss? Arasss?
Hayda uyudu mu acaba?
Bir bakayım.
Kordiorda yürürken acaba uyudu mu düşüncesi vardı içimde umarım uyumamıştır o kadar çorba yaptım hem haplarını da içmedi.
Kap��yı açtım...
Aras?
A: E-evet abla?
Sana seslendim duymadın mı?
A: Dalmışım abla kusura bakma bunları nereye koyacağız dolaba baktım bir an ama yer bulamadım şu kapı'nın olduğu tarafta koyacak bir yer var mı?
Bir an hızlıca kapıya yönelince hemen aklıma kendi fantazi giyimlerim olduğunu hatırladım.
Durr!
Orası değil sen bırak ben koyarım sonra ablacım.
A: Neden abla'm burasıysa elimdeyken koyayım yerine!
Ya sen bırak ben hallederim!
A: Tamam ablacığım.
Aras yavaşça odadan çıktı ben de hemen kapıyı açtım, göz ucuyla baktım her şey aynı ve yerindeydi.
Her şey öyle duruyorsa, demek ki görmemişti!
Hem görmemesine sevindim ama ayriyeten de neden bilmiyorum ama içimde kendimce bir gariplik hissettim yeniden.
Aras'ın yanına döndüğümde koyduğum çorbayı afiyetle içiyordu.
Yanına geldim ve saçlarını okşamaya başladım ben okşarken ağzını sildi ve elimi öpmeye başladı.
Elimi her öptüğünde sanki o sıcak öpücükler başka yerlerime dokunuyor ve bana anlayamadığım bir haz veriyordu.
Ama buna rağmen, araya sınır koymak zorundaydım.
Elimi yavaşça çektim ve Aras'ın yanına eğildim. Sonra küçük bir ödül verir gibi hemen dudağının bitimine bir öpücük kondurdum.
Aras'a baktığımda gözleri parlamıştı bana tatlı tatlı bakıyordu, hafif bir gülücük vardı suratı'nda ama ayriyeten de bekliyordu. Evet belki devamı olur mu diye ya da sadece teşekkür amaçlı bekliyordu.
Çorbasını bitirince kalktı hemen temizlemeye kalktı ancak kendisine "ben temizlerim" demiştim.
Elinde duran tabağı yavaşça aldım ve sonra da yıkamaya başladım.
Ben deterjanı sünger döktüm ve köpürtüp tabağa sürtmeye başladım.
O esnada Aras arkamdan bana yaslandı memelerimi kollarıyla kapladı, kafasını omzuma attı, boynuma sıcak öpücükler konduruyordu.
Ablam, iyi ki varsın diyor, öpmeye devam ediyordu. Vücudu tenime daha fazla değmeye başlamıştı.
Aramızda artık boşluk kalmamış Aras bütün ağırlığını bana vermiş, tezgâha yapışmış halde duruyordum.
Elimde tuttuğum tabağı yıkamaya devam ederken, yanaklarım kızarıyor, nefes alış verişlerim gittikçe artıyor.
Yüzümdeki gülümseme, içimdeki o ateş ve terlemeye başlayan vücudum, kendimi kontrol etmekte zorlanıyorum.
Neden bilmiyorum kalçalarımı hiç anlamadığım kadar istekli ve ateşle Aras'ın önüne bastırıyordum.
Kendimi artık onun vücuduna bırakıyordum.
Ancak kafamda bir taraf bana "dur" demeye başladı, içimde ki bir yerde, daha doğrusu uzak bir yerde bir şey bana "dur o Aras, o senin tek kardeşin" diyordu.
O an sanki gözlerim rüyâdan açılmış gibi oldum ve kendimi dizginledim.
Ne kadar dalmışsam aslında tabağı temizlemiş, hatta su boşa akıyor elimde kirli bir bez duruyordu.
Elimdeki bezi sıktım, sonra da yıkadım ve hemen kendimi Aras'tan kopardım.
Aras'ın yüzü bir an şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor. Bana "Şimdi ne oldu da kendini benden uzaklaştırdı?" der gibi bir hâl almıştı.
Sesim titreyerek Aras'a "Haydi artık uyuman lazım" demiştim. Yatağını zaten lavabo'da dururken hazırlamıştım.
Hemen salona boynu bükükler gibi geçerek, gitti ve sertçe gece lambasının kablosunu çekip kapattı.
