Tumgik
#asosyalbey
solumdansana · 21 days
Text
Tumblr media Tumblr media
2K notes · View notes
serseri-sair · 1 year
Text
Mood
Tumblr media
305 notes · View notes
kimbupezevenk · 2 years
Text
Tumblr media
50 notes · View notes
ucargiderhepsii · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
435 notes · View notes
metalbirkalp · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media
100 notes · View notes
aysisii · 4 years
Text
Ya az bile kalıyorsa?
Efsaneye göre; Nuh Peygamber zamanında,insanlar doğru yoldan sapmış,düzen bozulmuş,Tanrı’ya isyan etmişlerdi.Tanrı,bunları cezalandırmayı kararlaştırmış ve Nuh Peygamber’e bir gemi yapmasını emretmiş.Herkes onunla alay ediyor,başlarına gelecek felakete bir türlü inanmıyorlamış.Derken geminin yapımı bitmiş,tufan kopmuş.İlahi emir gereğince yer yüzünde bulunan bütün canlılardan, erkek-dişi birer çift gemisine alan Nuh Peygamber ile ailesi ve iman eden bazı yakınları kurtulurken,“tufan olursa, ben bir dağa sığınırım” diyerek gemiye binmeyen bir oğlu ve Tanrı’nın gazabına uğrayan insanlar yok olmuş. Bu hikayeden herkesin aynı dersi çıkardığına eminim ama bilirsiniz biz “ileride bunlar nerede işimize yarıyacak ki yaa?” diyerek derslerden kaçan bir nesiliz..Bak gördün mü ne oldu şimdi?!  Her insanın içinde yaptığı bir eylemin mutlaka cezasının da olacağı bilinci taşıdığını biliyor muydunuz? “Bugün çok güldüm yarın kesin ağlayacağım”,”keyfim çok yerinde kesin kötü bir şeyler olacak”,”fırtına öncesi sessizlik bu her şey daha beter olacak!” gibi niceleri bunun bir kanıtı niteliğinde.Peki bu kadar küçük olaylarda bile cezalandırılacağını düşünen insanoğlu asıl ayıplarının cezasından neden çekinmiyor? Başımıza gelen felaketlerin sorumluluğunu bir insana yakışır şekilde kendi üstümüze değil “2020″nin üzerine yüklemek elbette işin kolay kısmıydı.Ancak içten içe bunu hakketiğimizi biliyorduk.İçimizden bir ses “Belki de olması gereken bu.İnsanoğlu yüzyıllardır kendisini tanrılaştırıp dünyanın hakimi olmaya,insanlara hükmetmeye çalıştı.Doğayı emrine sunulmuş köleden başka bir sey olarak görmedi.Bunu hakettik!” diyordu.Aslına bakarsanız doğal seleksoyunu bu zamana kadar fazlaca gördük,duyduk.Nuh Tufanı Efsanesi günümüze kadar ulaşmıs en iyi örneklerden biridir.Bu nadide yaşamı haketmeyecek kadar vahşiydik ve elbette ki bir “reset” gerekliydi, bunu zaten biliyorduk..     “Dünya oluşalı 46,İsa doğalı 5 saniye geçti.” diyor Carl Sagan.Neredeyse mikrosaniyelik ömrünüzü doğaya ve kendinize sevgi ve saygıyla geçirmeniz;mutlak bir döngü içerisinde olduğumuzu unutmamanız dileklerimle bir sonraki yazıda görüşmek üzere dostlarım esen kalın..🍀❤
71 notes · View notes
valensiia · 5 years
Text
Dostoyevski keşkeyi şöyle tanımlıyor ;
Yaşanması mümkünken yaşayamadığın mutluluklar
93 notes · View notes
ruhunufirlatanadam · 5 years
Text
Gel hadi güllerim solmadan, hayatım son bulmadan*
438 notes · View notes
ellerinnellerimee · 5 years
Text
Geçmişten kopamıyor insan
192 notes · View notes
soraakina · 5 years
Text
"𝘏𝘦𝘳𝘬𝘦𝘴𝘪 ö𝘭𝘥ü𝘳ü𝘺𝘰𝘳𝘶𝘻, 𝘴𝘦𝘷𝘨𝘪𝘭𝘪 𝘥𝘰𝘴𝘵𝘶𝘮. 𝘒𝘪𝘮𝘪𝘯𝘪 𝘬𝘶𝘳ş𝘶𝘯𝘭𝘢𝘳𝘭𝘢, 𝘬𝘪𝘮𝘪 𝘴ö𝘻𝘭𝘦𝘳𝘭𝘦, 𝘬𝘪𝘮𝘪𝘯𝘪 𝘺𝘢𝘱𝘵𝘪𝘬𝘭𝘢𝘳𝘪𝘮ı𝘻𝘭𝘢 𝘷𝘦 𝘬𝘪𝘮𝘪𝘯𝘪 𝘥𝘦 𝘺𝘢𝘱𝘮𝘢𝘥𝘪𝘬𝘭𝘢𝘳ı𝘮ı𝘻𝘭𝘢."
