Tumgik
#edebi yazi
theinkandcanvas · 1 year
Text
Mutluluk
Mutluluk,
Bir gülümseme,
Ve bir neşe,
Ve bir sevinç.
Mutluluk,
Bir dokunuş,
Ve bir kucaklama,
Ve bir sevgi.
Mutluluk,
Bir rüya,
Ve bir hedef,
Ve bir umut.
Mutluluk,
Bir yıldız,
Ve bir ışık,
Ve bir aşk.
1 note · View note
coders1903 · 8 months
Text
Ben hala gülebiliyorsam, siz o yanlışı kendinize yaptınız...
5 notes · View notes
merveillenez · 28 days
Text
Masmavi gökyüzünün arasından karlar yağdırdın.
Güneş dağılmış bulutların arasındam bir saklanıp bir kendini göstermeye çalışırken,
lapa kapa karlar yağdırdın bana.
Tenime düştüler bembeyaz ve kocaman
Elmaslar gibi parlayarak gözlerimi kamaştırdilar Buyülendim.
Ellerimin arasına aldım kartanelerini, tuttum, dokundum.
Eninde sonunda evet, eridiler.
Lakin hiç unutmayacağım hisler yarattın.
Havanın dokunuşu nasıl bu kadar tatlı olabilirdi? Gözlerin nasıl böyle ışıltıların evi olabiliyordu?
Kar taneleri, güneşin ışıkları gibi, senin üzerine düşerken bulutlara sarılan gökkuşağının bütün renkleri uzerine yansıyordu.
Tenin rengarenk, uzerinde bembeyaz parıltılar.
Çok güzeldin.
Gülümsemen bu dünyadan olamayacak kadar saf ve güzeldi.
Sen tüm imkansızlıkların bir araya gelişi gibiydin. Gözlerimin önünde bütün dünyaları aynı anda birleştiriyordun.
Tanık olabileceğim en güzel sihirdin.
Karşımda duruyordun, bir kol mesafemde.
Uzanmak istedim.
Tutmak, dokunmak, hissetmek, sevmek.
Butun duygularımla, hislerimle sevmek.
Sarılmak ve hiç bırakmamak.
Ama dokunmadım, uzanamadım. hissedemedim.
Arada fark edemediğim camlar vardı.
Kalın, çok kalın cam duvarlar
Çarptım.
Tekrar, tekrar çarptım o duvara.
Tekrar, tekrar çarpıyorum.
Hiç usanmadan, elimde olmadan.
Belki bir gün yıkılacağını bildiğimden
belki bu inançla kendimi kandırdığından.
0 notes
sessizsozcuklerim · 3 years
Text
Ben sustuğum kadar konuşuyorum.
Sen de kalbin kadar anlayabiliyorsun.
Hepsi bu...
27 notes · View notes
kalbinuzaklarda · 3 years
Text
Tumblr media
31 notes · View notes
damlatoy1 · 3 years
Text
İçimdeki koku geçmiyor.
Kahkaha atarken ağzımda tat bırakabilecek kadar leşken, beni uzaklaştırıyor. Kendimden.
İçimdeki iltihap bitmiyor.
Damarlarımda dolaşan soğukluk gün yüzü görememe izin vermiyor. Gülerken boğazımdaki yumru kendini hissettirircesine  nefesimi keserken kendime darbeler indirirken dahi yaşıyormuş gibi görünüyorum.
Ben ölümün kıyısından ölüme ilerliyorken bırak elimi.
Ben bu iltihabı taşırken bu koku sinmişken üzerime, lütfen bırak ellerimi.
65 notes · View notes
mapushaneranzalari · 3 years
Text
istese yapardı diye diye herkesten umudumu kestim genel olarak
25 notes · View notes
1kalem1silgi · 3 years
Text
Tumblr media
*
10 notes · View notes
veraswordblog · 3 years
Text
Tumblr media
Saat 20.45. Tarih 27 Eylül Pazar 2020.
Verâ'dan Zarif'e.