Ben ne kadar bir şey demek istesem de ağzımı açsam da kelimeler ağzıma gelmiyor bir şey söyleyemiyordum.
Belki de böylesi uygun du, ama bir yandan kafamda kendimle itişiyor "cidden uygun mu? Belki de sen artık güvendiğin birinin kollarına kendini bırakmalısın." diyordum.
Ama her ne kadar az önce kendimi kaptırıp o ateşi az bile olsa yaksam da içimde bir yer Aras'ın benim hayatımdaki yerini sorgulamamı tembihliyordu.
Ben de ışıkları kapattım ve odama doğru gitmeye başladım ama her iki adım attığımda kalbim parça parça oluyordu.
Ancak neden böyle oluyordu, az önce olanlar mı buna sebep oldu yoksa ben cidden mi Aras'a karşı farklı bir şey mi hissediyordum.
Tekrar yürümeye başladım. Odama girdiğimde ışığı açtım ilk baş yatağa oturdum ve öylece durdum sadece durdum. Ne düşündüm ne de bir şey yaptım.
Yere baktım iç çekerek. Kafamı ellerimin arasına aldım. Derin bir nefes aldım bütün oksijeni çiğerlerime doldurur gibi koca bir nefes.
Kafamı kaldırdım elimi lambaya attım, sonra da ışığı kapattım ve ben de yattım...
-İYİ OKUMALAR AMINA KOYAYIM-
28 notes · View notes
sillagen · 4 months
Text
Psikologlar kendinize iyi davranın bla bla cart curt bir sürü severek yaptığım okumalar falan
O sıra kendimin ne hissettiğini anlamaya çalışırken ben: SeNin ĎeŔdiN nE GaŔdÂşıM¿
13 notes · View notes
dumanlikafalar · 5 months
Note
Bloğun çok güzel gerçekten, çok hoşuma gitti.
Teşekkür ederim, İyi okumalar sana. ^^
12 notes · View notes
oluruvar · 8 months
Text
Çoğu bilginin peşine düşmek için geç kalmış hissediyorum yıllardır. Mesela kendi ruh halimi anlayıp kendime yardımcı olmak istiyorum ve bununla ilgili araştırmalar, okumalar yapıyorum. Sonra bakıyorum ulan şu konu hakkında çok az bilgim var ne kadar cahil bi bireyim ben diyorum. Onu da ekliyorum. Sonra bambaşka bi konu, sonra bambaşka... Sürekli bi şeylerin gerisinde kaldığımı hissedip değer verdiğim, saygı duyduğum insanlar kaç yaşında neler yapmış onlara bakıp kendimi kıyaslıyorum... Ya bebeğim şunu sok artık kafana, herkes farklı insan, herkesin yolu, çevresi, yaşantısı farklı. Sen herkes olmak istiyorsun... İçinde imrendiklerinden bir parça da değil, komple herkes olsun istiyorsun. Böyle olmaz. Sen bi tane insansın. Biraz sakin ol. Yirmi üç yaşındasın. İyi gidiyorsun. Kötü gidiyor da olabilirsin ama böyle çırpınmak kimseye fayda sağlamıyor. Sen o an neyin peşindeysen bırak her şeyi, peşinde olduğuna odaklan. Niye kendini deli edip parçalara ayırıyorsun?? Müzik de bileyim, beste de yapayım, kitap yazayım, çeşitli sporlar öğreneyim, bitkiler yetiştireyim, Türkiye tarihi bileyim, insanlığın tarihi, dünyanın tarihi, dinler, mitolojiler, psikoloji, sosyoloji, resim... Tm hepsini yine yaparız, belki hepsini olmasa da yaparız işte tm ama cidden bak gün 24 saat zaten. Erken ölmezsek yapıcaz bi şeyler ama biraz sakin olalım NOLUR sağlık her şeyden önemli. Zaten boktan bi ortamda yaşarken kendimize hiç yardımcı olmuyoruz. One step at a time lütfen
12 notes · View notes
Text
Merhabalar Arkadaşlar,
Beklenen gün geldi. Nihavent adlı romanım Lora Yayıncılıktan satışa sunuldu. İlerleyen günlerde diğer mecralarda da yerini alacak. Linki bırakıyorum, iyi okumalar dileyerek herkese.
Sevgiler.
25 notes · View notes