-Fyodor Dostoyevski
9 notes · View notes
asiridozdayikiklik · 5 years
Text
Dahada hızlı vur kahpeye ajxkdlfjlfkf
Tumblr media
18 notes · View notes
solumdansana · 19 days
Text
Tumblr media
1K notes · View notes
kimbupezevenk · 3 years
Text
Tumblr media
249 notes · View notes
ucargiderhepsii · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
555 notes · View notes
metalbirkalp · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
black&white
67 notes · View notes
aysisii · 4 years
Text
Güzellik 101
Merhaba Arkadaşlar eminim bugün yine birilerinin kanalına hoş gelmişsinizdir! Ve eminim o kanalların bir çoğunda anlatılanları (ki konular genelde hep aynı olur) güzelce notlar alarak “Nasıl daha güzel olurum?” sorusununda içinde olduğu kafanızdaki pek çok soruya yanıt bulmuşsunuzdur(!).Evet bugün sizlerle güzellik kavramını tartışacağız.     Uzun zamandır evlerinde olan diğer herkes gibi bir sabah benimde kafamda “yeni şeyler öğrenebilir,kendimi geliştirebilirim!” ampulü yandı ve hangi türde kendimi geliştirebilirim diye bir araştırmaya koyuldum.Önce izlediğim belgesellerden birinin konusunu seçerek o alanda kendimi geliştirmeyi,sonra İspanyolca gibi yeni bir dil öğrenerek yeni kültürler öğrenmeyi düşündüm.Vakit geçtikçe kafamda yeni alanlar beliriyor ve bir türlü doyuramadığım ruhum sürekli yeni fikirlere aş eriyordu.O anda kafamda bir öncekinden daha sönük (floresan gibi) bir başka ampül yandı.Dünya tarihinin görüp görebileceği en büyük karantina durumuna şahit oluyorduk ve eminim benim gibi düşünen binlerce ve hatta milyonlarca insan vardı.Onlardan bir fikir edinebilirim umuduyla Twitter,İnstagram ve Youtube şeytan üçgeninde bir seyahate çıktım.İlk ikisinde aradığımı bulamamış olmanın burukluğuyla Youtube’a tıklamamla zamanda bir kara delik yaratmam bir oldu.E tabi heyecanlanmadım değil.Her dilde her konuda içerik yer alıyordu! Çoğu eski videolardan oluşan tonlarca video izledikten sonra kafamda bu defa rengi kırmızı-beyaz olan bir ampul daha yandı.Peki bizim ülkemizdekiler neler yapıyordu? Şeytan üçgenimizin önceki iki kolundan öğrendiğim “fenomen”leri araştırmaya başladım.İçlerinde iyi içerikler üretip  sunan çok az kişinin yanı sıra aynı içeriğin lacivertini ortaya koyan yığınla içerik üreticisi vardı.Buradaki ilginç bir ayrım dikkatimi çekti.Çoğunlukla erkek fenomenler oyun oynamayı;kadın fenomenler güzel görünmeyi öğretiyorlardı.Oyun oynarken bölümleri geçemeyince oyun portallarına bakan biri olarak (hey gidi günler..) bu durumu çok yadırgamasamda,varlığı göreceli olarak değişen bir şeyin öğretisi bana çok tuhaf gelmişti.”Al bu fondoteni yüzüne sür.” “Neden?” “E..böyle çok daha güzelsin!”       