Kalbim çığlık çığlığa. Sancılı dönemler geride kalmamış mıydı? Gece olunca hâlâ ıslandığımız yağmurun kokusunu alıyorum, taptaze. Bu tarihte yazmamla seni şaşırttım değil mi? Artık bende çok şaşkınım Zarif. Kendimi taniyabildiğim ama tanımlayamadığım bir dönemdeyim. Günlerce şiir dinledim, içimdeki yazma isteğini bastırmak için. Ama yapamadım, yazıyorum işte. Yüzeyselleşmek istemiyorum. Hatta inanır mısın bilmem ama yüzeyselleşmekten çok korkuyorum. Kafamdaki cümleleri sürekli tekrarlıyorum, sanki onları ezberlemeye çalışıyorum. Üzerimde bir ağırlık hissediyorum. Bir sürü kelime uçuşuyor havada. Ama onları yakalayıp bir araya getirerek bir cümle oluşturamıyorum. Girelemek istemiyorum. Son şansımı da kaybedemem. Herkes hayatının bir kısmında kaybolur diyorlar, fakat ben kendimi hiç bulamadım ki. Hiç aynaya bakmadım. Göz rengim ne? Esmer miyim, beyaz mı yoksa kumral mı bilmiyorum. İnce ve uzun elleri seviyorum ama ellerimi hissedemiyorum. Sadece bir fotoğraf var gözlerimin önünde. Gözlerimi açsam da kapatsam da gördüğüm; kandan arınmış bembeyaz bir kalp. Atıyor mu bilmiyorum. Ona dokunmak istiyorum, yapamıyorum. Korkuyorum, çok hassas gözüküyor. Ve küçük bir çocuk gibi hıçkırıyor. Bana her seferinde sadece iki cümle kuruyor. Umut ediyorum, içimdeki korkuyla beraber. Bunları çözebilir misin? Bir insan neden kalbiyle konuşamaz, hep aynı yerde koşar durur? İlerlediğimi sanıyorum çoğu zaman, arkama bakana kadar. Arkama baktığımda hâlâ aynı yerde olduğumu fark ediyorum. Yazmak benim için tek anahtar, biliyorsun. Fakat artık sanki o bile kaçıyor benden. Ellerimin arasından kayıp gidiyor kalem ve kâğıt. Kelimeler sanki bana nefretle bakıyor. Sonra diyorum kendime; bunu da beceremedin. Kime, neye ihtiyacım var çözemiyorum. Hayır, acıdan beslenmiyorum. Sadece acı benimle saklambaç oynuyor sanırım. Birgün onu sobeleyebilecek gücü kendimde bulabilir miyim dersin? Gözlerimi yumup hâlâ saymaya devam ettiğim o duvardan ayrılabilir miyim? Bir çocuğun oyun oynarken duyduğu heyecanı duyabilir miyim? Haydi söyle bana Zarif, nerede saklanmış olabilir acı? Onu nerede bulabilirim?
15 notes · View notes
Text
' Bu kadar güçlü olman talihsizlik. Gücünü ne kadar kullanırsan hayat o kadar acımasızlaşır. Unutma Maya,ancak şımarıklar şımartılır. ' ♧
22 notes · View notes
coders1903 · 8 months
Text
Biz ziyan olmuş bir nesle mensubuz..
2 notes · View notes
aylageceym1 · 3 years
Text
Tumblr media
Varlığımdan hoşnutsuz, yüzüme gülüp arkamdan konuşan insanları unutuyorum artık . Önem vermiyorum, onlarında beni önemsizleştirdiği gibi.. Önemsiz insanları unuturken, gösterdiği davranışları asla unutmuyorum .Her seferinde ders alıyorum kendi içimde.. 🌹
E. K
7 notes · View notes
ayanampa · 3 years
Text
Ay acik ve net yazicam. Bu yuksek ogrenim insanlari neden bu kadar resmi ya :( abi tuttuklari bloglarda makalelerini peypirlarini paylasiyor ya hshdhdh yani BEN BURADA BEING A JUDGMENTAL BITCH OVER EVERYTHING random guluyorum....... hdhdjdjj platona freud a falanlaf atip muhendislik okuyan arkilerimin felsefe sinavlarini yaziyorum vdbdhdj GIBI BIR FARKLILIK SOZ KONUSU :/ hahdhbsjsj
1 note · View note
seher-akgul · 5 years
Text
Bir yerde okudum;
"Bekleme yapmayın, aşkını alan acıya doğru ilerlesin" diyordu
161 notes · View notes
kalbinuzaklarda · 3 years
Text
Tumblr media
30 notes · View notes
freedomalonespace · 4 years
Text
Aslında insan gitmek ister... Gidecek bir yeri yokken bile gitmeyi ister. Boğulur aynı yerde, kendi kendine sıkılır orada. Aslında gittiği yerde de tek başına olacağını bilir ama gitmek ister işte. İnanır yeni bir hayat kurabileceğine, yalnız olmayacağına, inanır sadece, inanmak ister. Artık kendimize bile gelemiyorken, içimizde kendimizden bir parça bile bulamıyorken nasıl bulabiliyoruz ki bu cesareti? Her şeyi geride birakabileceğimize nasıl inanıyoruz? Halbuki bu boş umutlar bizi daha fazla üzmez mi, biliriz hepimiz bunu ama alışmışız işte kırılmaya, umursamıyoruz artık. Her seferinde daha fazla ne kadar kırılabiliriz ki diyip adım atıyoruz. Ama o adımımız çukura düşüyor. Aslında bizim hayattan tek beklentimiz bir mucize. Hepimiz bir mucize olsun istiyoruz, olmayacağını bile bile. Fark ettiniz mi, hepimiz her şeyin farkındayız aslında. Peki neden hala inanmaya çalışıyoruz bu yalana, neden yapıyoruz bunu kendimize? NEDEN?..
1 note · View note