Deniz ve Güneş’in hikayesini bilir misin? Bilmiyorsan yanaş anlatayım. Deniz’i bilirsin, mevsimseldir yeri geldiğinde sıcacıktır yeri geldiğinde girilmez buz gibidir, çoğunlukla ikincisidir, Güneş ise tam tersidir. Her zaman ve her yerde ışığı insanı mest ettirir. Deniz kendi karanlığına hapis edilir. Güneş ise Denize olan sevgisini her zaman belli edenlerdendir. Gece olunca Deniz’in içine batıverir. Deniz dellenir ve “yapma benim soğuk içim seni de buza çevirir, ışığını söndürüverir” diyiverir. Güneş ise “benim ışığım ikimize de yeter, hem kim bilir belki içini ısıtır, içini sever öyle doğar giderim” der. Ve Denizle doğar Denizle batar gider. Sonunu düşünmeden yaşar eder. Çünkü sevgisi hepsine bedel…
Denizsen Güneşinden vazgeçme, ne kadar zor olsa da o senin içini ısıtabilecek faktörmüş meğer, bu her şeye bedel, denemeye değer… Denemeye değer.
Tolstoy şöyle diyor: "Bir erkeğin bir kadına verebileceği en güzel şey; ömrünün geri kalanında bütün kadınlardan vazgeçmiş olup, sadece onun için atan anlamlı bir kalp."
Erkeklerin, duygusal anlamda hayatlarına devam edebilmeleri için kadınlara ihtiyacı var. Bizim onayımız, desteğimiz ve cesaretlendirmemiz kendilerinden emin yaşamalarını sağlıyor. Kadınların ilgisi ve sağladıkları rahatlık, yaşamlarındaki erkeklerin güvende olduklarını ve destek aldıklarını hissetmelerine yardım ediyor.
Oğullarınıza karşı cinse saygı duymayı öğretin. Gece yarısı evine dönen kadının "aranmadığını" öğretin. Bir kadının omuzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin. Dokunmaktan korkmamasını öğretin. Sevmenin değer verme olduğunu öğretin. Sahip çıkmayla, sahip olmanın farklı olduğunu öğretin. Hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin. Ama bunları önce kendi içinizde ki "çocuğa" öğretin.
İnsanlar aşkta yaş önemli değil derler... Bence çok önemli... Aşk gözü kör eder... Bunu kimse başlarda anlamaz... Ama anladıklarında çok geç olmuş oluyor... Evet aşık olduğumuz kişileri biz seçemeyiz,kalp seçer... Ama bunun karşı taraf için iyi olmadığını anladığımız zaman geri çekilmek bize düşer...