Rivayet odur ki bir gün padişah huzuruna Mecnun’u çağırtır ve sorar "Oğlum bu ne hal,bu nasıl bir aşk böyle?" der.Mecnun “Öylesine güzel ki,çöllerde yanmamak kavrulmamak mümkün değil” deyince padişah dayanamaz bu defa Leyla’yı çağırtır huzuruna.Leyla gelir,e tabi bizim Mecnun görür görmez nefes almakta zorlanır,aşkından kıvranmaya başlar.Padişah görünce şaşkınlığını gizleyemez "Oğlum bu mu senin uğruna çöllere düştüğün Leyla,bunun neresi güzel?” deyince Mecnun “Sen birde onu benim gözümden görsen!” der. Eee.. hani nerede bu hikayede Leyla’nın Make-up Routine’i,fondoten numarası? Size Leyla’nın fondöteninin markasını söyleyemem ama bir çıkarımda bulunabilirim.Gönül kimi severse,aşk kimde güzelse güzel odur! Şimdi tabi burada “sevgili bulmak için güzel olmak” tarzı bir çıkarımdan bahsetmediğimi anladığınızdan eminim.Diyorum ki kalbin güzel olsun,gözün güzel baksın varsın yüzünde izler,yaralar,bereler olsun dilin güzel olsun,kulağın güzeli işitsin işte bu her şeye yeter! Bunları ne kadar konuşsak,ne kadar tartışsak,ne kadar farkında da olsak ben biliyorumki birbirimizi bu çukura itip, ardından toprağı atanlar da yine bizlerin ta kendisiyiz.(ki buna bir başka yazımda ayrıca değineceğim.)        Bir gün bir hocam şöyle bir şey söylemişti “Şu an bizi birbirimizden ayıran ne var? Bak şu kızlara hepsi aynı,bak şu oğlanlara hepsi birbirinin aynı! Unutma,testinin dışı ne kadar güzel olursa olsun,kırdığında içi boşsa dışının hiç bir değeri kalmaz.” Haklıydı da.Kılıflarımızı süslemeye öyle kaptırıyoruz,kendimizi başkalarıyla öylesine yarıştırıyoruz ki testilerin içlerini doldurmayı unutuyor ve hatta bazen o testinin amacını dahi unutuyoruz.Peki tüm bunlar ne için? Birinden aferin duymak için mi? Kendi uydurduğumuz yarışlarda birinci olmak için mi? Yoksa kendimizi diğerlerine kıyasla güzel bulup mutlu hissetmek için mi? Gülünce gözlerinin içi parlamayan birinin kirpiği daha kıvrık dursa kaç yazar!       Siz siz olun testiyi doldurmayı yani bu hayatı yaşamayı ihmal etmeyin dostlarım.Ne kadar boyasan,ne kadar şekil vermeye çalışsan testi yine testi! Güzelliği onun varoluş nedenini değiştirmeyecek.Öte yandan kimse zaten sizin testinizi beğenmeyecek.Nerede görülmüş yarış alanında rakiplerin birbirini övdüğü!? Hoş sohbetinize gelen de zaten elinizde bir testi var mı yok mu görmeyecek.Ve bana kalırsa sırf bu nedenden siz zaten o yarışa hiç dahil olmayın dostlarım.        Değerinizin izlerinizden,yaralarınızdan,saçınızın rengi,dudağınızın boyasından daha fazla olduğunu unutmamanız dileklerimle.Bakınız ne demiş ünlü halk ozanımız “ Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa..”🎈
58 notes · View notes